[email protected]
Ceren Oral Balaban [email protected]
Piyasalardaki dalgalı hareket sürerken portföylerde yıl sonu hesapları yapılıyor. Bu süreçte risklerden kaçınmak için dengeli ve seçici portföy dağılımı öneren uzmanlar, hisse ağırlığını artırıyor. Altın ve döviz de enflasyonist ortamda talep gören diğer enstrümanlar olarak öne çıkıyor.
14-27 Kasım 2021 tarihli sayıdan
Piyasalarda bir 'rekor' haftasını geride bıraktık. Dalgalanmalarla yön bulmaya çalışan piyasalarda borsa, dolar ve altın yeni zirvelere ulaştı.
Borsa İstanbul (BİST), 11 Kasım Perşembe günü 1.645 seviyesine dayandı. Gram altın 597 TL ile yeni bir zirve gördü. Dolar kuru da yeni zirveler görmeye devam ediyor. Yeni dalgada, geçen hafta içinde 9,70'den 9,97'ye yükselerek bir zirve daha yaşadı.
Peki, tüm bu dalgalanmamalara karşı yıl sonuna kadar yatırımcılar nasıl hareket etmeli, nasıl yatırım yapmalı? Bu soruları uzmanlara sorduk ve önerilerini aldık.
Önümüzdeki dönem başta FED olmak üzere merkez bankalarının ve enflasyonun konuşulacağı bir dönem olacak. Büyüme ile enflasyon tercihlerinde hükümetlerin büyüme odaklı rekabetçi kur politikalarına önem vermeye devam edeceği öngörülüyor.
Uzmanlara göre, sıkılaştırıcı mesajlarla genişleyici politikaların sonuna doğru gelinmesi, kâr realizas-yonlarına neden olabilir. Bu durum özellikle hisse ve emtialarda seçici olmayı gerektiriyor. Bu nedenle uzmanlara göre, olası geri çekilmeleri dikkate alarak seçici davranmak gerekiyor.
ENFLASYON ETKİSİ
Uzmanlar, bu süreçte özellikle enflasyon etkisine dikkat çekerek buna göre yatırım yapılması gerektiğini vurguluyor. Bu çerçevede aracı kurumlardaki uzmanlara yönelik yaptığımız ankette yatırım portföy önerilerinde hisse ağırlıklı bir tablo öne çıkıyor. Ancak hissede vade geniş tutulmalı. Öte yandan döviz ve altın da yatırım sepetinde öne çıkan yatırım araçları olarak görülüyor.
Özellikle TL'deki değer kaybının bu yatırım araçlarına olan ilgiyi artıracağı öngörülüyor. Mevduat da hala önerilenler arasında gerilese de yerini koruyor. Tüm bunlar ışığında dengeli portföy stratejisine devam edilmesi öneriliyor. Uzmanlara göre; seçim yaparken uzun vadeli düşünerek, tüm ekonomik gelişme ve piyasa hareketleri dikkate alınarak portföy oluşturulmalı.
Garanti BBVA Yatırım da portföylerde hisse tarafına ağırlık verilmesini tavsiye eden kurumlardan. Kurum, Türk hisse senedi piyasasında şirket kârlılıklarının oluşturduğu potansiyel ekseninde geri çekilmelerde hisse pozisyonlarının artırılması tarafında yer aldıklarını dile getiriyor.
Enflasyonist ortamda her şeyin değerinin göreceli olarak artacağını söyleyen Prim Menkul Yönetim Kurulu Üyesi Tunç Kertmen de yatırımlarda hisse ağırlığına devam edilebileceğini ifade ediyor. Bilançolar geldikçe borsanın ne kadar ucuzladığının görüldüğünü kaydeden Tunç Kertmen, dövizi yüzde 10'a çektiğini söylüyor.
HİSSE VE ALTIN ÖNDE
Ziraat Yatırım Genel Müdürü Uğur Boğday, portföy dağılımında hisse ve altın ağırlığını artırıyor. Mevcut durumda portföy oluştururken, enflasyona karşı koruma sağlayabilecek varlıklarda pozisyon almanın mantıklı olduğunu vurgulayan Boğday, "Bu çerçevede genellikle enflasyonist ortamlarda talep gören borsa ve altının portföyde yüksek ağırlıkta bulunması gerektiğini düşünüyoruz" diyor.
