Bu kış İran'dan gaz akışında bir problem yaşanmaz ise Türkiye'nin enerji tedariki açısından problem yaşamayacağını belirten Akdeniz Ülkeleri Enerji Şirketleri Birliği OEM Petrol ve Gaz Direktörü Sohbet Karbuz, "2023 kışına Türkiye, arz güvenliği anlamında rahat girecek" diyor.
18 Eylül – 1 Ekim 2022 tarihli sayıdan
Rusya -Ukrayna Savaşı ve sonrasındaki gelişmeler, enerjinin ne kadar kritik bir sektör olduğunu tüm dünyaya bir kez daha gösterdi. Bu noktada enerjide oyun yeniden kurulurken, oyuncular da değişiyor.
Öte yandan AB, 2023 kışına odaklanmış durumda. Çünkü Gazprom 5 Eylül'den itibaren zaten yüzde 20 kapasite ile çalışan Kuzey Akım-1 Boru Hattı'ndan gaz akışının bilinmeyen bir tarihe kadar durdurdu.
Avrupa'nın korkulu rüyası olan 2023 kışına Türkiye'nin ise arz güvenliği anlamında rahat koşullarda gireceğini düşünen Akdeniz Ülkeleri Enerji Şirketleri Birliği OEM Petrol ve Gaz Direktörü Sohbet Karbuz, "Burada Sakarya Gaz Sahası'ndan gaz akışının başlaması ve hatta muhtemelen nükleer elektrik santralinin devreye alınması Türkiye'nin elini nispeten rahatlatacaktır" diyor.
Karbuz, enerji arenasında bugün yaşananlardan gelecekte olması beklenenlere kadar pek çok konudaki sorularımızı şöyle yanıtlıyor:
Rusya'nın dünya enerji ihracatındaki yeri neydi, ne oldu?
2021 yılında Rusya, dünyanın en büyük petrol ihracatçısı ve Suudi Arabistan'ın ardından dünyanın en büyük ikinci ham petrol ihracatçısıydı. Petrol ürünleri de katıldığında Rusya, dünyanın en büyük petrol ve petrol ürünleri ihracatçısıydı.
Doğal gazda ise dünyanın en büyük doğal gaz ihraç eden ülkesiydi. Bunun yanında, Endonezya ve Avustralya'dan sonra dünyanın üçüncü en büyük kömür ihraç eden ülkesiydi.
Petrol, gaz ve kömürün yani fosil yakıtlar olarak bakıldığında ise Rusya, 2021'de dünyanın en büyük fosil yakıt ihracatçısıydı.
Peki Rusya'nın önemi sadece dünya fosil yakıt ihracatında önemli yere sahip olmasından mı kaynaklanıyor?
Hayır. Rusya, temiz enerji dönüşümü için son derece önem taşıyan birçok mineral ve metalin de önemli bir üreticisi. Mesela, Kongo Cumhuriyeti'nden sonra dünyanın en büyük ikinci kobalt üreticisi, pil sınıfı nikel üretiminde yüzde 20 payla dünya üçüncüsü, grafit üretiminde dünya dördüncüsü.
Yaptırımlar ve ambargolar Rusya'nın petrol ve gaz üretimi ve ihracatında tahmin edildiği gibi düşüşe yol açmadığından dolayı Rusya dünya ihracatındaki konumunu koruyacak gibi gözüküyor.
Önümüzdeki bir kaç yılda Rusya ile diğer büyük ihracatçılar arasındaki fark artacak.
Batılı ülkelerin Rusya'ya karşı enerjide uyguladıkları yaptırımlar söz konusu. Peki AB, Rusya'nın yerini nasıl dolduracak, bunu sağlamak kısa sürede mümkün mü?
Kömür, ham petrol ve petrol ürünleri açısından baktığımızda, Rusya'nın yerinin alternatif kaynaklardan karşılanmaya çalışıldığını görüyoruz. Bu durum dünya kömür ve petrol ticaret akışında değişiklik yaratarak ulaşım sürelerinde ve maliyetlerde artışa neden oluyor.
Arz güvenliğini temin etme gayretiyle bu maliyetleri sineye çeken AB, büyük bir olasılıkla hedefleri doğrultusunda ilerleyerek Rusya'ya bağımlılığını 2030 yılından önce sona erdirebilir. Doğal gaz ise problemli.
Gaz talebinin ikamesi konusunda başarılı olunacağını düşünmüyor musunuz?
Gaz talebinin alternatif ikame yollarıyla azaltılması konusunda en önemli gelişme mart sonunda kadar yüzde 15 tasarrufa gidilmesi konusunda atılan adım. Tasarruf tedbirleri, ısı pompaları, elektrik üretiminde gaz harici kaynaklara ağırlık verilmesi gibi talep yönetimi konusunda pek başarılı olunacağını sanmıyorum.
Fiyatlar tüketicilere yansıtılmadığı yani tüketiciyi koruma önlemleri olarak adlandırılan ama bizim 'sübvansiyon' dediğimiz uygulamalar kaldırılmadıkça...
Gaz talebinin alternatif ikame kaynakları yani başka tedarikçilerden ve 'yeşil gaz' olarak adlandırdığımız biyo-metan ve hidrojen gazıyla kısmen ikamesi de oldukça sorunlu.
Artan enerji fiyatlarının etkilerini nasıl yorumluyorsunuz?
