FED’in faiz artırımları gelişmekte olan ülkelere yabancı yatırım girişini yavaşlatıyor. Türkiye ise OHAL ve AB ile yaşanan gerilim nedeniyle doğrudan yabancı yatırımda ‘acı fren’ yaptı. 2016’da yüzde 31 gerileyen doğrudan yatırımlar, 2017’nin ilk çeyreğinde de yüzde 4 azaldı.
ARAM EKİN DURAN
[email protected]
Sıcak para yatırımlarına bakıldığında ise dolar bazında ucuzlayan borsada yabancı payı yüzde 65’i geçti. Geçen yıl yüzde 31 gerileyen Türkiye’ye giren doğrudan yabancı yatırımlar, 2017’nin ilk çeyreğinde de kan kaybetmeye devam etti. Terör saldırıları, darbe girişimi ve OHAL süreci sonrasında, AB ile yaşanan gerilim de yabancı yatırımcının Türkiye’ye mesafeli yaklaşmasında etkili oluyor.
Doğrudan yatırım için Türkiye’yi seçmeyen uluslararası sermaye, Borsa İstanbul’daki alımlarıyla ise hisse senedi endeksinde tarihi seviyelerin görülmesine yol açıyor. Yani doğrudan yatırım yerine sıcak para yatırımlarını daha çok tercih ediyor.
2016’DA DÜŞTÜ
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından açıklanan Küresel Yatırım Rapo-ru’na göre, Türkiye’ye giren doğrudan yabancı yatırım tutarı 2016’da yüzde 31 düştü. Türkiye’nin uluslararası doğrudan yatırımlardan aldığı pay da yüzde 2,3’ten yüzde 1,9’a geriledi.
Rapora göre, 2016’da doğrudan yabancı yatırımlar küresel çapta yüzde 2 gerileyerek 1 trilyon 746 milyar dolar olurken, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelere giren doğrudan yatırımlar ise yüzde 14’lük düşüşle 646 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ancak Türkiye’de bu gerilemenin iki katını aşan bir düşüş yaşandı.
Türkiye’ye giren doğrudan yabancı yatırım tutarı 2016’da 17,2 milyar dolardan 12 milyar dolara indi. Zor geçen 2015 ve 2016’nın yaralarını sarması beklenen 2017’nin ilk çeyreğinde ise doğrudan yabancı yatırımlardaki gerileme devam etti.
Merkez Bankası’nın ödemeler dengesi verilerine göre, 2016’nın ilk dört ayında 2,5 milyar dolar olarak gerçekleşen doğrudan yabancı yatırım girişi, 2017’nin aynı döneminde düşüş trendini sürdürerek yüzde 4 azalışla 2,4 milyar dolara geriledi.
"AB İLE GERİLİM KÖTÜ ETKİLEDİ”
Türkiye’nin daha az sermaye çekmesinin sebepleri arasında geçtiğimiz dönemlerde yaşanan terör olayları, 15 Temmuz darbe girişimi, küresel ekonomideki kırılganlık, politik belirsizlikler ve artan jeopolitik riskler öne çıkıyor. TÜSİAD Baş ekonomisti Dr. Zümrüt İmamoğlu, uluslararası yatırım çekmek konusunda AB-Türkiye ilişkilerinin önemine dikkat çekiyor.
Tam üyelik müzakerelerinin başladığı 2005 yılından sonra Türkiye’ye gelen yabancı sermayenin yıllık 20 milyar dolar gibi rekor rakamlara ulaştığını hatırlatan İmamoğlu, “AB ile gerilim ve uzayan OHAL süreci yatırımcıyı Türkiye’den uzaklaştırıyor” diyor.
Yabancı sermayenin yatırım yapacağı ülkede öngörülebilir bir iş ortamı ve hukuk sistemi aradığını kaydeden Euler Hermes Türkiye Genel Müdürü Özlem Özüner ise, “Günümüzde tüm gelişmekte olan ülkelerin yapması gereken hukuki altyapıyı etkin kılacak ve sermayenin sürdürülebilirliğini sağlayacak reformları gerçekleştirmek olmalı” diyor.
Özüner, Türkiye’nin ilk çeyrekte yüzde 5 büyümesi ve mak-roekonomik görünümdeki olumluya dönen gelişmelerin piyasadaki yatırımcı ilgisini artırabileceğini dile getiriyor. Özlem Özüner, “Bununla birlikte başka bir dikkat çekici nokta var ki, zorlu bir yıl olmasına rağmen Türk şirketleri 2016’da yaklaşık 2,3 milyar dolarlık 42 adet birleşme ve satın alma işlemi gerçekleştirdi. Türk iş dünyasının stratejik hedefleri çerçevesinde dış pazarlara açılma iştahı devam ediyor” diye konuyor.
