TALAT YEŞİLOĞLU
[email protected]
Sağ olsun TÜÎK beni duydu ve toplumu bir kalemde zenginleştirdi! Allah razı olsun... Konuya ilişkin analizi Orhan yazdı, özellikle okumanızı öneriyorum.
Yapılan revizyonlarla ekonomiyi hızlı büyütmüşüz, güzel. Lakin, yine Orhan’ın daha önce yaptığı ve sizlere aktardığımız bilimsel hesaba göre, işsizlik oranını sabit tutabilmek için ekonominin asgari yüzde 4,2 düzeyinde büyümesi gerekiyor.
Ekonominin yüzde 8’ler gibi çok hızlı büyüdüğü bir ortamda işsizlik oranının düşmek bir yana yükselmesini anlamakta zorlanıyorum.
Her yıl sonunda yaptığımız ‘İstahdam50’ araştırmasını, yıl sonu itibariyle yeniledik. Fatoş ve Özlem, Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden derledikleri bilgileri kapak haberi olarak kaleme aldı. Pozitif mesaj var mı? Evet var.
Şöyle ki, geçen yıl 50 şirketin alacağı eleman sayı 52 bin iken, bu yıl sayı 69 bine yükseldi. Yeterli mi, tabii ki değil. Dar anlamda işsiz sayısının 3,5 milyon olduğu, geniş anlamda ise 6 milyona dayanan işsizin bulunduğu bir ülkede, bu sayı doğal olarak sembolik önemde.
Fakat sembolik de olsa çok önem atfediyorum bu rakamlara. Şöyle ki, bir balıkçının fırtına sırasında bulutlar arasında yakaladığı bir ışık sızıntısına benzetiyorum.
O sızıntı, havanın açılacağının, rüzgarın bulutları dağıtacağının ve av için çok uygun bir ortamın oluşacağının işaretidir. 50 şirketin istihdamındaki 17 binlik artış buna mı işaret? Umarım böyle olur.
Tabii burada ‘rekabeti’ sağlamanın ne kadar önemli olduğuna değinmek istiyorum. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında kamuda büyük bir tasfiye oldu. Geçmişte ‘liyakat’ yerine ‘sadakat’ ve ‘biat’ kültürünün esas alınmasının olumsuz sonuçlarını birebir yaşadık.
Üstelik acı bir şekilde. Yeteneğin, eşit koşulların çalıştığı, torpilin geri planda olduğu bir ortamda oluşacak rekabetin, sıfır düzeyine düşen verimliliğin yükselmesini sağlayacağına inanıyorum.
Dolayısıyla sadece kamuda değil özel sektördeki işe alımlarda da ‘güven’ duygusunun örselenmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Rekabet kadar toplam faydaya, alternatif maliyetlerin ne olduğuna da dikkat çekmek istiyorum. Almanya’da konutlardaki güneş enerji sistemlerine tanınan teşviklerle 400 bin kişilik bir istihdam yaratıldığı hesabı yapılıyor.
Bu ülkede akademik yaşamını sürdüren bir dostum, “Almanya, burada oluşan enerji değerinden çok işsiz sayısına eklenmesini önlediği 400 bin kişinin hesabını yapıyor” değerlendirmesini yapmıştı. Bu hesabı göz ardı etmeyelim lütfen.
Konu sadece sayı değil, sosyal boyutunu da ıskalamayalım. Evine ekmek götürmenin sadece aile bütçesiyle ilgili olmadığını, sosyal bir sorunun çözümüne katkı yaptığını unutmayalım.
İş ilanlarının fazlalaştığı bir hafta diliyorum.