Yüksek teknoloji üretiminde son bir yılda yüzde 36,7 oranında artiş yaşandığı söyleyen Ticaret Bakanı Dr. Mehmet Muş, "Hedefimiz, hem mal hem de hizmetlerde ihracatımızı sürdürülebilir olarak artırmak ve cari işlemler dengesinde kalıcı olarak fazla verilmesini sağlamaktır" diyor.
25 Aralık 2022 - 07 Ocak 2023 tarihli sayıdan
Türkiye, Cumhuriyet'in 100'üncü yılı olan 2023'e zorlu bir gündemle giriyor. Hem mal hem de hizmet ihracatını sürdürülebilir olarak artırmak ve cari işlemler dengesinde kalıcı olarak fazla verilmesini sağlamak hedefiyle hareket ettiklerini söyleyen Ticaret Bakanı Dr. Mehmet Muş, 2023 yılında Türkiye ekonomisinde OVP kapsamında yüzde 5 oranında büyüme beklendiğini belirtiyor. Ticaret Bakanı Dr. Mehmet Muş, 2023 stratejilerini Almanak özel sayısı için anlattı.
Türkiye değişen küresel ekonomide nasıl daha güçlü yer alır?
Covid-19 pandemisi sonrası değişen küresel şartlara uyum sağlayarak bu şartların yarattığı fırsatlardan yararlanmanın daha önemli bir hale geldiği bir süreç içindeyiz. Bildiğiniz üzere, salgınının yarattığı kriz ortamı, küresel değer zincirlerinin (KDZ'ler) işleyişindeki derin fay hatlarını harekete geçirmiş, küresel şirketler ile onların farklı kıtalarda yer alan tedarikçileri arasındaki karşılıklı yüksek bağımlılık modelinde kırılmalar yaratmıştır.
Bu kapsamda, ülkemizin dünyanın önemli üretim coğrafyalarından olan Avrupa Birliği'ne yakınlığı, gümrük birliğine üye oluşu ile güçlü lojistik altyapısının pandemi sonrası dönemde küresel değer zincirlerinin yeniden organizasyonu kapsamında Avrupa Birliği ile ilişkilerimizi derinleştirmede ülkemizin güçlü yönleri olacağı değerlendirilmektedir.
Ayrıca ülkemiz son yıllarda özellikle otomotiv, savunma sanayi, makine, elektronik, kimya, ilaç-medikal gibi katma değeri yüksek sektörlerde önemli ihracat başarıları yakalamıştır. Yüksek ve orta-yüksek teknolojili ürün ihracatımız pandemi, küresel çatışmalar ve ham madde fiyatlarında artış yaşanan dönemlerde dahi önemli düzeyde artmıştır.
Bu süreçte hangi yerli teknolojiler ve sektörler öne çıkıyor?
AR-GE yoğun ve yüksek teknolojili ürün ihracatımızda savunma ve havacılık sanayi sektörü alnımızın akı olmaya devam etmektedir. Savunma sanayinde ülkemiz bölgesel ve küresel alanda stratejik ürünleriyle ön plana çıkıyor. Savunma sanayiindeki başarımızı sivil sektöre yaygınlaştırmak için de çalışmalarımıza devam ediyoruz.
İklim değişikliği ile ilgili konular da uluslararası ticaret politikasının ana gündem maddeleri olmayı sürdürecektir. Biz de bu kapsamda hem olası olumsuz etkileri bertaraf etmek ve hedeflenen politika değişikliklerini ülkemiz için fırsata çevirmek hem de ülkemizin AB başta olmak üzere, üçüncü ülkelere ihracatında rekabetçiliğini korumak ve güçlendirmek amacıyla Yeşil Mutabakat Eylem Planımızı 2021 yılında hazırladık.
Ülkemiz dış ticareti ile bağlantılı bir şekilde sanayi, tarım, enerji ve ulaştırma politikalarını bütünsel olarak ele alan yol haritamızı oluşturduk. Çalışmalarımızı bu kapsamında sürdürüyoruz.
