Ekonomide geçen yıl başlayan kriz bir taraftan gayri safi yurtiçi hasılada (GSYH) küçülmeye yol açarken, öbür taraftan da işsizlikte yükselişe neden oldu.
DR. ORHAN KARACA
[email protected]
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre, ekonomi 2018'in son çeyrek döneminde önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 3 küçüldü.
Aynı dönemde işsizlik oranı ise 2 puanlık artış göstererek yüzde 10,3'ten yüzde 12,3'e çıktı. Aralık ayına ilişkin veriler işsizlikte durumun daha da vahim bir hal aldığını gösteriyor.
Aralık ayında işsizlik oranı yüzde 13,5'e çıkarken işsiz sayısı da Türkiye'nin tarihinde ilk kez 4 milyon sınırını aşıp 4,3 milyon kişiye ulaştı. Muhtemelen bu eğilim 2019'un ilk çeyreğinde de sürüyor. Şimdi herkes ekonomideki küçülmenin ve işsizlikteki yükselişin ne zaman sona ereceğini merak ediyor.
BİR KEZ DAHA OKUN YASASI
Bu sayfalarda daha önce de yazdık ama yeri gelmişken bir kez daha ele almakta fayda var. Ekonomik büyüme ile işsizlikteki değişim arasında negatif bir ilişki bulunuyor. Bu ilişki, 1960'lı yıllarda buna ilk değinen kişi olan Amerikalı iktisatçı Arthur M. Okun'un adına izafeten "Okun yasası" olarak biliniyor.
Okun yasası, işsizlikte düşüş olması için büyümenin belli bir eşiği aşması gerektiğini söylüyor. Biz bu eşiğe "Okun eşiği" adını veriyoruz. 2000'li yıllarda yapılan çalışmalar, Türkiye'de Okun eşiğinin yüzde 5-6 arasında olduğunu gösteriyordu.
Gözlemlerimize dayanarak ve 2001 krizinden sonra ekonomide yaşanan yapısal değişme nedeniyle bu eşiğin değişmiş olabileceğini düşünerek, dört yıl kadar önce bu köşede biz de buna ilişkin bazı hesaplar yapmıştık (bkz. İşsizlikte düşüş için büyüme ne olmalı?, Ekonomist, 2015/25,
21 Haziran 2015). Bu hesapların sonucunda da Okun eşiğinin yüzde 4-4,5 arasına indiği bulgusuna ulaşmıştık. Günümüzde bazı iktisatçılar hala Okun eşiğinin bu civarlarda olduğunu düşünüyor.
Ancak o hesaplarda kullanılan ekonomik büyüme oranı 1998 baz yıllı milli gelir serisine dayanıyordu. Oysa TÜİK 2016 yılı sonunda milli gelirin hesaplanma yönteminde revizyona giderek 2009 baz yıllı yeni bir milli gelir serisine geçiş yaptı. Bu yeni seride ise son yıllara ilişkin ekonomik büyüme oranlarının eski seridekinden daha yüksek olduğu görüldü.
Bu da yeni serideki ekonomik büyüme ile işsizlikteki değişim arasındaki ilişkideki eşiğin daha yüksek olduğuna işaret ediyordu. Bu nedenle iki yıl önce bu konuda yeni hesaplar yapmış ve söz konusu eşiği 2000'li yıllardaki araştırmaların gösterdiği düzeye yakın ve yüzde 5,5-6 arasında bulmuştuk (bkz. İşsizlikte düşüş için büyüme kaç olmalı?, Ekonomist, 2017/15, 9 Nisan 2017).
HIZLI BÜYÜME GEREK
Bu hesapları son iki yılın verilerini ekleyerek yenilediğimizde aynı sonuç çıkıyor. 2006: I-2018: IV dönemine ilişkin üçer aylık gözlemlerle yaptığımız regresyon analizinin sonucu yandaki grafikte yer alıyor. Grafiğin üzerinde regresyon analizine ilişkin denklemin sonuçları da var.
Denklemin R2 değeri, ekonomik büyümenin tek başına işsizlik oranındaki değişimin yüzde 61'ini açıklayabildiğini gösteriyor. Bu denkleme göre ekonomideki büyüme sıfır olduğunda işsizlik oranı 1,35 puan yükseliyor. Ekonomideki her yüzde 1'lik büyüme ise işsizlik oranını 0,24 puan düşürüyor. Buradan da işsizlik oranının sabit kalması için büyümenin yüzde 5,6 olması gerektiği (1,35/0,24=5,6) sonucu çıkıyor.
Kısacası, Türkiye'de işsizlikte düşüş yaşanabilmesi için ekonominin yüzde 5,5-6'nın üzerinde büyümesi gerekiyor. Bu da işsizliğin geleceği açısından umutlu olmayı zorlaştırıyor. Ekonomi yakında yeniden büyümeye geçse bile bu büyüme yüzde 5,5-6 eşiğinin üzerine çıkana kadar işsizlikteki yükseliş devam edeceğe benziyor. Büyümede bu eşiğin üzerine çıkılması ise mevcut şartlarda biraz zor gibi görünüyor.