Deprem felaketinin ardından piyasalarda denge arayışı sürüyor. Mart ayı portföy önerilerinde ilk sırada yer alan hisseyi, olası risklere karşı 'dengeleyici' olarak görülen altın ve TL mevduat takip ediyor. Yatırımcılara, temkinli olmaları ve portföylerde çeşitlendirme yapmaları öneriliyor.
Not: 05-18 Mart 2023 tarihli sayıdan
Yaşanan deprem felaketi sonrası oldukça zor günlerden geçerken piyasalarda da denge arayışı sürüyor. Bundan sonraki süreçte, özellikle de seçimlere kadar, yaşanan deprem felaketine yönelik gelişmelerin özellikle ekonomi boyutu üzerinden piyasalarda da yankı bulmaya devam edeceği öngörülüyor.
Yaklaşan seçim süreciyle birlikte genişlemeci mali politikaların ağırlık kazanabileceği, enflasyonda ise katı seyrin devam edebileceği beklentisi ağırlık kazanıyor.
Bu süreçte; TL varlık fiyatlama davranışlarına, ülke risk priminin (CDS) gelişimine ve jeopolitik risklere ek olarak yurtdışı piyasalardaki risk iştahındaki dalgalanmaların, küresel merkez bankalarının adımlarının ve küresel piyasalardaki gelişmelerin yakından takip edilmesi gerektiği üzerinde de duruluyor.
HİSSE, İLK SIRADA
Peki, bu kritik süreçte yatırımcılar nasıl hareket etmeli? Uzmanların önerilerinde öne çıkan noktalar neler? Piyasalarda hareketliliğin yüksek olduğu bu dönemde, beş aracı kurumun yöneticilerine mart ayının sonuna kadarki süreçte yatırımcılara nasıl bir portföy dağılımı önerdiklerini sorduk. Ayrıca yine bu dönem için uzman isimlerin borsa, dolar, altın ve gösterge faiz tarafındaki beklentilerini de öğrendik.
Uzmanların ilk çeyrek sonuna kadarki sürece ilişkin portföy dağılımında ilk sırada, yüzde 40 payla hisse yer alıyor. Onu yüzde 23 ile altın ve yüzde 22 payla TL mevduat takip ediyor. Doların payı ise sadece yüzde 6 seviyesinde bulunuyor.
Deprem felaketi sonrası atılan adımların Borsa İstanbul'u (BİST) bir süre daha desteklemesi beklenirken hisse seçimine dikkat edilmesi ve hisse bazında 'seçici' olunması gerektiği de kaydediliyor. Temkinli duruşun ve portföylerde çeşitlendirme yapmanın önemine dikkat çekilirken altın ve TL mevduat ise olası risklerde 'dengeleyici' role sahip yatırım araçları olarak öne çıkıyor.
DESTEKLEYİCİ FAKTÖRLER
Önerilerde hissenin en çok önerilen yatırım aracı olmasının birçok nedeni var. Ziraat Yatırım Genel Müdürü Uğur Boğday; kamu düzenlemeleri, şirketlerin devam eden hisse geri alımları, kurdaki sakin görüntü, faizin halen enflasyonun altında olması gibi faktörler nedeniyle hisse tarafının ağırlığının yüksek kalabileceğini söylüyor ve hisseye yüzde 50 pay ayırıyor.
Portföyün diğer yarısı için dağılımını yüzde 30 altın-yüzde 20 TL mevduat olarak yapan Uğur Boğday; varlıklarda aşırı hareketler gözlenmesi durumunda pozisyonlanmada kısmi değişiklik yapılabileceği notunu da düşüyor.
2023 yılı ilk çeyrek bilanço beklentilerinin BİST-100 Endeksi'ni destekleyebileceğini öngören Global Menkul Değerler Araştırma Direktörü Banu Dirim'e göre; mart ayı sonuna kadar, portföylerde hisse senetlerinde diğer finansal enstrümanlara kıyasla daha fazla ağırlık verilebilir.
Döviz tarafında Euro'ya kıyasla doları tercih etmekle birlikte portföylerde sınırlı oranda dövizin tercih edilebileceğini kaydeden Dirim; TL'deki stabil seyir ve mevduat oranlarının seviyeleri dikkate alındığında TL mevduatın dengeleyici bir faktör olarak kullanılabileceğine işaret ediyor.
Banu Dirim, buna ek olarak küresel finansal piyasalarda ön plandaki jeopolitik riskler dikkate alınarak portföylerde belirli oranda altın pozisyonu taşınabileceğinin de altını çiziyor.
PİYASALAR BEKLEMEYE GİRER Mİ?
