Münhasır Ekonomik Bölge (MEB)
Merak edilen kavramlardan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) nedir? Münhasır Ekonomik Bölge, bir kıyı devletinin karasularının başlangıcından itibaren 200 deniz miline kadar bazı hak ve yetkiler tanıyan deniz alanına deniyor. 1958’de uluslararası hukukta tanımlanan Münhasır Ekonomik Bölge, kıta sahanlığının kıyı devlete tanıdığı petrol ve doğalgaz arama ve çıkarmaya ilişkin egemen hakların yanı sıra balıkçılık gibi su kütlesindeki canlı kaynaklara ilişkin hakları da kapsıyor. Söz konusu devlet Münhasır Ekonomik Bölge ilan ettiği alanda hem canlı hem cansız kaynaklardan ekonomik menfaat elde etme hakkına sahip. Yani bölgede petrol, doğalgaz arayabilir, balıkçılık tesis kurabilir.
KITA SAHANLIĞI İLE MÜNHASIR EKONOMİK BÖLGE ARASINDAKİ FARK NE?
Kıta sahanlığı doğal hak iken Münhasır Ekonomik Bölge ise ülkelerin uygun biçimde ilan ettiği bölgeleri tanımlıyor. MEB ilanında çakışan talepler ilgili ülkelerin uzlaşmasıyla çözüme kavuşuyor. Hakça yapılan paylaşımlar dikkate alınmak koşuluyla MEB sahası 200 deniz miline kadar uzanabiliyor.
Kıta sahanlığı cansız kaynaklara ilişkin haklar sağlarken MEB tüm bu haklara ek olarak söz konusu devlete kıta sahanlığı bölgesinde bulunan canlı doğal kaynaklara ilişkin de egemenlik hakkı sağlıyor.
SAĞLADIĞI HAKLAR NE?
Marmara Üniversitesi'nin internet sitesinde ise bu konuda şu bilgiler veriliyor:
- Kıta sahanlığının varlık nedeni doğal kaynakların araştırılması ve işletilmesidir. Doğal kaynaklar deniz yatağı ve toprak altının maden ve diğer canlı olmayan kaynakları ile birlikte, sabit neviden canlı
organizmaları kapsamına alır.
- Karasularına bitişik ve onun ötesinde 200 deniz mili mesafeye kadar uzanan münhasır ekonomik bölgede kıyı devletine, bu bölgedeki deniz yatağı üzerindeki sularda, deniz yatağında ve bunun toprak altındaki canlı ve cansız doğal kaynakların araştırılması, işletilmesi, korunması ve idaresi için
egemen haklar sağlamaktadır.
- Kıta sahanlığında sadece sabit türden canlı organizmalar kapsam dahiline alınmışken, münhasır ekonomik bölgede ise canlı ya da cansız doğal kaynakların tümü kapsama alınmıştır. Bu da 200 deniz miline kadar olan bölgede münhasır ekonomik bölge rejiminin daha etkin olduğunu kıta sahanlığı rejimine göre daha fazla haklar sağlamakta olduğunu göstermektedir.
- Kıta sahanlığı ile sağlanan hakların önemi ise daha çok 200 milin ötesindeki alanlar için önemli olacaktır. Kıyı devleti münhasır ekonomik bölge ilan etmesi halinde kıta sahanlığında sağlanan haklar otomatik olarak bu bölge içinde yer alacaktır.
MÜNHASIR EKONOMİK BÖLGE TANIMI
Özellikle Doğu Akdeniz sonrası gündeme gelen deniz hukuk terimlerinden Münhasır Ekonomik Bölge ifadesi için AA şu tanımı yapıyor: Münhasır ekonomik bölge sahildar devletin hem deniz tabanı hem de su kütlesini kapsar.
Kıta sahanlığının aksine MEB'in ilan edilmesi gerekir. Bu bölgede sahildar devletin deniz yatağı üzerindeki sularda, deniz yataklarında ve bunların toprak altındaki doğal kaynaklarının araştırılması ve işletilmesinde egemen hakları bulunur. Bu bölgede balıkçılığa ilişkin haklar da sahildar devlete aittir.
- MEB, kıta sahanlığına göre daha kapsayıcıdır.
- MEB’in uzunluğu 200 deniz milinin ötesine geçemez. Yine sahilleri bitişik ve karşı karşıya bulunan devletler arasındaki MEB sınırlandırmasında “hakkaniyet” ilkesine uyulur.
- Diğer taraftan, kıta sahanlığı veya MEB'in sahildar devlete bu alanların ekonomik kullanımı bakımından egemen haklar verir. Nitekim, bu bölgeler uluslararası sulardadır ve diğer devletlerin de bu alanlarda tam seyrüsefer serbestisi bulunur.
- Örneğin, A ülkesine ait bir MEB alanında, B ülkesine ait sivil veya askeri bir gemi tam seyrüsefer serbestisine sahip. Aynı şekilde B ülkesi, A ülkesine ait MEB alanında A’nın kara sularına girmemek kaydıyla izin almaksızın tatbikat gerçekleştirebilir.