DOLAR
37,93
-0,03%
DOLAR
EURO
40,93
-0,03%
EURO
GRAM ALTIN
3806,16
0,19%
GRAM ALTIN
BIST 100
9659,48
0,49%
BIST 100
USD/TRY
Döviz Çevirici
TRY
USD
EUR
Hesapla

İş dünyasında ücret düğümü çözülemiyor

Asgari ücrette gözler aralık ayında belirlenecek artış oranında. Asgari ücretteki artışın enflasyon altında kalmamasını talep eden çalışan kesim ile maliyetlerini zorlayacak bir artışa karşı çıkan şirket patronlarını aynı anda mutlu edecek bir karar alınması zor görünüyor.

09 Aralık 2024 | 12:10
İş dünyasında ücret düğümü çözülemiyor

İş dünyasında hem patronların hem de çalışanların gözü, kulağı asgari ücret artış oranında. İşçi, iş veren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun aralık ayındaki toplantısı sonrası asgari ücret artış oranı belirlenecek. 

24 Kasım - 7 Aralık 2024 tarihli sayıdan

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, işçi ve iş veren temsilcileriyle komisyonun çalışmalarına aralık ayının başında başlayacağını aktardı. Bu yıl temmuz ayında ara zam gelmeyince asgari ücret, dört kişilik bir ailenin açlık sınırının altında kaldı. Bu nedenle asgari ücretle çalışan 7 milyonu aşan işçi kesimi 2025’te ara zam kaybını giderecek bir artış oranı bekliyor.

ARTIŞ ORANI NE OLACAK?

Genel olarak beklentiler ücret artış oranının en az yüzde 30 ve üzeri olması gerektiği yönünde. İşveren ve hükümetten gelen sinyaller ise asgari ücret artışının yüzde 20 ila 30 arasıyla sınırlı olacağına işaret ediyor. Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz” açıklaması yapmış olsa da bu oranlar fakirleşmenin önüne geçecek gibi durmuyor. Asgari ücret artış oranının belirlenmesi sadece son yıllarda artan asgari ücretli çalışanların değil, 15 milyonluk ücretli çalışan kesimi yakından ilgilendiriyor. Bu noktada Nobel Ödülü alan ekonomist Daron Acemoğlu’nun asgari ücret artışının getirdiği mutsuzluğa yönelik değerlendirmeleri, tartışmanın başka bir noktaya taşınması gerektiğini gösteriyor. Acemoğlu’na göre bu mutsuzluk, Türkiye’deki şirketlerin verimsizliği ve teknoloji odaklı büyümemeleri ve yapısal reformlarda geç kalınmasıyla bağlantılı. Türkiye’nin mevcut asgari ücret artışıyla fakirlikten çıkmasının mümkün olmadığı tespitini yapan Acemoğlu, sanayi üretiminde verimlilik ve üretkenliğin artırması gerektiğini söylüyor. Acemoğlu, demografik fırsat penceresini değerlendirmek için ise Türkiye’nin önünde 10-15 yıl gibi bir süresi olduğuna işaret ediyor. Bu sözler, bir bakıma asgari ücret artış oranına yönelik kaotik tartışmaların önümüzdeki yıllarda da süreceğini gösteriyor.

“5 BİN TL’LİK KAYBI DA KAPSAMALI”

Asgari ücret artış oranları ve demografik fırsat penceresi konusunda Ekonomist’e açıklamalarda bulunan İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Şeker, demografik fırsat penceresinin demografik kriz penceresine doğru gittiğini söylüyor. Şu an asgari ücretin dip nokta olduğunu kaydeden Şeker, Türkiye’de sanayi şirketlerinin üretimdeki verimsizliğine karşılık asgari ücretli sayısının artmasının riskli olduğuna dikkat çekiyor. Asgari ücretli çalışan sayısının gelişmiş toplumlarda yüksek olmadığını belirten Şeker, “Fakat bizde toplumun önemli bir kısmını kapsıyor ve bu giderek artıyor. İktisatta alınan kararların iki tarafı keskin bir bıçaktır. Herkesi mutlu eden iktisadi bir karar yoktur” diyor.

Öte yandan asgari ücretin en az 25 bin TL üzeri olması gerektiğine işaret eden Murat Şeker, şunları aktarıyor: “Enflasyonist bir süreç yaşanıyor. Merkez Bankası’nın yıl sonu için enflasyon beklentilerini artırdığı bu süreçte yılbaşında 17 bin 2 TL olarak belirlenen asgari ücretin bugün alım gücünün 11 bin 737 TL’ye kadar gerilemiş olduğunu hesaplıyoruz. Bir yıl içinde kayıp 5 bin 261 TL oluyor. Bu kaybı hesaba kattığımızda 25 bin TL en azından bir yıllık kaybın giderilmesi için verilmeli. 2025’in ocak ayında enflasyon 3-4 puan geldiğinde ise asgari ücretin 25 bin TL’nin de üzerinde olması gerekir.”

