Endüstriyel internetin arama motoru ve analitik merkezi olmayı hedeflediklerini belirten Maana’nın kurucusu Babür Özden, bugüne kadar 15 milyon dolar yatırım aldıklarını söylüyor.
GÖZDE YENİOVA
[email protected]
Yeni yatırım için de görüşmelerin sürdüğünü ifade ediyor. Özden, “Microsoft ebadındaki şirketlerle rekabet halindeyiz ve o dünyadaki tek start up şirketiz. iki yıl içinde satın alınabilir boyuta geleceğiz” diyor.
Babür Özden, profesyonellikten girişimciliğe geçiş yapan iş insanlarından, Endüstriyel internet pazarında arama motoru olarak faaliyet gösteren ve veri analiz hizmeti sunan Maana’yı Silikon Vadisi’nde kuran Babür Özden, 2012’den beri aldığı yatırımlarla şirketi büyütüyor.
Endüstriyel internetin, makinaların verimli kullanılmasını sağlaması ile birlikte insanlığın günlük hayatını ayakta tutan altyapıda daha az kesinti hissedeceğini söyleyen Özden’e göre, böylece trafik azalacak, sağlık gereçleri daha az bozulacak ve elektrik kesintileri olmayacak. Babür Özden ile Maana’yı ve büyüme hedeflerini konuştuk.
Maana’nın kuruluş hikayesini anlatabilir misiniz? O günden bu yana nasıl gelişim gösterdiniz?
Maana’yı 2012 yılında üç kurucu olarak kurduk. 2013 yazında beş kişi olduk ve 2014’te 10 kişiye ulaştık. Şimdi ise 40 kişilik bir ekibiz. 2013’te General Electric ve Intel yatırımcımız oldu.
2014’te ise dünyanın en büyük petrol şirketlerinden biri olan Chevron şirketimize yatırım yaptı. Şu anda ise yine yeni bir yatırımcı getirmek üzere görüşüyoruz. Bunların hepsi yaptığımız işlere stratejik yatırımlar. Pazar olarak da dünyanın en büyük 500 şirketine odaklanmış durumdayız. Genelde üretim, enerji, endüstriyel altyapıların sigortalanması üzerine faaliyet gösteren şirketlere yönelik pazarda ürünümüzü sunuyoruz.
Bulunduğunuz pazarı nasıl adlandırıyorsunuz? Odaklandığınız alan nedir?
Alanımız endüstriyel internet. İnternetin yeni evrimi diyoruz. Bildiğiniz web 20 yaşını doldurdu. Bu klasik internet insanları servisler ile bilgiye ve birbirlerine bağlıyor. Endüstriyel internet ise endüstriyel alet edevatı, altyapıyı, süreci birbirine ve internete bağlıyor.
Ama bizim alanımız makinalar arası internet gibi buzdolabı ve cep telefonu gibi cihazları değil, büyük endüstriyel makinaları birbirine bağlıyor. Buna ‘internet of big things’ (büyük şeylerin interneti) diyoruz. Makinelerin hem ürettiği hem de tükettiği veriler var. Bu verilerin kullanılabilir olması gerekiyor. Üreten makineye ve süreci yöneten ile kullanan kişilere bilgi olarak gelmesi için bu veriler kullanılacak.
Endüstriyel internetin amacı nedir? Siz bu alanda neler yapıyorsunuz?
Endüstriyel internetin amacı, alet edevatı daha verimli çalıştırmak. Örneğin elektrik kesintilerini, trafiği, uçakların gecikmesini azaltmak gibi. Tamamen cihazların verimliğini artırmak üzerine kullanılıyor. Cihazların verimliliğini yüzde 2 artırabilirseniz, dünya ekonomisini tek başına yüzde 20 büyütmüş olursunuz.
Endüstriyel internetin de amacı insanları internete bağladığı gibi makineleri de birbirine bağlamak ve onları verimli çalıştırmak. Biz de o dünyanın arama ve analiz motoruyuz. Bilgi arama ve analiz etme hizmeti veriyoruz. Birçok kaynaktan veri alıp onu anında analiz ediyoruz. Büyük endüstriyel şirketlere hizmet sunuyoruz.
