50 yıllık iş yaşamında yola avukat olarak çıkan, fakat 1980’de cübbesini çıkarıp sanayiciliğe adım atan Müjdat Keçeci, 40 yıldır Er-Bakır’da yöneticilik yapıyor. 19 yıl başkanlığını yürüttüğünü Denizli Sanayi Odası Başkanlığı’nı geçen dönem devreden Er-Bakır Yönetim Kurulu Başkanı Müjdat Keçeci ile hem şirketin büyüme yolculuğunu hem de sanayi tarafında gelecek öngörülerini konuşmak üzere bir araya geldik.
Ekonomist’in 2 - 15 Mart 2025 tarihli sayısından
2025 yılının ağır ekonomik koşullarının yanı sıra iç ve dış belirsizliklerin sanayici ve ihracatçı kesimi oldukça düşündürdüğünü kaydeden Müjdat Keçeci, bütün bu bilinmezlikler içinde sanayicilerin geleceğe dönük bir beklenti, stratejik büyüme ve yeni bir yatırım projesi belirleyemediklerinden dert yanıyor. Keçeci’ye sorularımız ve aldığımız yanıtlar şöyle:
Er-bakır açısından 2024 yılı nasıl geçti? 2025’te ciro, ihracat ve istihdam rakamları yıl sonunda ne olur?
2024 yılı, beklentilerimizi tam olarak karşılayamadığımız bir yıl oldu ve 2023 yılına kıyasla yılı reel anlamda büyüme ile kapatamadık. Er-Bakır olarak 2024 yılında yaklaşık 40 milyar TL ciro ve 733 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Tüm bu gelişmelere rağmen, şirket olarak güçlü altyapımız ve esnek yapımız sayesinde piyasa koşullarına hızlı adapte olabilme kabiliyetimizi koruyoruz. 2025 yılı için mevcut pazarlarımızı güçlendirmek ve olası büyüme fırsatlarını değerlendirmek öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor.
Performans kaybının asıl nedeni nedir?
2024’ü önceki yıla göre daha düşük bir performansla tamamlamamızın belli nedenleri var. Avrupa’daki ekonomik yavaşlama ve talep daralması, özellikle en önemli bakır iletken kullanıcısı sektörlerden olan otomotiv ve otomotiv yan sanayi sektörlerinde üretimin gerilemesi, yurt içi pazardaki müşterilerimiz olan kablo üreticilerinin de ihracat pazarlarında benzer bir yavaşlama yaşaması, bu durumun satış hacimlerini olumsuz etkilemesi gibi… Döviz kurundaki sınırlı artışa karşın, özellikle işçilik maliyetleri başta olmak üzere TL bazlı girdi maliyetlerinin hızla yükselmesi, bunun sonucunda döviz bazlı maliyetlerdeki hızlı artışın yurt dışı pazarlarda rekabet gücünü zorlaması önemli bir sorun. Bir de bakır tel ve kablo sektörünün uzun yıllardır güçlü bir yer tuttuğu İsrail pazarının kapanması da sektörü ihracat gelirleri açısından zorladı. Bakır ham madde fiyatlarının 2023’e kıyasla artması, bu durumun ilave işletme kredisi ihtiyacını artırmasına rağmen sıkı para politikaları nedeniyle finansmana erişimde zorluk yaşanması, bir de üstüne Türkiye pazarına dampingli bakır tel girişinin artarak devam etmesi başka sıkıntılar oldu.
Dampingli ürünler nereden geliyor? Bu konuda beklenti nedir?
Özbekistan’dan illegal ve düşük fiyatlarla gelen mal var. Bu bize büyük bir darbe ve haksız rekabet koşulu yaratıyor. Türkiye bakır sektöründe bir kaos yaşanıyor ve belli noktalara konuyu taşıdık ama başaramadık. Türkiye toplam 750 bin ton bakır ithal ediyor ve bunun 150 bin tonu bu yolla geliyor. Sinek küçük ama mide bulandırır. 150 bin ton bakır üretimi olan Özbekistan, bunu direkt Türkiye’ye yolluyor. Burada rekabetin önemli bir kısmını teşkil ediyor.
Burada talep edilen nedir?
Türkiye bakır ham maddesini zaten yüzde 95 oranında yurt dışından alıyor. Özbekistan’dan bakır gelmesinden de rahatsız değiliz. Yani ham madde zaten yurt dışından geliyor fakat Türkiye’ye olması gerektiği yollarla geliyor. Bulgaristan, Rusya, Kazakistan, Afrika’dan ham madde temini yapılıyor. Bu ülkelerden gelen mallar legal ve normal ticaretin prensipleriyle çalışıyor. Fakat Özbekistan’dan gelen ürünler bu şartlara uymadan alınıp, satılıyor. Globalde ürünün fiyatı Londra Metal Borsası’nda belirleniyor. Dünyanın her yerinden aynı, burada ise bu fiyatlar gözetilmeden dampingli bir şekilde Türkiye’ye gönderiliyor. Özbekistan devletin bu ihracata göz yumması söz konusu. Bu ticaretin legal yollarla yapılması tercihimiz. Fakat illegal yolla ticareti sürüyor.
