Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB), ihracatı artırmak adına yurt dışındaki temaslarını artırırken, sektörün yaşadığı sorunlar nedeniyle alarm verdiğine dikkat çekti. 11-13 Ekim tarihleri arasında Polonya’nın Varşova şehrine gerçekleştirilen ÇİB ticaret heyetine 19 Türk firması katılım gösterdi. Türk heyeti, 130 Polonyalı firma ile beş yüzün üzerinde görüşme gerçekleştirdi. Heyete başkanlık eden ÇİB Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Kamil Erciyas, yaptığı değerlendirmede, “Çelik sektörünün durumunu rakamlar gösteriyor. Bir sektörün ihracatı yüzde 45 düşerse, bu ciddi bir alarmdır. Çelikte hiç sıralamalarda olmayan İran bizi geçti, biz Almanya'yı bile geçmiştik. Almanya'nın tekrar altına düştük.” değerlendirmesini yaptı. Çelik sektörü için en önemli girdinin hurda ve enerji olduğunu söyleyen Erciyas, küresel piyasalara uyumlu enerji fiyatları ve girdi maliyetleri istediklerini belirterek, “Körfez ülkeleri yeni yatırımlarla bize rakip olmaya başladı. Enerjide ve işçilikte inanılmaz avantajları var. Bu yüzden pazarlarımızı kaybediyoruz.” diye konuştu.
KÖRFEZ ÜLKELERİ ARTIK İHRACATÇI OLDU
“Son günlerdeki en önemli gelişmelerden biri Körfez ülkelerine yapılan yatırımlar.” diyen Erciyas, “Bu yatırımlar o ülkeleri ithalatçı ülke olmaktan çıkarıp ihracatçı ülke konumuna getiriyor ve biz pazar kaybediyoruz. Çeliğin ana girdisi enerji, enerjide olağanüstü avantajları var. İşçilikte de öyle çünkü yabancı ucuz işçi çalıştırıyorlar. Bizde enerji fiyatlarının Avrupa'yla dahi mukayese edilemeyecek seviyeye gelmesi, çelik sektörünü olumsuz etkileyen bir faktör.” değerlendirmesini yaptı.
SABİT GİDERLERİ KARŞILAYAMAZ HALE GELDİK
Türkiye’nin Çin’in ardından en büyük hurda ithalatçısı olduğunu söyleyen Erciyas, “Bizim can alıcı maliyetimiz hurda fiyatı. Hurda fiyatları, gelişmiş ülkelerdeki hurda fiyatlarından etkileniyor. En büyük pazar gelişmiş ülkeler, gelişmişlikle beraber hurda üretimi de artıyor. Türkiye çelik sanayi yüzde 35 cevherden, yüzde 65 hurdadan üretim yapıyor. Hurdayı, cevheri ithal ediyoruz. Çelik sektörü ağlamakta onun için haklı. Para kazanmıyor. Üstüne üstlük şimdi bir de satamıyor. Sattığımız zaman da kârlılığımız yüksek değildi ancak hiç olmazsa sabit giderlerimizi karşılıyorduk. Şimdi sabit giderlerimizi de karşılamakta zorlanıyoruz.” dedi.
HURDANIN TOZUNDAN BİLE İMALAT YAPIYORUZ
Ahmet Kamil Erciyas, “Elimizde olmayan nedenlerle girdilerimizin fiyatı artıyorsa yapabileceğimiz bir şey yok. O zaman fabrikaları kapatmak veya başka ürünlere geçmek lazım.” diyerek, katma değeri yüksek üretime dikkat çekti. “Bu da diğer finansman gibi yatırım teşviklerini gerektiriyor. O da şu anda sıkıntıda. Türkiye'nin finans durumu bunları karşılayacak konumda değil.” değerlendirmesini yapan Erciyas, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çok sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Tüm sorunlarımızın yanında kota konusunda da sıkıntılarımız sürüyor. Amerika'da üreticiler en az yüzde 25 kâr marjıyla çalışıyor. Yüzde 25 koruma oranı da buradan geliyor. Biz ise hurdanın tozundan faydalanacak imalatlarla uğraşıyoruz. Kâr marjımız tabi ki düşük. Türkiye'de çelik sektöründe hiçbir şekilde yüzde 25 kâr marjı yok. Amerika pazarında çelik fiyatı 850-950 dolarlarda, Çin’de 500-550 dolar, Türkiye’de 570-650 dolar. Türkiye’de yüzde 25 kâr marjımız olsa o fiyatlara satılması lazım ama yapamıyoruz.” açıklamasını yaptı.
EN UYGUN HAM MADDE KAYNAĞI ÇİN
Rusya-Ukrayna arasında devam eden savaşın çelik sektörüne etkilerini değerlendiren Erciyas, “Polonya'nın kuzeyindeki ülkeler tüm çelik ihtiyaçlarını Rusya'dan tedarik ediyorlardı. Ama bu ambargo ve savaş nedeniyle alternatif pazarlar devreye girdi. Polonya, bizim gibi ülkelerden veya değişik ülkelerden ham maddeyi kendi ihtiyacı için aldığı gibi bu ülkelere transit satış için de kullanıyor. Dolayısıyla Polonya iyi bir pazar.
Dünya piyasasına yüzde 60 hakim olan Çin fiyatları istediği gibi belirleyebiliyor. Çin'den 500-550 dolara malzeme alıp, işleyen Avrupa'ya satabilir. Ama Türkiye'de iç piyasada 650 dolara ürün alıp, bunu satmaya kalktığımız zaman satamaz hale geliyorsunuz. Çin dünyanın en büyük çelik üreticisi ve haksız rekabet denebilecek koruma önlemleriyle bize karşı büyük avantajı var. Bizim ise navlun avantajımız var ama kıyaslandığında bu da avantaj olarak geride kalıyor.” diye konuştu.