ÜLKELERİN YEREL DÜZENLEMELERİNDEKİ FARKLILIKLAR NEDENİYLE ORTAYA ÇIKAN VERGİ KAYIPLARI UZUN ZAMANDIR TARTIŞILIYOR. BUNUNLA İLGİLİ OLARAK G20 VE OECD ÜYESİ ÜLKELER ORTAK BİR GİRİŞİME İMZA ATARAK, “BEPS (KÂR AKTARIMI YOLUYLA MATRAH AŞINDIRMASI) EYLEM PLANI”NI DEVREYE SOKTULAR.
M. FATİH KÖPRÜ
[email protected]
www.vergidegundem.com
Hızla küreselleşen dünya ekonomisi, yatırımların ülkeler arasında kolayca dolaşımına olanak sağlıyor. Bu hareketlilik ve ülkelerin yerel düzenlemelerindeki farklılıklar vergi kayıplarını da kaçınılmaz hale getiriyor. G20 ve OECD üyesi ülkeler de bu sorunla başa çıkabilmek adına ortak bir girişime imza atarak “BEPS (Kâr Aktarımı Yoluyla Matrah Aşındırması) Eylem Planı”nı devreye soktular. Bu plan geçtiğimiz ay Antalya’da yapılan G20 zirvesine katılan tüm ülkeler tarafından onaylandı. BEPS Eylem Planı vergi kayıplarını önlemek amacıyla hazırlanmış olan 15 eylemi içeriyor. Amaç, kazancın, kazancı oluşturan ekonomik faaliyetin yürütüldüğü ve değerin oluşturulduğu yerde vergilendirilmesini sağlamaya çalışmak. Aşağıda kısaca açıklanan eylemlerin ilk etapta G20 ve OECD ülkeleri tarafından hayata geçirilmesi bekleniyor.
DİJİTAL EKONOMİ
BEPS eylem planı çerçevesinde, dijital ekonominin vergilendirilmesindeki sorunlar 1. Eylem’de ele alınıyor. Söz konusu raporda;
1- OECD Model Anlaşması’nın “İşyeri” başlıklı 5. maddesinde sayılan hazırlayıcı ve yardımcı faaliyetlerin kapsamının genişletilerek dijital ekonominin gereklerine uygun hale getirilmesi.
2- Transfer fiyatlandırması rehberinde ilgili değişikliklerin yapılması,
3- Kontrol edilen yabancı kurum kazancına ilişkin kurallarda dijital ekonominin vergilendirilmesinde ortaya çıkabilecek sorunları önleyici değişikliklerin yapılması öneriliyor.
HİBRİT DÜZENLEMELER
Eylem 2’de, karma uyumsuzluk yaratan (hibrit) düzenlemelerin etkilerinin ortadan kaldırılması konusu ele alınıyor. Söz konusu raporun ilk bölümü, hibrit düzenlemelerin etkilerini azaltmak üzere ülkelerin uygulaması tavsiye edilen yerel mevzuat hükümlerinden, ikinci bölümü ise OECD Model Anlaşması’nda yapılması tavsiye edilen değişikliklerden oluşuyor.
KONTROL EDİLEN YABANCI
Ülkemizde de önem verilen bir konu olan “Kontrol Edilen Yabancı Kurum Kazançları” ise Eylem 3’te tartışılıyor. OECD, bu raporda, kontrol edilen yabancı kurum kazançlarının tespiti ve vergilendirilmesi ile ilgili yapılmasını gerekli gördüğü yerel mevzuat değişiklikleri konusunda ülkelere önerilerde bulunuyor. Öneriler temel olarak “Kontrol Edilen Yabancı Kurum” ve “Kontrol Edilen Yabancı Kurum Kazancı” kavramlarının tanımlanması,yeni eşiklerin belirlenmesi ve çifte vergilendirmeyi önleme konularında yoğunlaşıyor.
