Obezite sıklığı, son 20 yılda tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de katlanarak artıyor. Türkiye'de bugün toplam nüfusun yüzde 19,9'u obezite sorunu yaşıyor.
FATOŞ BOZKUŞ
[email protected]
ÖZLEM BAY YILMAZ
[email protected]
Obez sayısındaki artış beraberinde bir de ciddi ekonomik büyüklük yaratmış durumda. Bu kesime hitap edecek giyimden spora, yemekten e-ticarete kadar pek çok sektörde iş fırsatları var.
Görsellere tıklayın.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DTÖ) ‘sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağı birikimi’ olarak tanımladığı obezite, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızla artıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de obezitenin görülme sıklığı erkeklerde yüzde 15,3 olurken, kadınlarda yüzde 24,5’i buluyor. Toplam nüfusun ise yüzde 19,9’u obezite sorunu yaşıyor. Yani Türkiye’de her beşkişiden biri obez.
Artan obezite aynı zamanda kocaman bir ekonomi de yaratmış durumda. Çünkü kilo problemi yaşayan kişilerin bir yandan var olan ihtiyaçlarına diğer yandan ise zayıflamaya yönelik harcamaları söz konusu. Dünyada obezite ekonomisinin 2 trilyon doların üzerinde olduğu yönünde tahminler var. Türkiye’de ise henüz ekonominin büyüklüğü için net bir tahmin yapılamıyor. Ancak Türkiye’de de obezite ekonomisinin giderek büyüdüğü gözleniyor.
Ekonomist olarak perakendeden turizme, yeme içmeden sağlığa kadar pek çok sektörü etkisi altına almış obez ekonomisini masaya yatırdık. Ve gördük ki sadece obezite cerrahisi için geçen yıl 350 milyon TL’ye yakın bir harcama yapılmış durumda. Giyim ve konfeksiyon sektöründe büyük beden giyimin yaklaşık 4 milyar dolarlık bir hacmi bulunuyor. Turizmde ise yeni tesislerin açıldığı ve var olan tesislerin zayıflamaya dönük hizmetlerini gün geçtikçe artırdığı görülüyor. Öte yandan yataktan ambulansa kadar pek çok ürün ve hizmette de obezler için seçenekler söz konusu.
BAKANLIK ÇALIŞMA BAŞLATTI
Bugün Türkiye’de obezite en sık 51-64 yaş grubunda, kırsal kesimde, Orta Anadolu Bölgesi’nde ve okur-yazar olmayan bireylerde görülüyor. Türkiye’de 15 yılda erkeklerin ortalama ağırlığı 8 kg ve bel çevresi 7 cm artarken, kadınlarda 6 kg’lık bir artış var. Son yıllarda özellikle çocuk ve gençlerde de kilo problemi giderek artıyor.
Beden kitle indeksinin (BKİ) artmasına bağlı olarak kalp hastalığı ve diyabet riskinin yükselmesi Sağlık Bakanlığı’nı da harekete geçirdi. 2010 yılında Türkiye Obezite ile Mücadele ve Kontrol programı hazırlandı. Dört yıllık bu program kapsamında; toplumu sağlıklı beslenme, obezite ve fiziksel aktivite konularında bilgilendirmek ve bilinçlendirmek, sağlıklı beslenme ve düzenli fiziksel aktivite alışkanlığı kazandırmak için destekleyici çevrelerle programlar oluşturmak var.
Buprogram 2013 yılında yenilendi ve ihtiyaçlar doğrultusunda yeni hedef ve stratejiler belirlendi. Tuz tüketiminin azaltılması, okul kantinlerinde bazı ürünlerin satışına yasak ve sınır getirilmesi gibi çalışmalar bunlar arasında yer alıyor. Nitekim geçen hafta alınan kararla bu liste yenilendi ve şekerli ürünlerin şatışı da yasaklandı.
EN BÜYÜK PAY SAĞLIK
Obezite ekonomisinden en büyük payı sağlık sektörü alıyor. Çünkü obezite bir sağlık sorunu olmasının yanında pek çok sistemik ve metabolik hastalığın oluşumuna zemin hazırlıyor. Obeziteyi bir sağlık sorunu olarak görüp sağlık tesislerine başvuran 2 milyona yakın kişi olduğu tahmin ediliyor. Obezlerin sağlık harcamaları önemli bir bütçe yükü oluşturuyor.
Bunun yanında zayıflamak isteyenlerin cerrahi yöntemlere başvuruları da artıyor. Obezitede cerrahi yaklaşım temelde ikiye ayrılıyor. Besinlerle alınan enerjinin azaltılmasına yönelik bariatrik cerrahide hedef, besinlerin gastrointestinal sistemde emilimini azaltmak.
Bu amaçla bypass, gastroplasti, gastrik bantlama, gastrik balon gibi yöntemler kullanılıyor. Rekonstrüktif cerrahide ise amaç vücudun çeşitli bölgelerinde lokalize olmuş mevcut yağ dokularının uzaklaştırılması. Bu ameliyatlar tek başına yapıldığı gibi ikisi arka arkaya da gerçekleşebiliyor.
AMELİYATLAR ARTTI
Central Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Rafet Yiğitbaşı, ABD’de operasyon fiyatlarının 15-25 bin dolar arasında değiştiğini, Türkiye’de ise bunun yarısı seviyesinde olduğunu belirtiyor. Yiğitbaşı, “Türkiye’de 1995-2014 yılları arasında 4 bin 750 hastaya obezite cerrahisi uygulanmış iken, sadece 2014 yılında 8 bin cerrahi uygulama yapıldı. Obezite cerrahisi sayısındaki bu hızlı artış, işlemlerin daha başarıyla yapılabilmesi yanında bu alandaki ihtiyacı da yansıtmakta” diyor.
2015 yılında 10 bine yakın obezite cerrahisi ameliyatı gerçekleştiği tahmin ediliyor. Türkiye'de özellikle 35-60 yaş arası hastalar bu ameliyatı yaptırıyor. Bu ameliyatı en çok kadınlar tercih ediyor. SGK, beden kitle in-detsi 40’ın üzerinde olan hastalar için bir miktar ödeme yapıyor. SGK bünyesinde ameliyat olabilmek için hipertansiyon ve diyabet gibi bir yandaş kronik hastalığın da olması gerekiyor.