Hissenin açık ara farkla önerilmesiyle birlikte borsaya yönelik beklentilere de değinmek gerekiyor. Mart ayı sonuna kadarki süreçte borsaya yönelik iyimserlik devam etse de dikkatli ve temkinli olmakta fayda olduğu uyarısı da yapılıyor.
Temkinli duruşunu koruyan isimlerden biri olan ÜNLÜ & Co Araştırma Bölümü Kıdemli Müdürü Murat Akyol'un mart sonu için endeks beklentisi 5.000-5.250 bandında bulunuyor. ABD Merkez Bankası FED'in faiz artırımlarına devam etmesinin yurtdışında sıkı para politikalarına yönelik endişeleri ön planda tuttuğuna değinen Murat Akyol, bu durumun hisse senetlerinin güç kazanmasına çok fazla izin vermediği analizi yapıyor.
"Yurtiçinde giderek yaklaşan seçim tarihinin piyasaları beklemeye itme potansiyeli söz konusu" diyen Akyol; bu nedenlerle mart sonuna kadar mevcut seviyelerden uzaklaşılarak net bir trend oluşmasını beklemiyor.
Ahlatcı Yatırım Genel Müdürü Tuncay Karahan; deprem felaketinin ardından atılan, algoritmik işlemlerin kısıtlanmasına yönelik tedbirler, şirket geri alımlarında stopajın sıfırlanması, varlık fonundan gelecek destek, BES'ten gelecek likidite gibi adımların BİST'teki seyrin yukarı yönlü olmasına destek verebileceğini tahmin ediyor.
"Ancak hem deprem nedeniyle oluşan bazı belirsizliklerin hem de seçim atmosferinin etkisiyle BİST'te yerli yatırımcı ağırlığıyla devam edecek hareketlerde yükselişler daha sınırlı kalabilir" diyen Karahan; bu bağlamda BİST'in mart ayı sonunda 5.250-5.500 aralığında olabileceğini öngörüyor.
Ziraat Yatırım'dan Uğur Boğday, daha iyimser beklentilerle BİST'te deprem sonrasındaki dengenin 6.000 seviyesine yakın gerçekleşebileceğini düşünüyor. Şirketlerin ve bankaların tarihlerindeki en kârlı dönemlerinden birinde olduklarını vurgulayan Boğday; deprem bölgesinde birçok sektörü besleyen inşaat faaliyetlerinin başlayacak olmasının büyümedeki kısmi olası daralmanın geçici olmasını sağlayacağını da tahmin ediyor.
"ABD'den güçlü gelen son veriler FED'e yönelik şahin beklentileri artırıp yurtdışı borsaların ve altının cazibesini, en azından önümüzdeki haftalarda, bir miktar azaltabilir" diyen Uğur Boğday'a göre, bu da BİST'in 'alternatifsizlik' hikayesini biraz ön plana çıkabilir.
Ayrıca kamunun borsaya yönelik destekleyici tedbirlerinin de önemli olduğuna işaret eden Boğday; borsanın ucuz olması gibi faktörlerin de destekleyici olabileceğini sözlerine ekliyor.
TL İÇİN RİSKLER NELER?
Son dönemde dolar/TL cephesinde de hareketlenmeler görülüyor. Şubat ayı boyunca 18,80'in altına inmeyen dolar/ TL'de, yukarı yönlü hareketler 20 Şubat'tan itibaren hızlandı ve 18,88 seviyeleri de aşıldı.
TCMB'nin faiz indirimlerine ve yüksek enflasyona rağmen bu süreçte TL'nin global olarak bakıldığında dolara karşı en az değer kaybeden para birimleri arasında olduğu kaydedilse de TL için halihazırda birçok riskin varlığına da dikkat çekiliyor.
Global Menkul Değerler'den Banu Dirim; kur korumalı mevduat (KKM) tarafında son dönemde üst faiz sınırının kaldırılmasının ve düzenleyici kurumların önlemlerinin TL'ye yönelik talebin artmasını sağladığına dikkat çekiyor.
Ancak FED'in politika adımlarına dair belirsizliğin sürmesi dolayısıyla mart ayı sonuna kadarki dönemde dolar/TL kurunda hareketlilik görülebileceği uyarısında bulunan Dirim; "Özel sektörün yurtdışından sağladığı kredi borcu verilerine bakıldığında, mart ayında şubat ayına göre yükümlülüğün artış göstermesi de kısa vadede TL için bir risk unsuru oluşturuyor" diyor.
Ahlatcı Yatırım'dan Tuncay Karahan; KKM, bankalara ve ihracatçılara getirilen uygulamalar ile birlikte merkez bankasının faiz politikası birlikte değerlendirildiğinde kurda mart ayı sonuna kadar ne aşağı yönlü önemli bir hareket ne de hızlı bir yukarı çıkış bekliyor.
