Küçük şirketlerin araştırma yatırımı için bütçe ayıramadığı gerçeğinden yola çıkan Barem, KOBİ'lere özel ürün geliştirdi. Barem Genel Müdürü Sencer Binyıldız, "Ürünümüz herkesçe hızla anlaşılabilen aksiyona dönük raporlar sunuyor ve KOBİ'lere uygun ekonomik maliyetle ulaşılabiliyor" diyor.
Ayşegül Sakarya Pehlivan
[email protected]
Dünya genelinde araştırma sektörü 90 milyar dolar büyüklüğe ulaşmış durumda. Türkiye'de ise 113 milyon dolarlık hacme ulaşan sektör, önemli bir büyüme potansiyeline sahip.
Bu pazarın önemli oyuncularından biri olan Barem, 1982 yılında akademisyenler tarafından pazarlama ve sosyal araştırmalara akademik deneyim ve yaklaşımı aktarmak misyonuyla kuruldu. Şirket, 38 yılda yurtiçi ve yurtdışından 700'ün üzerinde müşterisi için 6 bin adedin üzerinde kalitatif ve kantitatif araştırma projesi gerçekleştirdi.
Barem Genel Müdürü Sencer Binyıldız'la hem BAREM'in hedeflerini hem de araştırma sektörünün geleceğini konuştuk.
2020 yılında ne kadarlık büyüme gösterdiniz? 2021 yılı büyüme hedefiniz nedir?
2020 yılında yüzde 20 büyüdük. 2021 büyüme hedefimiz olumlu ve olumsuz senaryolarla yüzde 15-20 arasında. Bizim geleneksel araştırma müşterisi sayımız yıllık 40 civarındadır. Koşullar pandemi nedeniyle çok uygun olmamasına rağmen, dijital araştırma çözümlerimizle bu sayıyı yıl içinde altı kat artırdık. Önümüzdeki yıl koşulların uygunluğuna bağlı olarak yüzde 50 daha artırmayı hedefledik.
KOBİ'lere yönelik ürün fikri nasıl ortaya çıktı?
Barem hem bir KOBİ hem de KOSGEB üyesi. Hem bu açıdan hem de yaptığımız sayısız araştırmalardan ülkemizdeki KOBİ'leri ve ihtiyaçlarını yakından tanıma fırsatı bulduk. Türkiye'deki kuruluşların yüzde 99'unun KOBİ olduğu ve özellikle küçük KOBİ'lerin araştırma yatırımı için bütçe ayıramadığı gerçeğinden yola çıktık.
Özellikle AB ve ABD'de KOBİ'lerin başarılı olabilmeleri için araştırmaya yatırım yaptıkları aşikar. Aslında bu gerçek hep önümüzdeydi ancak dijital teknolojiler ekonomik ve kolay uygulanan araştırmaları gerçekleştirilebilir hale getirdiğinde biz de harekete geçtik.
KOBİTrackSM'i ne zaman geliştirdiniz?
KOBİTrack'i geliştirmeye 2017 yılında başladık. KOBİTrackSM mobil internet üzerinden müşteri memnuniyeti ve geri bildirimlerinin anket yoluyla toplandığı, anında raporlara dönüştürülerek, gelişmiş bir portal üzerinden yöneticiler ve ilgililerle paylaşılan, uyarı sistemlerini de içeren bir yönetim aracıdır.
KOBİ'lerin bu alandaki temel ihtiyaçlarını iyi analiz ettik ve karşılamaya özen gösterdik. KOBİTrack, müşteri geri bildirimlerini anlık ve sürekli olarak gösteriyor, ISO 10002 uyumlu olarak şikayet takibi ve yönetimini yapıyor. Herkesçe hızla anlaşılabilen aksiyona dönük raporlar sunuyor ve KOBİ'lere uygun ekonomik maliyetle ulaşılabiliyor.
Yeni ürününüz nasıl bir fark yaratıyor?
Daha sonra, gördüğümüz ihtiyaç üzerine orta ve büyük ölçekli KOBİ'ler için daha detaylı ikinci bir versiyonu olan KOBITrack Pro'yu 2020 yılında tamamladık. KOBITrack, halihazırda müşteri memnuniyeti araştırması yapan firmalar için yukarıda saydığım özellikleri ile ciddi verimlilik artışı sağlıyor. Bununla beraber bugüne kadar memnuniyet araştırması yapmayan daha küçük firmalara, iş yapma biçimini değiştirip onları müşteri odaklılığa yönlendirerek müşterilerini memnun etme ve elde tutma yoluyla iş kazandırıyor.
