DOLAR
34,48
0,04%
DOLAR
EURO
36,25
-0,30%
EURO
GRAM ALTIN
2954,00
0,63%
GRAM ALTIN
BIST 100
9367,77
3,72%
BIST 100
USD/TRY
Döviz Çevirici
TRY
USD
EUR
Hesapla

“Süper Lig’i anonim şirket yönetmeli”

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Mehmet Büyükekşi, 18 Temmuz’daki seçim öncesinde Ekonomist’e konuştu. Hakkındaki eleştirileri yanıtlayan Mehmet Büyükekşi, “Koltuğa yapışıp kalmam. Süper Lig’i anonim şirket yönetmeli” diyor.

12 Haziran 2024 | 10:29
“Süper Lig’i anonim şirket yönetmeli”

26 Mayıs - 8 Haziran 2024 tarihli sayıdan 

TALİP YILMAZ [email protected]
ARAM EKİN DURAN [email protected]

Türkiye’de 500 milyon Euro büyüklüğe ulaşan futbol sektörü, her dönem olduğu gibi yine kamuoyu gündeminin ilk sıralarında yer almaya devam ediyor. Dergimizin yayınlandığı 26 Mayıs Pazar günü, Süper Lig’in şampiyonu belli oldu. 18 Temmuz’da ise Türkiye Futbol Federasyonu’nda (TFF) sandıklar bir yıl aradan sonra yeniden kurulacak.

TFF’nin başında ekonomi dünyasının yakından tanıdığı bir isim var: Mehmet Büyükekşi... Uzun yıllar Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanlığı ve Türk Hava Yolları (THY) Yönetim Kurulu Üyeliği yapan Büyükekşi, 2019’da Gaziantep FK Başkanı olmuş, 2022’de ise TFF Başkanı seçilmişti. 

O günden beri futbol dünyasında çok tartışılan bir isim haline gelen Mehmet Büyükekşi ile bir araya geldik ve hem kendisine yönelik eleştirileri hem de futbol ekonomisine ilişkin projelerini sorduk.

TFF bir seçim sürecine giriyor. Seçim kararı almanızın ekonomik, sportif veya siyasi nedenleri var mı? Futbol dünyasını bir erken seçime götüren nedenler nelerdir?
Şimdi ekonomik ve siyasi herhangi bir nedeni yok. Türkiye Futbol Federasyonu’nun paydaşları var. İnsanların, başta kulüplerin ve diğer delegelerimizin bir memnuniyetsizliği söz konusu oldu. Böyle bir imza kalkışması yaptılar. Biz de bir işi herhangi bir şekilde zorlamamamız gerektiğini düşündük. Dedik ki, olağan her yıl yapmamız gereken mali genel kurul var. Zaten 18 Temmuz’u bunun için daha önce kararlaştırmıştık. Buna bir madde ekleyerek seçimli genel kurulu yapalım, dedik. Orada da isteyen herkes müracaat eder, aday olabilir. Ben TİM Başkanı iken iki dönem kuralının kalkmaması için bizzat Anayasa Mahkemesi Başkanımızdan randevu aldım bunu değiştirmeyelim diye. Ben bir koltuğa yapışıp kalmam. Zamanı gelince bayrağı teslim etmek gerekir. TFF’de de durum bu.