YURTDIŞINDAN DA GELİYORLAR
Bu ameliyat için özellikle Balkanlar, Kafkasya ve Arabistan’dan da hastalar geliyor. Medicana Sağlık Grubu’nda geçen yıl ayrıca Almanya’dan gelen pek çok hasta ameliyat oldu. Ethica Sağlık Grubu ise geçen yıl 90’ın üzerinde mide küçültme operasyonu gerçekleştirmiş bulunuyor. Ethica Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akdoğan, bu operasyonlar için Suriye, Kuveyt ve Somali’den hasta aldıklarını söylüyor.
Liv Hospital’da ise 2015 yılında 402 kişi tüp mide ameliyatı oldu. Hastaların yaklaşık yüzde 15’inin yabancı olduğunu söyleyen Liv Hospital Obezite Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Hasan Altun, “Avrupa’dan en çok Almanya, İngiltere ve İsviçre’den hasta geldi. Ayrıca Azerbaycan, ABD, Kuzey Irak’tan da hastalarımız oluyor” diye konuşuyor.
YÜZDE 20'Sİ ESTETİK OLUYOR
Bariatrik (obez) cerrahi ameliyatlarının ciddi bir maliyeti var. Ameliyat ücretleri ortalama 18 bin TL ile 45 bin TL arasında değişiyor. Ancak, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden Doç. Dr. Asım Cingi, ameliyat sonrasında kişinin toplam sağlık harcamalarının ciddi şekilde düştüğünün araştırmalara yansıdığını söylüyor. Cingi, “Bu kişilerin operasyondan sonra ikinci yıldan itibaren sağlık harcamalarının yüzde 37 azaldığı saptandı” diyor.
Bariatrik cerrahi operasyonu geçirmiş hastalar vücut deformasyonunu yok etmek ve vücutlarını yeniden şekillendirmek için estetik cerrahların da kapısını çalıyor. Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği Obezite Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Ayşin Karasoy Yeşilada, bariatrik cerrahi operasyonu geçiren hastaların yüzde 20’sinin estetik operasyon da geçirdiğini söylüyor.
SGK estetik operasyonu karşılamadığı için hasta sayısının sınırlı kaldığını dile getiren Yeşilada, “Bazı hastalar bariatrik cerrahiden ziyade zayıflamak için estetik ameliyat olmayı tercih ediyorlar. Ama beden kitle indeksi 40’ın üstünde olan hastalarda bu işe yaramıyor. Böyle hastaları önce bariatrik cerrahiye yönlendiriyoruz” diyor.
DİYETİSYEN SAYISI ARTIYOR
Obeziteden şikayetçi olanlar da, bu yönde bariatrik cerrahiyi tercih edenler de mutlaka diyetisyenlerinkapısını çalıyor. Türkiye Diyetisyenler Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhittin Tayfur, günümüzde diyetisyen sayısının 7 bine ulaştığını söylüyor.
Genellikle sağlıklı beslenmeyi bir yaşam tarzı haline getirmek için diyetisyenden destek alınıyor. Ancak obe-ziteye karşı, kelepçe, bypass veya tüp mide gibi farklı yöntemleri kullanarak operasyon geçirenlerin de beslenmeleri ameliyattan sonra farklılaşıyor. Îşte burada bariatrik diyetisyenlerden destek almak gerekiyor. Çünkü bu ameliyatlar sırasında midenin vitamin ve mineralleri sindirme yapısı bozuluyor. Bu eksiklerin takviye edilmesi gerektiği için ameliyat olanların mutlaka bariatrik diyetisyenlere danışarak beslenme düzenini planlaması gerekiyor.
ZAYIFLAMAYA GELİYORLAR
Fazla kilolu yabancılar, bariatrik cerrahi için Türkiye’ye geldikleri gibi zayıflama merkezlerine de kilo vermek için geliyor. Son yıllarda sağlıklı yaşam merkezlerinin sayısında da artış dikkat çekiyor. Ziyaretçiler genelde zayıflama amaçlı bu merkezlerde kalıyor.
Sekiz yıl önce rum’da ilk sağlıklı yaşam merkezini açan ve bugün beş merkezli bir yapıya dönüşen LifeCo’nun Genel Müdürü Figen Tunçsav, ilk yıllarda detoksun zayıflama etkisini gören pek çok kişinin merkeze bu amaçla gelmeye başladığını söylüyor.
Geçen yıl artan talep doğrultusunda Bodrum’da ikinci merkezlerini açtıklarını anlatan Tunçav, 4-5 yıldır misafirlerinin yüzde 70-80’inin yabancılardan oluştuğunu belirtiyor. Ağırlıklı olarak Ortadoğu’dan gelen obezite ve kalp damar hastalıklarından muzdarip kişiler merkezde 21 gün ile üç ay arasında kalıyor.
Doğuş Grubu da D-Life markasıyla bu alanda hizmet veriyor. Ayrıca bu alana yabancı bir yatırımcı da girdi. Kanyon Ranch, Bodrum’da büyük bir projenin inşaatına devam ediyor. Bunların yanında zayıflama kamplarının sayısında da artış olduğunu söylemek gerekiyor. Şu anda bu merkezlerin günlük konaklama fiyatının 200 Euro civarında olduğunu da ekleyelim.
GİYİMDE OBEZ ETKİSİ
Tekstil, obezite ekonomisinin önemli bir ayağını oluşturuyor. 37 milyar dolarlık hacme sahip olan Türkiye hazır giyim sektöründe henüz yüzde 10’luk bir paya sahip olan büyük beden giyimin büyüme potansiyeli yüksek.
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Şeref Fayat, sektörde faaliyet gösteren büyük beden markalarının şimdilik fazla olmadığını ama bunların artmasının beklendiğini söylüyor. Fayat, bu alanda faaliyet gösteren markaların genellikle orta yaş ve üzerindeki fazla kilolu kadın tüketicilere yönelik olduğunu ifade ediyor.
