15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından geçen hafta üç ay süreyle Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edildi. Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Süheyl Donay, OHAL’in üç ayla sınırlı kalmasının zor olduğunu söylüyor. Donay, OHAL’in yargılamalar nedeniyle bir yıl sürebileceğini ifade ediyor. En büyük riskin ekonomide olacağını da belirtiyor.
SİBEL ATİK
[email protected]
Önceki hafta cuma günü bir askeri darbe girişimi yaşadık. 15 Temmuz’daki bu darbe girişiminin ardından geçen hafta üç ay süreyle Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edildi. Şimdi bu sürenin uzayıp uzamayacağı merak ediliyor. Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku ve Ceza Yargılama Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Süheyl Donay, devlet içindeki kadroların temizlenmesinin ve yargılama sürecinin bir yıl alabileceğini söylüyor. Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'nda Türkiye’yi beş yıl temsil eden ve anayasa, ceza ve ekonomik suç hukuku alanlarındaki uzmanlığı ile bilinen Donay, OHAL sürecinin sosyal hayatı etkilemeyeceğini fakat yargılamalar nedeniyle bir yıl kadar sürebileceğini ifade ediyor. Süheyl Donay, sorularımızı aşağıdaki gibi yanıtladı:
Yaşanan darbe girişiminin ardından OHAL ilan edildi. Bu süreci nasıl okuyorsunuz? OHAL’in sosyal ve ekonomik hayata etkisi ne olur?
Bu süreçte sıkıyönetim de ilan edilebilirdi fakat bu yönetimin askerin elinde olması anlamına geleceği için OHAL ilan edildi ve valiler yetkilendirildi. İlan edilen OHAL, üç aylık süreyi kapsıyor. Fakat görünen o ki, bu süreyi uzatabilirler. Buna hiçbir engel de yok. Neticede bu yargılama süreci için gerekli bir adım ve bu sürecin sosyal hayat üzerinde önemli bir etkisi olmayacaktır. Fakat en büyük etki ekonomi üzerinde hissedilecektir. Bunun için de hükümet bir dizi önlem alıyor.
OHAL sürecinin ne kadar uzamasını bekliyorsunuz?
Binlerce kişinin yargılanması söz konusu olduğu için bu süreç üç ayda bitmez. Türkiye’de bu kadar kişinin gözaltına alınması daha evvel hiç olmamış bir şey. En büyük ihtilal 27 Mayıs’ta yaşanmıştı ve orada yargılananların sayısı bin kişiyi geçmemişti. Şimdi ise 10 binleri geçen bir yargılama süreci yaşanıyor. Bu işi tamamen temizlemek lazım. Bunu temizleyene kadar da OHAL’in devam etmesi gerekli. Bir yerde hızlıca olağan yönetime geçmek lazım ama bu zaman alacaktır. Hızlıca halletmek isteseler de OHAL’in bir yıl gideceğini düşünüyorum. Neticede milletin beklentisi risklerin ortadan kaldırılmasıdır.
Bu süreçte olası riskler neler?
Hükümete yönelik darbe girişiminin tekrarlanmasının engellenmesi lazım. Sanki olaylar devam edecekmiş gibi bir durum söz konusu. Darbe girişimi ve OHAL sürecinin toplum üzerinde yarattığı etkinin ardından en büyük risklerden birini de ekonomide görüyorum. Gördüğünüz gibi dolar kurundaki artış, not düşürülmesi, bankaların durumu ortada. Şimdiye kadar beklenti iyi yönetildi. Fakat borçluluk oranı çok yüksek, yurtdışındaki alacaklılar borçların nasıl tahsil edileceğini düşünebilir. Bankalar kredi vermeyebilir, yatırımlar ertelenebilir. Bu anlamda çok aydınlık görmüyorum. Fakat Türk halkı böyle şeylere alışık ve bu süreci de aşar.
Yargılama çok fazla sayıda ismi kapsıyor. Yargı süreci nasıl yürüyecek? Bugüne kadar nasıl ilerledi?
Normalde kişileri gözaltında en fazla 15 gün tutarsın ve sonra bırakmak zorundasın. Darbe girişiminde bulunanlar içinse gözaltı sürecini çok hızlı tamamladılar. Hemen mahkemeye sevk edip tutukladılar. Bu çok önemliydi. Hükümetin yaptığı en iyi şey bu oldu. Dolayısıyla yargılama süreci hemen başladı. Başarılı bir süreç yaşanıyor ve sonrasında da yargılama sürecini iyi götürecekler diye düşünüyorum.
Hukuksal açıdan Türkiye’yi nasıl bir süreç bekliyor?