2022 yılı Türkiye ekonomisinin performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bildiğiniz üzere, Türkiye ekonomisi 2021 yılında son 50 yılın en yüksek performansını göstererek, yüzde 11,4 oranında büyümeyi başardı. Bizim açımızdan sevindirici olan ise söz konusu rekor sayılan büyümeye mal ve hizmet ihracatının katkısı 5,3 puan gibi yüksek bir seviyede gerçekleşti.
Ekonomimiz pandemi sonrasında örnek teşkil edecek başarılı büyüme performansını 2022 yılında da sürdürmeyi başardı. Nitekim, büyümeye ilişkin son açıklanan veri, 2022 yılının dokuz ayına aittir. Söz konusu dönemde ekonomimiz yüzde 6,2 oranında büyüme kaydetmiştir. Bu büyümeye mal hizmet ihracatının katkısı 3,4 puan oldu. Üçüncü çeyrekte sergilenen yüzde 3,9 büyüme performansı ise son dokuz çeyrekte kesintisiz büyüme başarımızı devam ettirmiştir.
Pandeminin etkisiyle yüzde 61,6 düzeyine kadar gerileyen imalat sanayii kapasite kullanım oranı, ihracat artışından aldığı önemli destekle pandemi öncesi düzeyini de aşarak kasım ayı itibarıyla mevsimsellikten arındırılmış olarak yüzde 75,9 seviyesinde gerçekleşti. Tüm bu gelişmeler üretim kapasitesini ihracat ile destekleyen Türkiye hedefine ulaşma noktasında doğru adımlar attığımızın göstergesidir.
2021 yılında küresel ekonomideki hızlı toparlanma sonrasında mal ihracatı yüzde 33 artışla 225,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiş, küresel mal ihracatından alınan pay ilk kez yüzde 1'in üzerine çıkmıştır. 2022 yılı ocak-kasım dönemi ihracatımız yüzde 14 artışla 231 milyar dolara yükselmiş, kasım ayı itibariyle ihracatımız 2021 yılında gerçekleşen toplam ihracatı aşmış durumdadır. Bizim için en az mal ihracatı kadar önemli olan diğer bir alan hizmet ihracatıdır.
Peki hizmet gelirleri tarafında durum nedir?
Hizmet gelirlerimiz 2022 Ocak-Ekim döneminde seyahat gelirleri ve taşımacılık kaynaklı olarak artış gösterdi. Bu güçlü performansla net hizmet ihracatı 2022 Ocak-Ekim döneminde önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 65 artışla cari dengeye 44,5 milyar dolar gerçekleşti.
Daha detaylı verilere değinmek gerekirse, bu dönemde yüzde 63 artışla 36,8 milyar seyahat geliri elde edildi. Diğer taraftan aynı dönemde yüzde 55 artışla 30,2 milyar dolar taşımacılık geliri elde edildi. Dış ticaretimize yönelik hedefimiz hem mal hem de hizmetlerde ihracatımızı sürdürülebilir olarak artırmak ve cari işlemler dengesinde kalıcı olarak fazla verilmesini sağlamaktır.
Böylelikle makroekonomik istikrarın önündeki en önemli kırılganlık unsurunu bertaraf ederek, yalnızca ülkemizin değil, ticaret partnerlerimizin de fayda sağlayacağı şekilde, 'kazan-kazan' temelinde, sürdürülebilir büyüme ve kalkınma için uygun makroekonomik ortamın kalıcı bir şekilde sağlanmasını amaçlamaktayız.
İhracatta pozitif yönlü büyüme son aylarda yavaşlama sürecine girdi. İhracatçıların finansmana erişim sorunlarını dile getiriyor. Yıl sonuna geldiğimizde ihracatçı açısından döviz kuru, enflasyon gibi kalemleri dikkate aldığımızda nasıl bir yatırım ve büyüme ortamı var?
