İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, "Hiçbir zaman siyaset düşünmedim, düşünmeyeceğim. Mizacen de, birikim itibarıyla da bunun gereğini yapabilecek biri olmadığımı düşünüyorum. Siyaset de bir kariyer, orası ayrı bir kulvar" dedi.
Bali, Genel Müdürlük görevini mart ayı sonlarında yapılacak Genel Kurul tarihi itibarıyla bırakacağını duyurduğu toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtlarken, dün kamuoyunda "görevi bırakmak", "istifa etmek" gibi kelimeler kullanıldığını, bu tabirlerin doğru olmadığını söyledi.
35 yıl kuralı çerçevesinde geçmişte de bunun örneklerinin yaşandığını ifade eden Bali, "Biz bunu önceden açıklayarak bir ilki gerçekleştirmek istedik. Yönetişim kalitesi açısından son güne dek bir belirsizlik yaratmak yerine, belirlilik yaratarak yönetişim kalitesinde iyi bir çıta oluşturalım istemiştik ama bu basına farklı şekilde yansıdı, bugün bunları netleştirdik." dedi.
Bali, Genel Müdür önerisi olarak açıkladığı Hakan Aran konusunda, "Hakan Bey, Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcımız, hem çok tecrübeli hem de bankacılığın evrildiği bu yeni sürece ilişkin çok farklı yetkinlikleri olan bir arkadaşımız. Yazılım ve donanım altyapısına hakim, bankanın bu alanda kalbini bilen bir arkadaşımız. Son dönemdeki teknoloji ataklarımızın tamamında pay sahibi" ifadelerini kullandı.
Görevde olduğu 10 yıllık süreçte en zorlandığı günün sorulması üzerine Bali, şunları kaydetti:
"En kötü günüm, Gezi olaylarının olduğu sırada İş Bankası'nın bütün sistemleri teknolojik bir nedenle gitti, kesintiye uğradı. Öyle bir talihsiz denk geliş ki, bu durum tam o günlerde oldu. Her şey gitti ve çok da uzun sürdü. Bu arada sosyal medyada, bir grup 'Biz İş Bankası'nı hack'ledik.' diyor, diğer bir grup 'İş Bankası ekonomiyi baltalamak için özellikle sistemini kapattı' diyor. Bu sıkıntının içinde sabah 5'e kadar oturduk, bekledik, haberleştik. O durum aynı zamanda bizim teknoloji atağımızın da nedeni oldu. Ben o gün teknolojinin göbeğinde olmamız gerektiğini sıkıntılı bir süreçle öğrenmiş oldum."
Bundan sonraki süreçte siyasette olup olmayacağı yönündeki bir soru üzerine Bali, "İş Bankası Yönetim Kurulu'nda görev yapmaya devam edeceğim. Hiçbir zaman siyaset düşünmedim, düşünmeyeceğim. Mizacen de, birikim itibarıyla da bunun gereğini yapabilecek biri olmadığımı düşünüyorum. Siyaset de bir kariyer, orası ayrı bir kulvar." dedi.
Adnan Bali, pandemi sürecinde yaptıkları çalışmalar dolayısıyla bankanın güvenlik görevlilerine verdiği ek ücretin hatırlatılması üzerine, "İkame edemediğimiz, dönüşümlü çalıştıramadığımız tek kadro. Her şubede bir kişi olduğu için o çocuklar risk alarak çalıştılar. Bunu dikkate almamak profesyonellik olmazdı." ifadelerini kullandı.
İmkanı olan büyük kurumların böyle dönemlerde ilave sorumluluk alması gerektiğini vurgulayan Bali, "Bunlar kısa dönem içinde bakıldığında gider gibi görülmemeli, bunlar geleceğe yatırım... Zamanla itibar denen şey böyle birikiyor, itibar kazanmak kolay değil. Kar kazanabilirsiniz ama itibar öyle bir bilanço döneminde elde edilecek bir şey değil. Bütün kurumların böyle bakması ve ülkesine sahip çıkması lazım. Ülkesinin zor zamanlarında, kendi imkanlarını kazandığı ülkeye geri verebilmesi lazım, zorda olanları rahatlatması lazım. Biz hep bu anlayışla çalıştık ve bunun ticari tarafına bakmadık. Mesela biz bazı doğal afetlerin hemen arkasından o yöredeki bütün müşterilerimizin alacaklarını erteleme ya da silme gibi kararları 1-1,5 dakikada veriyoruz. Bütün kurumlar da böyle davranmalı. Bir tane ülkemiz var, başka bir şeyimiz yok, kaderimiz burada." şeklinde konuştu.