FAİZ ÖDEMELERİ
Eylem 4; ilişkili şirketlerin, özellikle grup şirketlerinin aralarında gerçekleştirdikleri finansal işlemlere ilişkin faiz ödemelerinin gider olarak indirimi sonucu oluşturdukları matrah kaybı ile ilgileniyor. Raporda, grup içi finansal işlemlerin kötüye kullanılmasını engellemek adına birtakımtavsiyelerde bulunuluyor. Tavsiyeler arasında, FAVÖK’ün (Faiz Amortisman ve Vergi Öncesi Kar) yüzde 10’u ila yüzde 30’unu aşan faiz ödemelerinin indirilememesi ve grup içi faiz ödemelerinin indirilmesinde ek yüzde sınırı getirilmesi göze çarpıyor.
ŞEFFAFLIK
Eylem5 raporunda, zararlı vergi planlamasını önlemek adına işlemlerde aranacak esaslılık unsurunun kuvvetlendirilmesi ve şeffaflığın artırılması konu ediliyor. Bu kapsamda fikri mülkiyet (IP) haklarına dair işlemlerde aranacak esaslılık unsurunun kapsamının genişletilmesi, hangi fikri mülkiyet rejimlerinin kabul edilebilir olup hangilerinin olmadığı ve zararlı tercihli rejimler gibi konular ele alınıyor. Daha önce ülkeler arası yapılmış olan bilgi değişim anlaşmalarının kapsamlarının özellikle şeffaflık ilkesini kuvvetlendirmek adına genişletilerek, talep üzerine bilgi paylaşımı yanında anlık bilgi değişiminin sağlanması da öneriler arasında yer alıyor.
KÖTÜYE KULLANIM
Eylem 6, çifte vergilendirmeyi önleme (ÇVÖ) anlaşmalarının kötüye kullanılmasının ve bu yolla “çifte vergilendirilmeme” durumunun ortaya çıkmasının önüne geçmeyi amaçlıyor. Bu doğrultuda 6 numaralı eylem planı, mevcut OECD Model Vergi Anlaşması hükümlerini değiştirerek; ÇVÖ anlaşmalarının kötüye kullanımını engelleyici yeni hükümler getiriyor. Rapor, anlaşmalarda yer alabilecek iki alternatif hüküm olarak Yararlanmanın Sınırlandırılması (LOB) ve Gerçek Amaç (Principal Purpose Test) ilkelerini getiriyor.
İŞYERİ TANIMI
Eylem 7, OECD Model Vergi Anlaşması’nda ve özellikle de ülkeler arasındaki ÇVÖ anlaşmalarında düzenlenen daimi işyeri (permanent establishment) teriminin tanımında değişiklikler yapılmasını öngörüyor. Bunun nedeninin ise şirketlerin ÇVÖ anlaşmalarındakimevcut daimi işyeri tanımındaki belirsizlikleri kendi lehlerine kullanarak diğer ülkelerde daimi işyeri oluşturmadan iş yapmalarının önüne geçmek olduğu belirtiliyor. Daimi işyeri tanımının; komisyoncuları ve daimi işyeri tanımının dışında tutulan hazırlayıcı ve yardımcı faaliyetleri (depolama, dağıtım, teşhir, bilgi toplama gibi) kapsayacak şekilde genişletilmesi hedefleniyor.
TRANSFER FİYATLANDIRMASI
OECD’nin Transfer Fiyatlandırması Rehberi’nin Eylem 8, 9 ve 10 aracılığıyla güncellendiğini görüyoruz. Buna göre Eylem 8, gayri maddi hakların grup şirketleri arasında el değiştirmesi yoluyla vergi matrahının aşındırılmasını önlemeyi hedefliyor. Raporda bu durumun önüne geçmek için gayri maddi hak tanımının açık bir şekilde ortaya konulması, gayri maddi varlıkların transferi ve kullanılması nedeniyle oluşan masrafın dağıtılmasında bu değeri yaratan tarafın göz önünde bulundurulup dağıtımın buna uygun bir şekilde yapılmasına ilişkin yeni düzenlemeler öne çıkıyor. Eylem 9, risk ve sermaye için transfer fiyatlandırması uygulamalarının değer yaratma kriterine uygunluğunun sağlanmasına ilişkin öneriler sunarken, Eylem10, diğer yüksek riskli iş işlemler için transfer fiyatlandırması uygulamalarının değerlendirilmesi konusunda yenilikler getiriyor.