Bugüne kadar toplamda ne kadar yatırım aldınız? Bu yatırımlar büyümenizi nasıl etkiliyor?
Kurulduğumuzdan beri 15 milyon dolar yatırım aldık. Yeni bir yatırım daha alacağız. Bu yatırımlar ekibi büyütmemize katkı sağladı. Bizim en büyük masrafımız insan kaynağı. Çünkü insan odaklı bir iş yapıyoruz. Şu an 40 kişilik bir ekibiz ve bu yatırımla 18 ay içinde 80 kişiye ulaşmayı planlıyoruz.
Hedefimiz endüstriyel internetin arama motoru ve analitik merkezi olmak. IBM ve Microsoft ebadındaki şirketlerle rekabet halindeyiz ve o dünyadaki tek start up şirketiz. İlk ürünü olan da biziz. Var olan ürünü bu işe adapte etmeye çalışmıyoruz, sadece bu alana özel ürün geliştirdik. Bu nedenle rakiplerimizle çok rahat baş edebildik. Onlar klasik internette kullandıkları teknolojiyi buraya getirdiler ama tabii çok iyi çalışmadı.
Biz de ürün avantajımızı kullanıp onu geliştirip büyütmek istiyoruz. Yeni yetenekler eklememiz gerekiyor ki diğer şirketlerle farkımızı açık tutalım. İnsan kaynağını artırmayı da bu ürünü geliştirmek için yapacağız.
Endüstriyel internetin geleceğini nasıl görüyorsunuz, yeni neler göreceğiz?
Endüstriyel internetle elektrik kesintileri ve trafik azalacak. İnsansız araçlar kullanılır hale gelecek. Hastanedeki röntgen aletleri daha az arızaya düşecek. İnsanlık, günlük hayatını ayakta tutan altyapıda daha az kesinti hissedecek.
Büyük şirketlerle rekabet ettiğinizi ve bu dünyada tek start up olduğunuzu söylediniz. Sektörünüzde tek start up olmak nasıl bir şey?
Ürün söylediğini yapabiliyorsa ve söylediği şey gerçekten de şirketlere ciddi bir katkı sağlayıp daha önce yapamadıkları bir şeyi yapmalarına olanak sağlıyorsa sorun yok. IBM’in ve Microsoft’un böyle bir ürünü yok ama benim var. Böyle rekabetçi bir ürünüm var ve bunu biz keşfettik. Bu avantajım olduğu sürece rekabetten korkum yok. Bunu istediğimiz hız ve fiyattan satıp hizmet verebiliyor muyuz noktasına bakıyoruz.
Büyük şirketlerin gözü üzerinizdedir. Satın alma teklifleri geliyor mu?
Gelen teklifler var ancak onları paylaşamam. Bunun için işi bir yere kadar getirmemiz gerekiyor. Herhalde iki yıl sonra çok güzel fiyatlarla ki bu milyarlarca dolar olur- satın alınabilir boyuta gelebileceğimizi düşünüyorum. Halihazırda birkaç yüz milyon dolar büyüklüğe sahibiz.
Silikon Vadisi’nde şirket kurup orada start up olmanın farklılığı neler?
Silikon Vadisi’nin dünyada hiçbir yerde olmayan bir kültürü ve sistemi var. Silikon Vadisi’nde büyük şirkette çalıştığını insanlar utanarak söylüyor. İnsanlar start up’ta çalışamıyorsa büyük şirketlerde çalışıyor. Böyle olunca zehir gibi yetenekler start up’larda yer alıyor, büyük şirketlerde değil. Silikon Vadisi’nde 2 milyon kişi start up’larda çalışıyor. Bu kadar yoğun bir coğrafyadaki insanın beyin gücü, dünyada emsali olmayan bir şeyi yaratmak için çalışıyor. Onun yarattığı inanılmaz bir ivme var.