GELİŞMİŞ ÜLKELERE KAYIYOR
Uluslararası yatırımcının Türkiye’ye ilgisinin azalmasında Türkiye’nin kendine özgü koşulları etkili olsa da tek neden bu değil. EY Türkiye Kurumsal Finansman Hizmetleri Lideri Müşfik Cantekinler, son dönemde özellikle Amerikan Merkez Bankası FED’in faiz artırımı politikasının gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere olan para akışını hızlandırdığına dikkat çekiyor.
Müşfik Cantekinler, bunun yanı sıra, ABD’nin başını çektiği gelişmiş ülkelerde görülen büyüme oranlarının görece daha olumlu olmasının da yatırımcıların değerlendirdiği bir diğer önemli konu olduğunu vurguluyor. Cantekinler, “Döviz kurlarında, özellikle dolarda görülen dalgalanmaların, gelişmekte olan ülke ekonomilerini daha kırılgan duruma getirdiği de bir gerçek.
Türkiye, gerek yurtiçi gerekse de içinde bulunduğu coğrafyadan kaynaklı risklerin geçtiğimiz yıl artmasıyla birlikte bu durumdan diğer gelişmekte olan ülkelere nazaran daha fazla etkilendi” diye konuşuyor.
YABANCI BORSAYA YÖNELİYOR
Öte yandan, doğrudan yatırım için Türkiye’yi büyük ölçüde radarından çıkaran uluslararası sermaye açısından Borsa İstanbul’un cazibesi ise her geçen gün artıyor. Bayram öncesinde hisse senedi endeksinin ilk kez 100.000 sınırını geçmesinde yabancı alımları belirleyici oldu. Böylelikle borsadaki yabancı payı da yüzde 65 sınırını geçerek yüzde 65,2’ye çıktı.
Müşfik Cantekinler'e göre, borsa-daki yükselişin temel nedenleri olarak, borsanın döviz bazında ucuzlaması ve geçtiğimiz yıllarda genellikle potansiyelinin altında performans sergilemesi gösterilebilir.
Borsa İstanbul'daki dalgalanmaların bir kısmının spekülatif veya kısa dönemli olabileceğinin altını çizen Cantekinler, “Doğrudan yabancı yatırımın sürdürülebilir büyüme ve finansman açısından daha büyük önem arz ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Bu amaçla yatırım ortamının iyileştirilmesi ve yatırımcılar tarafından negatif algı yaratan birtakım risklerin ortadan kaldırılması, uzun süreli ve kalıcı yatırım oranının artırılması için önem arz ediyor” diyor.
ARAM EKİN DURAN
[email protected]
Sıcak para yatırımlarına bakıldığında ise dolar bazında ucuzlayan borsada yabancı payı yüzde 65’i geçti. Geçen yıl yüzde 31 gerileyen Türkiye’ye giren doğrudan yabancı yatırımlar, 2017’nin ilk çeyreğinde de kan kaybetmeye devam etti. Terör saldırıları, darbe girişimi ve OHAL süreci sonrasında, AB ile yaşanan gerilim de yabancı yatırımcının Türkiye’ye mesafeli yaklaşmasında etkili oluyor.
Doğrudan yatırım için Türkiye’yi seçmeyen uluslararası sermaye, Borsa İstanbul’daki alımlarıyla ise hisse senedi endeksinde tarihi seviyelerin görülmesine yol açıyor. Yani doğrudan yatırım yerine sıcak para yatırımlarını daha çok tercih ediyor.
2016’DA DÜŞTÜ
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından açıklanan Küresel Yatırım Rapo-ru’na göre, Türkiye’ye giren doğrudan yabancı yatırım tutarı 2016’da yüzde 31 düştü. Türkiye’nin uluslararası doğrudan yatırımlardan aldığı pay da yüzde 2,3’ten yüzde 1,9’a geriledi.
Rapora göre, 2016’da doğrudan yabancı yatırımlar küresel çapta yüzde 2 gerileyerek 1 trilyon 746 milyar dolar olurken, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelere giren doğrudan yatırımlar ise yüzde 14’lük düşüşle 646 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ancak Türkiye’de bu gerilemenin iki katını aşan bir düşüş yaşandı.
Türkiye’ye giren doğrudan yabancı yatırım tutarı 2016’da 17,2 milyar dolardan 12 milyar dolara indi. Zor geçen 2015 ve 2016’nın yaralarını sarması beklenen 2017’nin ilk çeyreğinde ise doğrudan yabancı yatırımlardaki gerileme devam etti.
Merkez Bankası’nın ödemeler dengesi verilerine göre, 2016’nın ilk dört ayında 2,5 milyar dolar olarak gerçekleşen doğrudan yabancı yatırım girişi, 2017’nin aynı döneminde düşüş trendini sürdürerek yüzde 4 azalışla 2,4 milyar dolara geriledi.