İş Bankası Genel Müdürü Bali, görevde olduğu süre içinde siyasi otorite, ekonomi yönetimi gibi kurum ve kuruluşlarla herhangi bir sıkıntı yaşayıp yaşamadığı ya da en zorlu sürecin hangisi olduğu yönündeki soru üzerine, şunları kaydetti:
"Belli bir sıkıntılı siyasi süreç yaşamanın özel olarak sebebi şu; ailede de, ticari kurumda da, işletmede de, ülkede de böyledir, işler iyi gitmediği zaman ilişkiler iyi olmaz, işler iyi gittiği zaman birbirinizden hoşlanmasanız da bir sempati ortamı oluşabilir. Sıkıntı yaşadığımız dönemleri, işlerin iyi gitmemesine bağlıyorum. İşlerin iyiye gitmeye başladığı andan itibaren moraller farklılaşır. Mesela, son dönemde normalleşme adımları atıldıkça, risk priminin aşağı doğru gelmesi, TL'nin biraz kayıplarını geri alabilmesi, yurt dışından bir miktar yabancı sermayenin kısa vadeli de olsa ülkeye girme eğilimi taşıması gibi hadiseleri düşündüğünüzde karşılıklı ilişkiler artıyor. Zorlu dönemler yaşadık ama içinde bulunduğumuz nesnel koşulların getirdiği sıkıntılardı bunlar. Şahsi boyutu olamaz, yok da zaten. Bizim işimizi yaparken, işin etiği ve tekniğinden başka herhangi bir amacımız da, kısıtımız da yok."
Pandemi döneminde Türk bankacılık sisteminin iyi bir sınav verdigini, teknolojik altyapısının gelişkinliğini gösterdiğini aktaran Bali, "Ödemeler, ötelemeler, toplumun dara düşen kesimlerine rahatlık sağlamak açısından da iyi sınav verdi." dedi.
Hakan Aran'ın, Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı'ndan gelmesi ve onun da ODTÜ'lü olması konusundaki değerlendirmesinin sorulması üzerine Bali, yeni dönemde teknolojinin önemine işaret ederek, Hakan Aran'ın, bankacılığın üzerine teknoloji bilen bir profil olduğunu, bunun iyi sonuçlar doğuracağına olan inancını dile getirdi.
Bali, İş Bankası'nın, şu an geleneksel bankacılık iş modeli ile meşgul olmadığını belirterek, "Şube bankacılığı, yüz yüze bankacılık da elbette bizim için önemli ama İş Bankası, şu an sadece bununla sınırlı olmayan bir gelecek için çalışıyor. Bir ödeme şirketi satın aldık, o şirket bütün sistemin içine entegre edilecek. Bambaşka bir geleceğe doğru dönüşüm çabaları içindeyiz." diye konuştu.
Adnan Bali, CHP'ye ait İş Bankası hisselerinin Hazine'ye devrinin gündeme gelmesi ile ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Çok tartışmalı olan ve gündeme sık sık gelen bir konu. Siyasi gündem konusu olmaya müsait bir konu olduğu için de sık sık gündeme geliyor. CHP'nin temsil hakkı olan yüzde 28 civarındaki hisse Atatürk paylarıdır, temsil CHP ile yapılmakla birlikte bu parasal bir sonuç doğurmaz. Bu hisselere karşılık gelen temettü eşit şekilde Türk Tarih ve Türk Dil Kurumlarına tahsis ediliyor. Bir bankadaki bir temsilin şu ya da bu şekilde yapılıyor olması, farklı farklı nedenlerle, farklı farklı görüşlerle ileri sürülebilir, ona bir şey demiyorum ama bizim iş yapma biçimimiz üzerinde bir etkisi yoktur. O yüzden bu konuda kamuoyunda, İş Bankalılarda hiçbir endişe, kaygı olmamalı."
Bali, hisse devri tartışmalarında kendisini nasıl hissettiğinin sorulması üzerine de, "Eve gidiyorsunuz, oturuyorsunuz, İş Bankası ile ilgili bir kelime bilgisi, tecrübesi olmayan kişiler TV'de konuşuyorlar. Biz bankayı onlardan duyuyor, dinliyoruz. Telefonla bağlanıp yanlışları düzelten bir banka değiliz, dinliyoruz. 'Madem bu şehvetli konudan yeterince zevk alıyor, devam etsin, biz topa girmeyelim' diyoruz, kendi kendine diniyor ondan sonra. Ama o sırada üzülüp sıkılıyoruz." ifadelerini kullandı.
