Kompresör alanında yaklaşık 60 yılı geride bırakan Dalgakıran Grubu, üretimde yaptığı iş birliklerinin yanı sıra 11 yıldır faaliyet gösterdiği Ukrayna’da enerji ekipmanları üretmek üzere tesis yatırımını tamamladı. Şirketin kompresör alanında niş teknolojik üretim gücüyle ayrıştığını ve 300 milyon dolar ciroya ulaştığını aktaran Dalgakıran Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran, ana hedeflerinin 2030’da 1 milyar dolar ciroya ulaşmak olduğunu söylüyor. Bu doğrultuda Avrupa ve Amerika pazarında satın alma ve organik büyüme yoluyla gelişmek istediklerini anlatan Adnan Dalgakıran ile grubun büyüme vizyonu ve ekonominin gidişatını konuştuk.
29 Eylül-12 Ekim tarihli sayıdan
“2025 için halka arza bakıyoruz”
“Bugünkü koşullarda mühendis ve sanayici olmak ruh hastalığıdır. Hasta olmasak, şirketi satardık. Ranta dönerdik. Bu yıl şirketlerin bilançoları bozuldu. Döviz nedeniyle kârlar düştü. Şirketler gerçek potansiyelini göstermiyor. Önümüzdeki yıl için halka arz konusuna bakıyoruz. Ama ülke ekonomisinin şartlarına bakacağız. Büyüme yolculuğuna devam etmek için bunu düşünüyoruz.”
Grupta kurumsallaşma ve holdingleşme sonrası süreci ve bugün gelinen noktayı anlatır mısınız?
Türkiye’nin en büyük endüstriyel kompresör üreticisi ve ihracatçılarından biri olan ve 60 yıla yakın bir süreci geride bırakan Dalgakıran Grubu, bir strateji değişikliğine gitti. Şirketler belirli aşamalarda stratejilerini ve işleyişlerini değiştirirler. Profesyonel kadroların etkin ve yetkin olması, lider konumundakilerin inisiyatif alarak ekiplerini kendi alanlarıyla ilgili farklı bilgilerle beslemeleri lazım. Biz de bu yolda gittik.
Bu yapılanmanın grubun büyüme yolculuğuna etkisinden söz eder misiniz?
Biz grup olarak makine sektöründe niş teknoloji alanında çalışıyoruz. Seri üretimde elbette Uzak Doğu daha rekabetçi fakat niş teknoloji tarafında ise belli ülke ve şirketlerin şansı daha da fazlalaşıyor. Biz grup olarak yaptığımız yatırımlar ve iş birlikleriyle ölçek ve niş üretim yetkinliğini bir araya getiriyoruz. Yaptığımız iş birlikleriyle bizim niş üretim gücümüzle seri üretimi bir araya getirmiş oluyoruz. Bugünkü ekonomik düzende artık herkes her şeyi yapabilir. Önemli olan o işi nasıl yaptığınızdır. Baktığınızda bu gibi iş birlikleri ve dijitalleşme yolculuğunu tamamlamayan şirketler rekabetin gerisinde kalacaklar.
Peki grubun büyüklüğü nedir? Hedefinizden söz eder misiniz?
Grubumuz 300 milyon dolarlık bir ciroya sahip. Yani 10 milyar TL’yi aşan bir ciromuz var ve 2030’da da bu rakamı üçe katlama gibi bir hedefimiz var. Beş yıl sonra 1 milyar dolar ciroya ulaşmayı hedefliyoruz.
Buna ulaşmak için yatırım ve büyüme stratejinizden söz eder misiniz?
Elbette bu hedefe ulaşmak için bir yol haritamız var ama bu sadece size bağlı değil. Fakat biz her koşulda organik ve inorganik büyümelerle bu yolculuğa devam etmek istiyoruz. Ama finansal olarak da fırsatlara bakıyoruz. Bu noktada halka arz konusuna da bakıyoruz.
Yatırım gündeminizden söz eder misiniz?
Kısa bir süre önce Ukrayna’da bir üretim tesisi yatırımız oldu. Endüstriyel enerji ekipmanlarını üretmek üzere hayata geçen bu tesis, basınçlı havayı yani gazı sıkıştırıp farklı alanlarda kullanılmak üzere üretim yapıyor.