KOBİTrack bu özelliği ile çok önemli bir alana hizmet ediyor ve ülkemizdeki KOBİ'lerin çağdaş normlarla işlerini yönetebilmeleri için bir aksiyon havuzu oluşturuyor. Böylece hem KOBİ'ler profesyonel anlamda ekonomik olarak ulaşabilecekleri pazar araştırmasına ulaşabiliyorlar hem de sürekli veri ile sürekli iyiyi ve nihayetinde müşteri bağlılığını sağlayabiliyorlar.
Önümüzdeki dönemde yeni projelerinizden bahsedebilir misiniz?
Amacımız Türkiye'deki tüm KOBİ'leri öncelikle müşteri memnuniyeti takibiyle pazar araştırması ile tanıştırmak. Bunu sağlarken, bir sonraki adımın işletmelerin ihtiyacı olan aksiyon alanlarını bu araştırma verisine dayandırarak almalarına yardımcı olmak istiyoruz. Keza yine burada ekonomik koşullar karşımıza çıkıyor ve bunu da aşmanın yöntemi olarak yine teknolojiyi projelerimizin merkezine yerleştiriyoruz.
Özellikle makine öğrenmesi ve sanal zeka ile elde ettikleri araştırma verisiyle, işletmelere ileri iş aksiyonlarını söyleyebilmeyi mümkün kılmak istiyoruz. Böylece profesyonel destek verdiğimiz KOBİ işletmelerinin hem ekonomideki paylarını artırmaya hem de uluslararası arenada boy gösterebilecekleri yetkinliklere ulaşabilmelerine yardımcı olmayı hedefledik.
Koronavirüs salgını tüm dünyayı değiştiriyor. Sektörünüz bu süreçten nasıl etkiledi?
Koronavirüs salgını küçük bir kısmını olumlu olmak üzere bütün sektörleri etkiledi. Hepimiz işimizi dijital teknolojileri kullanarak yapmayı biliyorduk ama yapmıyorduk. Koronavirüs salgını sırasında biraz geliştirmiş olsak da, var olan teknolojileri kullanmaya başladık. Bu tüm sektörlerin yararına oldu.
Hatırlar mısınız bilmem ama 70’lerde Türkiye, petrol krizi ve başka krizler döneminde ithalat kısıntıları nedeniyle dışardan alamadığı ürünleri içerde üretmek zorunda kalmış ve sanayiini bayağı geliştirmişti. Bu salgından çıktığımızda da dijital teknolojiler açısından böyle kalıcı bir yarar bekliyorum.
Araştırma sektöründe taleplerde nasıl bir değişim oldu?
Araştırma sektörüne gelince, müşteriler böyle dönemlerde değişen tüketiciyi anlamaya çalışır ve bu nedenle araştırma yatırımları, diğer sektörler kadar azalmaz. Ancak koronavirüs Türkiye’de araştırma yatırımlarının yarıdan fazlasını üreten yüz yüze araştırmayı çok azalttı. Bu durumda kaçınılmaz olarak bir miktar ciro kaybedildi. Yüz yüze araştırma, CATI (bilgisayar destekli telefonla anket sistemi) ve online araştırmaya döndü.
Bu yöntemlerin yüz yüze araştırmalara göre bazı kısıtları var tabii ki; örneğin ürün testi yapamıyorsunuz, soru formunu kısa tutmak zorundasınız. Zor araştırmalarda cevap oranını artırmak için hediye verilir, o konu biraz daha zorluyor. Ancak her şeyiyle olmasa da sorunların çoğu mecburen çözüldü ve araştırma devam ediyor.
Dünyada ve Türkiye’de koronavirüs’ün hayatlarımıza getirdiği değişikliklerle ilgili çok sayıda araştırma yapılıyor, ancak bunların küçük bir kısmı bütçeli, diğerleri ise araştırma firmalarının kendilerinin finanse ettiği işler. Dolayısıyla ciroya bir katkısı olmuyor.
"ÜRÜNLERİMİZİ YURTDIŞINDA PAZARLAMAYA BAŞLADIK"
“BAREM olarak global bir araştırma ağı olan WIN’ın (Dünya Bağımsız Araştırma Network’ü) Türkiye ayağıyız. Ayrıca yine global bir ağ olan GIA (Gallup International Association) ile iş birliği içindeyiz. Bu gruplarla çalışarak gerek bizim müşterilerimizin yurtdışındaki, gerekse farklı ülkelerdeki meslektaşlarımızın Türkiye’deki araştırma ihtiyaçlarını karşılıyoruz.