Şeref Fayat, şunları anlatıyor: “İhracat yapan hazır giyimcilerin içinde de büyük beden ihracatının yüzde 5’ler seviyesinde olduğunu tahmin ediyoruz. Türkiye’de büyük beden giyiminin gelişimi artarak devam ediyor. Şirketler artık bu alana özel markalar çıkarıyor, hatta ayrı mağazalar açıyor. Öngörüm bunun artarak devam edeceği yönünde.”
BÜYÜK BEDENDE MARKALAŞTILAR
Faik Sönmez, büyük beden kadın giyime giriş yapan ilk markalardan biri. 52 bedene kadar olan ürünlerini yurtiçi ve yurtdışındaki toplam 43 mağazasının yanı sıra online platformda da tüketicilerle buluşturan marka, yıllık 600 bin adete yakın üretim gerçekleştiriyor.
Önümüzdeki dönemde yurtdışında büyümeyi planladıklarından bahseden Faik Sönmez Yönetim Kurulu Başkanı Mete Sönmez, “Avrupa ülkelerinde mağazalaşmak istiyoruz. Büyük beden vurgusu tüketicilerimiz tarafından arzu edilen bir vurgu olmadığı için, son üç yıldır iletişim stratejimizi ‘moda her bedende’ye kaydırdık” diye anlatıyor.
Bu alanda 1986’dan beri faaliyet gösteren Foli Giyim de yurtdışına açılma hedefinde. Koleksiyonlarının 4060 beden aralığında, ortalama 200 parçadan oluştuğunu ifade eden Foli Giyim Yönetim Kurulu Üyesi Gökhan Atılgan, büyük bedende yeni bir marka daha yarattıklarını anlatıyor. Atılgan, konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Foli, 35 yaş ve üstü kadınlara hitap ediyor.
Yeni markamız ‘Majoris’ ile de 20-45 yaş arasındaki genç, tarz sahibi kadınları hedefliyoruz. Yılın ikinci yarısında nano teknolojik kumaşlar kullanarak özel modeller çıkaracağız. İhracatımızda da yüzde 30’luk bir artış hedefliyoruz.”
BEŞ MAĞAZA AÇACAK
Model XL de büyük beden alanında faaliyet gösteren markalardan biri. Şu anda sekiz mağazası bulunan marka 2016 sonuna kadar beş mağazayı daha faaliyete geçirecek. Model XL ürünleri ayrıca SuperBattal.com isimli online mağazasında da satılıyor. Ürün grubunda büyük bedene yönelik iç çamaşırından çoraba kadar pek çok seçenek var.
Model XL’de 52 numaraya kadar ayakkabı ve 90 bedene kadar pantolon bulmanın mümkün olduğunu belirten şirket sahibi Hakan Varışoğlu, şunları anlatıyor: “Gömlek ve t-shirt grubunda 12XL bedene kadar ürün sürekli stoklarda mevcut ve bugün 3 binin üzerinde değişik ürün mağazalarımızda bulunabiliyor. İnternet sitemiz 2008 yılından beri faaliyette ve yıllık görüntülenme sayımız 1 milyonu aştı. Ciromuzun yüzde 25’i online mağazamızdan geliyor. Satışlarımız en çok büyük şehirlere oluyor. Müşterilerimiz ağırlıklı olarak 25-34 yaş aralığında. İnternet altyapımızı yeniliyoruz ve önümüzdeki dönemde yurtdışı satışa ağırlık vereceğiz.”
ERKEK MARKALARI DA İLGİLİ
Büyük bedende sadece kadınlara yönelik ürünler yok. Bu yıl 40’ıncı yılını kutlayan erkek giyim markası Bis-se’nin de büyük beden üretimi var. 48 bedenden 64 bedene kadar üretim yapan şirketin her koleksiyonunun yüzde 10’luk kısmını büyük beden oluşturuyor.
Geçen yıl 50 milyon dolarlık ciroya ulaşan şirketin cirosunun yüzde 10’u büyük bedenden geliyor. 2004 yılından itibaren büyük beden ürünlerine ilginin arttığını ifade eden Bisse Pazarlama Grup Başkanı Onur Kefeli, “Özellikle ilgimizi çeken bir nokta oldu. Kent büyüdükçe beden ölçülerinin de büyüdüğünü gördük” diyor.
Erkek giyim sektörünün önde gelen markalarından Damat da son dönemde tüketicilerdeki “Damat takım elbiselerin ve gömleklerin kalıpları fazla fit, benim üzerime olmaz” algısını kırmaya çalışıyor. Bunun için de büyük bedenler için ‘Magic’ olarak adlandırdıkları kalıplar gerçekleştirdiklerini söyleyen Orka Group Genel Koordinatörü ve Yönetim Kurulu Üyesi Osman Arar, yoğun bir AR-GE çalışması ile ortaya çıkan bu kalıpların fazla kilolu müşterilerini en az iki beden daha fit gösterdiğini dile getiriyor.
MARKA YARATTILAR
Daha önce ürün portföyünde büyük beden bulunmayıp bu alana da giriş yapan markaların sayısı da her geçen gün artıyor. Mango, Adil Işık gibi markalar büyük bedende farklı bir markayla mağazalaşma yolunu tercih etti. Koton, Defacto, Batik, H&M gibi markalar ise ürün portföylerine büyük bedeni de ekledi. Büyük bedenin bu markaların cirolarındaki payları da hızla artıyor.
H&M, 2012 yılında bu yana mağazalarında büyük beden ürünleri ‘H&M Plus’ isimli konseptiyle satışa sunuyor. Büyük beden ürünlerine ağırlıklı olarak 30-40 yaş grubunun ilgi gösterdiğini söyleyen H&M İletişim Müdürü Pelin Atay Kuran, bu kategoride her sezon 165 parçalık ürünü tüketicilerle buluşturduklarını belirtiyor.
