Rekabetin giderek arttığı günümüz dünyasında AR-GE ve inovasyon şirketlerin ajandasındaki önemini korumaya devam ediyor. Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü'nün 2023 Dünya Fikri Mülkiyet Göstergeleri Raporu'na göre geçen yıl yaklaşık 3,5 milyon gibi rekor bir sayıda patent başvurusu yapıldı ve söz konusu patent büyümesinin geniş bir coğrafyaya yayıldığı görüldü. 2022'de bir önceki yıla göre, patent başvurularında Güney Afrika, Hindistan, Endonezya, Cezayir, Kolombiya, Türkiye ve Suudi Arabistan'da ciddi artışlar yaşandı. Ayrıca, faydalı model başvuruları da 2022'de dünya çapında yüzde 2,9 arttı. Türkiye yüzde 23,8 ile faydalı model başvurularında büyüme yakaladı.
2023 birçok açıdan dünya genelinde zorlu bir yıl olduğunu söyleyen Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, Türkiye’nin sıralamada birkaç basamak gerilemiş olsa dahi, fikri mülki kaynaklarının ticarileşmesi gibi önemli bir alanda büyük bir başarıya imza attığını belirtiyor. Türkiye’nin tasarım başvurularında birinci sıradan 4’üncü sıraya gerilemesine rağmen faydalı model başvurularında 17’nci sıradan 11’inci sıraya yükseldiğine dikkat çeken Yamankaradeniz, “Başvuru sayılarından çok daha önemlisi ve zor olanının bu başvuruları ticarileştirmek olduğunun altını çizmek isterim. İşte bu alanda fikri mülkiyet harcamalarının toplam ticarete oranı göstergesinde beş basamak birden, fikri mülkiyet gelirlerinin toplam ticarete oranı göstergesinde ise altı basamak birden yükselerek yapılan yatırımların karşılık bulduğunu kanıtlamış olduk” diyor.
Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, Türkiye’nin AR-GE ve inovasyon konusundaki durumunu anlattı.
Küresel İnovasyon Endeksi 2023 yılı raporuna göre Türkiye, geçtiğimiz seneden iki basamak gerileyerek bu yıl 39’uncu sırada yer aldı. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
2023 birçok açıdan dünya genelinde zorlu bir yıl oldu. Türkiye sıralamada birkaç basamak gerilemiş olsa dahi, fikri mülki kaynaklarının ticarileşmesi gibi önemli bir alanda büyük bir başarıya imza attı. Örneğin tasarım başvurularında birinci sıradan 4’üncü sıraya gerilememize rağmen faydalı model başvurularında 17’nci sıradan 11’inci sıraya yükseldik. Başvuru sayılarından çok daha önemlisi ve zor olanının bu başvuruları ticarileştirmek olduğunun altını çizmek isterim. İşte bu alanda fikri mülkiyet harcamalarının toplam ticarete oranı göstergesinde beş basamak birden, fikri mülkiyet gelirlerinin toplam ticarete oranı göstergesinde ise altı basamak birden yükselerek yapılan yatırımların karşılık bulduğunu kanıtlamış olduk.
Türkiye'de inovasyon ve AR-GE'nin artması için ne gibi adımlar atılmalı?
Ülkemizin hem teknolojiye, markaya ve patente en fazla ihtiyaç duyduğu hem de inovasyona dayalı büyüme modelini benimseyeceği bir dönemdeyiz. Ekonomik kalkınmanın ve gelişmişliğin merkezinde yaratıcı ve inovatif fikirler, buluşlar, tasarımlar yer alıyor. Tüm bunları teknolojiyle buluşturarak üretilebilir ve ihraç edilebilir ürünler haline getirebilmeliyiz. İşte bu nedenle, fikir üretenleri desteklerken bir taraftan da o fikirleri koruyacak politikalar üretmek en öncelikli sorumluluğumuz. Bu konuda önemli bir yol kat ettik ama daha fazlasını yapmalıyız çünkü ancak bu şekilde inovasyonlar ve üretilen teknolojilerle ortaya çıkan ürünün korunabilmesi mümkün. Aynı zamanda; AR-GE merkezlerinde patent kavramının doğru anlaşılması ve yapılan faaliyetlerinin patente ne şekilde konu olacağı hususunda bilgi düzeyinin artırılması lazım. AR-GE merkezlerinde istihdam edilen mühendislerin, normal bir çalışan profilinden izole edilmesi ve AR-GE biriminde çalışan her bir mühendisin yıllık patent sayısı olması gerektiğini düşünüyorum. Örneğin; AR-GE biriminde çalışan her bir mühendisin yıllık belli bir adet patente değer bir buluş zorunluluğu olmalı. Böylece sektörlerde ciddi bir inovasyon gelişmesi olacak ve patent sayıları da haliyle artacaktır. Patent sayılarının hem firmaların hem de ülkenin yenilikçi ekosistemine büyük katkısı olacaktır. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, konuya münhasır çalışma imkanlarına kavuşturulması çok önemli. Bu konudaki bilinçlendirme çalışmaları aslında daha erken yaşlarda başlamalı. Biz de bu düşünce ile ‘Fikrine Sahip Çık’ projesini gerçekleştirdik. Amacımız eğitimlerle, erken yaşlarda farkındalık oluşturarak, ülkemizde daha çok ‘buluş-icat-faydalı model’ olmasını sağlamak. Bu proje kapsamında birçok marka, AR-GE merkezi, okul, üniversite, akademisyen ve STK’lar ile iş birliği yapıyoruz. Özellikle hızla gelişen teknoloji alanında global yarışa katılabilmemiz için daha çok marka, daha çok patent ve faydalı model çıkarmalı, bunun için de eğitime önem vermeliyiz.