"Enflasyonda devam eden yukarı yönlü seyir, kurdaki yukarı yönlü eğilimin bir adım daha önde olmasına neden olacak gibi görünüyor" diyen Karahan; mart ayı sonunda dolar/TL'nin 18,00-20,00 bandının ortalarında bir yerde olmasını bekliyor.
YÜZDE 8,5'A İNDİ
Her ne kadar son dönemde döviz piyasasının faiz politikasıyla geleneksel ilişkisi bozulsa da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz kararları dolar/ TL'nin seyri açısından hala takip edilen başlıklar arasında bulunuyor.
2022 Ağustos-Kasım dönemindeki dört toplantıda 500 baz puanlık indirime giden ve 2022'yi yüzde 9'luk politika faiziyle kapatan TCMB, 2023'ün ocak ayındaki ilk toplantısında da faiz oranını yüzde 9 seviyesinde sabit tutmuştu.
TCMB, şubat ayındaki Para Politikası Kurulu'ndan (PPK) ise politika faizini yüzde 9'dan yüzde 8,5'e indirdi. Piyasada faizlerin sabit tutulacağı beklentisinin yanı sıra 100 baz puanlık indirim öngörüsü de vardı.
Gedik Yatırım Başekonomisti Serkan Gönençler; TCMB'nin deprem sonrasında artan enflasyonist risklere karşın büyüme önceliğini koruduğunu düşünüyor. Gönençler; 100 baz puan yerine 50 baz puanlık bir indirim tercih edilmesinin nedeninin ise bankanın dikkat çektiği enflasyonist riskler olduğu kanaatinde.
FAİZ İNDİRİMLERİ SÜRER Mİ?
İş Yatırım Ekonomisti Dağlar Özkan; "TCMB'nin basın duyurusu metninde, depremin 'olumsuz etkilerini en düşük seviyelere indirmek' için faiz indirildiği ve uygun finansal koşulları sağlamanın öncelik görüldüğü açıklanıyor" diyor.
Depremin iktisadi faaliyet üzerindeki olumsuz etkilerinin değerlendirildiğinin ve sanayi üretimine yönelik destekleyici finansal koşullar sağlamanın daha da önemli hale geldiğinin vurgulandığını kaydeden Özkan; yaşanan felaketin orta vadede büyüme performansı üzerinde kalıcı bir etkisi olmayacağı görüşüne katıldığı notunu da düşüyor.
Dağlar Özkan, analizine şöyle devam ediyor: "Metinde kullanılan dilden dep-remzede bölgeyi desteklemek ve yeniden inşa faaliyetlerini fonlan-mak için ilave araç veya düzenlemelerin açıklanabileceğini ancak ilave faiz indirimleri olmayacağını anlıyoruz. TCMB, 'ölçülü' olarak nitelendirdiği faiz indiriminin deprem sonrası toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu görüşünü paylaşıyor.
Aşırı negatif ve aşırı genişleyici seviyelere denk düşen politika faizinin daha fazla düşürülmesi yerine depremzede bölgeye yönelik olarak bölgede reeskont ve yatırım kredilerinde vade uzatımı gibi yeni seçici politikalar açıklanmasını bekliyoruz. Seçimlere kadar yüzde 8,5'lik politika faizinin değişmeyeceğine inanıyoruz."
YÜZDE 10-12 BANDI
Politika faizi yüzde 8,5'e indirilse de iki yıllık gösterge tahvil faizi yüzde 10'ların üzerindeki seyrini koruyor. Ahlatcı Yatırım'dan Tuncay Karahan; mevcut kur politikası kapsamında bankalara getirilen yükümlülüklerle tahvil alımları-nın gerçekleşmesinin, tahvil faizlerini düşürdüğü bilgisini veriyor.
"Mevcut politikadan tam manasıyla bir geri dönüş olmadığı için gösterge tahvil faizinin yüzde 10-12 bandında seyrettiğini izliyoruz" diyen Karahan; deprem felaketi ve seçim belirsizlikleri bir arada değerlendirildiğinde faizlerde yukarı yönlü hareketler meydana gelse de mart ayı sonunda gösterge tahvilin yüzde 10-12 bandında yer almaya devam edeceği tahmininde bulunuyor.
ÜNLÜ & Co'dan Murat Akyol; kurdaki sakin görünümün aynı ölçekte olmasa da tahvil faizlerinde de kendini gösterdiğini kaydediyor. Düşük volatilitenin hâkim olduğu piyasada bir aylık süre zarfında anlamlı bir farklılık beklemeyen Akyol, gösterge faizde yüzde 10-12 bandında bir seyir öngörüyor.