Siz 16 Haziran 2022’de TFF Başkanlığı görevine geldiniz. O günden bugüne de çok tartışılan bir isim oldunuz. Aradan geçen iki yılda sizce artılarınız ve eksileriniz nelerdi?
Seçilir seçilmez futbolun geleceği için bir stratejik plan hazırlamaya başladık. Haziran başı gibi bu stratejik planın lansmanını yapacağız. 2030 yılına kadar Türk futboluyla ilgili stratejik çalışmamızı kamuoyuna açıklayacağız. Benim dönemimde Türk futbolunun yurtdışında kendini ispat edebilmesi açısından önemli başarılar kazandık. İlk olarak haziran ayında gerçekleşecek olan 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’na Türk Milli Takımı olarak birinci sıradan eleme olmadan katılacağız. Ayrıca geçen yıl Manchester City-Inter arasındaki UEFA Şampiyonlar Ligi Finali’ni İstanbul’da gerçekleştirdik; yaklaşık bin 150 tane özel jet indi, kalktı Türkiye’ye. Büyük bir fark yaratıldı. Yaklaşık 150 -200 milyon Euro’luk bir gelir elde edildi ve 1,1 milyar kişi de televizyondan seyretti. Bunun yanında mart ayında tamamladığımız naklen yayın ihalesi ile yayın gelirini 80 milyon dolardan 182 milyon dolara çıkardık. Yani dolar bazında yüzde 120’lik bir artış yakaladık.

Ve tabii Euro 2032 ev sahipliği…
Tabii, en önemlisi 20 yıldan beri müracaat ettiğimiz Avrupa Futbol Şampiyonası’nı 2032’de düzenleme yetkisini İtalya ile eşit ortaklar olarak aldık. Bu da çok değerli ve önemli bir başarı. Bizim tahminimize göre Euro 2032’yi dünya genelinde 2 milyar kişi izleyecek ve Türkiye olarak bu organizasyondan yaklaşık 2 milyar Euro gelir elde edeceğiz. 40’ın üzerinde 20-50 bin arası kapasiteli stadyumlarımız ve her yere ulaşan havalimanlarımız, yollarımız ve yatak kapasitemizle, şampiyonayı gelecek yıl yapalım deseler, biz hazırız.

Peki başkanlık döneminizde en üzüldüğünüz konu ne oldu?
Ona Riyad meselesi diyebilirim.

Sizin başkanlık döneminiz hakem hataları konusunda da çok fazla eleştiri alıyor. Bu eleştirilere ne diyeceksiniz?
Kulüplerin bizimle ilgili bir tane konusu var: Hakem. Halbuki Türkiye Futbol Federasyonu’nun işi sadece hakemler değil. Hakemler konusunda da başarısız olduğumuzu düşünmüyoruz. Ama birçok kulüp kendi başarısızlıklarını saklamak için gizlemek için maalesef daha çok hakemler üzerinden bir algı yapıyorlar. Onun üzerinden değerlendirmelerde bulunuyorlar. Halbuki burada önemli olan, konuya çözüm bulabilmek. Bizim iki yılda herhangi bir hakem getirecek halimiz yok, bir şey de yapmadık. Bu hakemler on yıldır, yirmi yıldır, on beş yıldan beri yetişip gelen hakemler. Yani bu affedersiniz boyacı küpü değil ki, hakemi hemen küpe sok çıkar, boyansın çıksın. Biz zaten hakemlikte liyakatı, bilgeliği artırmak için Hakem Akademisi kurduk. Hakemlerin psikoteknik testlerini yapıyoruz, laboratuvar kurduk. Yani hakemlikle ilgili bugüne kadar hiçbir federasyon yönetiminin yapmadığı çalışmaları yapıyoruz. VAR kayıtlarını her hafta maçlar bittikten 24 saat sonra YouTube kanalımızdan yayınlıyoruz. Hem sözlü hem görsel olarak ne konuştular aralarında yayınlıyoruz. Bir hakem bir maçta 230 ile 250 arası karar veriyor. Burada yapılan bir tane yanlış veya iki tane yanlış kamuoyunun önüne çıkarılıp yargılanmaya çalışılıyor.