GCM Yatırım Genel Müdürü Alper Nergiz'e göre de yılsonuna kadar dengeli, seçici portföy dağılımı, FED'in varlık alımlarını azaltma riskine ve TCMB'nin sınırlı alan faiz indirimine karşı uygulanabilir. Nergiz, "Risk tercihlerine bağlı olarak seçici olmak kaydıyla, hisse senetleri portföy çeşitliliği içerisine eklenebilir" diyor.
BORSADA TARİHİ ZİRVE
Borsa İstanbul (BİST), tarihinin en hızlı ataklarından birini yaşıyor. 6 Ekim'de 1.372 seviyesinde olan BİST-100 Endeksi, o tarihte başladığı yukarı yönlü yükseliş trendini, aralıksız şekilde devam ettiriyor. Borsa, 1.645'lere yükseldiği 11 Kasım'da yeni zirve kapanışını 1.625 seviyesinden yaptı. Para girişinin çoğunun yerli yatırımcılardan geldiği kaydedilirken bu yükselişte hem yeni halka arzların hem de oldukça iyi gelen üçüncü çeyrek bilançolarının etkisi olduğu belirtiliyor.
ÜNLÜ & Co Araştırma Bölümü Kıdemli Müdürü Gökhan Uskuay; BİST-100'ün dolar bazında tarihi zirvesinin 500 dolar olduğunu söylüyor. BIST-100'ün 2021'de yıl içi en yüksek seviyesini 225 dolarla gördüğünü kaydeden Uskuay; mart ayından bu yana en yüksek seviyenin 180 dolar olduğunu da kaydediyor. BIST, 167 dolara denk gelen ilk önemli direnç seviyesini olan 1.625'i de 11 Kasım'da geçti.
Borsada her yeni günde yeni zirveler test edilirken yılsonuna ilişkin beklentiler de güncellendi. Yılsonuna ilişkin öngörüleri incelemek adına uzmanlara, borsada nasıl bir seyir görülebileceğini sorduk. Burada 1.500-1.600 ve 1.600-1.700 bantları öne çıktı.
1.580 SEVİYESİ ÖNEMLİ
Teknik anlamda yaşanan yukarı yönlü kırılmalarla borsada trend, yükseliş eğilimi odaklı ilerliyor, integral Yatırım Araştırma Müdürü Seda Yalçınkaya Özer; bu noktada 1.580'in önemli olduğunu ve bu seviye üzerine yerleşmekte başarılı olunamaması halinde kâr realizasyonları gelebileceğini söylüyor.
BIST'in 1.500'ün üzerinde kal-dığı sürece geri çekilmelerde alım fırsatı sunduğunu kaydeden Yalçınkaya Özer'e göre; 1.580'in üzerine yerleşmekte başarılı olunursa 1.650 seviyesine bandına doğru bir eğilim izlenebilir.
Seda Yalçınkaya Özer; BİST'teki bu yükselişin TCMB'nin sürpriz faiz indiriminden sonra bankacılık hisseleri öncülüğünde gerçekleştiğine de değiniyor. "TL'deki değer kaybı nedeniyle dolar/TL ve gram altında yeni yatırımlar için seviyeler oldukça yüksek.
Bu nedenle yatırım kararlarının yüksek kârlı olan şirket hisselerine kaydığını söylemek mümkün" diyen Yalçınkaya Özer, yüksek hacmin ve canlı talebin devam ettiğini belirtiyor. Ancak Seda Yalçınkaya Özer; yıl bitmeden 1.500-1.480'e doğru düzeltme hareketi beklediğini de sözlerine ekliyor.
DÖVİZİN YÖNÜ YUKARIDA
Borsa yeni zirveler yaşarken doların da ateşi düşmüyor ve dolar/TL kuru yönünü sürekli yukarıda tutmaya devam ediyor. Uzmanların da yıl sonuna sında seyrediyor. TCMB'nin faiz düşürmesinin ardından yukarı hareketlenen kur, enflasyon ve işsizlik rakamlarının da etkisiyle birlikte yukarı hareketini sürdürüyor.
Uzmanlara göre, düşük reel faiz ve enflasyon riskinin devam etmesi, kurda yukarı yönlü risklerin gündemde kalmasını sağlayabilir.
