Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, yılın 1. Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla ilk kez İstanbul Finans Merkezi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yerleşkesi'nde düzenlenen bilgilendirme toplantısında başkan yardımcıları Hatice Karahan ve Osman Cevdet Akçay ile soruları yanıtladı.
Fatih Karahan, rezerv politikasında genel olarak sadece altın üzerinde değil piyasa koşulları elverdiği ve dezenflasyon hedefiyle, enflasyon hedefiyle çelişmediği sürece rezervi güçlendirmeye çalıştıklarını ve mesafe kat ettiklerini belirterek, piyasanın artık çok yakından takip ettiği bir gösterge olmaktan çıktığını, bunun da olumlu belli bir seviyeye ulaştığını gösterdiğini kaydetti.
Tam olarak rezerv yeterliliğine erişilmediğine dikkati çeken Karahan şöyle devam etti:
"Özellikle benzer gelişmekte olan ülkelere baktığımızda rezerv yeterliliği olarak onlardan gerideyiz. Bu süreçte tabii ki altın rezervlerimizi de güçlendiriyoruz. Geçen sene ocak ayında 726 ton gibi bir altın rezervimiz vardı. Şu anda ocak ayı itibarıyla 765 tona çıkmış durumda. Ciddi bir artış söz konusu. Tabii altın fiyatlarındaki artış da rezervlerimizi olumlu etkiledi bu dönemde ama katkı veren temel faktör cevherden altın alımları oldu. Sonuçta bir yılda 20 milyar dolar gibi rezervde artışı altın sayesinde elde etmiş olduk. Bundan sonra da piyasa koşulları elverdiğince ve dezenflasyon hedefiyle çelişmediği sürece rezerv biriktirmeye devam edeceğiz. Bir miktar daha tabii ki geçen seneye göre yavaş olacak."
Karahan, enflasyondaki düşüşün devam etmesi ve sıkı para politikası duruşunun korunmasının öneminin altını çizerek, şunları kaydetti:
"Bu nedenle ihtiyatlı olmayı önümüzdeki dönemde bu indirim sürecinde özellikle çok ihtiyatlı olmanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Beklentilerdeki iyileşme son derece önemli. Bizim önceki dönemde memnun olmadığımız ve memnun olmadığımızı açık bir şekilde ifade ettiğimiz bir alandı. Son dönemde, baktığımızda da bunun tam tersi olarak belki daha önceki beklentilerimizden daha hızlı bir toparlanma söz konusu. Bunun devam etmesi ve bunun devam edeceğini sağlayacak para politikası sıkılığının belirlenmesi kritik önemde."
ABD’NİN EK TARİFE RİSKİ
Fatih Karahan, "Amerika Birleşik Devletleri'nde yeni başkanın olası ek tarifeler riskini nasıl gözlemliyorsunuz?" sorusu üzerine, belirsizliklerin çok yüksek seyrettiği ve yüksek devam edeceği bir dönemden geçildiğini söyledi.
Çok büyük ihtimalle, korumacı politikaların gerçekleşmesi durumunda, doların nispeten diğer dünyadaki para birimlerine göre güç kazanacağını, güçlü seyredeceğini ve bu politikalar uygulanacak olursa enflasyonist olduğu için faizlerin uzun süre yüksekte kalmasının beklendiğini belirten Karahan, "Bunlar, bizim için enflasyonda yukarı yönlü risk, büyüme tarafında da aşağı yönlü risk. Ne olacağı detaylara bağlı. Mesela Kanada-Çin-Meksika İthalat Vergisi geliyor, erteleniyor. Burada tam olarak ne uygulanacak, ne ölçüde uygulanacak? Diğer ülkeler buna nasıl karşılık verecek? Görünümün tam olarak şekillenmesi için bunları biraz görmemiz gerekiyor. Ama belirsizlik yüksek. Şu dönemde tahminde bulunmak oldukça zor." değerlendirmesinde bulundu.
Karahan, Trump'ın ilk başkanlık döneminde de benzer politikaları daha küçük ölçekte de olsa uyguladığını hatırlatarak, "O döneme baktığımızda, Amerika'nın Çin'e uyguladığı ithalat vergilerinden sonra Türkiye'nin ABD pazarında biraz pay kazandığını, pazar payını artırdığını gördük. Diğer pazarlarda önemli bir kayıp yaşamadığını gördük. Ama dediğim gibi, burada neyin nasıl uygulanacağı önem arz ediyor. Bunu gördükten sonra bir değerlendirmede bulunmak daha doğru. Riskler konusunda elbette sermaye akımları üzerinden, özellikle gelişmekte olan ülkelere giden para akışları, sermaye akımları etkilenebilir. Zaten sunumda da gösterdik, oynaklığın yüksek olduğu bir dönem, oynaklık da artabilir." ifadelerini kullandı.
Enflasyon görünümü açısından bakıldığında temel sorunun hala yurt içi gelişmeler kaynaklı olduğunu belirten Karahan, "Yani enflasyondaki risklere baktığımızda evet küresel riskler de var. Fakat yurt içi talebin katı seyretme ihtimali, hizmetlerdeki katılık gibi unsurlar bizim için daha büyük riskler. Ama risk ne olursa olsun genel değerlendirmede yukarı yönlü risklerin biraz daha ağır bastığını değerlendiriyoruz. Dolayısıyla ihtiyatlı duruşun bir miktar daha önem kazandığı bir dönemde olduğumuzu değerlendiriyoruz." açıklamasında bulundu.
‘GERÇEKLEŞEN ENFLASYON ÜZERİNDEN REEL FAİZ HESABI SAĞLIKLI DEĞİL’
Fatih Karahan, eninde sonunda önemli olanın oluşturulan finansal koşulların fiyatlamalara, talep üzerinden, finansal koşullar üzerinden fiyatlara ne kadar yansıyıp yansımaması olduğuna işaret ederek, "Yeterli olmadığı düşünüldüğünde ek sıkılaşma yapılır, fazla geldiğinde de ayarlama yapılır." dedi.
Gerçekleşen enflasyon üzerinden reel faiz hesabının sağlıklı olmadığını vurgulayan Karahan, şunları kaydetti:
"Neden sağlıklı değil? Çünkü enflasyonun gerilediği dönemlerde, şu anki dönemde ciddi baz etkileri var. Yani bu geçmiş 12 ayın enflasyon seviyesi, önümüzdeki 12 ay hakkında bize çok fazla bir şey söylemiyor. Çünkü normale göre çok yüksek gerçekleşen aylık veriler var. Fakat burada da beklentiler sektörler arasında ciddi farklılaşıyor. Siz de biliyorsunuz piyasa katılımcıları çok daha makul, bizim tahminimize yakın. Reel sektör, daha yüksek seviyede, hane halkı en yüksek seviyede. Kime göre reel faizi hesaplayacaksınız? Tek başına bunun üzerine iletişim de dolayısıyla doğru olmuyor. Bunun yanında bir de momentum bazlı göstergelere de bakıyoruz. Bu doğrultuda bir enflasyon görünümü oluşturuyoruz, talep göstergelerine, beklentilere de bakarak. Aldığımız kararların etkisine bakıyoruz. Neticede yeterli olmadığını gördüğümüz durumlarda, mesela geçen sene bu gerçekleşti. Beklemeden gerekli alımları hızlı bir şekilde atıyoruz. Hem politika faizini kullanarak hem de elimizdeki diğer araçları kullanarak ama yeterli sıkılığın oluştuğunu da gözlemlediğimiz zaman beklentiler ve gerçekleşmelerdeki verilere paralel olarak politika faizini azaltıyoruz." AA