Şubat ayında 11 ili etkileyen depremin ilk gününden beri Gaziantep'te sahada çalışan Sanko Holding Başkanı Adil Sani Konukoğlu, Türkiye iş dünyasına bölgeden yaptıkları alımları artırmaları ve yapacakları üretim siparişleriyle bölgeye destek olmaları çağrısında bulunuyor.
Not: 05-18 Mart 2023 tarihli sayıdan
Deprem felaketinin üzerinden geçen bir aylık sürecin ardından hala hasar tespit ve enkaz kaldırma çalışmaları sürüyor. Sanayi tesislerinde ise üretimler yavaş da olsa başladı. Bölgenin en önde gelen sanayici gruplarından Sanko Holding'in deprem bölgesinde üç ilde tesisleri bulunuyor.
Deprem sürecinde bölgeden hiç ayrılmayan isimlerden biri olan Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adil Sani Konukoğlu ile bölgedeki son durumu konuştuk.
Ekonomist Dergisi aracılığıyla hem bölge insanı hem de tüm sanayicilere seslenmek istediğini söyleyen Adil Konukoğlu, bölgeden göç edenlerin kentlerine sahip çıkmaları ve geri dönmeleri çağrısında bulunuyor.
İş dünyasına ise bölgeden yaptıkları alımları artırmaları çağrısında bulunuyor ve yapacakları üretim siparişleriyle bölgeye destek olabileceklerini aktarıyor.
Bölgenin üretim ve ihracatta önemli bir noktada olduğunu aktaran Adil Konukoğlu, bu güçlü tesisleri buradaki insanların kurduğunu ve yeniden bunu başarıp ayağa kalabileceklerini söylüyor.
Depremin ilk gününden beri Gaziantep'te afet koordinasyonunda çalışıyorsunuz. Felaketin üzerinden yaklaşık bir ay geçti ve şu an durum nasıl?
Bölgede büyük bir yıkıntı oldu ve ciddi bir travma yaşanıyor. Artık şu ana kadar olanlara yapacak bir şey
yok, kaybettiklerimizi geri getiremeyeceğiz. Bundan sonrası için yapacaklarımızı önümüze koyup, çalışmalıyız. Bölgeyi canlandırmak için yapılması gerekenler var.
Şu ana kadar konutlar konusunda destekler verilirken, iş yerini kaybetmiş sanayiciyi, esnaf ve tüccara da destekler hızlanmalı ki bölgeyi yeniden ayağa kaldıralım. Bu yıkıntıyı el birliğiyle aşabiliriz ve tekrar ayağa kaldırırız. Şu an hasar gören işletmelerimizi tek tek devreye alıyoruz. Bu bir süreçtir ve zaman alacak. Adıyaman, Hatay ve Kahramanmaraş'ın bize göre daha fazla hasarları var.
Ama bizim de şehir olarak ciddi kayıplarımız var. Sözünü ettiğim gibi bizlere düşen kentlerimizi el birliğiyle ayağa kaldırmaktır. Bölgedeki bütün sanayicilerle konuşuyoruz, hepimizin üzüntüsü fazla ve burada elimizden ne geliyorsa yapıp, yoruluyoruz. Daha önce yaptık, yeniden yapabiliriz. Kentleri ayağa kaldırmak zaman alacak ama başarabiliriz.
Yavaş yavaş bölgedeki tesislerde üretimlerde başlıyor. Bölgede normalleşme ne zaman mümkün görünüyor?
Hala hasar tespitleri sürüyor. Şehirlerimizin ne kadarı ayağa kaldırılır, bu hasar tespitlerinin ardından belli olur. Gaziantep birkaç ay sonra normale döner. Fakat daha fazla hasarlı bölgelerde bu süreç uzayabilir. Bu noktada Gaziantep sanayicilerine düşen neyse yapacağız. Makine, ekipman, yedek parça ne gerekliyse elimizdekini paylaşacağız ve oradaki sanayici dostlarımıza destek olacağız.
Gaziantep merkezli Sanko'nun tesislerinde üretim başladı mı? Tesislerinizde hasarın boyutu hesaplanabildi mi?
Gaziantep, Kahramanmaraş ve Adıyaman'da toplam 9 bin çalışanımız var. Biz önce insan üzerine yoğunlaştık. Bu bölge bize çok şey verdi, şimdi biz imkanlarımızı seferber ettik. Bir yandan da üretim faaliyetlerimize dönme çabasındayız.
Gaziantep'te tekstil, ambalaj, Ytong gaz beton üretim tesislerimiz ve AVM'miz bulunuyor. Adıyaman'da tekstil, çimento tesislerimiz, Kahramanmaraş'ta çimento tesisimiz var. Fabrikalarımızın çoğunda üretim tam kapasite başlamış olup bazı fabrikalarımızda da bu haftadan itibaren üretim aşama aşama artacaktır.
