Dünyada ve ülkemizde teknolojideki gelişmelerle birlikte insanların yaşam standartları ve konut tercihleri de değişiyor. Eskinin köhne binaları yerlerini son teknoloji ile donatılmış, sosyal alanları ile bireylerin tüm ihtiyaçlarını karşılayan lüks konut projelerine bırakıyor. Bu binalar lüks bir yaşam standardı sunmanın yanı sıra çevreyle dost, doğal kaynakları koruyan sürdürülebilir binalar olarak da öne çıkıyorlar.
Ekonomist’in 16 Mart-29 Mart 2025 tarihli sayısından
Çürük yapı stokunun mevcut yapılar arasında yüzde 80’lere ulaştığı ülkemizde kentsel dönüşümün önemi iyice anlaşılıyor. Kentsel Dönüşüm Yasası ve süreci hızlandırması hedeflenen düzenlemelere rağmen kentsel dönüşümü finanse edecek kaynakların yetersizliği nedeniyle süreç çok yavaş ilerliyor. Çürük yapı stokunun en yoğun olduğu İstanbul’daki kentsel dönüşüm projeleri ağırlıklı olarak arsa değeri ve konut birim fiyatlarının çok yüksek olduğu Nişantaşı, Beşiktaş, Levent ve Etiler gibi İstanbul’un kalbindeki bölgelerde gerçekleşiyor.
Bu bölgelerdeki bulunan eski siteler ve konutlar günümüzde 250 bin-350 bin TL/m2 fiyatlardan satılan her türlü donatının bulunduğu ileri teknolojiye sahip, deprem güvenliği olan lüks konutlara ve rezidanslara dönüşüyor. Bahsi geçen projelerin geliştirildiği bölgeler İstanbul’un merkezi, satış fiyatı en yüksek, üst gelir grubunun yaşadığı bölgeler olarak dikkat çekiyor.
Piyasa uzmanları, İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerde konut piyasasında en üst segment konut ve rezidans projelerinin yoğunlaştığı bölgelerde ve kentsel dönüşüme muhtaç bölgelerde lüks dönüşüm projelerinin önümüzdeki dönemde de devam edeceğini söylüyor.
Üst gelir grubu için merkezi konumda olmanın iş, eğitim, sağlık gibi kentsel donatı alanlarına yakın olmak, yeme, içme alanlarına erişim gibi avantajları var. Levent, Etiler ve Beşiktaş bölgelerindeki kentsel dönüşüm projelerinde güncel birim satış fiyatları 250 bin-350 bin TL/m2 aralığında. Şişli-Mecidiyeköy’deki kentsel dönüşüm projeleri Beşiktaş’a göre daha sınırlı olurken, satış fiyatları 250 bin-280 bin TL/m2 seviyelerinde bulunuyor. Özellikle İstanbul’un silueti lüks konut projeleri ile her geçen yıl değişirken mimari açıdan dünyada temsil edecek tasarımlara sahip projeler de üretiliyor. Kentin değerli lokasyonlarında konumlanan projeler kat bahçeleri, deniz manzarası ve modern tasarımları ile de öne çıkıyorlar.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ÖN PLANDA
İklim krizi nedeniyle dünya insanı için sürdürülebilirlik günümüzde olmazsa olmazlar arasında başı çekiyor. Paris İklim Anlaşması’na imza atan ülkemizde de sürdürülebilirlik konusu hemen her sektörde olduğu gibi gayrimenkul sektöründe de öne çıkıyor. İklim değişikliği, pandemi sonrası insanların değişen talepleri nedeniyle gayrimenkulde sürdürülebilirlik trendi de gelişmiş durumda. Öyle ki günümüzde İstanbul’dan Urla’ya Bodrum’a kadar çeşitli bölgelerde lüks konuttan rezidanslara çevreci gayrimenkuller öne çıkıyor.
Gayrimenkul sektöründe sürdürülebilirliğe dair çalışmalar hız kazanırken, karbon salımını azaltıcı uygulamalardan çevreci ürünler kullanmaya, doğaya olumsuz etkiyi minimize eden uygulamalara kadar çeşitli tedbirler alınıyor. Yeni konut üretmenin yanı sıra deprem riski yüksek olan ülkemizde yapılması zorunlu olan kentsel dönüşüm de bu süreçte çevreci binaların yapılması için fırsatlar sunuyor.