Kuran, şöyle devam ediyor: “Türkiye’de 44 mağazamız bulunuyor. Yeni açacağımız İzmir Mavibahçe mağazamız da dahil olmak üzere 23 tanesinde büyük beden satışı yapmaktayız. Toplam bayan satışımızın yüzde 3’ü büyük bedenden geliyor. Bu oran 2012’de yüzde 2 civarındaydı.”
Adil Işık Grup ise 2009 yılından beri ‘Love my body’ markası ile büyük beden giyim alanında da varlık gösteriyor. Bugün 29 Love my body mağazası var. Bu yıl içinde Adana’da iki, Trabzon’da ise bir mağaza daha açılması planlanıyor. Adil Işık Group Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zehra Işık, Love my body’nin satışları içerisindeki payının yüzde 4’lerden bugün yüzde 18’lere çıktığını vurguluyor.
ONLİNE SATIŞLAR YÜKSELİŞTE
Büyük beden giyimin online satış ayağında da son yıllarda büyük gelişme gözleniyor. Her hafta yenilenen marka karmalarında mutlaka büyük beden giyime de yer veren e-ticaret siteleri, cirolarının yüzde 5’lere varan kısmını bu kategorideki satışlarından kazanıyor.
Tozlu.com’da büyük beden giyimin payı yüzde 4’lerde. 20’ye yakın büyük beden markanın satışını yapan ve en çok tunik ile elbise satan Modanisa, son iki yılda çeşitliliğin artmasıyla büyük beden satışlarını 2,5 katına çıkardı. Sefamerve Kurucu Ortağı Mehmet Metin Okur ise toplam satışlarının yüzde 18’ini 44 beden ve üzerine, yüzde 20’sini de ‘bedensiz’ olarak adlandırılan geniş kalıplı ürünlere ihtiyaç duyan tüketicilere yaptıklarını belirtiyor.
Bu kategoride 92 markanın satışını yaptıklarını belirten n11.com Satış Direktörü Örpen Koçak, satış gelirlerinin yaklaşık yüzde 5’ini büyük bedenden elde ettiklerini söylüyor. Büyük bedende kadın kategorisinin öne çıktığına değinen Koçak, “Her yaş grubundan alışveriş yapan var ancak en yüksek payı 26-35 yaş grubu alıyor. Kadınlar en çok elbise ve tulum, erkekler ise pantolon ve şort satın alıyor. Büyük beden abiye satışımız da oldukça iyi” diye ekliyor.
EN ÇOK NE SATILIYOR?
Bonprix Türkiye Satış ve Pazarlama Müdürü Sonay Onur, toplam satış rakamları içinde büyük beden ürünlerin yüzde 30’luk bir pay aldığını belirtiyor. En çok üst giyim, basic jean, bluz ve korse sattıklarını dile getiren Onur, özel olarak tasarlanmış vücut şekillendirici mayolarının da büyük ilgi gördüğünü ifade ediyor.
Yedi yıl önce muhafazakar kadınlara hitap etmek amacıyla faaliyete geçen yeşiltopuklar.com da büyük beden giyim ürünleri satışı gerçekleştiren sitelerden biri. Yeşiltopuklar.com Kurucusu Saliha Esma Çelik, “Büyük beden kategorisinde üretilen içerikler sitemizi ziyaret eden yüzde 10'luk bir kitlenin ilgisini çekiyor. Bu kitle ise genellikle 23-35 yaş aralığında” diyor.
ADRESE TESLİM YEMEK
Yeme içme sektöründe de zayıflamaya dönük menüler revaçta. Hatta bu yönde yeni yeni doğan markalar adrese üç öğün sağlıklı yemek gönderimi yapıyor. Didem Altınbaşak Tulgan tarafından kurulan Rafinera, kapıya teslim
diyet yemek servis sektörüne ilk giren oyunculardan. ~
Bugün kendileri dışında pazarda irili ufaklı 20’den fazla şirketin yer aldığını söyleyen Tulgan, “Satış oranlarımıza bakıldığında müşterilerimizin yüzde 82’sinin kilo vermek isteyen insanlardan oluştuğunu söyleyebiliriz” diye konuşuyor. Sistem içerisinde yer alan online diyetisyen hizmeti ile üyeleriyle iletişim halinde kalmaya özen gösterdiklerini söyleyen Tulgan, pazarın gün geçtikçe daha da büyüdüğünü ve yeni oyuncuların geldiğini anlatıyor.
Üyelerinin yüzde 70’i kilolu olan MFB de bu alanda hizmet veren şirketlerden biri. 2014 yılında bu sektöre giriş yapan ve sadece İzmir’e hizmet veren Slimfood‘un üyeleri içinde obezite sorunu olanlarının oranı ise yüzde 60’larda. Slimfood Sağlıklı Yemek Servisi Kurucu Ortağı Cem Büyükoral, toplam satışlarının yüzde 70’inin de fazla kilolulardan geldiğini belirtiyor.
ÇALIŞAN KESİM ALIYOR
Sağlıklıklezzetler.com, Acıbadem Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Dr. Murat Baş başta olmak üzere, diyetisyenlerle birlikte hazırladığı menüleri sunuyor. 250 üyesi bulunan site, yaz aylarında önce bin üyeye ulaşmayı öngörüyor. Üyelerinin yüzde 30’luk kısmını kilo vermek isteyenlerin oluşturduğunu söyleyen Sagliklilezzetler.com Kurucusu Mine Yılmaz, sipariş verenlerin büyük oranının ise 25-45 yaş aralığındaki çalışan kesim olduğunu dile getiriyor.
Online yemek siparişi sektörünün öncüsü Yemeksepeti’nde de diyet yemek siparişleri gün geçtikçe artıyor. Yemeksepeti Pazarlama Direktörü Barış Sönmez, "Salata, zeytinyağlılar, balık, ızgara et, ızgara tavuk ve çorbaların yer aldığı diyet yemeklerine ilgi yoğun. 2016 verilerine göre, bu kategorilerdeki siparişler ise toplam siparişlerin yaklaşık yüzde 25’ini oluşturuyor. Diyet yemeklerinde en çok sipariş eden yaş grubu 30-39 arası” diye anlatıyor.