“YÜZDE 30 ÜZERİ PROGRAMI SEKTEYE UĞRATIR”

Ocak 2024’te yüzde 49,11 oranında artırılarak net 17.002 TL olarak belirlenen asgari ücretin bu yıl en yüzde3 0 ve üzerinde bir artışı görmesi gerektiğine işaret ediliyor. Bu noktada Merkez Bankası’nın eski Başekonomisti ve Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara ise önümüzdeki altı ayın çok zor geçeceğini ve bu süreçte ücret artışında oranın çok önemli olduğunu söylüyor. Aralık sonunda netleşecek asgari ücret artışında Türk-İş endeksine bakıldığını kaydeden Hakan Kara, ücretlerde yüzde 25 ile 30 civarında bir artış beklenebileceğini dile getiriyor. Geçen yılın seçim yılı olması nedeniyle yüzde 50 zam yapıldığını ama bu yıl bunun beklenmediğini ifade eden Hakan Kara, “Yüzde 30 üzeri gelebilecek bir ücret artış teknik olarak ekonomide uygulanan programı sekteye uğratır. Dezenflasyon programında dövizi tutma işini yapamazlar. Yaptığımız sohbetlerde de yüzde 25-30 arası zam öngörülüyor. Baz senaryom şu ki enflasyonla mücadele yumuşak yumuşak devam edecek” değerlendirmesinde bulunuyor.

PATRONLARIN ÜCRET ARTIŞ MESAİSİS

iyasetin de gündemine giren ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in en az 30 bin TL olması yönünde görüş bildirdiği asgari ücret konusunda iş dünyasının gözü kulağı hükümetin açıklayacağı rakamda. Bu arada sadece asgari ücret artış oranı değil, toplamda 15 milyonu bulan ücretli çalışan kesimin merakla beklediği 2025 yılı ücret zammı için ise patronlar kapalı devre toplantılarla oran belirlemeye çalışıyor. Büyük grupların 2025 bütçe çalışmalarını sürdürdüğü bugünlerde, bir yandan da asgari ücret mesaisi de sürüyor. Tekstilden lojistik sektörüne, emek yoğun sektörlerde öngörülen oranlar ise birbirine yakın seyrediyor.

ERDAL BAHÇIVAN / İSTANBUL SANAYİ ODASI (İSO) BAŞKANI

“MUTSUZLUĞUN AZALTILMASI GEREKİYOR”

7 milyonun üzerinde asgari ücretlinin önemli bir kısmı sanayide çalışıyor. Bu noktada en etkin kurumlardan İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan’ın görüşleri önemli. Prensip olarak ne bir tahmin ne de bir değerlendirmede bulunan Erdal Bahçıvan, asgari ücret artışında iki tarafın da empatisinin yüksek olması gerektiğine işaret ediyor. Bahçıvan, “Çalışanlarımız en önemli ortağımız. Onların bir hayatı ve yaşamı var. Diğer taraftan iş gücünün rekabette oluşturacağı değerler var. Asgari ücretin iş gücünün kalıcı ve istikrarlı olması ama aynı zamanda maliyetlerde de rekabet edilebilmesi açısından mutabık olmak lazım. Fakat durum iki kesimin de mutlu olmayacağı bir noktayı gösteriyor. Asgari ücrette mutsuzluğun azaltılması gerekiyor” diyor.

Öte yandan ücretlerde özellikle son iki üç yıldır düzeltilemeyen, çalışanın enflasyon muhasebesi olarak da adlandırılan vergi bandının mutlaka yeni bir endeksle yukarıya çekilmesi gerektiğini anlatan Bahçıvan, eski dönemlerde çalışan maaşlarından yılın son aylarında başlayan kesintilerin şimdi artık neredeyse yılın ilk aylarında kesilmeye başladığına dikkat çekiyor. Bu konuda Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın düzeltme yapmasını ısrarla ifade ettiklerini kaydeden Bahçıvan sözlerini şöyle sürdürüyor: “En azından o bandın biraz yukarı çekilmesi, çalışanlarımızın yılın daha geç dönemlerinde bir kesintiyle karşılaşmasına vesile olacak. Bir-iki haftaya kadar onunla ilgili bir ümit verici bir durum var. Ama tabii bakanlık kendi açısından baktığı zaman o vergiyi bir kaynak olarak gördüğünden nasıl bir yanıt verecek o talebimize, göreceğiz.”

