DR. ORHAN KARACA
[email protected]
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), enflasyonun hesaplanmasında kullanılan endekslerin ağırlıklarında değişiklik yaptı. Burada en dikkat çekici değişiklik ise Tüketici Fiyatları Endeksi’ndeki (TÜFE) gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yapıldı. Bu grubun sepetteki ağırlığı yüzde 23,68’den yüzde 21,77’ye indirildi.
Türkiye’de gıda fiyatlarındaki değişkenlik çok yüksek. Bunun da enflasyonda aşırı dalgalanmalara yol açtığına inanılıyor. Bazı hükümet üyeleri bu yüzden gıdanın TÜFE’deki ağırlığının azaltılmasını istiyordu. TÜİK’in yaptığı indirim işte bu isteğin karşılandığı izlenimini yarattı. Bu da böylece enflasyonun gerçekte olduğundan düşük gösterilmeye çalışıldığını düşünenler tarafından tepkiyle karşılandı.
ETKİ ANALİZİ
Biz TÜFE’deki ağırlıkların değiştirilmesinin enflasyonda ne ölçüde değişiklik yaratabileceğini anlayabilmek için bir araştırma yaptık. Bu araştırmanın sonucunda ise çok da önemli bir etkinin olmadığını gördük.
Öncelikle enflasyon sepetindeki ağırlıkların değiştirilmesinin bu yıla özgü olmadığını söyleyelim. 2003=100 bazlı zincirleme endekslere geçişin yapıldığı 2005 yılından bu yana her yılın başında ağırlıklar gözden geçirilip yeniden belirleniyor. TÜFE’de gıdanın payı 2005 yılında yüzde 29,42 düzeyindeydi. Aradan geçen sürede genelde düşüş yaşandı.
TÜFE’deki ağırlıkların değişmesinin son 12 yılda enflasyonu nasıl etkilediğini anlamak için önce 2005’teki ağırlıklar hiç değişmeden kalsaydı ne olurdu düşüncesinden yola çıktık. Bu amaçla her gruptaki yıllık fiyat artışlarını 2005’teki ağırlıklarla çarpmaya dayanan bir hesap yaptık. Bu hesap ağırlıklardaki değişimin enflasyona etkisinin çok fazla olmadığını gösteriyor. Üstelik bu etki her iki yönde de olabiliyor. En büyük fark 0,49 puanlık düşüş yönündeki etkiyle 2014 yılında çıkıyor. Ağırlıkların değişmesinin 2016 yılında ise 0,41 puanlık yükseltici bir etki yaptığı görülüyor.
TÜFE’de gıdanın payının düşmesinin enflasyonu ne yönde etkileyeceği, gıda fiyatlarındaki artışın ne kadar olacağına bağlı. Bu noktadan yola çıkarak bir de 2017’deki olası gıda fiyatı artışlarına göre hesaplar yaptık. Bu hesap da ağırlıklardaki değişimin enflasyona etkisinin önemsiz seviyede olduğunu gösteriyor. Mesela 2016’da gıda fiyatları yüzde 20 artsa, 2016 yılı ağırlıklarıyla yüzde 10,73 çıkacak olan enflasyon, 2017 yılı ağırlıklarıyla sadece 0,14 puan daha düşük ve yüzde 10,59 oluyor. Burada yüzde 20’lik gıda fiyatı artışının çok uç bir değer olduğunu da belirtelim.
İLETİŞİM SORUNU
Bize kalırsa TÜİK’in ağır bir iletişim sorunu var. Televizyondan izlediğim kadarıyla, enflasyon sepetindeki ağırlıkların değiştirildiğinin açıklandığı basın toplantısı, üzerinde pek de çalışılmadan ve amatörce hazırlanmış gibiydi. TÜİK, üzerinde bu kadar tartışmanın olduğu bir konuda değişiklik yaparken bunu nedenleri ve sonuçlarıyla kamuoyuna açıklamalıydı.
TÜİK’in sitesinde sepetteki ağırlıkların kaynağı “Hanehalkı Bütçe Anketi, kurumsal nüfus anketi, yabancı uyrukluların Türkiye’de yapmış oldukları harcamalar için turizm anketi ve idari kayıtlardan elde edilen harcama ve ciro bilgileri” olarak gösteriliyor. Cari ağırlıkların ait olduğu dönemin ise t-2, t-3 ve t-4 yılları olduğu ve bu yılların herbirinin payının 1/3 olduğu belirtiliyor. Bunun Türkçesi, 2017 yılı ağırlıkları 2013-2015 dönemine ilişkin ortalamalara göre belirlendi demek oluyor. Ancak Hanehalkı Bütçe Anketi’nde 2013-2015 döneminde gıdanın payında TÜFE’deki ağırlığının düşürülmesini haklı çıkaracak bir düşüş yok. Tam tersine bu dönemde gıdanın payında az da olsa yükseliş var. Bu durumda 2017’de gıdanın ağırlığının bu kadar düşürülmesinin nedeni diğer kaynaklardaki gelişmeler olmalı. Ancak bu kaynaklara ilişkin verilere sahip değiliz. TÜİK’in bu konudaki tartışmaları ortadan kaldırmak için bu kaynaklara ilişkin verileri de açıklaması gerekiyor.