Pfizer olarak dünya genelinde AR-GE'ye yılda yaklaşık 8 milyar dolar kaynak ayırdıklarını belirten Pfizer Klinik Araştırmalar Türkiye, Rusya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Dr. Gökhan Duman, "Türkiye'de sağlık, endüstri ve ekonomi ihtiyaçlarına yönelik çözümler üreten bir paydaş olarak, ülkemizde ilaç AR-GE ortamının gelişmesi için önemli girişimlerde bulunuyoruz" diyor.
Burcu Tuvay
[email protected]
Çığır açan yeniliklerle hastaların hayatlarını değiştirmek” amacıyla çalışan Pfizer, Türkiye'de ilaç AR-GE ortamının gelişmesi için önemli girişimlerde bulunuyor. Şirket, üniversiteler, akademisyenler ve Sağlık Bakanlığı işbirliği ile bugüne kadar 3 binin üzerinde araştırmacıya eğitim verilmesini sağladı.
Pfizer Klinik Araştırmalar Türkiye, Rusya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Dr. Gökhan Duman, "Ayrıca, ülkemizde ilaç AR-GE faaliyetlerinin derinleştirilmesi ve buna uygun bir ortamın gelişmesi için birçok farklı proje geliştirdik ve bu alanda çalışmaya devam ediyoruz” diyor.
Kısaca şirketinizden bahsedebilir misiniz?
Pfizer olarak 160 yılı aşkın süredir "çığır açan yeniliklerle hastaların hayatlarını değiştirmek” amacıyla çalışıyor ve bugünün ilaç endüstrisinde yenilikçi ve yüksek teknolojili yaklaşımlarla yeni tedavilere odaklanıyoruz.
Kanser, kardiyovasküler hastalıklar gibi evrensel sağlık sorunlarına karşı tedaviler geliştirilirken, nadir görülen hastalıklara karşı mücadele için de çalışıyoruz. Üniversiteler, dernekler ve kamu ile yaptığı ortak çalışmalarla iş, yatırım ve inovasyon ortamına katkı sağlayan Pfizer, aynı zamanda 1957 yılından bu yana Türkiye'de kesintisiz yerel üretim yapan ve ülkemize yüksek teknoloji transfer eden bir üreticidir.
Yıllar içinde geliştirdiğimiz üretim 2018 yılında hedeflerimiz doğrultusunda büyüdük, bu yıl da büyümeye devam ediyoruz. Hacim bazında ciddi bir büyüme yaşadık ve 2 milyar TL ciroya ulaşarak Türkiye'nin 3'üncü büyük ilaç şirketi olmaya devam ettik. İlaca erişim, büyüyen bir nüfusla beraber Türkiye'nin önemli bir konusu ve bu konuda katkıda bulunuyor olmaktan gurur duyuyoruz.
2019 yılında da ruhsat aşamasını geçmiş ve hastalarla buluşmayı bekleyen birçok ilacımız nedeniyle oldukça heyecanlıyız. Hastalara umut olabilmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Her zaman değişiklikler, öngörülemeyen zorluklar çıkabiliyor. Fakat buna rağmen fırsatları ve Türkiye'nin uzun vadedeki potansiyelini değerlendirerek ve insan kaynağımızı geliştirerek yatırımlarımıza devam ediyoruz.
Şirket olarak AR-GE' ye ne kadar yatırım yapıyorsunuz?
Pfizer 100 civarında AR-GE projesiyle, her yıl yaklaşık 8 milyar doları AR-GE'ye ayırıyor. Ülkemize dünyanın en yaygın kullanılan temel sağlık ürünlerini sunuyor ve en yeni tedavileri en kısa sürede hastalara ulaştırmak için çalışıyoruz. Ayrıca üniversiteler, dernekler ve kamu ile yaptığımız ortak projelerle yatırım ve inovasyon ortamına katkı sağlıyoruz. Bugün Pfizer'ın küresel klinik araştırmalarının bir bölümünü Türkiye'de de yürütüyoruz.
Hangi alanlarda AR-GE yatırımları yapıyorsunuz?
Pfizer tüm dünyada ve Türkiye'de kardiyovasküler hastalıklar, ağrı, inflamasyon, immünoloji, nadir hastalıklar, onkoloji, biyobenzerler ve aşılar gibi alanlarda AR-GE projeleri yürütüyor. Temmuz 2019 itibarıyla da yürütülmekte olan 101 yeni ilaç AR-GE projesi bulunuyor. Bunlardan yüzde 32'si faz 3 klinik araştırma veya ruhsat aşamasına kadar ilerlemiş durumda.