"VADİ'DE BAŞARISIZLIĞA DENEYİM OLARAK BAKILIYOR"
Silikon Vadisi'nde start up'ların başarısızlık konusundaki bakış açısını sorduğumuz Babür Özden, sorumuzu şöyle yanıtlıyor: "Vadi'de çalışan hiç kimse bir start up'ın son bulmasına başarısızlık olarak bakmıyor, deneyim olarak bakıyor. Başarısızlık, istatistiki olarak denenen birçok şeyin olmayacağıdır.
Her10 denenen girişimin yalnızca ikisi başarılı oluyor. Ama sekizi yapmazsan o iki başarılı girişimi bulamıyorsun. Aranan esas konu, onu deneyip yaptın mı? Başarısız diye insanlara takılan bir damga yok. Niye sonu gelmedi diye sorulup nedenleri merak ediliyor"
"START UP'A VARINIZI YOĞUNUZU KOYMADAN OLMAZ"
Türkiye’deki start up ekosistemi giderek gelişiyor. Start up kuracak kişilere sizin tavsiyeleriniz neler olur?
Fikir ve hayal safhasından işi yapma safhasına hızla geçmek gerekiyor. Yapmak için de varını yoğunu ve zamanını oraya koymak gerekiyor. Onu yapmıyorsan girişimci değilsin. Hayatındaki en önemli şey olan zamanını ona vermiyorsan olmaz. İlk başta büyük bir şirkette çalışıyor olabilirsin, akşamları ya da hafta sonları girişime vakit ayırıyor olabilirsin, bunlar güzel başlangıçlar.
Ama öyle bir nokta geliyor ki sadece bu işe odaklanman gerekiyor. Onu yaptıktan sonra yola yalnız çıkmamak gerekiyor. İki kişilik ortaklık çok iyi olur. En fazla üçü geçmeyecek ortaklık kurulmalı. Burada da farklı özelliklerle birbirini tamamlayan ekip oluşturmak gerekiyor. Son olarak da fikir safhasında bile süratle müşteri bulmak lazım.
GÖZDE YENİOVA
[email protected]
Yeni yatırım için de görüşmelerin sürdüğünü ifade ediyor. Özden, “Microsoft ebadındaki şirketlerle rekabet halindeyiz ve o dünyadaki tek start up şirketiz. iki yıl içinde satın alınabilir boyuta geleceğiz” diyor.
Babür Özden, profesyonellikten girişimciliğe geçiş yapan iş insanlarından, Endüstriyel internet pazarında arama motoru olarak faaliyet gösteren ve veri analiz hizmeti sunan Maana’yı Silikon Vadisi’nde kuran Babür Özden, 2012’den beri aldığı yatırımlarla şirketi büyütüyor.
Endüstriyel internetin, makinaların verimli kullanılmasını sağlaması ile birlikte insanlığın günlük hayatını ayakta tutan altyapıda daha az kesinti hissedeceğini söyleyen Özden’e göre, böylece trafik azalacak, sağlık gereçleri daha az bozulacak ve elektrik kesintileri olmayacak. Babür Özden ile Maana’yı ve büyüme hedeflerini konuştuk.
Maana’nın kuruluş hikayesini anlatabilir misiniz? O günden bu yana nasıl gelişim gösterdiniz?
Maana’yı 2012 yılında üç kurucu olarak kurduk. 2013 yazında beş kişi olduk ve 2014’te 10 kişiye ulaştık. Şimdi ise 40 kişilik bir ekibiz. 2013’te General Electric ve Intel yatırımcımız oldu.
2014’te ise dünyanın en büyük petrol şirketlerinden biri olan Chevron şirketimize yatırım yaptı. Şu anda ise yine yeni bir yatırımcı getirmek üzere görüşüyoruz. Bunların hepsi yaptığımız işlere stratejik yatırımlar. Pazar olarak da dünyanın en büyük 500 şirketine odaklanmış durumdayız. Genelde üretim, enerji, endüstriyel altyapıların sigortalanması üzerine faaliyet gösteren şirketlere yönelik pazarda ürünümüzü sunuyoruz.