"AB İLE GERİLİM KÖTÜ ETKİLEDİ”
Türkiye’nin daha az sermaye çekmesinin sebepleri arasında geçtiğimiz dönemlerde yaşanan terör olayları, 15 Temmuz darbe girişimi, küresel ekonomideki kırılganlık, politik belirsizlikler ve artan jeopolitik riskler öne çıkıyor. TÜSİAD Baş ekonomisti Dr. Zümrüt İmamoğlu, uluslararası yatırım çekmek konusunda AB-Türkiye ilişkilerinin önemine dikkat çekiyor.
Tam üyelik müzakerelerinin başladığı 2005 yılından sonra Türkiye’ye gelen yabancı sermayenin yıllık 20 milyar dolar gibi rekor rakamlara ulaştığını hatırlatan İmamoğlu, “AB ile gerilim ve uzayan OHAL süreci yatırımcıyı Türkiye’den uzaklaştırıyor” diyor.
Yabancı sermayenin yatırım yapacağı ülkede öngörülebilir bir iş ortamı ve hukuk sistemi aradığını kaydeden Euler Hermes Türkiye Genel Müdürü Özlem Özüner ise, “Günümüzde tüm gelişmekte olan ülkelerin yapması gereken hukuki altyapıyı etkin kılacak ve sermayenin sürdürülebilirliğini sağlayacak reformları gerçekleştirmek olmalı” diyor.
Özüner, Türkiye’nin ilk çeyrekte yüzde 5 büyümesi ve mak-roekonomik görünümdeki olumluya dönen gelişmelerin piyasadaki yatırımcı ilgisini artırabileceğini dile getiriyor. Özlem Özüner, “Bununla birlikte başka bir dikkat çekici nokta var ki, zorlu bir yıl olmasına rağmen Türk şirketleri 2016’da yaklaşık 2,3 milyar dolarlık 42 adet birleşme ve satın alma işlemi gerçekleştirdi. Türk iş dünyasının stratejik hedefleri çerçevesinde dış pazarlara açılma iştahı devam ediyor” diye konuyor.
GELİŞMİŞ ÜLKELERE KAYIYOR
Uluslararası yatırımcının Türkiye’ye ilgisinin azalmasında Türkiye’nin kendine özgü koşulları etkili olsa da tek neden bu değil. EY Türkiye Kurumsal Finansman Hizmetleri Lideri Müşfik Cantekinler, son dönemde özellikle Amerikan Merkez Bankası FED’in faiz artırımı politikasının gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere olan para akışını hızlandırdığına dikkat çekiyor.
Müşfik Cantekinler, bunun yanı sıra, ABD’nin başını çektiği gelişmiş ülkelerde görülen büyüme oranlarının görece daha olumlu olmasının da yatırımcıların değerlendirdiği bir diğer önemli konu olduğunu vurguluyor. Cantekinler, “Döviz kurlarında, özellikle dolarda görülen dalgalanmaların, gelişmekte olan ülke ekonomilerini daha kırılgan duruma getirdiği de bir gerçek.
Türkiye, gerek yurtiçi gerekse de içinde bulunduğu coğrafyadan kaynaklı risklerin geçtiğimiz yıl artmasıyla birlikte bu durumdan diğer gelişmekte olan ülkelere nazaran daha fazla etkilendi” diye konuşuyor.
YABANCI BORSAYA YÖNELİYOR
Öte yandan, doğrudan yatırım için Türkiye’yi büyük ölçüde radarından çıkaran uluslararası sermaye açısından Borsa İstanbul’un cazibesi ise her geçen gün artıyor. Bayram öncesinde hisse senedi endeksinin ilk kez 100.000 sınırını geçmesinde yabancı alımları belirleyici oldu. Böylelikle borsadaki yabancı payı da yüzde 65 sınırını geçerek yüzde 65,2’ye çıktı.
Müşfik Cantekinler'e göre, borsa-daki yükselişin temel nedenleri olarak, borsanın döviz bazında ucuzlaması ve geçtiğimiz yıllarda genellikle potansiyelinin altında performans sergilemesi gösterilebilir.
Borsa İstanbul'daki dalgalanmaların bir kısmının spekülatif veya kısa dönemli olabileceğinin altını çizen Cantekinler, “Doğrudan yabancı yatırımın sürdürülebilir büyüme ve finansman açısından daha büyük önem arz ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Bu amaçla yatırım ortamının iyileştirilmesi ve yatırımcılar tarafından negatif algı yaratan birtakım risklerin ortadan kaldırılması, uzun süreli ve kalıcı yatırım oranının artırılması için önem arz ediyor” diyor.