Sizin Süper Lig’in anonim şirket tarafında yönetilmesine dair de bir planınız var. Bu nasıl mümkün olacak, o şirketi kim yönetecek? 
Böyle bir yapıda her kulüp eşit ortak oluyor. Her birinin söz hakkı oluyor. Ama İngiltere’deki örnek gibi, Türkiye’deki dört büyük kulübün burada ortak hareket etmesi gerekiyor ki yönetimde bir denge oluşsun, gelirler hakkaniyetli dağılsın. Biz bununla ilgili kulüplere bir sunum yaptık. UEFA, şirketin yüzde 51 hissesinin TFF’ye, yüzde 49’unun Kulüpler Birliği’ne ait olacak şekilde kurulmasını istiyor. Almanya bu modeli iki yıldır uyguluyor. Biz diyoruz ki gelin taşın altına elinizi koyun. O zaman karar mekanizmasında ortak karar verileceği için bu dedikoduların da ortadan kalkacağını düşünüyorum.

Türkiye’de futbol kulüplerinin borçları önemli bir sorun. Siz federasyon olarak bu konuda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Türkiye’de futbol sektörü yaklaşık 500 milyon Euro’luk bir büyüklüğe sahip. Bugüne kadar kulüplerin 14 yabancı oyuncu hakkı vardı ve sadece son üç yılda bu yabancıların bonservisine yaklaşık 350 milyon Euro ödendi. Maaşlarını da katarsak bu rakam 1 milyar Euro’ya çıkıyor. Bu ciddi bir sorun. Çünkü hem yurtdışına yüklü miktarda döviz gidiyor hem de böyle bir enflasyon ortamında kulüpler maddi olarak ciddi zarar görüyor. Biz buna biraz engel olabilmek için 12 oyuncu kuralı getirdik. Bu da 1 milyar Euro’luk giderde 150 milyon Euro’luk bir iyileşme yaratıyor. İkincisi kadro sayısını 30’dan 26’ya indirdik. 11 yabancı aynı anda sahada olabilecek, dedik. Böylelikle kulüplerin elini rahatlattık ve aldıkları oyuncuyu oynatabilme imkanı verdik. Ayrıca altyapıya 10 oyuncu daha ekleme izni verdik. Bu da yeni Semih’ler gibi, Arda’lar gibi genç oyuncu yetiştirilmesine katkı sağlayacak. Böylece hem dövizimiz yurtdışına gitmeyecek hem de genç oyuncuları yetiştirmenin önü açılmış olacak.

Altyapıdan oyuncu yetişmesi ve kendine hem yurtiçinde hem yurtdışında forma bulması kritik bir konu. Bu konuda başka adımlar atılacak mı?
Süper Lig kulüplerine önümüzdeki yıldan itibaren akademi kurma zorunluluğu getirdik. Bu akademinin standartlarını da belirledik. Dedik ki biri çim olmak üzere, en az üç tane futbol sahası istiyoruz. Ayrıca 3 bin metrekare bir bina yapacaksınız. Bunun içinde soyunma odaları, beş tane sınıf olacak. Çocukları aynı zamanda yabancı dilden tutun, kişisel gelişimden tutun, liderlikten tutun pek çok ders alacaklar. Bu akademilerde eğitim verecek antrenörleri eğitmek için yurtdışından 10 eğitmen getirdik ve antrenörlerimizi bir yıl boyunca eğittiler. Bugüne kadar 220 tane hocayı eğittik. Ayrıca futbol eğitimini tüm ülkede bir standarda bağlayacağız. Özellikle 6 ile 13 yaş arası herkes aynı sistemle eğitilecek.