RAMAZAN KAYA / TGSD BAŞKANI

“DAHA FAZLA ARTIŞA DAYANAMAYIZ”

Türkiye’nin emek yoğun sektörlerinden biri ve en büyük ihracat alanı olan tekstil ve hazır giyim tarafında ise asgari ücret artışının yüzde 30’u geçmemesi talep ediliyor. Türkiye Giyim Sanayiciler Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya, asgari ücret artışının Orta Vadeli Program’daki (OVP) enflasyon artışı kadar olması gerektiğini aktarıyor. Geçen yıl yüzde 50’ye yakın yapılan asgari ücret zammı sonrası yıl sonunda ise yüzde 42 olarak öngörülen enflasyona işaret eden Kaya, o nedenle ücret artışında 2025’te yüzde 17,5’in baz alınması gerektiğini kaydediyor. Kaya, “Rekabet ettiğimiz Bangladeş, Vietnam, Hindistang ibi ülkelerden yaklaşık yüzde 60 daha pahalıyız. Alım gruplarının fiyat baskısı karşısında müşteri ve pazar kaybetmemek için kârsız hatta bazen bir miktar zararla mal satıyoruz. Artık sermayemiz de kaynağımız da kalmadı. Bizim için en önemli konulardan biri de asgari ücretin OVP’deki yeni dönem enflasyon hedefi ile belirlenmesi” şeklinde konuşuyor. 

DR. CAN FUAT / GÜRLESEL TGSD BAŞ EKONOMİSTİ

TGSD Baş Ekonomisti Dr. Can Fuat Gürlesel ise sanayide asgari ücret zammının yüzde 25-30 arasında olması beklendiğini iletiyor. Asgari ücret artışının ortalama enflasyon hedefini geçmesi halinde sanayi sektörünün bunu kaldıramayacağını söyleyen Gürlesel, “Hazır giyim sektöründe şirketler birbirini yokluyor. Yüzde 30 üzeri bir asgari ücret verebilme kapasitesi mesela tekstil sektöründe yok. Bunun üzeri olursa o zaman gerçekten fiili kapanmalar yaşanır” diyor.

BİLGEHAN ENGİN / UTİKAD BAŞKANI

KALİFİYE ELEMAN SORUNU

Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Başkanı Bilgehan Engin ise hizmet sektörü olarak lojistiğin en fazla iş gücüne sahip alanlardan biri olduğunu kaydediyor. Taşımacılık sektöründe ortalama yüzde 45-50 civarı bir ücret artışı beklentisi olduğunu ileten Engin, “Bizim sektörümüzde gümrük kapılarında beklenen sürelerinin uzaması gibi nedenlerle zaten sürücü bulmakta zorlanıyoruz. O nedenle ücret zamları yüzde 17,5 gibi bir rakamda olması mümkün değil. Bu bizim sektörde başka sorunlar çıkarır. Zaten sürücü krizi yaşarken, bu durum daha da keskinleşebilir. Şu an bütçe çalışmaları sürüyor. Bütçe çalışmalarının ardından bu da gündeme gelecektir” diye konuşuyor.

PROF. DR. MURAT ŞEKER / İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYESİ

“Demografik kriz kapıda”
“Dünyada demografik fırsat penceresi ortalama 30-40 yıl sürer. Türkiye için bu fırsat penceresi 2000’li yıllarda açıldı. Bugün ise hızla yaşlanan ülkeler sınıfındayız. Çok ciddi yaşlanan bir nüfus söz konusu. Emekli sayısı artıyor ve EYT ile yük daha da arttı. Demografik fırsat penceresinde bu süreç refah seviyesi ile ilgilidir. Fakat bugün Türkiye bu fırsatı iyi değerlendiremedi ve artan fakirleşme ile emeklilerin yeniden istihdama kazandırılması konusu gündemde. Önümüzdeki süreçte demografik fırsat penceresi yerine demografik kriz penceresi açılmaya başlayacak. Yoksullaşma, orta gelirin giderek yok olması ve çalışan kesimde geniş kitlelerin asgari ücrete çekilmesi önümüzdeki sürecin olası kriz penceresi olarak görünüyor. Verimliliği demografik fırsatın ilk yıllarında bir miktar kullandık ama sonra gerileme olunca ve iş gücü piyasalarını rahatlatamayınca, ayrıca yapısal reformları yapamadığımız için üniversite mezunu, genç, işsiz yığınlar oluşmaya başladı. Birçok sektörde ortalama ücretin asgari ücrete yakınlaştığı duruma geldik. Sözünü ettiğim gibi asgari ücret konusunda ana konu; bu demografik fırsat penceresinin kaçırılması ve verimliliğe geçişin sağlamamasıyla ilgilidir. Öyle görünüyor ki önümüzdeki yıllarda bu süreç demografik krize dönecek.”

0


  • ALTIN GRAM - TL 3806,16 0,19%
  • ALTIN ONS 3120,88 0,21%
  • BIST 100 9659,48 0,49%
  • DOLAR/JAPON YENI 149,802 0,122%
  • DOLAR/KANADA DOLARI 1,43075 0,02062%
  • DOLAR/RUS RUBLESI 84,5 0,8928%
  • DOLAR/TURK LIRASI 37,9318 -0,0261%
  • EURO/DOLAR 1,0792 0,0014%
  • EURO/TURK LIRASI 40,9333 -0,026%
  • STERLIN/DOLAR 1,29135 -0,06965%
EKONOMİST YENİ SAYI
Ekonomist Dergisini takip etmek için abone olun.
ABONE OL