Türkiye'nin ilk ve tek anne - çocuk marka stratejisti Esra Baykal, pek çok sektörün satın almacılarına odaklanarak onların gerçek ihtiyaçlarını analiz ediyor. Markalara tek seferde doğru adımı atmalarını sağlayacak bir danışmanlık sunuyor.
KOBİ Girişim Mart 2022 tarihli sayıdan
Baykal, "Yeni dönemde mottomuzu 'etki' üzerine kurguladık. Markaların toplum ve çevre anlamında yaptığı sosyal sorumluluk projelerinin etkisinin de ölçümlenmesi konusunda etki ölçümlemelerine dair yeni modelimizi sunmaya başlayacağız" diyor.
Türkiye'nin ilk ve tek anne - çocuk marka stratejisti Esra Baykal, anne cocuk markalarının nasıl yol alması gerektiği yönünde markalara danışmanlık veriyor. Baykal, FMCG, tekstil, oyuncak, kırtasiye gibi pek çok sektörün satın almacılarına odaklanarak onların gerçek ihtiyaçlarını analiz ediyor.
Markalara tek seferde doğru adımı atmalarını sağlayacak bir danışmanlık sunuyor. Yeni dönemde mottolarını ‘etki' üzerine kurguladıklarını söyleyen Baykal, “Markaların toplum ve çevre anlamında yaptığı sosyal sorumluluk projelerinin etkisinin de ölçümlenmesi konusunda son çeyrekten önce kurumlara etki ölçümlemelerine dair yeni modelimizi sunmaya başlayacağız.
Araştırma süreçlerinin online olacağı, kullanıcı dostu ve yeni jenerasyonun hoşuna gideceği şekilde kurgulandığı, içerisinde ödül mekanizmalarının da olacağı bir ürünle de müşterilerimizin karşısına çıkacağız” diyor.
Baykal ile kadın girişimciliği, yeni dönem stratejileri gibi bir çok konuyu konuştuk.
Anne ve çocuk markalarına danışmanlık hizmeti vermeye ne zaman başladınız? Hangi fikirden yola çıktınız?
Dünyada pek çok ekonomiyi döndüren iki kitle, anneler ve çocuklardır. FMCG'den tutun da tekstile, oyuncaktan, kırtasiyeye daha pek çok sektörün satın almacılarına odaklanmak ve onların gerçek ihtiyaçlarını analiz ederek, markalara tek seferde doğru adımı atmalarını sağlayacak bir danışmanlık sunmak istedim.
Tecrübelerimi ve bilgilerimi 2019 yılında Türkiye'deki farklı anne profillerini keşfeden ve bu annelere ulaşmak isteyen markalara bir başucu kitabı niteliğinde olan “Anneleri Anlayan Marka Olmak” kitabımda aktardım.
Bu kapsamda ne gibi danışmanlık hizmetleri veriyorsunuz?
Her markanın önlerini görmeden herhangi bir iletişim veya pazarlama kampanyasına başlamaması gerektiğine inanıyorum. Danışmanlık verdiğim firmaların varsa ellerindeki araştırma sonuçlarını değerlendirmek, yok ise ihtiyaca yönelik araştırma yapılması danışmanlık sürecimin ilk aşaması oluyor.
Yeni yapılacak araştırma projelerinde yer alarak, özellikle kalitatif araştırmalarda moderas-yonu kendim yapıyorum. Benim hassasiyetim terzi işi ve butik çalışıp, firmalarıma hem itibar hem de satış getirmek ve onları kullanıcıları nezdinde anlamlı ve değerli markalar haline getirmek üzerine kurulu.
Danışmanlık hizmeti verdiğiniz birkaç markadan ve onların büyüme hikâyesinden kısaca bahseder misiniz?
Pek çok alanda stratejik iletişim danışmanlığı yapıyorum. Anne ve çocuk denildiğinde akla sadece bebek markaları gelmesin, bugün deterjan alan da şampuan alan da manav alışverişi yapan da kıyafet satın alan da anneler. Örnek olarak temizlik sektörüne girmek isteyen ancak farklı bir alanda köklü geçmişi olan bir markam için, kadınların temizliğe bakışına farklı bir soluk getirdiğim projemden bahsedebilirim.
Temizlik bezlerini, ev modasının bir parçası haline getirdik. Değişen alışveriş kanallarını göz önünde bulundurarak, satış kanalının öncelikle e-ticaret sitesi olması gerektiğinde hem fikir kaldık. Firma 1 ay içerisinde bu yeni girdiği kategoride inanılmaz etkileşimler alarak pazar payını sıfırdan yüzde 5'e çıkarttı.