Bunun dışında İngiltere ve Hollanda’da bulunan temsilciliklerimizle KOBİTrack’in de dahil olduğu BaremTracks modellerini yurtdışında da pazarlamaya başladık. Burada beş yıl içinde Türkiye’deki kadar bir iş potansiyeli yaratılacağını düşünüyoruz, o nedenle hedeflerimiz yüksek.”
Ayşegül Sakarya Pehlivan
[email protected]
Dünya genelinde araştırma sektörü 90 milyar dolar büyüklüğe ulaşmış durumda. Türkiye'de ise 113 milyon dolarlık hacme ulaşan sektör, önemli bir büyüme potansiyeline sahip.
Bu pazarın önemli oyuncularından biri olan Barem, 1982 yılında akademisyenler tarafından pazarlama ve sosyal araştırmalara akademik deneyim ve yaklaşımı aktarmak misyonuyla kuruldu. Şirket, 38 yılda yurtiçi ve yurtdışından 700'ün üzerinde müşterisi için 6 bin adedin üzerinde kalitatif ve kantitatif araştırma projesi gerçekleştirdi.
Barem Genel Müdürü Sencer Binyıldız'la hem BAREM'in hedeflerini hem de araştırma sektörünün geleceğini konuştuk.
2020 yılında ne kadarlık büyüme gösterdiniz? 2021 yılı büyüme hedefiniz nedir?
2020 yılında yüzde 20 büyüdük. 2021 büyüme hedefimiz olumlu ve olumsuz senaryolarla yüzde 15-20 arasında. Bizim geleneksel araştırma müşterisi sayımız yıllık 40 civarındadır. Koşullar pandemi nedeniyle çok uygun olmamasına rağmen, dijital araştırma çözümlerimizle bu sayıyı yıl içinde altı kat artırdık. Önümüzdeki yıl koşulların uygunluğuna bağlı olarak yüzde 50 daha artırmayı hedefledik.
KOBİ'lere yönelik ürün fikri nasıl ortaya çıktı?
Barem hem bir KOBİ hem de KOSGEB üyesi. Hem bu açıdan hem de yaptığımız sayısız araştırmalardan ülkemizdeki KOBİ'leri ve ihtiyaçlarını yakından tanıma fırsatı bulduk. Türkiye'deki kuruluşların yüzde 99'unun KOBİ olduğu ve özellikle küçük KOBİ'lerin araştırma yatırımı için bütçe ayıramadığı gerçeğinden yola çıktık.
Özellikle AB ve ABD'de KOBİ'lerin başarılı olabilmeleri için araştırmaya yatırım yaptıkları aşikar. Aslında bu gerçek hep önümüzdeydi ancak dijital teknolojiler ekonomik ve kolay uygulanan araştırmaları gerçekleştirilebilir hale getirdiğinde biz de harekete geçtik.
KOBİTrackSM'i ne zaman geliştirdiniz?
KOBİTrack'i geliştirmeye 2017 yılında başladık. KOBİTrackSM mobil internet üzerinden müşteri memnuniyeti ve geri bildirimlerinin anket yoluyla toplandığı, anında raporlara dönüştürülerek, gelişmiş bir portal üzerinden yöneticiler ve ilgililerle paylaşılan, uyarı sistemlerini de içeren bir yönetim aracıdır.
KOBİ'lerin bu alandaki temel ihtiyaçlarını iyi analiz ettik ve karşılamaya özen gösterdik. KOBİTrack, müşteri geri bildirimlerini anlık ve sürekli olarak gösteriyor, ISO 10002 uyumlu olarak şikayet takibi ve yönetimini yapıyor. Herkesçe hızla anlaşılabilen aksiyona dönük raporlar sunuyor ve KOBİ'lere uygun ekonomik maliyetle ulaşılabiliyor.
Yeni ürününüz nasıl bir fark yaratıyor?
Daha sonra, gördüğümüz ihtiyaç üzerine orta ve büyük ölçekli KOBİ'ler için daha detaylı ikinci bir versiyonu olan KOBITrack Pro'yu 2020 yılında tamamladık. KOBITrack, halihazırda müşteri memnuniyeti araştırması yapan firmalar için yukarıda saydığım özellikleri ile ciddi verimlilik artışı sağlıyor. Bununla beraber bugüne kadar memnuniyet araştırması yapmayan daha küçük firmalara, iş yapma biçimini değiştirip onları müşteri odaklılığa yönlendirerek müşterilerini memnun etme ve elde tutma yoluyla iş kazandırıyor.
KOBİTrack bu özelliği ile çok önemli bir alana hizmet ediyor ve ülkemizdeki KOBİ'lerin çağdaş normlarla işlerini yönetebilmeleri için bir aksiyon havuzu oluşturuyor. Böylece hem KOBİ'ler profesyonel anlamda ekonomik olarak ulaşabilecekleri pazar araştırmasına ulaşabiliyorlar hem de sürekli veri ile sürekli iyiyi ve nihayetinde müşteri bağlılığını sağlayabiliyorlar.