İnorganik büyümeden de söz ettiniz. Yeni bir satın alma konusu gündemde mi? Takip ettiğiniz şirketler ve ülkeler var mı?
Sadece üretime dönük satın alma veya yatırımlar değil, bayi kanallarını satın almakta belli pazarlarda önemli bir güç gösterisi oluyor. Şirketinizin ayak izini artırmak istiyorsunuz. Bizim beş ülkede ofisimiz var. Ama bunu 10 ülkeye yaymak istiyoruz. Bu nokta da Avrupa’da Uzak Doğu rekabeti nedeniyle zorda olan şirketler var. Enerjisi yavaşlayan ve rekabete zorlanan şirketlerle ilgileniyoruz. Avrupa ve Amerika radarımızda yer alıyor.
Makine sanayici ve ihracatçıları açısından ekonomik gidişat konusunda görüşleriniz nedir?
Türkiye’de önümüzdeki yıllarda daha da zor zamanlar yaşayacağız. Çünkü bu ekonomik ortamda Çin ve Uzak Doğu ile rekabette çok geride kaldık. Ülke olarak bulunduğumuz gelir seviyesiyle 30 yıl önce girdiğimiz ligde rekabetçilik koşulları artık daha zor. Türkiye gelişmekte olan ülkeler içinden çıkamadı. Buradan o yüksek gelire doğru ilerlemek başka bir stratejiyi ve aklı gerektiriyor. O akıl burada yok.
Sizce enflasyon canavarı kısa zamanda dizginlenebilecek mi?
Türkiye’de ekonomik kriz, sıkıntı var. Bir ülkenin ekonomisi küçülürken, ekonomik zorluklar yaşarken halkı zenginleşiyor. Bu mümkün mü? Mümkünse bunu bugüne kadar niye yapmadık? Evet, acı reçete alıyoruz ve buna zorunluyuz. Daha önce yenmiş bir yemeğin parasını ödemeden masadan kalkamazsınız. Bugünkü reçeteyle iyileşemezsek, diğer riskleri de göze alıyoruz ve iyileşmeme durumumuzu da bir kenara koyuyoruz. Tüm bunlara karşılık artık Türkiye’nin yeni bir hikayeye ihtiyacı var. Politik anlamda yeni bir hikaye yazabilecek ortam yok. Bakan Mehmet Şimşek’in sunduğu yeni bir hikaye değil.
Peki böyle bir ortamda AB VE BRICS gibi platformlar tartışılırken, Türkiye’nin yeri neresi olmalı?
Biz daha yerimizi belirleyemedik. Doğuda mıyız, batıda mıyız belli değil. Yanılıyor olabilirim ama BRICS’e dair yapılan yorumlara bakıldığında Batı ülkelerinde batı karşıtlığı üzerine kurulmuş bir teşkilat gibi görülüyor. Bu noktada BRICS ülkelerinin ekonomik olarak çıkarları farklı ve çok ayrışıyor. Türkiye’nin Çin’le ticareti 44 milyar doları bulmuş durumda. Ticaretimizde 41 milyar dolardan fazlasını ithalat oluşturuyor. Onlara karşı nasıl rekabet edeceksin? Buna bakmak gerekiyor.
Kur seviyeleri ihracatçıyı zorluyor. Sizce globalde ticari anlamda başarılı olmak için hangi adımlar atılmalı?
20 yılda oluşturulan pazarları bir anda kaybetmek istemiyor şirketler ve belli fedakarlıkları yapıyor. Türkiye rekabette sıkışmaya doğru gittiği için artık her alanda köklü değişim gerekiyor. Üreterek bu açmazdan kurtulmalıyız. Dünya iki kutuplu noktada. Biri Amerika diğeri Çin. Amerika entelektüel sermayeyi elinde tutuyor. Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçti. Çin ise sanayinin babasını yapıyor. Avrupa ise sanayide rekabet edemiyor, bilgi toplumu olmak konusunda da ABD’nin gerisinde kaldı. Fakat bu noktada yaşlı AB’de bize bir fırsat doğabilir. AB enerji tarafını Türkiye ile yükseltebilir. Bize bir fırsat verebilir.