Bunu yargılayacak mahkemeler var. Bu yargılamada şişirme yapamazlar. Neticede cezalar çok yüksek olacak ve yargılanacak kişiler Türkiye’de çok üst düzey görevler almış kişiler. Suçları sabit demek istemiyorum ama bunların eylemleri biliniyor. Vatanını bir yana bırakıp vazifesini yapmayan bu isimlerin yargılanması uzun süre alacak. Tanıklar dinlenecek, sorguları yapılacak. Eğer sıkıyönetim olsaydı, özel mahkemeler olurdu. Fakat OHAL’de mevcut mahke-melerin birkaçı bu yargılamalara ayrılacak. İstanbul’da 50 asliye ceza mahkemesi, 30 ağır ceza mahkemesi var. Çok sayıda mahkeme ve hakim var. Oralarda bu yargılamalar sıkıntı olmadan görülür. İşini düzgün yapan, çok iyi hakimler var.
Peki şirketlere vergi hukuku ve bankacılık hukuku konusunda danışmanlık yapmış bir isim olarak bu süreçte şirketlere tavsiyeniz nedir?
Birkaç şirket temsilcisi aradı ve sordu. Benim şirketlere tavsiyem şudur. Burada para kazanıyorlar. Türkiye’nin menfaatlerini öne almalılar. Bu neticede aşılacak bir süreç.
Geçmişten bugüne çok fazla darbe yaşandı. Darbeler nasıl önlenir? Hukuki çerçeve içinde bu girişimlerin önüne geçmenin yolu nedir?
Anayasayı ne kadar düzenlersen düzenle bu eylemsel bir olaydır. Yasalar bu kalkışmalara iyi gözle bakmıyor zaten ama bu tarz girişimler insanlara bağlı.
Öne çıkan bir konu da ABD’de-ki Fethullah Gülen’in iadesi. Suçluların iadesi konusundaki uzmanlığınıza dayanarak soruyorum, iadenin önünde hukuksal bir engel var mı?
ABD ile Türkiye arasında geri iade sözleşmesinin tercümesini ben yaptım. O sözleşmeye göre iade için bütün koşullar uygun. Fakat ABD hala neden vermiyor bilmiyorum. Şimdiye kadar çok girişimde bulunuldu fakat yazılı istemediler. Evet, burada hükümetin eksiği var. Fakat şimdi yazılı başvuru yapıldı. Şu an başvuru yapıldı ve dosyalar gönderildi. Okumalara başlamışlar, buna rağmen geri verirler mi bilmiyorum. Çünkü bu geri verme siyasi bir olaydır. Sözleşmeye rağmen ‘belli şartlar oluşmadığından geri vermiyorum’ diyebilir.
Hangi koşulla geri vermeyebilir?
Sözünü ettiğim gibi aslında geri verme ile ilgili bütün koşullar var. Fakat uygulanmayacağını bilseler bile, ölüm cezası getirme ihtimali var diyerek geri vermeyebilirler. ‘Türkiye’de ortam karışık diyebilirler’ veya kötü muameleye maruz kalacağını öne sürerek vermeyebilirler. Yunanistan için de durum aynı. Yunanistan’ın da kaçan askerleri geri vermesi lazım çünkü bütün şartlar uygun. Öyle zannediyorum ki Yunanistan geri verecek.
Peki idam cezası gündemde, bu ceza tekrar gelir mi?
Ben böyle bir şey beklemiyorum. Bu bana aba altından sopa göstermek gibi geliyor. Açıkçası güçlü bir ihtimal olarak görmüyorum. Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tutumuna bağlı. Cumhurbaşkanı da esasında çok şey geçirdi. Çok güç birkaç gün atlattı. Fakat bir yerden demokratik tutumlara uyması gerekiyor. Böyle bir durumda AB yolculuğu tamamen bitebilir.
"KANUNU BİLMEMEK MAZEREK SAYILMAZ"
Yaşanan süreçte en çok konuşulan konulardan biri de erlerin durumu oldu. Süheyl Donay'ın bu konudaki yorumu şöyle: "Erler emir kulu. Fakat bizim ceza kanunumuza göre yasaya aykırı emirler uygulanmaz. 18 yaşından büyükler ve suç işleme ehliyeti olan kişiler. Üstlerinden emri aldılar ama çocuk değiller ki, kanuna aykırı emirler yerine getirilmez.
Bunlar tecrübesiz kişiler oldukları ve komutanları emir verdikleri için o emri yerine getirmişler. Burada saf hukuka bakılırsa, yazılı emir istemesi lazım. Askerler emrin yerine getirilmesinin bir suç oluşturacağını görüyorlarsa yazılı emir verilmesini isteyebilirler. Bu kanunda var. Kanunu bilmemek de bir mazeret sayılmaz. Fakat yine de bir yol bulurlar belki, hafif bir ceza verip gönderebilirler. İki yıla kadar hapis cezaları para cezasına çevrilebilir."