Dünyada artık her sektörün bir sürdürülebilirlik ajandası var. Futbolda, dev bir sektör olarak nasıl bir sürdürülebilirlik ajandanız var?
Bunun en güzel örneğini şöyle anlatayım: Biz Aksaray’da güneş enerjisi üretmek üzere Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan 2 milyon metrekare bir arazi aldık. Bugün her kulübün yaklaşık 30 milyon TL elektrik gideri var. Dedik ki gelin bu arazide isterseniz toplu, isterseniz tek tek güneş tarlası yatırımı yapın. Ama hala anlaşamadılar. Baktık onlar anlaşamıyor, biz şu anda kendimiz GES kuruyoruz. Yakında Riva, Beylerbeyi ve Levent yerleşkelerimizin, 14 bölge müdürlüğümüzün elektrik enerjisini buradan karşılayacak hale geleceğiz. Bunun aynısını kulüplere de öneriyoruz. Olimpiyat Stadyumu için de böyle bir yeşil enerji projemiz var. Sanırım dünyada ilk kez bir futbol federasyonu karbon ayak izini azaltmak üzere proje ortaya koyuyor. Biz bu projemizi FIFA ve UEFA’ya da götüreceğiz. Hem çevresel sürülebilirlik açısından, hem de rol model olması açısından son derece önemli görüyoruz bunu.

“İki dönem başkanlık hedefim yok”

“Şu anda daha aday olup olmamaya kararımı vermedim. Kararımı haziran ayının içerisinde inşallah belirleyeceğim. Biz bu zamanki kadar yaptığımız işlerde son derece başarılı olduğumuzu düşünüyoruz. Bunu da biz değil, kamuoyu ve diğer kulüplerimiz, seçimi öne almak için düzenlenen kampanyaya imza vermeyen delegelerimiz, kulüplerimiz de bunu bize aslında ispat etmiş oldular. Yani yaptığımız işlerin başarılı olduğunu, güzel bir çalışma dönemi geçirdiğimizi ve bizim yanımızda olduklarını gösterdiler. Biz yaptığımız işlere odaklanıyoruz. Şimdi ben zaten başkanım, 18 Temmuz’a kadar zaten başkanım. Niye şimdi adaylık açıklayayım? Biz yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı anlatmak istiyoruz. İki dönem başkanlık gibi bir hedefim de yok.”

“FIFA’da 20 basamak yükseldik”

“Biz yönetime geldiğimizde, FIFA sıralamasında Türkiye milli takım açısından 56. sıradaydı. Şimdi 36. sıraya geldik. 20 basamak atladık. Şu son iki milli özel maçta 40’a düştük. Ama tekrar daha yukarılara çıkacağız inşallah. Avrupa Şampiyonası’nda kulüpler bazında 22. sıradaydık, şu anda 9. sıradayız. Bunu hem başarı açısından söylüyorum hem de kulüplerimizin elde ettikleri gelir açısından söylüyorum. Bu yıl Avrupa Şampiyonası’nda maç yapan takımlarımız UEFA’dan yaklaşık 50 milyon Euro alıyorlar. Altıncı sırada olan Portekiz yaklaşık 100 milyon Euro alıyor. Yani biz 2030 yılında şunu yaparız, bunu yaparız demek yerine, bu sıralamalarda yükselmeyi hedeflemeliyiz. Gelir de başarı da buradan geliyor. Bu sayede belki naklen geliri de artacak. Ona göre belki futbol ekosistemi daha gelişecek, daha çok oyuncu yetiştireceğiz, daha çok oyuncu satacağız.”

Mehmet Büyükekşi, Ekonomist Yayın Yönetmeni Talip Yılmaz ve Haber Müdürü Aram Ekin Duran ile Riva’daki TFF Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri’nde görüştü.

0


  • ALTIN GRAM - TL 2954 0,63%
  • ALTIN ONS 2664,74 0,59%
  • BIST 100 9367,77 3,72%
  • DOLAR/JAPON YENI 154,634 -0,543%
  • DOLAR/KANADA DOLARI 1,39624 -0,12875%
  • DOLAR/RUS RUBLESI 101,3 0,997%
  • DOLAR/TURK LIRASI 34,4783 0,0356%
  • EURO/DOLAR 1,0482 -0,5385%
  • EURO/TURK LIRASI 36,2485 -0,3049%
  • STERLIN/DOLAR 1,25948 -0,40881%
EKONOMİST YENİ SAYI
Ekonomist Dergisini takip etmek için abone olun.
ABONE OL