Diğer yandan, yabancı yatırımcıların TL'de pozisyonlarını iyice azaltmaları ve yılın geri kalanında cari fazla beklentileri potansiyel yükselişleri sınırlayabilir. Dolayısıyla geçerli koşullarda ciddi bir politika dönüşümü veya şartlarda değişim olmazsa TL'nin üzerindeki baskı sürebilir. Gedik Yatırım Genel Müdürü Metin Ayışık, TCMB'nin faiz indirim eğilimini korumasıyla TL'nin volatil kalmaya devam edebileceğini öngörüyor.
10 SEVİYESİ PSİKOLOJİK DİRENÇ
Dolar/TL'de teknik ve temel görünümün oldukça bozulmuş durumda olduğunu söyleyen İntegral Yatırım'dan Seda Yalçınkaya Özer, TL'yi destekleyebilecek temel bir hikâyenin kısa vadede yaratılmakta zorlanılacağı görüşünde.
Yeni zirve seviyelerin test edilmeye açık yerlerde olunduğunu söyleyen Yalçınkaya Özer, "Bu noktada 10,00 seviyesi hem psikolojik direnç hem de çift hane olması nedeniyle güçlü bir nokta. Bu seviyenin üzerindeki yerleşik seyirlerde yeni bir faza geçilmiş olacak" diyor.
Buna karşın yıl sonuna kadar olan süreçte 9,35 seviyesine doğru kâr realizasyonu yaşanabileceğine dikkat çeken Yalçınkay Özer, dolar/ TL'de geri çekilmelerin alım fırsatı olarak kullanılabileceği kanaatinde.
GCM Yatırım'dan Alper Nergiz ise TCMB'nin sınır alan faiz indirimi, enflasyon gerçekleşmeleri/beklentileri ve FED'in varlık alımlarını azaltacak olmasının TL üzerinde baskı oluşturduğunu söylüyor. Alper Nergiz, yıl sonuna kadar dolar/TL kurunun 9,50-9,75 arasında hareket edebileceği yorumunu yapıyor.
PİYASA FAİZLERİ DE DÜŞECEK Mİ?
Faiz cephesinde de dalgalı bir seyir izleniyor. TCMB, 2021 Ekim ayı Para Politikası Kuru-lu'nda (PPK) politika faizini beklentilerin üzerinde 200 baz puan indirerek yüzde 16'ya çekti. Enflasyondaki yükselişi gıda ve enerji fiyatları gibi arızi unsurlara bağlayan ve geçici olarak değerlendiren TCMB; sıkı para politikasının ticari kredilerde arzulanın üzerinde bir yavaşlamaya neden olduğunu da belirtti.
Faiz indiriminin ardından yüzde 19'lara yakın seyreden iki yıllık gösterge faiz de yüzde 17,60'lara çekildi. Piyasadaki genel beklenti, TCMB'nin faiz indirimlerine devam edeceği yönünde.
Bu beklentinin altında; TCMB'nin enflasyondaki yükselişin enerji ve emtia fiyatları, gıda fiyatlarındaki hareketler ve tedarik zincirindeki sıkıntılar gibi arz yönlü şoklara bağlaması ve bu arızi şoklardan arındırarak baktıklarında faiz indirimi için (sınırlı) bir alan gördüklerini belirtmesi var. Bu nedenle yıl sonuna kadarki süreçte gösterge faizde yüzde 15-16 bandına gerileme yaşanabileceği kaydediliyor.
FAİZ İNDİRİMLERİ SÜRECEK Mİ?
Prim Menkul'dan Tunç Kertmen, TCMB'nin büyüme için faizi indirmeye niyetli olduğu görüşünde. TCMB'nin 200 baz puanlık indirimi sonrasında 'sınırlı alan' tanımlamasına dikkat çeken GCM Yatırım'dan Alper Nergiz ise yılsonuna kadarki süreçte ilave 100 baz puanlık faiz indirimi daha gelebileceğini kaydediyor. Bu nedenle her iki isim de gösterge faiz için yüzde 15-16 bandını öngörüyor.
Bu noktada risk maliyetlerindeki yükselişin piyasa faizlerinde istenen çekilmeyi sağlamayacağı ve tahvil faizlerinin artışa geçebileceği beklentileri de var. Ziraat Yatırım'dan Uğur Boğday, TCMB'nin bir yandan faiz indirimi diğer yandan ise kur ve yurtdışı emtia fiyatlarındaki hareketin ardından enflasyonda yükseliş riski arasında kaldığı analizini yapıyor. Bu nedenle Boğday, gösterge faiz için yüzde 18-19 seviyelerini tahmin ediyor.