Bir diğer kategori de sigorta. Bu alanda uluslararası hizmet veren markamıza, daha önce odaklanmadıkları ancak satış potansiyeline inandığımız iki farklı segment belirledik. Bu segmentlerden bir tanesi annelerdi.
Annelerin yaşamdan gittikten sonra bile geriden kalan evlatları için en iyisini istedikleri bir dünya olduğu iç görüsünden yola çıkarak farklı ürünler tasarladık.
Anne ve çocuk markaları konusunda girişimleri olan kadınlara nasıl bir strateji oluşturuyorsunuz? Ne gibi hizmetler veriyorsunuz?
Kadın, kadının yurdudur. Türkiye'den ve dünyanın farklı ülkelerinden sosyal medyadan bana ulaşan girişimci kadınlar için ellerindeki kaynak, yetenek, hedef doğrultusunda tüm desteğimi veriyorum. Girişimci kadın platformlarında mutlaka seminerler veriyorum.
Sizin büyüme hedefleriniz neler? Danışmanlık hizmetlerinizin kapsamını genişletecek misiniz?
Yeni dönemde mottomuzu 'etki' üzerine kurguladık. Markaların toplum ve çevre anlamında yaptığı sosyal sorumluluk projelerinin etkisinin de ölçümlenmesi konusunda son çeyrekten önce kurumlara etki öl-çümlemelerine dair yeni modelimizi sunmaya başlayacağız.
Araştırma süreçlerinin online olacağı, kullanıcı dostu ve yeni jenerasyonun hoşuna gideceği şekilde kurgulandığı, içerisinde ödül mekanizmalarının da olacağı bir ürünle de müşterilerimizin karşısına çıkacağız. Yakın zamanda bir de yeni kitabım çıkıyor. Bu kitapta, yıllardır yazdığım köşe yazılarımı, pazarlama tüyoları ile birleştirerek, bu alanda hizmet sunan tüm paydaşlarıma ilham olması için hazırladım.
"KAMU İLE ÖZEL SEKTÖR EL ELE VERMELİ"
“İş gücü içerisindeki her 10 kadından yalnızca 3’ü istihdama katılabiliyor. Kadınların istihdama katılım oranı pandemide yüzde 24’e geriledi. Türkiye’nin işgücü açısından kadın-erkek uçurumundan kaynaklanan ekonomik kaybı GSYH’sının yüzde 25’i civarında.
Kadınların iş gücü piyasalarının aktif birer paydaşı olmaları için hayat döngülerine uygun (doğum, emzirme, çocuk bakımı... vb.) çalışma düzenlemelerinin getirilmesi, iş ve aile yaşamının uyumlaştırılmasına dair düzenlemelerinin yapılması, istihdamda kadınlar ve erkekler arasındaki açığın kapanması ve kadınların güçlendirilmesi gerekiyor.
Kamu ile özel sektörün, ‘toplumda ve iş hayatında kadın’ temalı projeleri daha geniş çaplı olarak hayata geçirmesi için el ele vermesi önemli.
"KADINLARIN ALTYAPILARINI GÜÇLENDİRMELİYİZ"
Kadının yaşamına anlam katacak IK adımlarını bir şirket politikası haline getirmelisiniz. Türkiye’de 142 bin kadın girişimci var. Girişimcilik ekosisteminin yüzde 27’sini oluşturuyor. Öncelikle kadınların alt yapılarını güçlendirmek gerekiyor ki onlar da girişimci olacak.
Sonrasında melek yatırımcı, girişim desteği verilen kanalların çoğaltılması gerekiyor. Türkiye’nin çözmesi gereken üç konu var: Anne, çocuk ve çevre. Bu üç konuda firmalar ve kamu el birliği ile çalışmak zorunda. Tek başına kamu ile ilerlemek ve her adımı kamudan beklemek bence haksızlık. Her sabah kullanıcısının kapısından giren markaların, kazançlarını sağladıkları Türkiye ve Türk kadını için adımlar atması gerektiğini düşünüyorum.
Bu ülkenin yüzde 50’si kadın, siz bu kadınları ayaklarından zincirle toprağa bağlayıp, kalan yarısı ile ülkenin yükselmesini bekleyemezsiniz. İtibarlı bir Türkiye imajı için önce annenin ekonomik ve entelektüel sermayesine yatırım yapılması gerektiğini düşünüyorum.”
