Kahramanmaraşlı Mado da depremde ciddi kayıplar verdi. Depremde 60 çalışanını kaybeden ve üç tesisi hasar alan Mado'nun kent merkezindeki altı mağazası hasarlı. Mado'nun patronu Mehmet Kanbur, "Normalleşmek için mücadele veriyoruz" diyor.
9 Mart - 1 Nisan 2023 tarihli sayıdan
Felaketin merkez üssü Kahramanmaraş'ın önde gelen markalarından Mado'nun depremle birlikte kentteki üç tesisi zarar gördü. Şehir merkezinde altı mağa zası olan Mado'nun 60 çalışanı ise depremle hayatını kay betti.
Deprem felaketini bölgede yaşayan Mado Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kanbur, depremin ardından çalışanlarının yanından hiç ayrılmadığını söylüyor. Kanbur, deprem sonrasında yaşadıklarını Ekonomist'e anlattı.
Deprem felaketi sırasında Kahramanmaraş'ta mıydınız? Siz depremi nasıl yaşadınız?
Yaşanan deprem felaketini burada yaşadım. Evimiz yıkılmadı fakat üç tesisimizin ikisi ağır hasar aldı. Çalışanlarımızdan 60 kişiyi kaybettik. Anlatması zor ve ciddi bir felaket yaşadık. Şehir içindeki bütün mağazalarım kapalı durumda. Dediğim gibi dostlarımızı, çalışanlarımızı kaybettik.
Normalleşmek için ciddi mücadele veriyoruz. Devletin destekleri var ama bizler de elimizden geldiğince buradayız. Açıkçası bizler de şehri düştüğü yerden kaldırmaya çalışıyoruz. Burada doğduk, canımız kanımız memleketimiz.
Peki siz nerede kalıyorsunuz?
Bizler de arabalar içinde kalıyoruz. Normalleşmek için şehir içindeki tesise yakın 350 tane konteyner kent
kurdum. Fabrikanın orada 80 kadar çadırımız var. Ama neticede bizim de gücümüz sınırlı. Biz moral bulmaya çalışıyoruz. Kaybettiklerimizi bulmaya çalışıyoruz.
Sözünü ettiğim gibi arabalarda, tesisin oradaki konteynerlerde kalıyorum. Şu anda da havaalanına yakın olan fabrikadayım. Bizler Kahramanmaraşlıyız ve gitmedik, buradayız, şehir içindeyiz. Ama bizim de gücümüz sınırlı. Devletten beklentilerimiz var. Ciddi boyutta destekler lazım.
Şehrin psikolojisi bozuk Yaşayan herkes kötü durumda. Sadece Kahramanmaraş değil, Türkiye sallanıyor. Bu felaketten herkes önce ders alıp, sonra önlemini almalı. Üzerimize düşeni hepimiz yapmalıyız. Allah insana akıl verdi, kullan diye. Ama tedbirler konusunda daha güçlü adımlar atılmalı.
Depremin üzerinden beş hafta geçti, şehir merkezinde durum nasıl?
Şehir merkezi çok kötü durumda. Bizim de bütün restoranlarımız ve tesislerimiz zarar gördü. Dört restoranımız apartman altında kaldı. Babamdan kalan mağazamız ağır hasarlı.
Bir tek fabrikadan satış olan mağazamız kaldı ama onu da çalıştıramıyorum. Elbette Mado olarak sorumluluğumuz var. Çalışanlarımıza karşı sorumluluğumuz var. Biz hep yük almayı bildik. Bunu da başaracağız diye düşünüyorum. Şehir ayağa kalksa gerisi kolay aslında.
Hükümet belli destekleri açıkladı. Bu destekler yeterli mi, başka hangi adımlar atılabilir?
Evet destekler açıklandı ama mesela biz çalışanlara bir maaş veriyoruz, devlet de yarım maaş versin ki birkaç yıl insanlar moral bulsun ve burada kalmaya devam etsin. Eğer cazip imkanlar yaratılmazsa insanlar burada kalmaz ve sanayi çöker. Sadece bu değil, devletten istediklerimiz var.