Dünyada kur ve enerji krizleri ile tedarik zincirine ilişkin sıkıntılar yaşanırken bunun küresel bir resesyona doğru yönelebileceğini Bakanlık olarak öngörerek her zaman lider bir pozisyon almaya gayret gösteriyoruz. Bakanlık olarak ihracatçımızın daha düşük maliyetli finansman imkânlarına kavuşması için Türk Eximbank ile de iş birliği içinde etkin bir şekilde çalışıyoruz.
Bunun yanı sıra 2021 yılının ekim ayında TİM ve Türk Eximbank kaynaklarıyla kurulan İhracatı Geliştirme Anonim Şirketi'ni (İGE A.Ş.) 2022 yılının mart ayında faaliyete geçirdik ve ağustos ayında 20 bankanın da ortaklığıyla sermaye yapısını daha güçlü bir hale getirdik.
Böylelikle ihracatçılarımızın en büyük sorunu olan kredide kefalet sorununun ortadan kaldırılmasını ve bu sayede ihracatçılarımızın krediye erişim maliyetinin düşmesini ve ihracatımızın tabana yayılmasını amaçlıyoruz.
Yaşanan bu zorlu süreçte finansmana erişimi daha da kolaylaştırmak amacıyla, eylül ayında Ticaret Bakanlığı, Türk Eximbank ve İGE A.Ş. arasında imzalanan protokolle prefinansman modelini devreye aldık.
Prefinansman Modeli, ihracatçılarımızın öteden beri talep ettiği yepyeni bir modeldir. Bu modelle desteklerimizin etkinliğini artırarak, her sene destekler için bütçeden ayrılan kaynağı finansman ile eşleştirerek çarpan etkisiyle ihracatçımızın hizmetine sunuyoruz. Diğer taraftan 'Uzak Ülkeler Strateji'mizi hayata geçirdik.
Stratejide belirlenen 18 ülkeye yönelik mal ve hizmet ihracatının artırılmasına, ekonomik ve ticari iş birliğinin geliştirilmesine, dijital ekonomi alanında iş birliklerinin oluşturulmasına odaklanıyoruz. Bu kapsamda, her biri sonuç odaklı kurgulanmış toplam 328 eylem oluşturduk.
Böylece, bugüne kadar hazırlanan en detaylı ihracat strateji belgelerinden birini oluşturarak, ülkemizin ortalama ihracat menzilini genişletmeyi ve bu ülkelere olan ihracatımızı 80 milyar doların üzerine çıkarmayı hedefliyoruz.
2023 yılı Türkiye ekonomisinin büyümesi için öngörünüz nedir?
Türkiye ekonomisi, yaşanan bunca olumsuz koşullar altında, salgın ve sonrası süreçte, beklenenin üzerinde bir büyüme performansı sergiledi. 2022 genelinde büyüme beklentisi OVP kapsamında yüzde 5 olarak hedeflendi. Ben bu hedefin yakalanacağını düşünüyorum. Burada altını çizmek istediğim önemli bir husus var.
Büyüme açısından oldukça önemli bir gösterge olan sanayi üretim endeksinin son verileri incelendiğinde, özellikle yüksek teknoloji üretiminde ekim ayında yüzde 11, son bir yılda yüzde 36,7 oranında artış yaşandığı görülmekte. Yüzde 5 hedefinin yakalanmasından ziyade bu başarıyı yüksek teknolojili ürün üretimi ve ihracatı ile taçlandırmanın önemli olduğuna inanıyorum.
Son gelen veriler de bu anlamda oldukça önemli. Küresel ekonominin önümüzdeki dönem seyrinde ise; gelişmiş ekonomilerdeki mevcut parasal sıkılaşma politikalarının başarılı bir şekilde yönetilmesinin, Ukrayna'daki savaşın ve başta Çin'de olmak üzere pandemi ile ilgili devam eden arz yönlü kısıtlamaların seyrinin belirleyici olmaya devam edecektir. 2023 yılında Türkiye ekonomisinde OVP kapsamında yüzde 5 oranında büyüme bekleniyor.