Türkiye'de yapı deprem şartnamesinin uygulanması için 'yanlış uygulama sigortası'nın hayata geçirilmesi gerektiğini söyleyen Türkiye Deprem Vakfı YKÜ Prof. Dr. Mustafa Erdik, ''Sorunumuz mevzuat değil, hesap verebilirlik" diyor.
Not: 05-18 Mart 2023 tarihli sayıdan
Türkiye'de 11 kente büyük zarar veren Kahramanmaraş depreminin ardından yaralar sarılmaya devam ediyor. Diğer taraftan aynı hataları tekrarlamamak için çözüm önerileri konuşuluyor. Uzmanlar Türkiye'de mevzuatla ilgili bir sorun olmadığı konusunda hem fikir. Ancak işin uygulama kısmında ciddi sorunlar var.
Türkiye Deprem Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Erdik'e göre Türkiye'de yapı deprem şartnamesinin uygulanması için 'yanlış uygulama sigortası'nın yani mesleki sorumluluk sigortasının hayata geçirilmesi gerekiyor. Diğer taraftan uzmanların riskli şehirler arasında dikkat çektiği İstanbul'da acil bir dönüşüm gerekiyor.
Türkiye Deprem Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Erdik, "İstanbul'da deprem can kaybını azaltmamız için riskli binaları bir 'kampanya' bazında güçlendirmemiz gerektiğine inanıyorum" diyor.
Türkiye'de deprem şartnamesine uygun bina yapılmasını nasıl sağlayacağız?
Türkiye'de ilk deprem şartnamesi 1939 Erzincan depreminden sonra çıktı. 80 yıldır şartnameye uyulması için uğraşıyoruz. Bizim mevzuatla ilgili sorunumuz yok. En büyük sorunun hesap verebilirlik olduğunu düşünüyorum. Bir yapı deprem şartnamesine uymadığında kim hesap verecek? İlk müteahhitler sorumlu tutulanlar.
Fakat müteahhit mahkemeye gittiğinde 'yapı denetimi doğru yapılmadı, belediye ruhsat vermeseydi, malzemede bozukluk vardı' gibi birçok neden ortaya atıyor ve süreç çok uzuyor. Neticede sorumlu veya suçlunun belirlenmesi zorlaşıyor. Bu sorunu çözen ülkeler 'yanlış uygulama sigortası'nı (yani mesleki sorumluluk sigortası) hayata geçiriyor.
Mesleki sorumluluk sigortası nasıl hayata geçecek?
Yanlış uygulama sigortası, bugün Türkiye'de tıpta kısmen var. Bu tür bir sigortanın proje yapan mühendislere ve inşaatı yapan müteahhitlere uygulanması çok önemli. Bu tür sigortaların mevcudiyetinde inşa edilen binada herhangi bir sorun olduğunda depremden kaynaklanan hasar sigorta firması tarafından karşılanır.
Sonrasında da projeyi yapan mühendislerin veya binayı yapan müteahhitlerin bir daha sigorta yaptırma imkanı olmaz. Ya primleri çok artar veya doğrudan sigorta yapılmaz. Sigorta firmasının zaten en başta da mühendis ve müteahhitlerin o güne kadarki performanslarını inceleyip ve sigortayı verip vermeme (veya prim seviyesini belirleme) kararını alır.
Türkiye'de uygulanabilecek farklı sigorta modelleri var mı?
Üçüncü şahıslara karşı mali mesuliyet sigortası yaygın olarak kullanılan uygulamalardan biri. Örneğin bu şekilde sigortalanmış bir otelde kalan kişiler yaralanırsa veya can kaybı olursa bu kişiler sigortadan poliçede öngörülmüş tazminatlarını alır.
Eğer siz işletmeciye 'Bana üçüncü şahıslara karşı mali mesuliyet sigortası getirmezsen işletme ruhsatı alamazsın' derseniz, hiçbir sigorta şirketi o binayı incelemeden o sigortayı yapmaz. Kamunun kullandığı; özel hastaneler, özel okullar, alışveriş merkezleri için de üçüncü şahıslara karşı mesuliyet sigortası yapılmalı. Bu sigortayı alamayan bir kuruluş (örneğin bir AVM) işletme ruhsatı alamamalı.
Türkiye depremlerde en büyük hasar alan ülkelerden biri. Diğer deprem ülkelerinde neler yapılıyor? Türkiye'nin örnek alabileceği bir ülke var mı?