FATOŞ BOZKUŞ
[email protected]
ÖZLEM BAY YILMAZ
[email protected]
Obez sayısındaki artış beraberinde bir de ciddi ekonomik büyüklük yaratmış durumda. Bu kesime hitap edecek giyimden spora, yemekten e-ticarete kadar pek çok sektörde iş fırsatları var.
Görsellere tıklayın.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DTÖ) ‘sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağı birikimi’ olarak tanımladığı obezite, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızla artıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de obezitenin görülme sıklığı erkeklerde yüzde 15,3 olurken, kadınlarda yüzde 24,5’i buluyor. Toplam nüfusun ise yüzde 19,9’u obezite sorunu yaşıyor. Yani Türkiye’de her beşkişiden biri obez.
Artan obezite aynı zamanda kocaman bir ekonomi de yaratmış durumda. Çünkü kilo problemi yaşayan kişilerin bir yandan var olan ihtiyaçlarına diğer yandan ise zayıflamaya yönelik harcamaları söz konusu. Dünyada obezite ekonomisinin 2 trilyon doların üzerinde olduğu yönünde tahminler var. Türkiye’de ise henüz ekonominin büyüklüğü için net bir tahmin yapılamıyor. Ancak Türkiye’de de obezite ekonomisinin giderek büyüdüğü gözleniyor.
Ekonomist olarak perakendeden turizme, yeme içmeden sağlığa kadar pek çok sektörü etkisi altına almış obez ekonomisini masaya yatırdık. Ve gördük ki sadece obezite cerrahisi için geçen yıl 350 milyon TL’ye yakın bir harcama yapılmış durumda. Giyim ve konfeksiyon sektöründe büyük beden giyimin yaklaşık 4 milyar dolarlık bir hacmi bulunuyor. Turizmde ise yeni tesislerin açıldığı ve var olan tesislerin zayıflamaya dönük hizmetlerini gün geçtikçe artırdığı görülüyor. Öte yandan yataktan ambulansa kadar pek çok ürün ve hizmette de obezler için seçenekler söz konusu.
BAKANLIK ÇALIŞMA BAŞLATTI
Bugün Türkiye’de obezite en sık 51-64 yaş grubunda, kırsal kesimde, Orta Anadolu Bölgesi’nde ve okur-yazar olmayan bireylerde görülüyor. Türkiye’de 15 yılda erkeklerin ortalama ağırlığı 8 kg ve bel çevresi 7 cm artarken, kadınlarda 6 kg’lık bir artış var. Son yıllarda özellikle çocuk ve gençlerde de kilo problemi giderek artıyor.
Beden kitle indeksinin (BKİ) artmasına bağlı olarak kalp hastalığı ve diyabet riskinin yükselmesi Sağlık Bakanlığı’nı da harekete geçirdi. 2010 yılında Türkiye Obezite ile Mücadele ve Kontrol programı hazırlandı. Dört yıllık bu program kapsamında; toplumu sağlıklı beslenme, obezite ve fiziksel aktivite konularında bilgilendirmek ve bilinçlendirmek, sağlıklı beslenme ve düzenli fiziksel aktivite alışkanlığı kazandırmak için destekleyici çevrelerle programlar oluşturmak var.
Buprogram 2013 yılında yenilendi ve ihtiyaçlar doğrultusunda yeni hedef ve stratejiler belirlendi. Tuz tüketiminin azaltılması, okul kantinlerinde bazı ürünlerin satışına yasak ve sınır getirilmesi gibi çalışmalar bunlar arasında yer alıyor. Nitekim geçen hafta alınan kararla bu liste yenilendi ve şekerli ürünlerin şatışı da yasaklandı.
EN BÜYÜK PAY SAĞLIK
Obezite ekonomisinden en büyük payı sağlık sektörü alıyor. Çünkü obezite bir sağlık sorunu olmasının yanında pek çok sistemik ve metabolik hastalığın oluşumuna zemin hazırlıyor. Obeziteyi bir sağlık sorunu olarak görüp sağlık tesislerine başvuran 2 milyona yakın kişi olduğu tahmin ediliyor. Obezlerin sağlık harcamaları önemli bir bütçe yükü oluşturuyor.
Bunun yanında zayıflamak isteyenlerin cerrahi yöntemlere başvuruları da artıyor. Obezitede cerrahi yaklaşım temelde ikiye ayrılıyor. Besinlerle alınan enerjinin azaltılmasına yönelik bariatrik cerrahide hedef, besinlerin gastrointestinal sistemde emilimini azaltmak.
Bu amaçla bypass, gastroplasti, gastrik bantlama, gastrik balon gibi yöntemler kullanılıyor. Rekonstrüktif cerrahide ise amaç vücudun çeşitli bölgelerinde lokalize olmuş mevcut yağ dokularının uzaklaştırılması. Bu ameliyatlar tek başına yapıldığı gibi ikisi arka arkaya da gerçekleşebiliyor.
AMELİYATLAR ARTTI
Central Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Rafet Yiğitbaşı, ABD’de operasyon fiyatlarının 15-25 bin dolar arasında değiştiğini, Türkiye’de ise bunun yarısı seviyesinde olduğunu belirtiyor. Yiğitbaşı, “Türkiye’de 1995-2014 yılları arasında 4 bin 750 hastaya obezite cerrahisi uygulanmış iken, sadece 2014 yılında 8 bin cerrahi uygulama yapıldı. Obezite cerrahisi sayısındaki bu hızlı artış, işlemlerin daha başarıyla yapılabilmesi yanında bu alandaki ihtiyacı da yansıtmakta” diyor.
2015 yılında 10 bine yakın obezite cerrahisi ameliyatı gerçekleştiği tahmin ediliyor. Türkiye'de özellikle 35-60 yaş arası hastalar bu ameliyatı yaptırıyor. Bu ameliyatı en çok kadınlar tercih ediyor. SGK, beden kitle in-detsi 40’ın üzerinde olan hastalar için bir miktar ödeme yapıyor. SGK bünyesinde ameliyat olabilmek için hipertansiyon ve diyabet gibi bir yandaş kronik hastalığın da olması gerekiyor.