Bulunduğunuz pazarı nasıl adlandırıyorsunuz? Odaklandığınız alan nedir?
Alanımız endüstriyel internet. İnternetin yeni evrimi diyoruz. Bildiğiniz web 20 yaşını doldurdu. Bu klasik internet insanları servisler ile bilgiye ve birbirlerine bağlıyor. Endüstriyel internet ise endüstriyel alet edevatı, altyapıyı, süreci birbirine ve internete bağlıyor.
Ama bizim alanımız makinalar arası internet gibi buzdolabı ve cep telefonu gibi cihazları değil, büyük endüstriyel makinaları birbirine bağlıyor. Buna ‘internet of big things’ (büyük şeylerin interneti) diyoruz. Makinelerin hem ürettiği hem de tükettiği veriler var. Bu verilerin kullanılabilir olması gerekiyor. Üreten makineye ve süreci yöneten ile kullanan kişilere bilgi olarak gelmesi için bu veriler kullanılacak.
Endüstriyel internetin amacı nedir? Siz bu alanda neler yapıyorsunuz?
Endüstriyel internetin amacı, alet edevatı daha verimli çalıştırmak. Örneğin elektrik kesintilerini, trafiği, uçakların gecikmesini azaltmak gibi. Tamamen cihazların verimliğini artırmak üzerine kullanılıyor. Cihazların verimliliğini yüzde 2 artırabilirseniz, dünya ekonomisini tek başına yüzde 20 büyütmüş olursunuz.
Endüstriyel internetin de amacı insanları internete bağladığı gibi makineleri de birbirine bağlamak ve onları verimli çalıştırmak. Biz de o dünyanın arama ve analiz motoruyuz. Bilgi arama ve analiz etme hizmeti veriyoruz. Birçok kaynaktan veri alıp onu anında analiz ediyoruz. Büyük endüstriyel şirketlere hizmet sunuyoruz.
Bugüne kadar toplamda ne kadar yatırım aldınız? Bu yatırımlar büyümenizi nasıl etkiliyor?
Kurulduğumuzdan beri 15 milyon dolar yatırım aldık. Yeni bir yatırım daha alacağız. Bu yatırımlar ekibi büyütmemize katkı sağladı. Bizim en büyük masrafımız insan kaynağı. Çünkü insan odaklı bir iş yapıyoruz. Şu an 40 kişilik bir ekibiz ve bu yatırımla 18 ay içinde 80 kişiye ulaşmayı planlıyoruz.
Hedefimiz endüstriyel internetin arama motoru ve analitik merkezi olmak. IBM ve Microsoft ebadındaki şirketlerle rekabet halindeyiz ve o dünyadaki tek start up şirketiz. İlk ürünü olan da biziz. Var olan ürünü bu işe adapte etmeye çalışmıyoruz, sadece bu alana özel ürün geliştirdik. Bu nedenle rakiplerimizle çok rahat baş edebildik. Onlar klasik internette kullandıkları teknolojiyi buraya getirdiler ama tabii çok iyi çalışmadı.
Biz de ürün avantajımızı kullanıp onu geliştirip büyütmek istiyoruz. Yeni yetenekler eklememiz gerekiyor ki diğer şirketlerle farkımızı açık tutalım. İnsan kaynağını artırmayı da bu ürünü geliştirmek için yapacağız.
Endüstriyel internetin geleceğini nasıl görüyorsunuz, yeni neler göreceğiz?
Endüstriyel internetle elektrik kesintileri ve trafik azalacak. İnsansız araçlar kullanılır hale gelecek. Hastanedeki röntgen aletleri daha az arızaya düşecek. İnsanlık, günlük hayatını ayakta tutan altyapıda daha az kesinti hissedecek.
