DOLAR
35,33
-0,07%
DOLAR
EURO
36,45
-0,12%
EURO
GRAM ALTIN
3001,89
0,02%
GRAM ALTIN
BIST 100
10075,17
1,14%
BIST 100
USD/TRY
Döviz Çevirici
TRY
USD
EUR
Hesapla

Prof. Dr. Hakan Kara'nın 2025 öngörüleri

2025’te enflasyonun kontrol altına alınabilmesi için ekonomi ile ilgili kritik kurumların itibarını güçlendirecek yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğunu belirten Prof. Dr. Hakan Kara, “Bu durumda, 2026’dan itibaren bir çıkış döneminin yaşanması mümkün” diyor.

01 Ocak 2025 | 11:48
Prof. Dr. Hakan Kara'nın 2025 öngörüleri

Hem global ekonomideki gidişat hem de Türkiye özelindeki gelişmeler 2025 yılı için oldukça sıcak bir gündemin oluşacağının sinyallerini veriyor. Jeopolitik riskler, ticaret savaşları ve büyümenin yavaş olacağı bir süreçten geçerken Türkiye, uyguladığı ekonomi programının sonuçlarını almaya çalışıyor. Mevcut programın beklentileri düzelterek güveni destekleyecek daha kapsamlı düzenlemelerle güçlendirilmesi durumunda, 2026 yılından itibaren bir çıkış döneminin yaşanabileceğini söyleyen Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara, "İçeride son yıllarda yarattığımız enflasyon ve yüksek risk bize özgü faktörlerden kaynaklandığından 2025 yılında ekonomimizin seyri dünyadan çok bizim yaptıklarımıza bağlı olacak’’ diyor. Hakan  Kara ile hem global ekonomideki gidişatı hem de Türkiye ile ilgili 2025 yılı öngörülerini konuştuk.

Gözde YENİOVA / 
Ekonomist Dergisi 22 Aralık-4 Ocak tarihli sayıdan

Rusya-Ukrayna savaşı ardından İsrail-Hamas arasındaki çatışma gibi global ekonomi ve siyasi politikaları derinden etkileyen jeopolitik risklerin  yaşandığı bir süreçten geçiyoruz. 2025 ve sonrasında siz global ekonomi ve Türkiye özelinde nasıl bir tablo öngörüyorsunuz?

2025 ve sonrasında global ekonomiye ticaret savaşları ve jeopolitik riskler damgasını vuracak gibi görünüyor. ABD’de enflasyon ve faizin yüksek, doların güçlü kaldığı, büyümenin ise ılımlı seyrettiği bir dönem yaşayabiliriz. Çin ve Avrupa ekonomisinde sınırlı bir toparlanma görülecek. Güçlü dolar, oynak sermaye akımları ve zayıf Avrupa ekonomisi bizim için iyi haberler olmasa da yılın ilk yarısında emtia fiyatlarının nispeten düşük seyrinden olumlu etkilenebiliriz. İçeride son yıllarda yarattığımız enflasyon ve yüksek risk bize özgü faktörlerden kaynaklandığından 2025 yılında ekonomimizin seyri dünyadan çok bizim yaptıklarımıza bağlı olacak. Enflasyondaki düşüş devam etse de beklentilerin tam düzelmemesi nedeniyle muhtemelen resmi projeksiyonlarda öngörülenden daha yüksek olacak. Dış açık ise yönetilebilir düzeylerde seyredecek.

Türkiye ekonomisi, 2024 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,1 büyüdü. Ancak çeyreklik bazda bakıldığında üst üste iki dönem daralma gösterdi. 2024 yılında Türkiye ekonomisinin büyümesini nasıl değerlendirirsiniz?

Enflasyonla mücadele sürecinde ekonominin soğutulması gerekiyordu. Parasal sıkılaşma ve dış talepteki yavaşlamanın büyüme üzerindeki etkisini ancak ikinci  çeyrekten itibaren görmeye başladık. Öte yandan öncü veriler yılın son çeyreğinde ılımlı bir toparlanma eğiliminin başladığına işaret ediyor. 2024 yıl genelinde büyüme yüzde 3 civarında olacak. Bu yıl net ihracatın katkısının pozitife geçmesi olumlu bir gelişme olsa da bunun ihracat artışından ziyade ithalat düşüşünden kaynaklanması sürdürülebilirlik açısından soru işaretleri yaratıyor.

Üçüncü çeyrekte ‘stagflasyon’ yaşanacağını öngörmüştünüz. Bundan sonraki dönemde ise ‘dezenflasyon’ ihtimalinin daha yüksek olduğu yorumunuz vardı. Büyüme ve enflasyon 2025 yılında sizce nasıl seyredecek ve hangi faktörler etkili olacak?