YURTDIŞINDAN DA GELİYORLAR
Bu ameliyat için özellikle Balkanlar, Kafkasya ve Arabistan’dan da hastalar geliyor. Medicana Sağlık Grubu’nda geçen yıl ayrıca Almanya’dan gelen pek çok hasta ameliyat oldu. Ethica Sağlık Grubu ise geçen yıl 90’ın üzerinde mide küçültme operasyonu gerçekleştirmiş bulunuyor. Ethica Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akdoğan, bu operasyonlar için Suriye, Kuveyt ve Somali’den hasta aldıklarını söylüyor.
Liv Hospital’da ise 2015 yılında 402 kişi tüp mide ameliyatı oldu. Hastaların yaklaşık yüzde 15’inin yabancı olduğunu söyleyen Liv Hospital Obezite Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Hasan Altun, “Avrupa’dan en çok Almanya, İngiltere ve İsviçre’den hasta geldi. Ayrıca Azerbaycan, ABD, Kuzey Irak’tan da hastalarımız oluyor” diye konuşuyor.
YÜZDE 20'Sİ ESTETİK OLUYOR
Bariatrik (obez) cerrahi ameliyatlarının ciddi bir maliyeti var. Ameliyat ücretleri ortalama 18 bin TL ile 45 bin TL arasında değişiyor. Ancak, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden Doç. Dr. Asım Cingi, ameliyat sonrasında kişinin toplam sağlık harcamalarının ciddi şekilde düştüğünün araştırmalara yansıdığını söylüyor. Cingi, “Bu kişilerin operasyondan sonra ikinci yıldan itibaren sağlık harcamalarının yüzde 37 azaldığı saptandı” diyor.
Bariatrik cerrahi operasyonu geçirmiş hastalar vücut deformasyonunu yok etmek ve vücutlarını yeniden şekillendirmek için estetik cerrahların da kapısını çalıyor. Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği Obezite Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Ayşin Karasoy Yeşilada, bariatrik cerrahi operasyonu geçiren hastaların yüzde 20’sinin estetik operasyon da geçirdiğini söylüyor.
SGK estetik operasyonu karşılamadığı için hasta sayısının sınırlı kaldığını dile getiren Yeşilada, “Bazı hastalar bariatrik cerrahiden ziyade zayıflamak için estetik ameliyat olmayı tercih ediyorlar. Ama beden kitle indeksi 40’ın üstünde olan hastalarda bu işe yaramıyor. Böyle hastaları önce bariatrik cerrahiye yönlendiriyoruz” diyor.
DİYETİSYEN SAYISI ARTIYOR
Obeziteden şikayetçi olanlar da, bu yönde bariatrik cerrahiyi tercih edenler de mutlaka diyetisyenlerinkapısını çalıyor. Türkiye Diyetisyenler Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhittin Tayfur, günümüzde diyetisyen sayısının 7 bine ulaştığını söylüyor.
Genellikle sağlıklı beslenmeyi bir yaşam tarzı haline getirmek için diyetisyenden destek alınıyor. Ancak obe-ziteye karşı, kelepçe, bypass veya tüp mide gibi farklı yöntemleri kullanarak operasyon geçirenlerin de beslenmeleri ameliyattan sonra farklılaşıyor. Îşte burada bariatrik diyetisyenlerden destek almak gerekiyor. Çünkü bu ameliyatlar sırasında midenin vitamin ve mineralleri sindirme yapısı bozuluyor. Bu eksiklerin takviye edilmesi gerektiği için ameliyat olanların mutlaka bariatrik diyetisyenlere danışarak beslenme düzenini planlaması gerekiyor.
ZAYIFLAMAYA GELİYORLAR
Fazla kilolu yabancılar, bariatrik cerrahi için Türkiye’ye geldikleri gibi zayıflama merkezlerine de kilo vermek için geliyor. Son yıllarda sağlıklı yaşam merkezlerinin sayısında da artış dikkat çekiyor. Ziyaretçiler genelde zayıflama amaçlı bu merkezlerde kalıyor.
Sekiz yıl önce rum’da ilk sağlıklı yaşam merkezini açan ve bugün beş merkezli bir yapıya dönüşen LifeCo’nun Genel Müdürü Figen Tunçsav, ilk yıllarda detoksun zayıflama etkisini gören pek çok kişinin merkeze bu amaçla gelmeye başladığını söylüyor.
Geçen yıl artan talep doğrultusunda Bodrum’da ikinci merkezlerini açtıklarını anlatan Tunçav, 4-5 yıldır misafirlerinin yüzde 70-80’inin yabancılardan oluştuğunu belirtiyor. Ağırlıklı olarak Ortadoğu’dan gelen obezite ve kalp damar hastalıklarından muzdarip kişiler merkezde 21 gün ile üç ay arasında kalıyor.
Doğuş Grubu da D-Life markasıyla bu alanda hizmet veriyor. Ayrıca bu alana yabancı bir yatırımcı da girdi. Kanyon Ranch, Bodrum’da büyük bir projenin inşaatına devam ediyor. Bunların yanında zayıflama kamplarının sayısında da artış olduğunu söylemek gerekiyor. Şu anda bu merkezlerin günlük konaklama fiyatının 200 Euro civarında olduğunu da ekleyelim.
GİYİMDE OBEZ ETKİSİ
Tekstil, obezite ekonomisinin önemli bir ayağını oluşturuyor. 37 milyar dolarlık hacme sahip olan Türkiye hazır giyim sektöründe henüz yüzde 10’luk bir paya sahip olan büyük beden giyimin büyüme potansiyeli yüksek.
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Şeref Fayat, sektörde faaliyet gösteren büyük beden markalarının şimdilik fazla olmadığını ama bunların artmasının beklendiğini söylüyor. Fayat, bu alanda faaliyet gösteren markaların genellikle orta yaş ve üzerindeki fazla kilolu kadın tüketicilere yönelik olduğunu ifade ediyor.