2024 yılında inovasyon ve AR-GE konusunda ne gibi adımlar atılması bekliyorsunuz?
Türkiye’nin AR - GE ve inovasyon için atacağı adımlar 12’inci kalkınma planında yer aldığı gibi katma değerli ürün üretimi zorunluluğundan kaynaklanmaktadır. Ekonominin daraldığı dönemler için firmalar katma değerli ürün üretimine sektörel patent araştırması yaparak başlamalıdır. Sektördeki var olan patentlerin yeni inovasyon ve AR - GE çalışmaları için anahtar rolü olduğunu tüm araştırmacılar kabul etmekte ve bu şekilde uygulamaktadır. AR-GE merkezleri ve üniversiteler hem yeni hammaddeye hem de yeni üretim proseslerine ulaşmak işin mutlaka bu yöntemle işe başlamalıdır. O zaman orta ve yüksek teknolojili ürünler üretebiliriz ve satışını yapabiliriz.
AR-GE ve inovasyon için verilen desteklerden bahsedebilir misiniz?
Ülke genelinde AR-GE ve yenilikçi projeleri desteklemek adına birçok çalışma yapılıyor ve bu kapsamda önemli adımlar atılıyor. Bu alanda yapılan en son projelerden biri, TİM ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye İnovasyon Haftası kapsamında en inovatif projeleri değerlendirilip ödüllendirmesi oldu. Bunun dışında; çeşitli fonlar ve AR-GE teşvikleri ile bu alana büyük bir yatırım yapılarak sayıları 1.600’ü aşan merkezler ve 101 teknoparkla birlikte büyük bir ekosistem de kuruldu. Hem inovatif projeleriyle alanında fark yaratanları ödüllendirmek hem de geleceğe ışık tutma potansiyeli olanları teşvik etmek için çalışmalar sürdürülüyor.
En çok hangi alanlarda AR-GE ve inovasyon çalışmaları yapılıyor?
Son dönemde dijitalleşmeyle birlikte özellikle oyun sektörü ciddi bir ivme kazandı. Dijital oyun sektörü patent açısından ciddi parametreleri temelinde bulunduruyor ve akıllı cihazların da yaygınlaşmasına bağlı olarak yazılım konularında özellikle pandemi sürecinde çok fazla uygulama hayata geçti. Elbette bu durum fikri ve sınai mülkiyet hakları alanında korumanın da önemini artırdı. Aynı zamanda, dijitalleşmenin hızlanmasıyla birçok kurum ve sektör yeni kavramlarla tanıştı. Bu kapsamda; teknolojik olarak geride kalma kaygısı ve dijital evreni keşfetme arzusu, ‘metaverse’ kavramını gündemin merkezine getirdi. Kavramın bu denli ilgi görmesi de marka başvurularına yansıdı. Hizmet sektöründen sanayiye, bankacılık ve finanstan oyun sektörüne kadar birçok alanda kendisine yer bulmaya başladı.
“1.295 AR-GE MERKEZİ VAR”
“Ülke genelinde faaliyet gösteren AR-GE merkezleri sayısı için 1.295 söyleyebiliriz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın başlattığı politikalar ve AR-GE çalışmaları sayesinde, Türkiye’nin tasarım ve patent alanında dünya sıralamalarında yükseldiği gözlemlenmekte. Türkiye, katma değerli ürün üretimine odaklanarak, yüksek teknoloji ve AR-GE çalışmalarını endüstrinin geneline yaymıştır. Türkiye, yerli patent başvurularında dünya genelinde 12’nci sırada, marka ve coğrafi işaret başvurularında ise Avrupa'da ilk sırada yer alıyor. Türk Patent ve Marka Kurumu’na göre Türkiye, markada 11 yıldır Avrupa birincisi, tasarımda ise ilk defa Avrupa'da ilk sıraya yükseldi. Ayrıca, 2022’de yerli patent sayısı 20 yılda 22 kat artarak 9 bin 9'a, faydalı model başvuruları 6 kat artarak 5 bin 502'ye, marka başvuruları 7 kat artarak 197 bin 235'e, tasarım başvuruları da 4 kat artarak 78 bin 268'e ulaştı.”