Büyük şirketlerle rekabet ettiğinizi ve bu dünyada tek start up olduğunuzu söylediniz. Sektörünüzde tek start up olmak nasıl bir şey?
Ürün söylediğini yapabiliyorsa ve söylediği şey gerçekten de şirketlere ciddi bir katkı sağlayıp daha önce yapamadıkları bir şeyi yapmalarına olanak sağlıyorsa sorun yok. IBM’in ve Microsoft’un böyle bir ürünü yok ama benim var. Böyle rekabetçi bir ürünüm var ve bunu biz keşfettik. Bu avantajım olduğu sürece rekabetten korkum yok. Bunu istediğimiz hız ve fiyattan satıp hizmet verebiliyor muyuz noktasına bakıyoruz.
Büyük şirketlerin gözü üzerinizdedir. Satın alma teklifleri geliyor mu?
Gelen teklifler var ancak onları paylaşamam. Bunun için işi bir yere kadar getirmemiz gerekiyor. Herhalde iki yıl sonra çok güzel fiyatlarla ki bu milyarlarca dolar olur- satın alınabilir boyuta gelebileceğimizi düşünüyorum. Halihazırda birkaç yüz milyon dolar büyüklüğe sahibiz.
Silikon Vadisi’nde şirket kurup orada start up olmanın farklılığı neler?
Silikon Vadisi’nin dünyada hiçbir yerde olmayan bir kültürü ve sistemi var. Silikon Vadisi’nde büyük şirkette çalıştığını insanlar utanarak söylüyor. İnsanlar start up’ta çalışamıyorsa büyük şirketlerde çalışıyor. Böyle olunca zehir gibi yetenekler start up’larda yer alıyor, büyük şirketlerde değil. Silikon Vadisi’nde 2 milyon kişi start up’larda çalışıyor. Bu kadar yoğun bir coğrafyadaki insanın beyin gücü, dünyada emsali olmayan bir şeyi yaratmak için çalışıyor. Onun yarattığı inanılmaz bir ivme var.
"VADİ'DE BAŞARISIZLIĞA DENEYİM OLARAK BAKILIYOR"
Silikon Vadisi'nde start up'ların başarısızlık konusundaki bakış açısını sorduğumuz Babür Özden, sorumuzu şöyle yanıtlıyor: "Vadi'de çalışan hiç kimse bir start up'ın son bulmasına başarısızlık olarak bakmıyor, deneyim olarak bakıyor. Başarısızlık, istatistiki olarak denenen birçok şeyin olmayacağıdır.
Her10 denenen girişimin yalnızca ikisi başarılı oluyor. Ama sekizi yapmazsan o iki başarılı girişimi bulamıyorsun. Aranan esas konu, onu deneyip yaptın mı? Başarısız diye insanlara takılan bir damga yok. Niye sonu gelmedi diye sorulup nedenleri merak ediliyor"
"START UP'A VARINIZI YOĞUNUZU KOYMADAN OLMAZ"
Türkiye’deki start up ekosistemi giderek gelişiyor. Start up kuracak kişilere sizin tavsiyeleriniz neler olur?
Fikir ve hayal safhasından işi yapma safhasına hızla geçmek gerekiyor. Yapmak için de varını yoğunu ve zamanını oraya koymak gerekiyor. Onu yapmıyorsan girişimci değilsin. Hayatındaki en önemli şey olan zamanını ona vermiyorsan olmaz. İlk başta büyük bir şirkette çalışıyor olabilirsin, akşamları ya da hafta sonları girişime vakit ayırıyor olabilirsin, bunlar güzel başlangıçlar.
Ama öyle bir nokta geliyor ki sadece bu işe odaklanman gerekiyor. Onu yaptıktan sonra yola yalnız çıkmamak gerekiyor. İki kişilik ortaklık çok iyi olur. En fazla üçü geçmeyecek ortaklık kurulmalı. Burada da farklı özelliklerle birbirini tamamlayan ekip oluşturmak gerekiyor. Son olarak da fikir safhasında bile süratle müşteri bulmak lazım.