TALAT YEŞİLOĞLU
[email protected]
Kurların bir yılda yüzde 25 civarında arttığı bir ortamda ihracatın yüzde 10, ithalatın ise yüzde 17 artmasının ne anlama geldiğinin konuşulmadığı bir ortamda olduğumuzu anımsatırım. Üstelik, ihracattaki artışı ne pahasına elde edebildik?
Geçen sayımızda yer verdiğimiz gibi, kg birim değeri 1.36 dolara düştü. 2014'te bu değer 1.60 dolardı. Özetle, üç yıldır ürünlerimizi daha ucuza satmak zorunda kalıyoruz.
Bunun temel nedenleri, teknolojideki hızlı değişim, dijitalleşmenin getirdiği maliyet avantajı ve lojistik maliyetleri. Dijitalleşme yönünde atılacak olumlu adımların, Türkiye'deki üretim sürecini dünyadaki en gelişmiş seviyeye ulaştırmak için ciddi bir katkı yapacağına olan inancımı koruyorum. Üstelik, Türk endüstrisi, inanılmaz düşük bir maliyetle devler liginin bir parçası olabilir. Bu fırsatı kaçırmanın vebali büyük.
İkinci ve yine bana göre çok önemli bir etken de lojistik maliyetleri. Siz de takdir edersiniz ki, lojistik maliyetleri sadece iç pazarda değil ihracat pazarlarında da ciddi bir avantaj sağlayabildiği gibi dezavantaj da getirebiliyor. Üretimin dışa bağımlılığının yüzde 80'lere yaklaştığı bir ortamda ithalat, sanayinin çarklarının dönmesi için bir zorunluluk.
İthal edilen bir mal ve hizmet üretim sürecine ne kadar düşük maliyetle katılabilirse, o şirkete ihracat için o kadar rekabet gücü sağlayabiliyor. İhracat için de hız inanılmaz bir avantaj. Coğrafya açısından inanılmaz bir konumda olabiliriz. Nitekim de öyleyiz. Lakin, fiyatlarımız ne durumda? Yeni otobanlar ulaşımı kolaylaştırıyor gibi görünüyor ama tahminlerin ötesinde de bir maliyet yaratıyor.
Burada da özel sektöre kritik görevler düşüyor. Onlar da bunun farkında ve bu lojistik ekonomisini 300 milyar liralık büyüklüğe ulaştırdılar. Avrupa Birliği başta olmak üzere, diğer komşu ülkelerin rekabeti ayaklar altına alan uygulamalarına rağmen...
Lojistik sektörünü çok önemsiyoruz. Ayşegül de, hızı, teknolojik dönüşümü ve hizmet kalitesiyle üretim gücümüze pozitif katkı yapan sektörün yeni yatırımlarını araştırdı.
Geçen hafta bu köşede, yeteneklerimize daha fazla sahip çıkılması, korunması gerektiğine ilişkin görüşlerimi belki de 10'uncu kez tekrarladım. İç sayfalarımızdaki bir habere dikkatinizi çekmek istiyorum. Çok uluslu şirketler, Türkiye, Kuzey Afrika, Ortadoğu, Türki Cumhuriyetler gibi bölgeleri tamamen Türk yöneticilerine teslim ediyor.
Doğu Avrupa'dan Çin sınırına kadar olan coğrafya için, Kuzey Afrika dahil olmak üzere, Türk yöneticileri tercih ediliyor. Neden tercih edildiklerini de sorduk, haberimizde yer verdik. Ne demek istediğimi tekrarlamış oldum. Lütfen yeteneklerimize daha çok sahip çıkalım.
Verimi yüksek bir hafta diliyorum.