Bali, Genel Müdürlük görevini mart ayı sonlarında yapılacak Genel Kurul tarihi itibarıyla bırakacağını duyurduğu toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtlarken, dün kamuoyunda "görevi bırakmak", "istifa etmek" gibi kelimeler kullanıldığını, bu tabirlerin doğru olmadığını söyledi.
35 yıl kuralı çerçevesinde geçmişte de bunun örneklerinin yaşandığını ifade eden Bali, "Biz bunu önceden açıklayarak bir ilki gerçekleştirmek istedik. Yönetişim kalitesi açısından son güne dek bir belirsizlik yaratmak yerine, belirlilik yaratarak yönetişim kalitesinde iyi bir çıta oluşturalım istemiştik ama bu basına farklı şekilde yansıdı, bugün bunları netleştirdik." dedi.
Bali, Genel Müdür önerisi olarak açıkladığı Hakan Aran konusunda, "Hakan Bey, Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcımız, hem çok tecrübeli hem de bankacılığın evrildiği bu yeni sürece ilişkin çok farklı yetkinlikleri olan bir arkadaşımız. Yazılım ve donanım altyapısına hakim, bankanın bu alanda kalbini bilen bir arkadaşımız. Son dönemdeki teknoloji ataklarımızın tamamında pay sahibi" ifadelerini kullandı.
Görevde olduğu 10 yıllık süreçte en zorlandığı günün sorulması üzerine Bali, şunları kaydetti:
"En kötü günüm, Gezi olaylarının olduğu sırada İş Bankası'nın bütün sistemleri teknolojik bir nedenle gitti, kesintiye uğradı. Öyle bir talihsiz denk geliş ki, bu durum tam o günlerde oldu. Her şey gitti ve çok da uzun sürdü. Bu arada sosyal medyada, bir grup 'Biz İş Bankası'nı hack'ledik.' diyor, diğer bir grup 'İş Bankası ekonomiyi baltalamak için özellikle sistemini kapattı' diyor. Bu sıkıntının içinde sabah 5'e kadar oturduk, bekledik, haberleştik. O durum aynı zamanda bizim teknoloji atağımızın da nedeni oldu. Ben o gün teknolojinin göbeğinde olmamız gerektiğini sıkıntılı bir süreçle öğrenmiş oldum."
Bundan sonraki süreçte siyasette olup olmayacağı yönündeki bir soru üzerine Bali, "İş Bankası Yönetim Kurulu'nda görev yapmaya devam edeceğim. Hiçbir zaman siyaset düşünmedim, düşünmeyeceğim. Mizacen de, birikim itibarıyla da bunun gereğini yapabilecek biri olmadığımı düşünüyorum. Siyaset de bir kariyer, orası ayrı bir kulvar." dedi.
"Bütün kurumların ülkesine sahip çıkması lazım"
Adnan Bali, pandemi sürecinde yaptıkları çalışmalar dolayısıyla bankanın güvenlik görevlilerine verdiği ek ücretin hatırlatılması üzerine, "İkame edemediğimiz, dönüşümlü çalıştıramadığımız tek kadro. Her şubede bir kişi olduğu için o çocuklar risk alarak çalıştılar. Bunu dikkate almamak profesyonellik olmazdı." ifadelerini kullandı.
İmkanı olan büyük kurumların böyle dönemlerde ilave sorumluluk alması gerektiğini vurgulayan Bali, "Bunlar kısa dönem içinde bakıldığında gider gibi görülmemeli, bunlar geleceğe yatırım... Zamanla itibar denen şey böyle birikiyor, itibar kazanmak kolay değil. Kar kazanabilirsiniz ama itibar öyle bir bilanço döneminde elde edilecek bir şey değil. Bütün kurumların böyle bakması ve ülkesine sahip çıkması lazım. Ülkesinin zor zamanlarında, kendi imkanlarını kazandığı ülkeye geri verebilmesi lazım, zorda olanları rahatlatması lazım. Biz hep bu anlayışla çalıştık ve bunun ticari tarafına bakmadık. Mesela biz bazı doğal afetlerin hemen arkasından o yöredeki bütün müşterilerimizin alacaklarını erteleme ya da silme gibi kararları 1-1,5 dakikada veriyoruz. Bütün kurumlar da böyle davranmalı. Bir tane ülkemiz var, başka bir şeyimiz yok, kaderimiz burada." şeklinde konuştu.