İsrail ile bu alanda ticaret kesildi mi?
Tabii, satış olmuyor. Yılda 30 bin ton civarında kablo ve bakır ticaretini bizden yapıyorlardı. Biz satış yapmayınca Mısır ve Dubai gibi talebi yine Müslüman ülkelere kaydırdılar.
2025 yılı için pozitif anlamda beklediğiniz gelişmeler var mı?
Ukrayna ve Suriye tarafında toparlanma olursa inşaat tarafında bir gelişme olabilir. Fakat burada henüz yapılanma konuşulmuyor. Politik konular hala konuşuluyor. Dünya Bankası ve ABD fon ayırır da yapılanmayı desteklerse elbette olumlu gelişmeler olabilir. Pozitif bir beklenti var ama sadece beklenti boyutunda.
Global zorluklar da düşünüldüğünde 2025 yılı sanayi ve ihracatçılar açısından nasıl kapanır?
2025 yılını nasıl geçer pek öngöremiyoruz. Trump’ın gelişiyle olmazsa olmazımız, kaderimizi çizdiğimiz AB bile karamsar bir noktada. Rusya enerji kaynakları açısından önemli. Rusya’nın Trump ile birleşmesiyle ortaya çıkacak, öngörülemeyen birtakım gelişmeler dünyanın başına yeni belalar getirebilir. Gazze konusu bir muamma. Bizim hem siyasi hem ekonomik geleceğimizi çok ilgilendiren dış faktörler bunlar. İç meselelerimizi de unutmamak lazım. Politik çekişmenin ekonomiye yön veren iş insanlarını ne kadar meşgul ve rahatsız edeceği belli değil. Üstüne hala daha dizginlenemeyen enflasyon gibi konulara karşılık, devletin ihracatçıya yeni imkanlar getiremediği görülüyor. Kredi kaynaklarının kısıtlı olduğu bir ortam yaşıyoruz. Tüm bu iç ve dış bilinmeyenler sanayici ve ihracatçı kesimi oldukça düşündürüyor. Bütün bu bilinmezlikler içinde sanayiciler sadece yarına çıkmayı düşünüyor. Sanayiciler yarın da var olmaya çalışıyor ve geleceğe dönük bir beklenti, hedef, stratejik büyüme ve yeni bir yatırım projesi belirleyemiyor.
Bu olumsuzluklar içinde şirketin büyüme hedefi nedir?
Bizim ciromuzun esası bakır fiyatıyla ilgilidir. 2025 yılı 9 bin dolar seviyelerinde olur. Dünya kör vaziyette arz talep çalışacak mı, otomotiv ve diğer tarafta yatırımlar sürecek mi? bekliyoruz. İçinde bulunduğumuz global ve yerel koşullar çerçevesinde, bizim de 2025 yılı için agresif bir büyüme hedefimiz bulunmuyor. 2024 yılına kıyasla reel bazda yüzde 5’lik bir büyüme öngörüyoruz. Fakat sözünü ettiğim gibi önceliğimiz, mevcut pazarlarımızı ve müşteri portföyümüzü korumak. Bununla birlikte, yıl içinde yeni bir büyüme ivmesi yakalanabilecek uygun koşullar oluştuğu takdirde, buna hızlı ve etkin bir şekilde yanıt verebilecek güçlü bir altyapıya sahibiz. 2025 yılı için zorunlu yatırımlar dışında ek bir yatırım planımız bulunmuyor. Ancak, ilerleyen yıllarda daha elverişli bir yatırım ikliminin oluşması halinde, kapsamlı bir yatırım planı oluşturmayı değerlendirebiliriz.
“Ticaret savaşları belirgin hale geldi”
Son yıllarda yaşanan gelişmeler, küresel düzende köklü bir değişim ve belirsizlik dönemine işaret ediyor. Bu süreçte pek çok istikrarsızlık aynı anda ortaya çıkarken, bölgesel çatışmaların küresel boyuta taşınması endişesi giderek artıyor. Diğer yandan, ticaret savaşları daha belirgin hale gelirken, göç dalgaları gelişmiş ekonomilerde farklı tepkilere yol açıyor. Uluslararası örgütlerin etkinliği zayıflarken, popülist söylemler dünya genelinde daha fazla karşılık buluyor. Büyük bir belirsizlik ortamının hâkim olduğu bu dönemde, öngörülebilirlik ciddi şekilde zorlaşmış durumda. Tüm bu faktörler ışığında, 2025 yılının ekonomik açıdan zorlu bir yıl olacağını öngörüyoruz.