Şeref Fayat, şunları anlatıyor: “İhracat yapan hazır giyimcilerin içinde de büyük beden ihracatının yüzde 5’ler seviyesinde olduğunu tahmin ediyoruz. Türkiye’de büyük beden giyiminin gelişimi artarak devam ediyor. Şirketler artık bu alana özel markalar çıkarıyor, hatta ayrı mağazalar açıyor. Öngörüm bunun artarak devam edeceği yönünde.”
BÜYÜK BEDENDE MARKALAŞTILAR
Faik Sönmez, büyük beden kadın giyime giriş yapan ilk markalardan biri. 52 bedene kadar olan ürünlerini yurtiçi ve yurtdışındaki toplam 43 mağazasının yanı sıra online platformda da tüketicilerle buluşturan marka, yıllık 600 bin adete yakın üretim gerçekleştiriyor.
Önümüzdeki dönemde yurtdışında büyümeyi planladıklarından bahseden Faik Sönmez Yönetim Kurulu Başkanı Mete Sönmez, “Avrupa ülkelerinde mağazalaşmak istiyoruz. Büyük beden vurgusu tüketicilerimiz tarafından arzu edilen bir vurgu olmadığı için, son üç yıldır iletişim stratejimizi ‘moda her bedende’ye kaydırdık” diye anlatıyor.
Bu alanda 1986’dan beri faaliyet gösteren Foli Giyim de yurtdışına açılma hedefinde. Koleksiyonlarının 4060 beden aralığında, ortalama 200 parçadan oluştuğunu ifade eden Foli Giyim Yönetim Kurulu Üyesi Gökhan Atılgan, büyük bedende yeni bir marka daha yarattıklarını anlatıyor. Atılgan, konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Foli, 35 yaş ve üstü kadınlara hitap ediyor.
Yeni markamız ‘Majoris’ ile de 20-45 yaş arasındaki genç, tarz sahibi kadınları hedefliyoruz. Yılın ikinci yarısında nano teknolojik kumaşlar kullanarak özel modeller çıkaracağız. İhracatımızda da yüzde 30’luk bir artış hedefliyoruz.”
BEŞ MAĞAZA AÇACAK
Model XL de büyük beden alanında faaliyet gösteren markalardan biri. Şu anda sekiz mağazası bulunan marka 2016 sonuna kadar beş mağazayı daha faaliyete geçirecek. Model XL ürünleri ayrıca SuperBattal.com isimli online mağazasında da satılıyor. Ürün grubunda büyük bedene yönelik iç çamaşırından çoraba kadar pek çok seçenek var.
Model XL’de 52 numaraya kadar ayakkabı ve 90 bedene kadar pantolon bulmanın mümkün olduğunu belirten şirket sahibi Hakan Varışoğlu, şunları anlatıyor: “Gömlek ve t-shirt grubunda 12XL bedene kadar ürün sürekli stoklarda mevcut ve bugün 3 binin üzerinde değişik ürün mağazalarımızda bulunabiliyor. İnternet sitemiz 2008 yılından beri faaliyette ve yıllık görüntülenme sayımız 1 milyonu aştı. Ciromuzun yüzde 25’i online mağazamızdan geliyor. Satışlarımız en çok büyük şehirlere oluyor. Müşterilerimiz ağırlıklı olarak 25-34 yaş aralığında. İnternet altyapımızı yeniliyoruz ve önümüzdeki dönemde yurtdışı satışa ağırlık vereceğiz.”
ERKEK MARKALARI DA İLGİLİ
Büyük bedende sadece kadınlara yönelik ürünler yok. Bu yıl 40’ıncı yılını kutlayan erkek giyim markası Bis-se’nin de büyük beden üretimi var. 48 bedenden 64 bedene kadar üretim yapan şirketin her koleksiyonunun yüzde 10’luk kısmını büyük beden oluşturuyor.
Geçen yıl 50 milyon dolarlık ciroya ulaşan şirketin cirosunun yüzde 10’u büyük bedenden geliyor. 2004 yılından itibaren büyük beden ürünlerine ilginin arttığını ifade eden Bisse Pazarlama Grup Başkanı Onur Kefeli, “Özellikle ilgimizi çeken bir nokta oldu. Kent büyüdükçe beden ölçülerinin de büyüdüğünü gördük” diyor.
Erkek giyim sektörünün önde gelen markalarından Damat da son dönemde tüketicilerdeki “Damat takım elbiselerin ve gömleklerin kalıpları fazla fit, benim üzerime olmaz” algısını kırmaya çalışıyor. Bunun için de büyük bedenler için ‘Magic’ olarak adlandırdıkları kalıplar gerçekleştirdiklerini söyleyen Orka Group Genel Koordinatörü ve Yönetim Kurulu Üyesi Osman Arar, yoğun bir AR-GE çalışması ile ortaya çıkan bu kalıpların fazla kilolu müşterilerini en az iki beden daha fit gösterdiğini dile getiriyor.
MARKA YARATTILAR
Daha önce ürün portföyünde büyük beden bulunmayıp bu alana da giriş yapan markaların sayısı da her geçen gün artıyor. Mango, Adil Işık gibi markalar büyük bedende farklı bir markayla mağazalaşma yolunu tercih etti. Koton, Defacto, Batik, H&M gibi markalar ise ürün portföylerine büyük bedeni de ekledi. Büyük bedenin bu markaların cirolarındaki payları da hızla artıyor.
H&M, 2012 yılında bu yana mağazalarında büyük beden ürünleri ‘H&M Plus’ isimli konseptiyle satışa sunuyor. Büyük beden ürünlerine ağırlıklı olarak 30-40 yaş grubunun ilgi gösterdiğini söyleyen H&M İletişim Müdürü Pelin Atay Kuran, bu kategoride her sezon 165 parçalık ürünü tüketicilerle buluşturduklarını belirtiyor.
