Seçimlerin geride kalması, yeni kabinenin belli olması ve Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine Mehmet Şimşek’in getirilmesiyle piyasalarda hareketlilik de artmış durumda. Dolar/TL, son dönemlerin en sert yükselişlerinden biri ile 23,35 seviyesinin üzerine yükseldi. Kurlarda yukarı yönlü eğilim devam ederken yükselişe hisse senetlerinin de eşlik ettiğini görüyoruz. Şimşek’in yatırımcıların güven duyduğu isimlerden biri olması ve uygulanacak makroekonomik politikaların ekonominin ihtiyaçları doğrultusunda değişebileceğine dair beklentiler risk iştahını destekliyor. Piyasa dengeye oturduktan sonra fiyatların daha stabil bir seyir izlemeye başlayacağı da tahmin ediliyor.
Ana konu başlıkları ekonomi ve para politikası olarak kalmaya devam ederken bundan sonraki süre zarfında yeni ekonomi yönetimi tarafından atılacak adımlar dikkatle izlenecek. Kısa vadede en önemli gündem maddesini ise TCMB’nin 22 Haziran’daki toplantısı oluşturuyor. Söz konusu toplantıda alınacak kararlar ve verilecek mesajlar piyasalar için çok daha net bir gösterge olacak.
"Kurun ağustos sonunda 24-26 aralığında oluşmasını bekliyoruz"
A1 Capital Genel Müdür Yardımcısı Baki Atılal; Kur Korumalı Mevduat (KKM) ve Menkul Kıymet Zorunluluğu başta olmak üzere birtakım düzenlemelerle baskı altında kalan kurun seçimin ardından değer kaybına izin verildiğini söylüyor. Bu durumun piyasada oluşan bankalararası ile Kapalıçarşı kur makasının kapanmasına ve daha stabil bir hale gelmesine imkan verdiğini ve belirsizliği de ortadan kaldırdığını kaydeden Atılal; “TCMB’den gelecek olası faiz artışı ve yapılması olası düzenlemelerle kurun ağustos ayı sonunda 24-26 aralığında oluşmasını bekliyoruz” diyor.
“Konseptimiz, Ortodoksluğa dönüş"
Dinamik Yatırım Başekonomisti Enver Erkan; yeni ekonomi yönetiminin daha geleneksel ekonomi politikalarına doğru beklenen dönüşün bir parçası olarak maliyetli müdahalelerden vazgeçtiğinin belirtilerinin izlendiğini söylüyor. Bu kapsamda kamu bankalarının kuru savunmak için yaptıkları döviz satışlarını durdurduğunun altını çizen Erkan; şöyle devam ediyor:
“Ultra düşük faiz politikalarını sürdürebilmek için geçmiş dönemde döviz kuru müdahaleleri ve sık sık başvurulan düzenleyici önlemler, faiz politikasının direkt olarak kullanıldığı bir Ortodoks yapıya geçilince ortadan kaldırılacaktır. Bu nedenle TL hızla değer kaybediyor. Ancak borsa; yabancı sermayenin girişi beklentisi ve ayrıca döviz rezervlerinin azaldığı ancak enflasyonun sürdüğü ortamın sürdürülemez olduğunun algılanması, bu yaklaşımın değişecek olması beklentisini olumlu karşılayabilir. Konseptimiz ortodoksluğa dönüş ve Türk varlıklarının gerçek değerine ulaşması üzerine.”