Ziraat Yatırım'dan Uğur Boğday ise mart ayı sonu için gösterge faizde yüksek tek haneli rakamlara ve yüzde 8-10 bandına işaret ediyor. Boğday, bunun nedenini, "Tahvil fiyatlaması tarafında, düzenleyici kurumların uygulamaya koyduğu regülasyonlar nedeniyle piyasa faizleri enflasyonun çok altında ve politika faizine yakın. Bunun devam edebileceğini düşünüyoruz" diyerek açıklıyor.
TUNCAY KARAHAN AHLATCI YATIRIM GENEL MUDURU
"KAMU HARCAMALARINDA ARTIŞ ENFLASYONU OLUMSUZ ETKİLEYEBİLİR"
"Deprem felaketi sonrası yaraların sarılması için kamu harcamalarında önemli bir artış söz konusu olacak. Bu durum, bütçe dengesini açık yönünde zorlayacak bir gelişme yaratabilir ve enflasyona olumsuz etki edebilir. Ayrıca TCMB, yaşadığımız bu üzücü olayın ekonomik büyüme üzerindeki olası olumsuz etkisine istinaden faiz indirim sürecine yeniden devam edebilir. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz günlerde faizlerle ilgili olarak indirim mesajını tekrar vermişti. Bu durumun kur ve enflasyon üzerinde de etki yaratması mümkün olabilir. Seçime kadar geçecek sürede kontrollü kur politikasının bu gelişmeler çerçevesinde sürdürüleceğini düşünüyoruz."
SARI METALDE NE BEKLENİYOR?
Son dönemde hem ons altın hem de gram altın tarafında hızlı yükseliş eğilimlerinin olmadığı ve görece yatay bantta bir seyir hâkim. Ons altın; 1 Şubat'ta 1.950 dolar ile son zamanların en yüksek seviyesini görse de bu yükselişi sürdüremedi ve şubat ayını 1.825-1.830 dolar bandında kapattı.
Yine 1 Şubat'ta 1,180 TL ile zirvesini yenileyen gram altın da ay içinde kademeli şekilde 1,100 TL'nin altına kadar geriledi. Bu noktada dolar/TL kurunda kısa vadede anlamlı bir farklılık beklemediğinden, gram altında görünümü daha çok ons altının yönünün belirleyeceği görüşü ağırlık kazanıyor.
FED BASKISI HİSSEDİLİYOR
GCM Yatırım Genel Müdürü Alper Nergiz; mart ayının sonuna kadarki sürece bakıldığında, kurdaki sakin seyrin ve ons altın üzerindeki FED baskısının, gram altındaki yükselişleri sınırlayabileceği görüşünü paylaşıyor. Nergiz'e göre; gram altında 1,100-1,150 TL bölgesi içerisindeki fiyatlama reaksiyonu mart ayı sonuna kadarki bölümde devam edebilir.
Ons altın tarafında ise FED'in son gelen veriler neticesinde zirve faiz seviyesini yukarı yönlü revize etme beklentisinin ons üzerinde baskı yarattığını söyleyen Alper Nergiz; "Ancak 2023'ün son bölümde FED'den faiz artırım döngüsüne son vereceğine ve 2024 için indirim yapabileceğine ilişin sinyaller gelebilir" diyor. Nergiz; bu nedenle uzun vadeli görünümde ons altın tarafındaki iyimserliğin desteklenebileceğini belirtiyor.
1,200-1,250 TL'Yİ TEST EDEBİLİR
Global Menkul Değerler'den Banu Dirim; küresel piyasalarda artan jeopolitik ve diplomatik risklerin kısa vadede altın fiyatını desteklediğini kaydediyor.
"FED'in mart ayında gerçekleştireceği toplantısında alacağı kararlara yönelik belirsizlikler ise dönem dönem altın fiyatında dalgalanmalara neden oluyor" diyen Dirim'e göre; sarı metalde, önümüzdeki dönemde FED'in faiz artırımlarına dair sinyallerine bağlı seyrin devam etmesi olası gözüküyor.
Gram altında da ons altına paralel kısmi yükseliş isteğinin gündeme gelebileceğini tahmin eden Banu Dirim, gram altının mart ayının sonuna kadar 1,200-1,250 TL bölgesini test edebileceğini öngörüyor.
Alnus Yatırım Araştırma Direktörü Volkan Dükkancık, piyasaların içinde bulunduğu çok bilinmeyenli denklem içerisinde yatırımcılara temkinli duruşlarını korumaya devam etmelerini öneriyor.
Gram altının hem ons altın hem de dolar/TL'deki yükselişlere karşı 'korunak' olduğunu kaydeden Volkan Dükkancık'a göre; yatırımcılar, portföylerde çeşitlendirme yaparken global çapta yüksek kalmaya devam eden enflasyonu düşünerek portföy çeşitlendirmesi içerisinde en az yüzde 20 oranında gram altın bulundurmalı.