AR-GE merkezinizde geliştirilmiş ürünlerden bahsedebilir misiniz?
2012'den bu yana dünyanın en ileri teknoloji ürünlerinden birini, pnömokok aşısını Türkiye'de üretiyoruz. ABD ve İrlanda'nın ardından Pfizer'in dünyadaki üçüncü aşı üretim merkezi Türkiye oldu.
Pfizer, yerli üretici Mefar ile işbirliği kapsamında yeni bir üretim teknolojisi transferi gerçekleştirerek Türkiye'nin hem pnömokok aşısı açısından kendi ihtiyacını karşılayan bir ülke konumuna gelmesine hem de bu alanda bilgi birikimine sahip insan kaynağının yetişmesine katkıda bulunmuştur. Tesisimiz, 2019 itibarıyla 30 milyonuncu doz aşı üretimini başarıyla tamamladı.
Bugüne kadar çocukluk çağı pnömokok aşılaması konusunda yakaladığımız başarıya, önümüzdeki dönemde risk grubu aşılamasında da ulaşacağına inanıyoruz. Üretim tesisimiz erişkin risk gruplarındaki artan aşı ihtiyacını da karşılayabilecek kapasiteye sahip.
AR-GE yatırımlarının artması için ne gibi adımlar atılmalı?
Ülkemiz klinik araştırmalar da dahil ilaç AR-GE'si alanında henüz hak ettiği düzeyde değildir. İlaç AR-GE'sinde ilerlemek için klinik araştırmalar alanında Türkiye olarak küresel anlamda daha rekabetçi olmamız gerekiyor. Bu doğrultuda, klinik araştırma merkezlerimiz ile araştırmacı sayımızın ve araştırmaların kalitesinin hızla artması büyük önem taşıyor.
Türkiye'nin, dünyada yürümekte olan toplam aktif klinik araştırma sayısı bakımından aldığı pay yaklaşık yüzde 1,4'tür; ABD için ise bu oran yüzde 50 civarında. Dünyada yürümekte olan klinik araştırmaların yüzde 80'i ABD ve Avrupa'da yürütülüyor. Klinik araştırma sayısı Türkiye'de milyon kişi başına 9 iken, örnek olarak ABD'de 77, Fransa'da 74, Güney Kore'de 42, Macaristan'da 89 civarında.
Küresel klinik araştırmalardan aldığımız payı ve araştırma merkez sayımızı artırmak için ülkemizde AR-GE konusunda doğru hedefler ve stratejiler belirlenmeli. Türkiye'nin, dünyanın 18'inci en büyük ilaç pazarına sahip olmasına rağmen, klinik araştırma sayısı bakımından 26'ncı sırada olması, bu alanda alabileceğimiz yolu gözler önüne seriyor.
Ülkemizde ilaç AR-GE'sinin gelişmesi ve araştırmaların yaygınlaşması için yüksek kalite standartlarına ulaşmamız çok önemli. Türkiye'de sağlık, endüstri ve ekonomi ihtiyaçlarına yönelik çözümler üreten bir paydaş olarak, ülkemizde ilaç AR-GE ortamının gelişmesi için önemli girişimlerde bulunuyoruz.
Üniversiteler, akademisyenler ve Sağlık Bakanlığı işbirliği ile bugüne kadar 3 binin üzerinde araştırmacıya eğitim verilmesini sağladık. Ayrıca, ülkemizde ilaç AR-GE faaliyetlerinin derinleştirilmesi ve buna uygun bir ortamın gelişmesi için birçok farklı proje geliştirdik ve bu alanda çalışmaya devam ediyoruz.
Önümüzdeki dönemde odaklanacağınız alanlar neler olacak?
Pfizer olarak aşı her zaman odağımızda olacak. Onkoloji ve nadir hastalıklar alanında da yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Özellikle çaresi bulunmayan, küçük bir popülasyonu etkileyen ama derdi çok büyük olan hastalıkların yanı sıra kişiye özel ilaçlar da ilgilendiğimiz alanlardan.
Örneğin gen tedavisi, kanserle mücadele eden ilaçlar, yüksek teknolojili aşılar, hedefe yönelik ve kişiye özel tedavilere odaklanıyoruz. Bu ilaçlara yönelik yapılan AR-GE çalışmaları ile geliştirilecek çığır açan tedavilerin hem dünyadaki hem de Türkiye'deki hastalarla buluşturulması hedefleniyor.