Bölgesel kalkınmaya odaklanan markalar, faaliyet gösterdikleri yörede üretimden kadın istihdamına kadar pek çok alanda katma değer yaratiyorlar. Sürdürülebilir tarım yöntemleriyle üretim yapan markalar, aldıkları yatırımlarla globalleşme adımlarını da hızlandırıyorlar.
Bizler kadar markaların da doğaya karşı sorumluluğu var. Bu bilince sahip olan markalardan biri olarak konumlanan Lazika, sürdürülebilir tarım yöntemleri ile üretim yapan, çayına ve toprağına sahip bir marka olma amacıyla üretim yapıyor.
Marka, Rize Ardeşen Fırtına Deresi'nde bir üretim tesisine, Elmalık Köyü'nde ise paketleme ve ambalajlama merkezine sahip. İstanbul'da ise 42 Maslak AVM'de bir cafesi var. 2023 yılında İstanbul'da 4-5 şubenin daha açılması planlanıyor.
Markanın kurucuları düşünüldüğü gibi tarım sektöründen isimler değil. Lazika Kurucu Ortağı Yunus Emre Erçin endüstri mühendisi, diğer ortak Önder Saraloğlu ise avukat...
İkisi için de 'memleket' ve 'çay sevdalısı' demek yanlış olmaz. Türk çayı ve çay bazlı ürünleri üretip, dünyaya pazarlama amacıyla yola çıkan Erçin ve Saraloğlu, faaliyetlerinde bölgesel kalkınmaya odak¬lanmış durumdalar.
Yıllık 200 ton siyah çay ürettiklerini ve özellikle elle hasat ve verimlilik konu¬sunda eğitimci rol üstlendiklerini belirten Yunus Emre Erçin, "Türkiye'deki çay tüketimin 540 bin ton olduğunu düşünür¬sek, bu çok düşük bir rakam. Yeşil çayda geleneksel yöntemde üretim yapmıyoruz.
Unutulmuş bir geleneği tercih ediyoruz. Makasla değil, 2.5 yaprak elle topluyoruz ve elle işliyoruz. Bu yıl 30-40 ton elle toplanmış çay aldık, kilosuna 26 TL ödedik. 50 gramını 50 TL'ye satıyoruz. Çok iyi bir Japon çayının oranlarına eşdeğer yeşil çay üretiyoruz" diye anlatıyor.
KADINLARA İŞ İMKANI
Lazika'nın bölgede 10 dönümlük bir çay bahçesi bulunuyor. Ayrıca gönül bağı yaptığı çiftçiler de var. Çayın bölgede aileler için çok önemli bir ekonomik gelir olduğuna vurgu yapan Erçin, şöyle devam ediyor: "Bütün aile o parayla geçiniyor. Biz bu ailelerdeki kadınlarla iş birliği yaparak yöredeki kadınların iş hayatına katılımına destek oluyoruz. Elle toplanan çayı kadınlar topluyor.
Bundan kazandığı para da kadına kalıyor. Bu üretim için çalıştığımız 80-90 kadın var. Elle toplama, asıl çay hasadından 10 - 15 gün önce yapılıyor. Çayın üst tarafını eliyle toplayan kadınlar ürünü bize veriyor.
Çayı alt tarafı bir hafta içinde tekrar yükseliyor ve aile onu makasla keserek siyah çay olmak üzere fabrikalara veriyorlar."
Tüm ambalajları sürdürülebilir prensiplere göre tasarlanan Lazika'nın, bez ambalajları da yine Rize'de ev kadınları tarafından dikiliyor. Şirketin toplam istihdamında da kadın oranı yüzde 90.
12 ÜLKEYE İHRACAT
Öte yandan çevresel sürdürülebilirliğe destek olmak için mısır nişastasından üretilen ve doğada çözünebilen poşet çay üretimi de gerçekleştirdiklerine dikkat çeken Erçin, şunları anlatıyor: "Çayın rengine kimyasal malzeme veya boya ile kesinlikle müdahale etmiyoruz.
Toz oranı düşük, hacimli çaylar üretiyoruz. Üretimimizin yüzde 50'sini ihraç ediyoruz. 12 ülkeye ihracat yapıyoruz. Her geçen yıl ihracatın payını artırmayı planlıyo¬ruz. İsrailli ve Avusturalyalı iki şirkete fason üretime de başlayacağız."
KOLAJENLİ VE LİFLİ ÇAY
Lazika, ilk yatırım turunu da geçen yıl şubat ayında tamamladı. Markalarının Anadolu'dan çıkan bir dünya markası olacağına inanan ABD'de Amazon Prime'ın yöneticisi Cem Şibay'dan yatırım aldıkları dile getiren Erçin, "Bununla birlikte doğada çözülebilir poşet çayların üretimine başladık.
Yakında kolajenli ve lifli çaylarımızı pazara sunacağız. Bu yılı 15 milyon TL ciro ile kapatmayı planlıyoruz. 2023 hedefimiz ise 50 milyon TL'nin üzerinde" diyor.