Ülkemizde yaşanan yıkıcı depremler kentsel dönüşüm ve dijital ikiz projelerinin acilen hayata geçirilmesi gerekliliğini gösterdi. Bu projeler, şehirlerin afetlere dayanıklı hale getirilmesi, altyapıların güçlendirilmesi ve hızlı müdahale stratejilerinin oluşturulmasında kritik bir rol oynuyor. Dijital ikiz projeleri, şehirlerin altyapısını sanal ortamda simüle ederek, olası afet senaryolarına karşı stratejiler geliştirmeyi sağlıyor. Akıllı şehir uygulamaları, hızlı ve etkili müdahale imkanları sunarak, deprem sonrası toparlanma sürecini hızlandırıyor. Aynı zamanda, vatandaşların anlık bilgilere erişimi sağlayarak, afet anında güvenli bölgelere yönlendirilmelerine olanak tanıyor. Yatırımların bu yönde yapılması, gelecek nesiller için daha güvenli ve sürdürülebilir şehirlerin inşasına katkı sağlıyor.
DOĞAYLA DOST PROJELER
Binalar uzun ömürlü olmaları, önemli miktarlarda enerji tüketerek karbon emisyonlarına neden olmaları ve de inşaat sektörünün ekonomide kilit bir güç olması nedeniyle dünya genelinde ve Türkiye’de iklim değişikliği ile ilgili politika ve programlarda öncelikli alanlardan biri oluyor. Türkiye’de de binalar nihai enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 32’sinden, sera gazlarının da yaklaşık yüzde 30’undan sorumlu. Sıfır karbon binalardan ise bina yaşam döngüsünün tüm aşamalarında, örneğin yapı malzemelerin üretimi, nakliyesi, montajı, binaların tamamlanıp kullanımı ve ömrünü tamamladığında yıkımı ve geri kazanımında sebep olduğu karbon emisyonlarının en aza indirilmesi bekleniyor.
Global araştırmalara göre, binalarda verimliliğe yapılan her yatırım, enerji tedariki maliyetlerinde yaklaşık iki katı tasarruf sağlıyor. Barındırdığı bu potansiyele rağmen, binalarda ekonomik uygulanabilirliği olan bu küresel enerji tasarruflarının yüzde 80’i halen kullanılmadı. Bu nedenle binaların karbonsuzlaştırılmasına yönelik büyük bir adım olan, sıfır karbonlu, enerji verimli binalara geçişi hızlandırmayı amaçlayan Sıfır Karbon Bina Hızlandırıcı Projesi büyük önem taşıyor. Ülkelerin iklim değişikliği ile mücadele ve karbonsuzlaşma çabalarını desteklemek amacıyla 2021-2023 yılları arasında Türkiye ve Kolombiya’da hayata geçirilen, Küresel Çevre Fonu GEF ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı UNEP tarafından desteklenen, küresel ölçekte Dünya Kaynakları Enstitüsü (WRI) ve yerel ölçekte WRI Türkiye tarafından yürütülen Sıfır Karbon Bina Hızlandırıcı Projesi tamamlandı. Türkiye Bina Sektörü Karbonsuzlaşma Yol Haritası, enerji verimliliğini artırarak, yenilenebilir enerji uygulamalarını yaygınlaştırarak ve çevreye duyarlı yapı malzemeleri ve inşaat yöntemlerini teşvik ederek bina sektörünü dönüştürmeyi amaçlıyor. Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefini yansıtacak şekilde tasarlanan ve aynı zamanda enerji verimliliğini artırarak, yenilenebilir enerji uygulamalarını yaygınlaştırarak ve çevreye çevreye duyarlı yapı malzemeleri ve inşaat yöntemlerini teşvik ederek bina sektörünü dönüştürmeyi amaçlayan çalışmada, bina sektörünün iklim dirençliliğinin artırılmasına yönelik stratejilere de yer verildi.
YEŞİL SERTİFİKA ZORUNLU OLDU
Türkiye’nin sürdürülebilir bir şekilde şehirleşebilmesi için önemli bir adım daha atıldı. Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikte sürdürülebilirliğe yönelik önemli güncellemeler yer aldı. Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nin güncellediği yönetmelikle birlikte belirli büyüklükteki kamu ve özel yapılar için Yeşil Sertifika alma zorunluluğu getirildi. T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın çalışmaları sonucunda geleceğin en önemli sorunu olarak gösterilen enerji ve su kısıtı kapsamında yeni önlemler hayata geçirildi. Buna göre, belli büyüklükteki kamu binaları ile özel yapılarda yağmur suyu ve gri su sistemleri uygulama zorunluluğunun kapsamı genişletildi. Böylece 1,5 yılda Mogan Gölü kadar sudan tasarruf edilmesi hedefleniyor. Yönetmelik, 1 Ocak 2026’dan sonra yapılan yapıları kapsayacak. Güncellemeyle, yeşil sertifika zorunluluğu da getirildi. 1 Ocak 2026’dan itibaren inşa edilecek, toplam inşaat alanı 10 bin m2’nin üzerinde olan yeni kamu binalarında YeS-TR sertifikası zorunlu hale getirilecek. Bu düzenlemeyle birlikte, yıllık yaklaşık 600 milyon kilovatsaat enerji tasarrufu sağlanırken, bu oran Keban Barajı’nın 1 aylık enerji üretimine eş değer olacak. Ayrıca, 8 dönüm orman alanına eş değer 50 milyon kilogram sera gazı azaltımı ile 800 milyon TL tasarruf elde edilecek. Yeşil Sertifikalı binalarda, geri dönüşümlü malzeme kullanımıyla ekonomik kayıpların önüne geçilecek. Çevre etiketli, kimyasal ve radyasyon salımı az malzeme kullanımıyla da daha konforlu ve sağlıklı yapılar inşa edilecek.
Avrupa’nın önde gelen sürdürülebilirlik yönetim şirketi Altensis’in Yönetici Ortağı Dr. Emre Ilıcalı, bu güncellemenin Türkiye’nin şehirleşme ve yeşil dönüşüm hedefleri açısından bir dönüm noktası olduğunu söylüyor.
Yakın gelecekte iklim temelli gelişmelerin dünyanın en büyük sorunu haline geleceğini vurgulayan Dr. Emre Ilıcalı, yönetmelik güncellemesinin Türkiye’nin sürdürülebilir şehirleşme ve yeşil dönüşüm hedefleri açısından önemli bir dönüm noktası olduğunu vurguluyor. Özellikle su tasarrufu odaklı düzenlemelere dikkat çeken Ilıcalı, “Yağmur suyu ve gri su sistemleri geçmişte de zorunluydu. Ancak şimdi kapsam genişletildi. Bu durum su kaynaklarının daha verimli kullanılmasını sağlayarak kentlerin ekolojik dengesine katkı sunarken, şehirlerdeki yağmur suyu altyapısıyla ilgili sorunları azaltacaktır” dedi.
DR. EMRE ILICALI / ALTENSİS YÖNETİCİ ORTAĞI
“Sertifika uygulaması olumlu etkileyecek”
“Yeşil Sertifika uygulaması kamu binalarında enerji tasarrufunu teşvik ederek karbon emisyonlarının azaltılmasına doğrudan etki edecek. Elektrikli araç şarj altyapısının güçlendirilmesi, fosil yakıt bağımlılığını azaltarak ulaşımda karbon nötr bir geleceğe kapı aralayacak. Kapsayıcı kentleşme yaklaşımıyla engelsiz çocuk oyun alanlarının yaygınlaştırılması ise sürdürülebilir şehirlerin sadece çevresel değil, sosyal boyutunu da güçlendiren kritik bir adımdır. Geçmişte özellikle binalarda şarj istasyonlarının kurulumu bazı bürokratik engellere takılabiliyordu. Yeni güncellemeyle, şarj istasyonlarıyla ilgili bu süreçler sadeleştirilmiş gibi gözüküyor. Tabi her durumda doğru teknik uygulamalardan ve gerekli denetim süreçlerinden taviz verilmemeli.”
14 milyon konut incelenmeye muhtaç
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de yaklaşık 19 milyon konut bulunuyor. 2000 yılı sonrasında yapılan 5 milyon konut haricindeki 14 milyon konutun afet riski bakımından incelenmeye muhtaç olduğu, mühendislik hizmeti almayan kaçak yapılar dahil 6-7 milyon konutun yenilenmeye ya da güçlendirilmeye muhtaç olduğu tahmin ediliyor. 9 Kasım 2023’te yürürlüğe giren yeni kentsel dönüşüm yasası ile dönüşüm sürecinin hızlandırılıp Türkiye’nin tüm kentlerinin çevreci ve modern teknolojik yapılarla depreme dayanıklı hale getirilmesi hedeflendi. Çevreci bir yaklaşımla teknolojinin de sürece dahil edilip kentlerimizin depreme ve doğal afetlere dayanıklı akıllı şehirlere dönüştürülebileceği vurgulanıyor.
KAAN YÜCEL / POLAT GAYRİMENKUL İCRADAN SORUMLU YÖNETİM KURULU ÜYESİ
“Sürdürülebilir projeler üretiyoruz”
“Yurt içi ve yurt dışı projelerimizde, sürdürülebilirliği işimizin merkezine alıyoruz. Örneğin; Piyalepaşa İstanbul, ABD Yeşil Bina Konseyi’nin LEED sertifikasına, Türkiye’de mahalle bazında sahip olan ilk proje. Yapımında çevreyi tahrip etmeyen proje, yaşam alanı olarak da en yüksek verimliliği sağlarken Türkiye’nin en büyük biyofilik duvarına ev sahipliği yapıyoruz.
Good Design Awards ödüllü Polat Levent Exclusive’de 1+1,2+1 ve 3+1 olarak birleştirilebilir toplam 77 adet, tercihe göre teraslı, balkonlu ya da kişisel havuzlu daire mevcut. 9 adet dubleks ofis ve 21 ticari birimden oluşan projenin terasında sosyal alan ve ortak havuz var.
Ödüllü projemiz Piyalepaşa İstanbul Premium, 73 m² ila 129 m² arasında 1+1, 2+1 ve 3+1’e dönüştürülebilen daireler sunuyor. Projemizde ticari alanlar ve Courtyard by Marriott markası altında 220 odalı bir şehir oteli ve Residence INN by Marriott markası altında 126 odalı bir otel de yer alıyor. 2024’te yılın gayrimenkul projesi seçilen Budapeşte’deki Duna Pearl, Golden LEED sertifikalı. 193 konut, 12 mağaza ve 103 odalı Four Points By Sheraton Oteli’nden oluşan projemizi teslim ettik. 400 milyon Euro yatırımla Polat Holding, Nurol Holding ve Özaltın Holding ortaklığında hayata geçirilen ve Budapeşte’nin en büyük kentsel dönüşüm projesi olan City Pearl’ün ilk etabındaki 300’den fazla daireyi sahiplerine teslim ediyoruz. City Pearl , 7 blokta 1800 konutu ve açık hava AVM’si olan Grand Piazza’sı ile Budapeşte’nin gözde projelerinden. Budapeşte’nin tarihi ve merkezi lokasyonlarından Dohány’ de 85 milyon Euro yatırımla gerçekleşmekte olan Dohány Caddesi projemizde toplam 163 rezidans ve 11 adet ticari ünite planladık. Projelerimiz oldukça geniş bir fiyat baremine sahip ve cazip ödeme koşulları sunuyoruz. Örneğin, Piyalepaşa İstanbul Premium’da, yüzde 30 peşinat, bankasız ve faizsiz 36 ay vade seçeneği sunuyoruz. Bunun yanında kişiye özel ödeme planları da hazırlayabiliyoruz.”
YASİN YILDIRAN / SAVUR GYO YÖNETİM KURULU ÜYESİ
"IV Kandilli otel lüksünü konuta taşıyor”
“Savur Grup’un inşaat, gayrimenkul ve turizm sektörlerindeki 60 yıllık tecrübesinden güç alarak kazançlı ve güvenli yatırım fırsatları sunma vizyonuyla yola çıkan Savur GYO, konut sektörüne yepyeni bir soluk getirmeyi hedefliyor. Portföyünde İstanbul’un tarihi yarımadasında yer alan ve her biri uluslararası zincir markalar altında Savur Grup’un deneyimli ekipleri tarafından işletilen 4 otel bulunuyor. Otelcilik sektöründeki insan odaklı hizmet anlayışımızı konut sektöründeki projelerimize de yansıtmayı planlıyoruz. Böylece sağlıklı, güvenli, ferah ve aile odaklı bir anlayışla tasarladığımız projelerimizi aynı zamanda benzersiz hizmet anlayışımızla da rakipsiz kılmak istiyoruz. Bu anlayışla geliştirdiğimiz ilk proje IV Kandilli oldu. Proje, az katlı blokları, geniş ve ferah daireleri, peyzajı ve 7’den 70’e her yaşa hitap eden aktivite alanlarının yanı sıra 5 yıldızlı otel hizmetleriyle de öne çıkıyor.
Uluslararası otelcilik konusundaki hizmet know-how’ımızı, ekibimizin tecrübe ve kalitesini kullanarak İV Kandilli sakinlerinin hizmetine sunacağız. Örneğin; bugün ailelerin en büyük problemlerinden birisi olan günlük temizlik hizmetini kendi ekibimizle vereceğiz. Ayrıca ücretsiz shuttle hizmetinden faydalanabilecek olan site sakinleri buna benzer 5 yıldızlı otel hizmetlerinin pek çoğunu IV Kandilli’de bulabilecek. IV Kandilli’de büyüklükleri 123 ila 392 m2 arasında değişen 2+1, 3+1 normal, 3+1 ve 4+1 çatı dubleksi ile 3+1 ve 4+1 bahçe dubleksi olmak üzere her ihtiyaca cevap verebilecek konut seçeneği var. Geniş sosyal donatı alanları, eşsiz konumu ve lüks detaylarıyla ne çıkan projemizdeki daireleri peşinatsız ve 40 aya varan vade seçenekleriyle satışa sunuyoruz.”