SİBEL ATİK
[email protected]
Önceki hafta cuma günü bir askeri darbe girişimi yaşadık. 15 Temmuz’daki bu darbe girişiminin ardından geçen hafta üç ay süreyle Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edildi. Şimdi bu sürenin uzayıp uzamayacağı merak ediliyor. Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku ve Ceza Yargılama Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Süheyl Donay, devlet içindeki kadroların temizlenmesinin ve yargılama sürecinin bir yıl alabileceğini söylüyor. Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'nda Türkiye’yi beş yıl temsil eden ve anayasa, ceza ve ekonomik suç hukuku alanlarındaki uzmanlığı ile bilinen Donay, OHAL sürecinin sosyal hayatı etkilemeyeceğini fakat yargılamalar nedeniyle bir yıl kadar sürebileceğini ifade ediyor. Süheyl Donay, sorularımızı aşağıdaki gibi yanıtladı:
Yaşanan darbe girişiminin ardından OHAL ilan edildi. Bu süreci nasıl okuyorsunuz? OHAL’in sosyal ve ekonomik hayata etkisi ne olur?
Bu süreçte sıkıyönetim de ilan edilebilirdi fakat bu yönetimin askerin elinde olması anlamına geleceği için OHAL ilan edildi ve valiler yetkilendirildi. İlan edilen OHAL, üç aylık süreyi kapsıyor. Fakat görünen o ki, bu süreyi uzatabilirler. Buna hiçbir engel de yok. Neticede bu yargılama süreci için gerekli bir adım ve bu sürecin sosyal hayat üzerinde önemli bir etkisi olmayacaktır. Fakat en büyük etki ekonomi üzerinde hissedilecektir. Bunun için de hükümet bir dizi önlem alıyor.
OHAL sürecinin ne kadar uzamasını bekliyorsunuz?
Binlerce kişinin yargılanması söz konusu olduğu için bu süreç üç ayda bitmez. Türkiye’de bu kadar kişinin gözaltına alınması daha evvel hiç olmamış bir şey. En büyük ihtilal 27 Mayıs’ta yaşanmıştı ve orada yargılananların sayısı bin kişiyi geçmemişti. Şimdi ise 10 binleri geçen bir yargılama süreci yaşanıyor. Bu işi tamamen temizlemek lazım. Bunu temizleyene kadar da OHAL’in devam etmesi gerekli. Bir yerde hızlıca olağan yönetime geçmek lazım ama bu zaman alacaktır. Hızlıca halletmek isteseler de OHAL’in bir yıl gideceğini düşünüyorum. Neticede milletin beklentisi risklerin ortadan kaldırılmasıdır.
Bu süreçte olası riskler neler?
Hükümete yönelik darbe girişiminin tekrarlanmasının engellenmesi lazım. Sanki olaylar devam edecekmiş gibi bir durum söz konusu. Darbe girişimi ve OHAL sürecinin toplum üzerinde yarattığı etkinin ardından en büyük risklerden birini de ekonomide görüyorum. Gördüğünüz gibi dolar kurundaki artış, not düşürülmesi, bankaların durumu ortada. Şimdiye kadar beklenti iyi yönetildi. Fakat borçluluk oranı çok yüksek, yurtdışındaki alacaklılar borçların nasıl tahsil edileceğini düşünebilir. Bankalar kredi vermeyebilir, yatırımlar ertelenebilir. Bu anlamda çok aydınlık görmüyorum. Fakat Türk halkı böyle şeylere alışık ve bu süreci de aşar.
Yargılama çok fazla sayıda ismi kapsıyor. Yargı süreci nasıl yürüyecek? Bugüne kadar nasıl ilerledi?
Normalde kişileri gözaltında en fazla 15 gün tutarsın ve sonra bırakmak zorundasın. Darbe girişiminde bulunanlar içinse gözaltı sürecini çok hızlı tamamladılar. Hemen mahkemeye sevk edip tutukladılar. Bu çok önemliydi. Hükümetin yaptığı en iyi şey bu oldu. Dolayısıyla yargılama süreci hemen başladı. Başarılı bir süreç yaşanıyor ve sonrasında da yargılama sürecini iyi götürecekler diye düşünüyorum.
Hukuksal açıdan Türkiye’yi nasıl bir süreç bekliyor?
