TALAT YEŞİLOĞLU
[email protected]
İK direktörü, “Sizin çok iyi anlaşacağınız birisi” ifadesiyle birlikte CEO’nun yüzü ekşiyor ve “O zaman bu pozisyon için uygun değil, benimle iyi anlaşacak değil, ayrışacak birine ihtiyacımız var” yanıtını veriyor.
Gerçekte kısa bir süre önce yaşanan bu diyalog, iş dünyasında gittikçe yaygınlaşıyor. Çünkü, artık benzerlik, uyum değil, farklı bakış açısı getirme yeteneği, aranan özelliklerin başında geliyor.
İnsan kaynağı, en büyük zenginlik. Ne kadar güçlü bir mali yapıya sahip olursanız olun, gerçek sermayenin insan kaynağı olduğu yadsınamaz bir gerçek. Dünyanın en büyük mali kaynaklarına sahip Körfez bölgesi, bunun güzel bir örneği.
Dijital dönüşüm, Sanayi 4.0, yapay zeka, büyük verinin analizi, mobil devrim, paylaşım ekonomisi gibi olgular, dünyada gündemin en üst sıralarını oluşturuyor. Y ve Z kuşağını oluşturan kitlenin hem tüketici hem de çalışan nüfus içindeki payı sürekli yükseliyor.
Her ikisini buluşturmak da şirketler için kaçınılmaz bir gerçek. Iskalamanın faturası ise ağır. Ben hiçbir şirket veya grubun, bu riski göze alabileceği görüşünde değilim.
Burada da en büyük görev, İK yöneticilerinin. Fatoş ve Özlem, iki ayı aşkın bir süredir, yüzün üzerinde şirketin verilerini toplayarak 50 İK LİDERİ’ni belirlemeye çalıştı. Kapak haberinde okuyacağınız gibi, liste değişken.
Türkiye ekonomisinin eşik atlamasında en büyük rolü, bu listedeki liderlerin oynayacağı inancındayım. Çünkü, bu liderlerin uygulayacakları İK standart ve eğitim modelleri ve yaklaşımları, Türkiye’nin geleceğini birebir etkileyebilecek.
Burada tablonun parlak veya mat olmasında en büyük etkenin, İK liderlerinin seçenek zenginliği olacağını söyleyebilirim. Şöyle ki, eldeki yetişmiş, dünyayı iyi bilen, dijital dünyanın bir parçası olmuş, yeni kuşakları analiz etme yeteneğine sahip insanları kaybetmenin riskine dikkat çekmek istiyorum.
Bugünkü ortamda bu riskin yüksek olduğunu biliyoruz. Son bir yılda yetişmiş insan kaynağının ne kadar önemli olduğunu, elde tutmak için ayrı bir özen ve kararlı politikalara ihtiyacımız olduğunu sizlerle paylaşıyorum.
Risk büyüyor, İK zenginliğimizin bir bölümünü yurtdışına kaptırdığımız için tekrar uyarma ihtiyacı hissediyorum. İnsan kaynağımızı, iyi koruyalım derim. Bu amaç doğrultusunda ter döken İK liderlerine de patronların daha fazla destek çıkmasının zaruri olduğunu tekrar anımsatmak istiyorum.
Adaylara önerim de kişisel gelişimde uyumdan ziyade farklılık aranıyor. Karmaşık iletişim, farklı açılardan yaklaşma yeteneği, sizler için yeni bir başlangıç ve yükseliş anlamına gelebilir. Liderler ne aradıklarını kapak haberinde anlattı. Fırsatlar sizi bekliyor.
İyi bir hafta diliyorum.