"Zorlu dönemler yaşadık ama içinde bulunduğumuz nesnel koşulların getirdiği sıkıntılardı"
İş Bankası Genel Müdürü Bali, görevde olduğu süre içinde siyasi otorite, ekonomi yönetimi gibi kurum ve kuruluşlarla herhangi bir sıkıntı yaşayıp yaşamadığı ya da en zorlu sürecin hangisi olduğu yönündeki soru üzerine, şunları kaydetti:
"Belli bir sıkıntılı siyasi süreç yaşamanın özel olarak sebebi şu; ailede de, ticari kurumda da, işletmede de, ülkede de böyledir, işler iyi gitmediği zaman ilişkiler iyi olmaz, işler iyi gittiği zaman birbirinizden hoşlanmasanız da bir sempati ortamı oluşabilir. Sıkıntı yaşadığımız dönemleri, işlerin iyi gitmemesine bağlıyorum. İşlerin iyiye gitmeye başladığı andan itibaren moraller farklılaşır. Mesela, son dönemde normalleşme adımları atıldıkça, risk priminin aşağı doğru gelmesi, TL'nin biraz kayıplarını geri alabilmesi, yurt dışından bir miktar yabancı sermayenin kısa vadeli de olsa ülkeye girme eğilimi taşıması gibi hadiseleri düşündüğünüzde karşılıklı ilişkiler artıyor. Zorlu dönemler yaşadık ama içinde bulunduğumuz nesnel koşulların getirdiği sıkıntılardı bunlar. Şahsi boyutu olamaz, yok da zaten. Bizim işimizi yaparken, işin etiği ve tekniğinden başka herhangi bir amacımız da, kısıtımız da yok."
Pandemi döneminde Türk bankacılık sisteminin iyi bir sınav verdigini, teknolojik altyapısının gelişkinliğini gösterdiğini aktaran Bali, "Ödemeler, ötelemeler, toplumun dara düşen kesimlerine rahatlık sağlamak açısından da iyi sınav verdi." dedi.
"İş Bankası, şu an geleneksel bankacılık iş modeli ile meşgul değil"
Hakan Aran'ın, Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı'ndan gelmesi ve onun da ODTÜ'lü olması konusundaki değerlendirmesinin sorulması üzerine Bali, yeni dönemde teknolojinin önemine işaret ederek, Hakan Aran'ın, bankacılığın üzerine teknoloji bilen bir profil olduğunu, bunun iyi sonuçlar doğuracağına olan inancını dile getirdi.
Bali, İş Bankası'nın, şu an geleneksel bankacılık iş modeli ile meşgul olmadığını belirterek, "Şube bankacılığı, yüz yüze bankacılık da elbette bizim için önemli ama İş Bankası, şu an sadece bununla sınırlı olmayan bir gelecek için çalışıyor. Bir ödeme şirketi satın aldık, o şirket bütün sistemin içine entegre edilecek. Bambaşka bir geleceğe doğru dönüşüm çabaları içindeyiz." diye konuştu.
"İş Bankası ile ilgili bir kelime bilgisi, tecrübesi olmayan kişiler, indiriyorlar, kaldırıyorlar, üzülüyoruz"
Adnan Bali, CHP'ye ait İş Bankası hisselerinin Hazine'ye devrinin gündeme gelmesi ile ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Çok tartışmalı olan ve gündeme sık sık gelen bir konu. Siyasi gündem konusu olmaya müsait bir konu olduğu için de sık sık gündeme geliyor. CHP'nin temsil hakkı olan yüzde 28 civarındaki hisse Atatürk paylarıdır, temsil CHP ile yapılmakla birlikte bu parasal bir sonuç doğurmaz. Bu hisselere karşılık gelen temettü eşit şekilde Türk Tarih ve Türk Dil Kurumlarına tahsis ediliyor. Bir bankadaki bir temsilin şu ya da bu şekilde yapılıyor olması, farklı farklı nedenlerle, farklı farklı görüşlerle ileri sürülebilir, ona bir şey demiyorum ama bizim iş yapma biçimimiz üzerinde bir etkisi yoktur. O yüzden bu konuda kamuoyunda, İş Bankalılarda hiçbir endişe, kaygı olmamalı."
Bali, hisse devri tartışmalarında kendisini nasıl hissettiğinin sorulması üzerine de, "Eve gidiyorsunuz, oturuyorsunuz, İş Bankası ile ilgili bir kelime bilgisi, tecrübesi olmayan kişiler TV'de konuşuyorlar. Biz bankayı onlardan duyuyor, dinliyoruz. Telefonla bağlanıp yanlışları düzelten bir banka değiliz, dinliyoruz. 'Madem bu şehvetli konudan yeterince zevk alıyor, devam etsin, biz topa girmeyelim' diyoruz, kendi kendine diniyor ondan sonra. Ama o sırada üzülüp sıkılıyoruz." ifadelerini kullandı.