Fakat çimento tesisimiz üç aydan önce devreye giremez. Ham maddemiz, klikerimiz ve öğütme sistemimizde sorun yok, üç ay sonra devreye girdiğinde zaten çimento sorunu yaşanmaz. Adıyaman'da ise tekstil ve çimento tesisimiz henüz devreye girmedi ve bir ayı bulur.
Sanırım nisan ayı sonunda kapasite yüzde 100'e yaklaşır. Henüz siparişler konusunda da ne yapılır bilmiyoruz. Çalıştığımız şirketler geçmiş olsun ve gecikmeyi sorun etmeyin dediler. Sorun olmadı, hatta birçoğu yardımlar da gönderdi.
Bölgede en fazla iş gücüne sahip şirketlerden birisiniz. Barınma ihtiyacının hala tam olarak karşılanamadığı bölgede en büyük sorunlardan biri de göç olarak ifade ediliyor. Siz iş gücünü kaybetmemek adına neler yapıyorsunuz?
Dediğim gibi biz önce insan üzerine yoğunlaştık. Yapılacak ne varsa onu yerine getirmeye çalışıyoruz. Adıyaman ağırlıklı olmak üzere konteyner kentler kuruyoruz. Evlerini kaybeden çalışanlarımız için barınma sorununu çözmeye çalışıyoruz. Adıyaman'a sadece bin 200 konteyner kurulacak.
Bunun yanı sıra diğer ihtiyaçları da belirlemeye çalışıyoruz. Çalışmazsak üretmezsek yeniden kalkmamayız. Herkes kendi görev ve sorumluluğu çerçevesinde seferberlik halinde. İnşallah bu bölge yeniden ayağa kalkacak. Bunun için herkes gibi biz de elimizden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğiz. Benim çağrım şudur, 5 Şubat'ta bu bölgede yaşayanlar ve afet sonrası buraları terk edenler artık kendi şehirlerine dönsünler.
Çalıştıkları şirketler ve şehirlere sahip çıkmalıyız. Yaralarımızı birlikte saracağız. Bir sanayi şirketinde 500 kişi çalışsa ailesiyle 2 bin 500 kişi demektir. Bunların bölgede servis şoförü, insanların sosyal yaşamı bölgedeki normalleşme için önemli ve esnaf için de tekrar dönüş olacaktır.
Göç dalgasına karşı hangi adımlar atılmalı?
Şehirleri yaşanabilir kentlere dönüştürmeliyiz. Bu tek başına devletin, tek başına sanayici, KOBİ'nin altından kalacağı bir iş değildir. Bölgenin sanayicilerini kendi kaderlerine terk edemezsiniz. Türkiye'nin diğer bölgelerinde olup bu bölgeden ürünleri alıp pazarlamasını yapan veya mal temin eden şirketlerin tekrar bu kapıları çalıp, bizim için üret demelerini ve bölgedeki üreticilere sahip çıkmalarını bekliyoruz.
Diğer kentlerdeki sanayiciler ancak bu şekilde desteklerini sunabilirler. Ürettiğimiz ürünleri alanların siparişlerini artırarak bize desteklerini göstermesi gerekir. Yardım edeceklerse bize parayla değil ürünlerimizi alarak destek olmak ve ortak olmaları lazım.
“DEPREMDE FIRSATÇILARI DA GÖRDÜK”
“Ben ilk günden beri sahadayım. Depremi İstanbul'da 6 Şubat sabahı saat 4.30 gibi öğrendim ve sabah 6'da havalimanınındaydım. Ancak saat 9'da Gaziantep'e geldim. İkinci depremi burada yaşadım. Uçaktan inerken şehre baktığımda çok yıkıntı görmeyince şükür dedim. Fakat şehre inince asıl yıkıntıları gördüm.
Nurdağı'na gitmek üzere yolladığımız yardım ekipleri 50 km'lik yolu sekiz saatte gitti. Yol yarılınca her yer tıkandı. O anda insan olarak bir yere ulaşamamanın acizliğini hepimiz yaşadık. Bu depremde fırsatçıları da gördük. Bölge için battaniye almak istedim ve şirketlerden teklif topladım. Bir şirketten battaniye teklifini listeli istedim.
Bana teklif edilen battaniyelerin hepsi ikinci, üçüncü kalite ve defolu mallardı. Ben depremzedeler için paramla satın almak için istedim. Ama onlar defolu malları satmaya kalktı. Bunu görüp sorunca, yanlışlık olmuş demesi de ayrıca bir ayıptı. İşte fırsatçılıklar nedeniyle bunlar başımıza geliyor. İnsan olduğumuzu hiç unutmayalım.”