Kuran, şöyle devam ediyor: “Türkiye’de 44 mağazamız bulunuyor. Yeni açacağımız İzmir Mavibahçe mağazamız da dahil olmak üzere 23 tanesinde büyük beden satışı yapmaktayız. Toplam bayan satışımızın yüzde 3’ü büyük bedenden geliyor. Bu oran 2012’de yüzde 2 civarındaydı.”
Adil Işık Grup ise 2009 yılından beri ‘Love my body’ markası ile büyük beden giyim alanında da varlık gösteriyor. Bugün 29 Love my body mağazası var. Bu yıl içinde Adana’da iki, Trabzon’da ise bir mağaza daha açılması planlanıyor. Adil Işık Group Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zehra Işık, Love my body’nin satışları içerisindeki payının yüzde 4’lerden bugün yüzde 18’lere çıktığını vurguluyor.
ONLİNE SATIŞLAR YÜKSELİŞTE
Büyük beden giyimin online satış ayağında da son yıllarda büyük gelişme gözleniyor. Her hafta yenilenen marka karmalarında mutlaka büyük beden giyime de yer veren e-ticaret siteleri, cirolarının yüzde 5’lere varan kısmını bu kategorideki satışlarından kazanıyor.
Tozlu.com’da büyük beden giyimin payı yüzde 4’lerde. 20’ye yakın büyük beden markanın satışını yapan ve en çok tunik ile elbise satan Modanisa, son iki yılda çeşitliliğin artmasıyla büyük beden satışlarını 2,5 katına çıkardı. Sefamerve Kurucu Ortağı Mehmet Metin Okur ise toplam satışlarının yüzde 18’ini 44 beden ve üzerine, yüzde 20’sini de ‘bedensiz’ olarak adlandırılan geniş kalıplı ürünlere ihtiyaç duyan tüketicilere yaptıklarını belirtiyor.
Bu kategoride 92 markanın satışını yaptıklarını belirten n11.com Satış Direktörü Örpen Koçak, satış gelirlerinin yaklaşık yüzde 5’ini büyük bedenden elde ettiklerini söylüyor. Büyük bedende kadın kategorisinin öne çıktığına değinen Koçak, “Her yaş grubundan alışveriş yapan var ancak en yüksek payı 26-35 yaş grubu alıyor. Kadınlar en çok elbise ve tulum, erkekler ise pantolon ve şort satın alıyor. Büyük beden abiye satışımız da oldukça iyi” diye ekliyor.
EN ÇOK NE SATILIYOR?
Bonprix Türkiye Satış ve Pazarlama Müdürü Sonay Onur, toplam satış rakamları içinde büyük beden ürünlerin yüzde 30’luk bir pay aldığını belirtiyor. En çok üst giyim, basic jean, bluz ve korse sattıklarını dile getiren Onur, özel olarak tasarlanmış vücut şekillendirici mayolarının da büyük ilgi gördüğünü ifade ediyor.
Yedi yıl önce muhafazakar kadınlara hitap etmek amacıyla faaliyete geçen yeşiltopuklar.com da büyük beden giyim ürünleri satışı gerçekleştiren sitelerden biri. Yeşiltopuklar.com Kurucusu Saliha Esma Çelik, “Büyük beden kategorisinde üretilen içerikler sitemizi ziyaret eden yüzde 10'luk bir kitlenin ilgisini çekiyor. Bu kitle ise genellikle 23-35 yaş aralığında” diyor.
ADRESE TESLİM YEMEK
Yeme içme sektöründe de zayıflamaya dönük menüler revaçta. Hatta bu yönde yeni yeni doğan markalar adrese üç öğün sağlıklı yemek gönderimi yapıyor. Didem Altınbaşak Tulgan tarafından kurulan Rafinera, kapıya teslim
diyet yemek servis sektörüne ilk giren oyunculardan. ~
Bugün kendileri dışında pazarda irili ufaklı 20’den fazla şirketin yer aldığını söyleyen Tulgan, “Satış oranlarımıza bakıldığında müşterilerimizin yüzde 82’sinin kilo vermek isteyen insanlardan oluştuğunu söyleyebiliriz” diye konuşuyor. Sistem içerisinde yer alan online diyetisyen hizmeti ile üyeleriyle iletişim halinde kalmaya özen gösterdiklerini söyleyen Tulgan, pazarın gün geçtikçe daha da büyüdüğünü ve yeni oyuncuların geldiğini anlatıyor.
Üyelerinin yüzde 70’i kilolu olan MFB de bu alanda hizmet veren şirketlerden biri. 2014 yılında bu sektöre giriş yapan ve sadece İzmir’e hizmet veren Slimfood‘un üyeleri içinde obezite sorunu olanlarının oranı ise yüzde 60’larda. Slimfood Sağlıklı Yemek Servisi Kurucu Ortağı Cem Büyükoral, toplam satışlarının yüzde 70’inin de fazla kilolulardan geldiğini belirtiyor.
ÇALIŞAN KESİM ALIYOR
Sağlıklıklezzetler.com, Acıbadem Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Dr. Murat Baş başta olmak üzere, diyetisyenlerle birlikte hazırladığı menüleri sunuyor. 250 üyesi bulunan site, yaz aylarında önce bin üyeye ulaşmayı öngörüyor. Üyelerinin yüzde 30’luk kısmını kilo vermek isteyenlerin oluşturduğunu söyleyen Sagliklilezzetler.com Kurucusu Mine Yılmaz, sipariş verenlerin büyük oranının ise 25-45 yaş aralığındaki çalışan kesim olduğunu dile getiriyor.
Online yemek siparişi sektörünün öncüsü Yemeksepeti’nde de diyet yemek siparişleri gün geçtikçe artıyor. Yemeksepeti Pazarlama Direktörü Barış Sönmez, "Salata, zeytinyağlılar, balık, ızgara et, ızgara tavuk ve çorbaların yer aldığı diyet yemeklerine ilgi yoğun. 2016 verilerine göre, bu kategorilerdeki siparişler ise toplam siparişlerin yaklaşık yüzde 25’ini oluşturuyor. Diyet yemeklerinde en çok sipariş eden yaş grubu 30-39 arası” diye anlatıyor.