ORTAK METEDOLOJİ
Eylem 11, BEPS kapsamında uygulanacak değişikliklerin yaratacağı ekonomik etkileri ölçmeyi ve değerlendirmeyi hedefliyor. Bu değerlendirmeyi yapabilmek için gerekli verileri toplamak adına, OECD, üye ülkelerden kendi ekonomik analizlerini içeren raporlar sunmasını talep ediyor. Bu talepler doğrultusunda Türkiye’nin de bir OECD ülkesi olarak bu çabaya destek olacağını ve aynı şekilde bu çalışmalardan faydalanacağını söylemek isabetli olacaktır.
AGRESİF VERGİ PLANLAMALARI
Eylem 12, mükelleflere agresif vergi planlamaları hakkında bildirimde bulunma yükümlülüğü getirilmesini öneriyor. Ancak yükümlülüğün uygulanabilmesi için ülkelerin öncelikle tavsiyelere uymaya karar verip, yerel mevzuatlarında düzenleme yapmaları gerektiği vurgulanıyor.
BELGELENDİRME
Transfer Fiyatlandırmasında Belgelendirme ve Ülke Bazlı Bildirime İlişkin Rehber şeklinde adlandırılan Eylem 13 ise transfer fiyatlandırmasında daha kapsamlı belgelendirme yükümlülükleri getiriyor ve emsallere uygunluk ilkesi kapsamında yapılan değerlendirmelerin yeknesaklaşmasını amaçlıyor.Bu amaçlar doğrultusunda üç kademeli bir belgelendirme yapısı ortaya çıkmış oluyor: Ana Belge (Master file), Ülkeye Özgü Belge (Local file) ve Ülke Bazlı Bildirim (Country-by-Country Reporting). Bu belgelendirme türleri arasından sadece “Ülkeye Özgü Belgelendirme” Türkiye’de kullanılmakta olup diğer iki belgelendirme türü Türkiye için tamamen yeni olma özelliğini taşıyor.
TAHKİM
Eylem 14, küreselleşmenin etkisiyle her geçen gün artan uluslararası vergisel uyuşmazlıkların çözülmesinde Karşılıklı Anlaşma Usulleri’nin daha etkin bir şekilde kullanılmasını hedefliyor. Bu şekilde uluslararası vergi uyuşmazlıklarında tahkim yolunun yaygınlaştırılması ve daha etkin hale getirilmesi amaçlanıyor.
ÇOK TARAFLI ANLAŞMA
Son olarak, Eylem15’te, geçmişi 1920’lere dayanan mevcut ÇVÖ anlaşmalarının tüm çabalara rağmen günümüz ekonomik koşullarıyla uyumlulaştırılamadığı belirtiliyor ve BEPS projesi ile beraber gelen yeniliklerin layıkıyla hayata geçirilmesinin ancak çok taraflı bir anlaşmanın imzalanması ile sağlanacağı söyleniyor. Raporda bu doğrultuda bir geçici çalışma grubu kurulduğu ve 90’a yakın ülkenin katılım gösterdiği bu grubun çok taraflı doküman hazırlama çalışmalarına başladığı da ifade ediliyor. Önümüzdeki dönemde ülkelerin, yerel mevzuatlarında yukarıda özetlediğimiz eylem planları çerçevesinde yeni düzenlemeler yapmaları bekleniyor. Özellikle çok uluslu şirketlerin ve uluslararası piyasalarda yoğun olarak iş yapan şirketlerin BEPS Eylem Planı’nın dünya çapındaki uygulamalarını takip ederek, kendi durumlarını analiz ederek, öngörülen değişikliklere önceden hazırlıklı olmaları gerektiğini hatırlatmak isteriz.