UTKU ERGÜDER GARANTİ BBVA YATIRIM GENEL MÜDÜRÜ “BORSADAKI OLASI GERILEMELER ALIM FIRSATI OLUŞTURUYOR”
GÜÇLÜ KÂRLILIK DESTEKLİYOR
BİST-100’deki gerilemelerin kademeli alım fırsatı olarak değerlendirilmesini önerdiğimiz yılın ilk yarısının ardından, bu görüşümüzü TCMB faiz indirimleri sonrasında da koruyoruz. Gelişmekte olan piyasalara göre yüksek iskonto ve BİST’e kote şirketlerdeki güçlü kârlılık, düşen mevduat faizleri ile BİST açısından daha fazla destekleyici bir görünüm sağlıyor. Önümüzdeki dönemde FED kaynaklı volatilite gündeme gelebilir. Ama küresel risk iştahının kayda değer şekilde bozulmadığı ortamda olası gerilemeler alım fırsatı oluşturmayı sürdürecek.
HANGİ HİSSELER ÖNERİLİYOR?
Ülke risk primindeki düşüşle de desteklenmesi halinde TL bazlı zirve seviyenin 1.600 bölgesi üzerinde yenilenmesi mümkün. 1.600 üstü yükselişlerde genel görüşümüzü değiştirmeyecek ölçüde sınırlı kâr satışları gündeme gelebilir. Bu açıdan 1.650-1.800 aralığındaki dalgalanma yeni yıla sarkabilir. Türk hisse senedi piyasasında şirket kârlılıklarının oluşturduğu potansiyel ekseninde geri çekilmelerde hisse pozisyonlarının artırılması görüşümüzü koruyoruz. Model portföyümüzde ise Akbank, Ford Otosan, İndeks Bilgisayar, Koç Holding, T. Şişecam, Tüpraş, Yapı Kredi Bankası (YKB) hisselerine yer veriyoruz.
SARI METALDE YÜZLER GÜLÜYOR
Son dönemde hisse yatırımcılarıyla beraber gram altın yatırımcılarının da yüzü gülüyor. Ekim ayına 500 TL seviyesinden başlayan gram altında, ilk olarak 25 Ekim’de 557 TL seviyesi test edildi. Ardından kısmi kâr satışları gelse de sarı metal yükseliş trendini sürdürdü.
5 Kasım’da 567 TL ile zirve kapanışını yapan gram altın, 9 Kasım’da rekor kapanışını 572 TL’ye, 10 Kasım’da 582 TL’ye, 11 Kasım’da ise 592 TL’ye taşıdı. Ons altında daha sınırlı hareketler söz konusu. Uzun süre 1.800 doları aşamayan ons altın, 9 Kasım’da 1.832 dolara, 10 Kasım’da ise 1.850 dolara atak yaptı. 11 Kasım’da ise 1.861 dolar görüldü.
Gedik Yatırım’dan Metin Ayışık, gram altındaki yükselişte dolar/ TL’deki değer kaybının oldukça etkili olduğunu kaydediyor. Ayışık; dolar/TL’deki değer kaybı eğilimiyle gram altının bir miktar daha yükselmeye devam edebileceği görüşünde. TCMB’nin faiz indirim eğilimini korumasıyla, TL’nin volatil kalmasını bekleyen ve yıl
sonuna kadarki süreçte dolar/TL için 9,50-10,00 bandını öngören Metin Ayışık, bu kapsamda gram altının 580 TL’nin üstünü test edebileceğini kaydediyor.
Metin Ayışık, ABD’de enflasyon beklentilerindeki bozulmanın ve FED’in faiz artışlarında sabırlı olacağı söyleminin ons altın fiyatlarına destek verdiği notunu da düşüyor. Ziraat Yatırım’dan Uğur Boğday; küresel enflasyondaki yükselişin kalıcı olabileceğine yönelik beklentilerin FED ile ilgili faiz artırımlarını öne çekebileceği ve bu durumun da değerli maden için risk olduğu uyarısında bulunuyor.
Boğday; “Aynı zamanda enflasyondaki kalıcılık değerli madene talep de getirebilir. Bununla birlikte küresel ekonomilerdeki büyüme momentumunun azalmasıyla borsalarda olası düzeltme olasılığına karşın altın talep görebilir” diyor. Uğur Boğday da kurdaki yukarı yönlü riskler dikkate alındığında gram altının yılı 580 TL’nin üzerinde kapatabileceğini tahmin ediyor.