Üretiminin yüzde 65'ini ihraç eden İnci Holding, bugün 3 milyar TL olan cirosunu önümüzdeki beş yılda ikiye katlamayı hedefliyor. Şirket içinde kurulan 'İnci Aile Ofisi' adı verilen yapı ile endüstri 4.0, mobilite, enerji ve lojistik olmak üzere dört alana yatırım yapılıyor.
ÖZLEM BAY YILMAZ
[email protected]
Bu yatırımlarla geleceğin teknolojilerini yakalamak ve rekabeti geleceğe taşımak hedefleniyor. Öte yandan şirketin üç yıldır yönetim kurulu başkanlığını yürüten ailenin üçüncü kuşak temsilcisi Neşe Gök'ün melek yatırımcı kimliği de var.
Keiretsu ve EGİAD melek yatırım ağlarına üye olan Neşe Gök'ün dört bireysel yatırımı mevcut. Neşe Gök ile Türkiye'deki start up eko-sisteminin gelişiminden yatırım kriterlerine kadar pek çok konuyu konuştuk.
Girişimciliğe ilginiz nasıl başladı?
4- 5 yıl önce 'melek yatırımcılık' kavramını duymaya başladım. Sonra Keiretsu melek yatırımcı ağına üye oldum. Ardından da İzmir'de EGİAD'ın melek yatırımcı ağına katıldım. Aslında buna paralel olarak bizim İnci Holding bünyesinde de bir yapımız var.
Nedir bu yapı?
'İnci Aile Ofisi' adını verdiğimiz bir yapı bu. Burası kanalıyla zaten venture capital şirketler ile tanışmaya başladık. Türkiye'de genellikle gayrimenkule yatırım yapılır. Venture capital çok alternatif bir yatırım değildir.
Ama aile ofisi kararıyla biz bu alana bakmaya karar verdik. Venture capital'lere yatırım yapmaya başlayınca da start up'larla tanıştım. Ne yapıyorlar, ne tür yatırımları var bilgi sahibi oldum.
“Annem organik tarım yapıyor”
"Bir girişime aile fertlerimin ilgisi için girdim. Annem organik tarım yapıyor, kardeşim ise bilgisayar mühendisi. Urla Digital Agriculture (UDA), bizim için çok uygundu. İşin içinde hem tarım hem IT vardı. Şirket, dikey tarım uygulamaları geliştiriyor.
Annemin işinin ticari boyutu da var. Annemin, anneannemizin adını verdiği 'Memnune' adında bir markası var. Zeytin üretiyor. Ata tohumundan buğday da üretiyor. Ayrıca karakılçık buğdayından kurabiyeler, grisiniler de yapıyor."
İnci Holding gibi aile ofisi olan başka şirketler var mı?
Bu yapı Türkiye'de ilkti. Bizden sonra birkaç aile şirketi daha kurdu.
Ancak bu yapı Avrupa'da çok yaygın. Özellikle üçüncü, dördüncü nesle geçtikten sonra aile ofisleri kuruluyor.
Aile fertlerinin kişisel ilgi alanları ile şirket yatırımlarını birbirinden ayırmak önemli. Öte yandan geçtiğimiz yıl İnci Holding olarak da ayrı bir venture capital şirketinin stratejik yatırımcısı olduk.
Hangi şirketin yatırımcısı oldunuz?
Vinci Venture Capital isimli bir şirketin yatırımcısı olduk. Ben o şirkette de yatırım komitesindeyim. Dolayısıyla bu şirket kanalıyla da holding olarak start up'lara yatırım yapmaya başladık. Burada üç yatırımımız oldu. Lojistik alanında 'Oktovan' diye bir şirkete yatırım yaptık.
Diğeri endüstri 4.0 alanında faaliyet gösteren 'Thread in Motion' (TIM) adında bir şirket. Son olarak Almanya'da Berlin'de faaliyet gösteren 'Chargery?' adlı bir şirkete yatırım yaptık. Vinci Verture Capital aracılığıyla yaptığımız yatırımlar, kişisel yatırımlarımızdan çok farklı.
Holding, Vinci Venture Capital kanalıyla yaptığı yatırımlarda hangi alanlara odaklanıyor?
Dört ana alanda yatırım yapıyoruz. Endüstri 4.0, mobilite, enerji ve lojistik. Her bir şirkete 100-500 bin Euro aralığında yatırım yapıyoruz. Türkiye, İngiltere ve Almanya odaklı ilerliyoruz. Bu işin ayrı bir ekibi, yatırım komitesi var. Komitede iki profesyonel de görev yapıyor.
Burada yaptığınız yatırımlarla ne hedefliyorsunuz?
Hedefimiz, geleceğin teknolojilerini yakalamak ve rekabeti geleceğe taşımak. Endüstri 4.0 alanında fabrikalarımızda kullanabileceğimiz teknolojileri bulup getirmeyi de amaçlıyoruz.
Start up'lar en çok ürün ve hizmetlerinin ispatında zorlanıyorlar. Bizim gibi sanayi kuruluşları onlar için bu anlamda en uygun platform. Biz ürünlerini kullandığımızda bu tüm sanayi kuruluşları da kullanabilir anlamına geliyor.
"Ailede beş melek yatırımcı var"
"Şirkette insan kaynakları geçmişimden dolayı daha çok IKsüreçleriyle ilgileniyorum. Operasyonların hiçbirinde yokum. Yönetim kurulundayım. Finansal konular ve iş geliştirme en çok masamıza gelen konular.
Şirketlerimizin hepsinin profesyonel yöneticileri, yönetim kurulları var. Bireysel olarak melek yatırımlar yapmaktan, bu sistemin içinde olmaktan keyif alıyorum. Aileden beş kişi daha lisanslı melek yatırımcı. Bunlar arasında teyzelerim ve kuzenlerim var."
Melek yatırımcı olmak size neler kattı?
Neredeyse 25 yıldır iş dünyasının içindeyim ve ağırlıklı olarak insan kaynakları tecrübem var. Bu tecrübemi katabileceğim birçok alan olduğunu gördüm.
Bakıldığında teknoloji dediğimiz şey, aslında şirketlerin içinde değil dışında yaratılıyor. Yani geleceğin teknolojileri belki benim şirketimin içinden çıkar belki de başka şirketlerden. Ama start up ekosisteminden çıkacağı kesin.
Dolayısıyla o dünyaya yakın olmak, teknolojinin son noktasında neler oluyor, neler gelişiyor, kimler neler yapıyor bunları görmek açısından melek yatırımcı olmak benim ve şirketimiz için artı bir değer.
Şirketimizde biri "Şu alana yatırım yapalım" dediğinde de, start up dünyasındaki gelişmeleri takip ettiğim için, "Bunu daha önce yapan bir start up var" diyebiliyorum. