Küresel durgunluk, enflasyonist baskılar ve artan maliyetler, 2024 yılını Türk tekstil sektörü için zorlu bir sınav haline getirdi. Döviz kurlarının enflasyon ve ücret artışlarının gerisinde kalması, üretim maliyetlerinin döviz bazında yüzde 30’a varan oranlarda artması, sektörün rekabette geri düşmesine neden oldu. Ancak bu olumsuz tabloya rağmen sektör 2025 yılından umutlu. 2024 yılını yaklaşık 77 milyar dolar değerinde üretimle kapatması beklenen Türk tekstil ve hazır giyim sektörü, 2025’te markalaşma, inovasyon ve yeni pazarlara açılım hedefleriyle 80 milyar dolar üretim hacmini aşmayı planlıyor.
Ekonomist Dergisi 22 Aralık-4 Ocak tarihli sayıdan
Sektörün, maliyetlerin hızla yükseldiği ve üretim koşullarının zorlaştığı bir dönemden geçtiğini söyleyen İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz, “Yakın coğrafyamızdaki ülkelerde son çalışanın işverene maliyetleri 150 dolar seviyelerindeyken, Türkiye’de döviz bazında asgari ücretlerin işverene maliyetinin bin doları aştığını görüyoruz. Yaklaşan yeni asgari ücret artışları da göz önüne alındığında, bu durum firmalarımız için zaten zorlayıcı olan üretim iklimini daha da ağırlaştırıyor” diyor.
MARKALAŞMA İÇİN TEŞVİK GEREKLİ
Öksüz’e göre Türkiye artık temel ürünlerle fiyat rekabeti yapabilecek bir konumda değil. Türkiye’nin en önemli çıkış noktasının markalaşma olduğunu belirten Öksüz, “Markalaşmaya ilişkin ilgili tüm bakanlıklarımız ve sektörlerimizin el birliği ile yapısal reformları hayata geçirmeliyiz. Kısa vadede yurt dışında marka satın alımlarının yaygınlaşması ve işletme ortaklıkları için teşvik mekanizmalarının devreye girmesiyle Türkiye markalı ihracatta da söz sahibi olabilecek” diyor.
GÜVEN KARACA / İDMİB
Diğer taraftan deri sektörünün ihracatta yıla yüzde 30’lara varan düşüşle başlamasına karşın yıl sonuna doğru bu oranın yüzde 18’e gerilemesi sektör için umut oldu. İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Güven Karaca, “Düşüş hızında bir yavaşlama var ve biz buna artık pozitif yönde, sektör yükselişe geçti diye bakıyoruz. Buradan da aşağı düşeceğimizi ben tahmin etmiyorum” diyor.
ABD PAZARI KRİTİK
Öksüz’e göre küresel daralmanın ve resesyonun azalması ile pozitif anlamda etkilenecek ve bunu ihracatına yansıtabilecek sektörlerin başında tekstil sektörü geliyor. Avrupa’ya olan coğrafi yakınlık ve tedarik hızı sektör için avantaj yaratmaya devam ediyor. Yani Avrupa tekstil sektörünün ana odağı olmaya devam edecek. Diğer taraftan ABD pazarı tekstilcilerin radarına girmiş durumda. Sektörün ABD’ye kısa vadede 1 milyar dolar ihracat hedefi var. Öksüz, önümüzdeki dönemde Fas, Güney Kore gibi ülkelere odaklanacaklarını söylüyor.
AHMET ÖKSÜZ / İTHİB BAŞKANI
“Döngüsel ekonomi gündemde”
“Önümüzdeki dönem sadece bizim için değil, dünya için revaçta olan konu sürdürülebilirlik ve döngüsel ekonomi. Sürdürülebilirlik konusunda dünya standartlarına en hızlı uyum sağlayabilenler ve inovatif ürünler sunabilenler sektörde öne çıkanlar olacaktır. Bu konuda Türk tekstil sektörü olarak Gümrük Birliği nedeniyle ve en büyük ihracat pazarlarımızdan olması nedeniyle AB standartlarına uyum sağlama yükümlülüğümüz var. Dolayısıyla sürdürülebilirlik normlarına uyum konusunda rakiplerimizden daha avantajlı olduğumuzu söyleyebiliriz.”