Devlet buradaki insanlara yarım maaş versin, evlerden kira almasın, daire benim ama sen içinde bedava otur desin bari. Bina devletin olsun ama insanlar otursun. Cazibe merkezi haline gelmesi için ne gerekiyorsa yapılmalı. Eğer bunlar sağlanmazsa şehir ayakta kalmaz. İnsanlar, Kahramanmaraş'ta kalacağıma başka yere giderim, diyecekler. Psikolojimiz bozulmuş zaten, ekonomi de bozulmamalı.
Eğer kalan insanlarımızı da kaybedersek şehrimiz ülkeye de katkı sağlayamaz. Dünyanın birçok yerinden müşteriler arıyor mal istiyorlar. Ama bu taleplere inanının hiç cevap veremiyorum. Düşünün insanların yatacak yeri yok, altyapısı yok, morali bozuk, cenazeleri var hepsinin. Sosyal hayat hala normalleşmedi. Burada altyapı, üst yapı lazım ki insanlar kalabilsin. Ben cenaze çıkarıyorum, yanınızdayım demeye çalışıyorum.
Şirket olarak bir yol haritanız var mı? Felaketin yaralarını nasıl saracaksınız?
Türkiye genelinde 350, yurtdışında yaklaşık 38 mağazamız var. Biz hayvancılık sektöründen de alımlar yapıyoruz biliyorsunuz. Şimdi onları da destekliyorum. Hayvanları telef olmayanlar ürünlerini nereye satacak bilmiyor. Sütü alıyorum ama piyasa yok. Yem veriyorum. Ben aldıklarımı dağıtıyorum.
Bakın benim yüküm çok ağır. Bir iplik tesisi değil ki veya başka bir tesis. Kapattım bitti diyemezsin. Burada canlılar var. Barınma, yem, üretileni verecek yer yok. Her gün süt sağması gereken çiftçi ne yapacak? Sütü sokağa dökemeyeceğine göre; 'sütü ver, paranı al git' diyoruz. O sütü de işçilerime veriyorum. Üç öğün yemeklerini veriyorum.
Bütün Maraş "Mado nerede?" diyor. Benim gücüm de bu kadar. Benim de malım mahvoldu, tesislerim yıkıldı. Şehir içinde iki tesis hasarlı, dondurma, baklava, börek gibi ürünlerde ihracat durdu. Çünkü ürünlerimiz yurtdışına buradan gidiyordu. Halka moral verelim önce. Bizim istediğimiz bu. Ben bana düşenin fazlasını yapıyorum. Asker gibi memleketimi bekliyorum.
Bir çivi daha çakabilir miyim onu düşünüyorum. Maddi hasar çok ama hesaplamadık. Hayattayız, gerisi kolay. 2 bin kişiye maaş veriyorum. Evleri yok. Yatacak yer, yemek sağlıyorum. Bunun altından da kalkacağız, yapacak bir şey yok.
“MARSU MARKASIYLA ÜRETİM YAPAN SU TESİSİM ZARAR GÖRDÜ”
‘'Benim su fabrikamda hasar var. Su tesisimin kaynağından çamur akıyor. Şehre 30 km mesafede su tesisi ama kullanılamaz durumda, içindeki ürünler dağıtıldı zaten. Evet, insanlar ‘su versene' diyor. Hatta ‘Mado nerede?' diye bana saldırıyorlar. Bizim kanımız canımız burada, ben buradayım. İnsanlar devleti aramıyor ama Mado'yu arıyorlar.
İnanın ağırıma gidiyor. Mado'ya ait olanlar dağıldı. Fırınlarımda adam yok açayım, tesisler hasarlı, restoranlar yıkıntı altında kaldı. İstanbul'dan konuşuyorlar. Ama ben buradan konuşuyorum, buradayım. Çevremdeki insanlara destek olmaya çalışıyorum. İnsanlar bunalımda. Ben dolaşıyorum, buradayız endişe