Bunu yargılayacak mahkemeler var. Bu yargılamada şişirme yapamazlar. Neticede cezalar çok yüksek olacak ve yargılanacak kişiler Türkiye’de çok üst düzey görevler almış kişiler. Suçları sabit demek istemiyorum ama bunların eylemleri biliniyor. Vatanını bir yana bırakıp vazifesini yapmayan bu isimlerin yargılanması uzun süre alacak. Tanıklar dinlenecek, sorguları yapılacak. Eğer sıkıyönetim olsaydı, özel mahkemeler olurdu. Fakat OHAL’de mevcut mahke-melerin birkaçı bu yargılamalara ayrılacak. İstanbul’da 50 asliye ceza mahkemesi, 30 ağır ceza mahkemesi var. Çok sayıda mahkeme ve hakim var. Oralarda bu yargılamalar sıkıntı olmadan görülür. İşini düzgün yapan, çok iyi hakimler var.
Peki şirketlere vergi hukuku ve bankacılık hukuku konusunda danışmanlık yapmış bir isim olarak bu süreçte şirketlere tavsiyeniz nedir?
Birkaç şirket temsilcisi aradı ve sordu. Benim şirketlere tavsiyem şudur. Burada para kazanıyorlar. Türkiye’nin menfaatlerini öne almalılar. Bu neticede aşılacak bir süreç.
Geçmişten bugüne çok fazla darbe yaşandı. Darbeler nasıl önlenir? Hukuki çerçeve içinde bu girişimlerin önüne geçmenin yolu nedir?
Anayasayı ne kadar düzenlersen düzenle bu eylemsel bir olaydır. Yasalar bu kalkışmalara iyi gözle bakmıyor zaten ama bu tarz girişimler insanlara bağlı.
Öne çıkan bir konu da ABD’de-ki Fethullah Gülen’in iadesi. Suçluların iadesi konusundaki uzmanlığınıza dayanarak soruyorum, iadenin önünde hukuksal bir engel var mı?
ABD ile Türkiye arasında geri iade sözleşmesinin tercümesini ben yaptım. O sözleşmeye göre iade için bütün koşullar uygun. Fakat ABD hala neden vermiyor bilmiyorum. Şimdiye kadar çok girişimde bulunuldu fakat yazılı istemediler. Evet, burada hükümetin eksiği var. Fakat şimdi yazılı başvuru yapıldı. Şu an başvuru yapıldı ve dosyalar gönderildi. Okumalara başlamışlar, buna rağmen geri verirler mi bilmiyorum. Çünkü bu geri verme siyasi bir olaydır. Sözleşmeye rağmen ‘belli şartlar oluşmadığından geri vermiyorum’ diyebilir.
Hangi koşulla geri vermeyebilir?
Sözünü ettiğim gibi aslında geri verme ile ilgili bütün koşullar var. Fakat uygulanmayacağını bilseler bile, ölüm cezası getirme ihtimali var diyerek geri vermeyebilirler. ‘Türkiye’de ortam karışık diyebilirler’ veya kötü muameleye maruz kalacağını öne sürerek vermeyebilirler. Yunanistan için de durum aynı. Yunanistan’ın da kaçan askerleri geri vermesi lazım çünkü bütün şartlar uygun. Öyle zannediyorum ki Yunanistan geri verecek.
Peki idam cezası gündemde, bu ceza tekrar gelir mi?
Ben böyle bir şey beklemiyorum. Bu bana aba altından sopa göstermek gibi geliyor. Açıkçası güçlü bir ihtimal olarak görmüyorum. Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tutumuna bağlı. Cumhurbaşkanı da esasında çok şey geçirdi. Çok güç birkaç gün atlattı. Fakat bir yerden demokratik tutumlara uyması gerekiyor. Böyle bir durumda AB yolculuğu tamamen bitebilir.
"KANUNU BİLMEMEK MAZEREK SAYILMAZ"
Yaşanan süreçte en çok konuşulan konulardan biri de erlerin durumu oldu. Süheyl Donay'ın bu konudaki yorumu şöyle: "Erler emir kulu. Fakat bizim ceza kanunumuza göre yasaya aykırı emirler uygulanmaz. 18 yaşından büyükler ve suç işleme ehliyeti olan kişiler. Üstlerinden emri aldılar ama çocuk değiller ki, kanuna aykırı emirler yerine getirilmez.
Bunlar tecrübesiz kişiler oldukları ve komutanları emir verdikleri için o emri yerine getirmişler. Burada saf hukuka bakılırsa, yazılı emir istemesi lazım. Askerler emrin yerine getirilmesinin bir suç oluşturacağını görüyorlarsa yazılı emir verilmesini isteyebilirler. Bu kanunda var. Kanunu bilmemek de bir mazeret sayılmaz. Fakat yine de bir yol bulurlar belki, hafif bir ceza verip gönderebilirler. İki yıla kadar hapis cezaları para cezasına çevrilebilir."