Şili, sosyo-ekonomik anlamda Türkiye'ye çok benzer. Şili'de 2010'da 8.8 büyüklüğünde bir deprem oldu. Maraş depreminin 30 katı büyüklüğünde bir enerji açığa çıktı. O depremde 500 kişi hayatını kaybetti. Deprem 500 kilometre kıyıyı etkiledi. Bunun sebebi yapı disiplinidir.
Onlarda binanın deprem dayanımı perde duvara bağlıdır. Perde duvarı, bina plan alanının yüzde 3- 5 oranında kullanırlar. Bizde bir yapıda perde duvar, eğer varsa, ortalama yüzde 1 oranındadır.
İstanbul için acil dönüşüm gerekiyor. Bu dönüşüm için önerileriniz nelerdir?
Önemli olan İstanbul'da çok riskli olarak tanımlanmış binaların güçlendirilmesi. İstanbul'da deprem can kaybını azaltmamız için riskli binaları bir 'kampanya' bazında güçlendirmemiz gerektiğine inanıyorum.
Bu kampanya önerimin ana unsurları; yaklaşık 40 bin adet İstanbul'un değişik konumlarında tekil binaların varlığı, depremin ne zaman olacağını bilmememizden ve olası can kayıplarını azaltmamız gerekliliğinden kaynaklanan aciliyet ve gerek mali ve gerekse yaygın ve süratli (şartname bazlı) güçlendirme uygulama kapasitemizdeki yetersizlik olarak sıralanabilir.
Bu kampanya, bazlı güçlendirme kentsel dönüşüm uygulamalarına paralel olarak yürütülebilir ve onları replace etmez.
Bu kampanya kapsamında hangi kriterler dikkate alınmalı?
Kampanya esaslı güçlendirme için Mw7.5 büyüklüğündeki İstanbul depreminde bina konumunda oluşması tahmin edilen medyan deprem yer hareketi etkisinde en az 'göçmenin önlenmesi' yani binanın kısmen veya tamamen göçmesinin önlenmesi deprem performans hedefi olarak göz önüne alınacaktır.
Bina kullanılamaz duruma gelebilir. Ancak tamamen yıkılma önlenecek ve can kaybı minimum düzeye indirilecektir. Güçlendirme uygulamasının insanların dairelerini boşaltmadan ve kendilerine sadece ölçülü seviyede rahatsızlık verilerek uygulanabilecek güçlendirme yöntemleri ile ve süratle yapılması temin edilmelidir.
Bu uygulama yöntemleri bir teknik komite tarafından belirlenecek gerekli şartnameleri hazırlanacak, yetkili makamlardan izinler alınacak ve seçili binalara, seçili firmalar/elemanlar tarafından bedelsiz olarak uygulanacaktır.
Binaların dıştan güçlendirilmesi konusunda farklı modeller konuşuluyor. Sizce hangi yöntemler kullanılabilir?
Riskli binaların saptanıp bunların deprem performansının iyileştirilmesi çok önemli bir konu. Kentsel dönüşüm uzun vadeli bir çözüm. Acil çözüm için binaların dıştan güçlendirilmesi gerekli.
Binaların dıştan güçlendirilmesi için birçok yöntem var. Bugün bu tür problemlere çok iyi yeni çözümler de bulunabilir, bunu yapabilecek çok yetkin mühendislerimiz var. Örneğin çözüm üretmek için bir yarışma açılabilir, hatta uluslararası bir yarışma bile açılabilir.
“DEPREMİN HASARINI AZALTMAK MÜMKÜN”
“Türkiye'de depremden kaynaklanan hasarları azaltmak için dört önemli konuda adım atılmalı. Birincisi deprem riskinin belirlemesi. İkincisi mevcut riski artırmama yani yapıların şartnameye uygun yapılması. Üçüncüsü mevcut riski azaltma, binaların güçlendirilmesi ve dördüncü olarak deprem sigortası ile riskin yurt dışı mali piyasalara transferi. Türkiye birinci yani deprem riskinin belirlenmesi konusunda iyi.
Örneğin, İstanbul'un dünyadaki birçok kentten daha ayrıntılı deprem riski incelemeleri var. Deprem sigortası uygulaması (DASK) da Türkiye'nin en başarılı olduğu konulardan biri. Türkiye'de doğal afete karşı sigortalanma oramı yüzde 60'a yakın.
Bizim mevcut riski artırmama yani yapıların şartnameye uygun yapılması ve mevcut riski azaltma yani binaların güçlendirilmesi konularında yapmamız gerekenler var. Bu uygulamalarla depremden kaynaklanan hasarları azaltmak mümkün.”