Önümüzdeki dönemde yeni projelerinizden bahsedebilir misiniz?
Amacımız Türkiye'deki tüm KOBİ'leri öncelikle müşteri memnuniyeti takibiyle pazar araştırması ile tanıştırmak. Bunu sağlarken, bir sonraki adımın işletmelerin ihtiyacı olan aksiyon alanlarını bu araştırma verisine dayandırarak almalarına yardımcı olmak istiyoruz. Keza yine burada ekonomik koşullar karşımıza çıkıyor ve bunu da aşmanın yöntemi olarak yine teknolojiyi projelerimizin merkezine yerleştiriyoruz.
Özellikle makine öğrenmesi ve sanal zeka ile elde ettikleri araştırma verisiyle, işletmelere ileri iş aksiyonlarını söyleyebilmeyi mümkün kılmak istiyoruz. Böylece profesyonel destek verdiğimiz KOBİ işletmelerinin hem ekonomideki paylarını artırmaya hem de uluslararası arenada boy gösterebilecekleri yetkinliklere ulaşabilmelerine yardımcı olmayı hedefledik.
Koronavirüs salgını tüm dünyayı değiştiriyor. Sektörünüz bu süreçten nasıl etkiledi?
Koronavirüs salgını küçük bir kısmını olumlu olmak üzere bütün sektörleri etkiledi. Hepimiz işimizi dijital teknolojileri kullanarak yapmayı biliyorduk ama yapmıyorduk. Koronavirüs salgını sırasında biraz geliştirmiş olsak da, var olan teknolojileri kullanmaya başladık. Bu tüm sektörlerin yararına oldu.
Hatırlar mısınız bilmem ama 70’lerde Türkiye, petrol krizi ve başka krizler döneminde ithalat kısıntıları nedeniyle dışardan alamadığı ürünleri içerde üretmek zorunda kalmış ve sanayiini bayağı geliştirmişti. Bu salgından çıktığımızda da dijital teknolojiler açısından böyle kalıcı bir yarar bekliyorum.
Araştırma sektöründe taleplerde nasıl bir değişim oldu?
Araştırma sektörüne gelince, müşteriler böyle dönemlerde değişen tüketiciyi anlamaya çalışır ve bu nedenle araştırma yatırımları, diğer sektörler kadar azalmaz. Ancak koronavirüs Türkiye’de araştırma yatırımlarının yarıdan fazlasını üreten yüz yüze araştırmayı çok azalttı. Bu durumda kaçınılmaz olarak bir miktar ciro kaybedildi. Yüz yüze araştırma, CATI (bilgisayar destekli telefonla anket sistemi) ve online araştırmaya döndü.
Bu yöntemlerin yüz yüze araştırmalara göre bazı kısıtları var tabii ki; örneğin ürün testi yapamıyorsunuz, soru formunu kısa tutmak zorundasınız. Zor araştırmalarda cevap oranını artırmak için hediye verilir, o konu biraz daha zorluyor. Ancak her şeyiyle olmasa da sorunların çoğu mecburen çözüldü ve araştırma devam ediyor.
Dünyada ve Türkiye’de koronavirüs’ün hayatlarımıza getirdiği değişikliklerle ilgili çok sayıda araştırma yapılıyor, ancak bunların küçük bir kısmı bütçeli, diğerleri ise araştırma firmalarının kendilerinin finanse ettiği işler. Dolayısıyla ciroya bir katkısı olmuyor.
"ÜRÜNLERİMİZİ YURTDIŞINDA PAZARLAMAYA BAŞLADIK"
“BAREM olarak global bir araştırma ağı olan WIN’ın (Dünya Bağımsız Araştırma Network’ü) Türkiye ayağıyız. Ayrıca yine global bir ağ olan GIA (Gallup International Association) ile iş birliği içindeyiz. Bu gruplarla çalışarak gerek bizim müşterilerimizin yurtdışındaki, gerekse farklı ülkelerdeki meslektaşlarımızın Türkiye’deki araştırma ihtiyaçlarını karşılıyoruz.
Bunun dışında İngiltere ve Hollanda’da bulunan temsilciliklerimizle KOBİTrack’in de dahil olduğu BaremTracks modellerini yurtdışında da pazarlamaya başladık. Burada beş yıl içinde Türkiye’deki kadar bir iş potansiyeli yaratılacağını düşünüyoruz, o nedenle hedeflerimiz yüksek.”