Avrupalı liderler serbest piyasa güdümlü enerji ekonomisine sanki son vermek istercesine tüketicilerin maliyetlerini azaltmak amacıyla sübvansiyon uygulamaya başladılar.
Bazı tahminlere göre bu sübvansiyon miktarı AB'de 300 milyar Euro civarında. Verilen sübvansiyonların çok daha fazlasının, vadeli işlemler piyasasında teminat çağrısı yükümlülüğünü karşılamakta zorlanan şirketlere destek olarak verileceği haberlerini de görüyoruz.
Tüm bunların mali yükümlülüğü giderek artıyor. Artan enerji fiyatlarının enflasyonu azdırması da cabası. Bu bir yere kadar sürdürülebilir. Bunun finansal krize kapı açacağını biliyorlardır illaki ama çareler sınırlı. Avrupa'nın birçok başkentinde insanlar sokaklara inmeye başladı.
Çare bulunmaz ise 'Arap baharı' benzeri bir 'Avrupa baharı'nın önümüzdeki yıl Avrupa'da politik çalkantılara meydan verebileceği ihtimalini göz ardı etmemek gerekir.
Gazprom Kuzey Akım-1 Boru Hattı'ndan gaz akışının durdurdu. Bu kış ve önümüzdeki yıl kış Avrupa'nın durumu nasıl olacak sizce?
Kötümser olmak için birçok neden var. En basiti Fransa'da 56 nükleer reaktörün 31'i devre dışı. Durum böyle olunca Fransa son on yılda Avrupa'nın en büyük elektrik ihracatçısı olma konumundan çıkıp tüm komşularından elektrik ithalat eden bir ülke haline geldi.
Umut bağlanan Norveç ise hidroelektrik üretimini etkileyen şiddetli kuraklıkla boğuştuğundan Avrupa'ya elektrik ihracatını sınırlandırmayı planlıyor. İngiltere de muhtemelen aynısını yapacak. Fiyatlar öyle can acıtmaya başladı ki AB enerji piyasasında 'temel reform' çağrıları yapılıyor.
Şu anda en çok spekülasyon yapılan konuların başında doğal gaz fiyatının nereye kadar çıkacağı geliyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Telaffuz edilen rakamlar çok uçuk gözükse de ihtimal dahilinde. Mesela, Gazprom CEO'su Alexey Miller, ağustos ayında yaptığı bir açıklamada, eğer mevcut piyasa eğilimleri devam ederse Avrupa'da doğalgaz fiyatının 1000 metreküp başına 4 bin doları geçebileceğini belirtmişti.
Kısa bir süre sonra Rusya güvenlik konseyi başkan yardımcılığı görevini yürüten Dimitri Medvedev bu kış sona ermeden Avrupa doğalgaz fiyatının 5000 dolara çıkabileceğini söylemişti. Bu fiyatları kuzey yarımkürede sert bir kış yaşanırsa ve Çin'de covid nedeniyle kapanmalar normalleşmeye doğru dönerse görmemiz imkansız değil.
Bu gelişmelerin Türkiye'ye yansıması nasıl olacak?
Türkiye'nin Ukrayna krizi sürecini çok başarılı dengeli bir diplomasiyle yürütmesi nedeniyle en azından Rusya'dan petrol ve gaz tedariki açısından bir sıkıntı yaşanmadı.
Rus petrolünü piyasa fiyatlarından daha ucuza temin ettiğimizden bahsediliyor. Ancak spot LNG fiyatları konusunda birçok gelişmekte olan ülkede yaşandığı gibi ağır maliyetlere mazur kalıyoruz.
Eğer bu kış İran'dan gaz akışında bir problem yaşanmaz ise fiziki tedarik açısından bir problem yaşamayabiliriz.
“ENERJİ TASARRUFUNA AĞIRLIK VERİLMELİ”
“Avrupa'nın korkulu rüyası olan 2023 kışına Türkiye arz güvenliği anlamında rahat koşullarda girecek. Burada Sakarya Gaz Sahası'ndan gaz akışının başlaması ve hatta muhtemelen nükleer elektrik santralinin devreye alınması Türkiye'nin elini nispeten rahatlatacak.
Böylece hem enerji arz yelpazesi hem de elektrik üretiminde kullanılan yakıt yelpazesi artacaktır. Ne var ki, petrol ve gaz arzı tarafında ithalata olan aşırı bağımlılık, aşırı yüksek enerji ithalat maliyeti nedeniyle bize ithal edilen enflasyon olarak yansımaya devam edecektir.
Cari açığın artması da çabası. Bu nedenle talebi düşürmeye yönelik önlemlere ve özellikle enerji tasarrufu konusuna bir an önce ağırlık verilmesi gerekiyor. Enerji tasarrufu, enerji verimliğinden önce gelmeli. Çünkü en ucuz enerji kullanılmayan enerjidir; sübvanse edilen enerji değil.”
“AB, AVRUPA'NIN ‘HASTA ADAM'I OLUYOR”
“Enerji krizi artık gıda kriziyle birleşerek bir ekonomik krize doğru gidiyor ve finansal krize kapı aralıyor. Bunun sonucunda siyasi krizlerin de gelmesine şaşırmamak gerekir. Eğer politika yapıcılar akılcı bir çıkış yolu bulamazlarsa Avrupa Birliği Avrupa'nın ‘hasta adamı' olma yolunda hızla ilerliyor olacak.”