Büyümede muhtemelen en az 2025 yılının ortalarına kadar potansiyelin altında kalmaya devam edeceğiz. Faiz indirimlerinin hızı ve Avrupa talebinin seyri belirleyici olacak. Enflasyon ise aralık ayından itibaren mevsimsellikten arındırılmış olarak aylık yüzde 2 ile 2,5 arasında bir patikaya oturabilir. Yıllıkta bu bizi yüzde 25-35 arasında bir yere götürür. Dolayısıyla bu fiyat artış momentumu devam ederse, enflasyonun mevcut yüzde 30’lara doğru indiğini görebiliriz. Bununla birlikte dezenflasyonun kalıcı olması için öncelikle mali harcamaların daha verimli kanallara yönlendirilebildiğini ve beklentileri düzeltecek kurumsal değişiklikleri görmemiz gerekiyor.

TCMB enflasyon için tahmin üst bandını 2024 için yüzde 46 ve 2025 için yüzde 26’ya çekti. Enflasyonda beklentiler gerçekçi mi?

2024 sonunda enflasyon bandın içinde kalabilir. 2025 hedeflerine dair ise yukarı yönlü riskler var. Bandın üst sınırı olan yüzde 26’ya ulaşmak imkânsız olmasa da bunun gerçekleşmesi için her şeyin yolunda gitmesi gerekiyor. Bir yıl her şeyin yolunda gitmesi için çok uzun bir süre.

Enflasyonda kalıcı bir düşüş için MB para politikaları yeterli mi? Sizce bunun için nasıl bir yol izlenmeli?

Kısa vadede birkaç konuda ilerleme sağlamamız gerekiyor. Birincisi programın siyasi sahipliğinin güçlendirilmesi önemli. İkincisi, kamu 
harcamalarının ve yönetilen fiyatların enflasyon hedefleri doğrultusunda belirlenmesi lazım. Üçüncüsü ekonomi ile ilgili kritik kurumların itibarını güçlendirecek yasal düzenlemelere ihtiyaç var. Tabii şans da önemli. Jeopolitik ve küresel taraftan olumsuz bir şok gelmemesi gerekiyor.

Merkez Bankası son toplantısında aralık ayında indiriminin olabileceği sinyalini verdi fakat temkinli konuşarak bir indirim olsa dahi bunun sınırlı olacağını ima etti. Sizce Merkez Bankası bu süreçte nasıl bir yol izlemeli?

Bana göre ne zaman indirileceğinden çok hangi hızla indirileceği önemli. Reel faiz makul bir düzeyde korunur ve maliye politikası enflasyonla mücadeleye daha fazla destek verirse piyasa dalgalanmalarını yönetmek daha kolay olacaktır.

Ekonomi programı sürdürülebilir bir şekilde devam ederse, Türkiye ekonomisinin çıkış yılı sizce ne zaman ve hangi koşullarda olabilir?

Türkiye’nin büyümede kalıcı bir çıkış yakalayabilmesi için öncelikle enflasyonu düşük seviyelere indirmesi gerekiyor. Mevcut programın beklentileri  düzelterek güveni destekleyecek daha kapsamlı düzenlemelerle güçlendirilmesi durumunda, 2026 yılından itibaren bir çıkış döneminin yaşanması mümkün olabilir.


“Ticaret savaşları hem fırsat hem tehdit”

“ABD ve Avrupa faizleri arasındaki ayrışma, güçlü dolar temasını ön plana çıkarmış gibi görünüyor. İthalat ve ihracatımızın faturalandığı para birimlerini dikkate alırsak, güçlü doların bizim dış dengemiz açısından avantajlı bir durum yarattığını söyleyemeyiz. Korumacılık önlemleri ve ticaret savaşları, ülkeler için hem fırsat hem de tehdit yaratacak. Bu süreçte rekabetçiliğini koruyup uluslararası ilişkilerde doğru konumlanabilen ülkeler olumlu ayrışabilir. Türkiye sanayi çeşitliliği, altyapısı, esnekliği ve coğrafi konumuyla öne çıkan ülkelerden biri olmaya aday".


“Dolar cinsinden kişi başı milli gelirimizdeki artışın en temel nedeni içerde fiyatlar hızla artarken dolar kurunun aynı hızda artmaması. Yani TL’deki reel değerlenme. Bunun dışında tabii ki son yılarda belli bir büyüme var fakat dolar cinsinden rakamları gösterdiği kadar yüksek değil.”


Röportaj Ekonomist’in son sayısında yayınlandı

0


  • ALTIN GRAM - TL 3001,89 0,02%
  • ALTIN ONS 2642,7 0,17%
  • BIST 100 10075,17 1,14%
  • DOLAR/JAPON YENI 157,538 0,218%
  • DOLAR/KANADA DOLARI 1,44332 -0,09379%
  • DOLAR/RUS RUBLESI 110,5 -0,2257%
  • DOLAR/TURK LIRASI 35,3312 -0,0701%
  • EURO/DOLAR 1,0304 0,0039%
  • EURO/TURK LIRASI 36,446 -0,1235%
  • STERLIN/DOLAR 1,24314 0,09259%
EKONOMİST YENİ SAYI
Ekonomist Dergisini takip etmek için abone olun.
ABONE OL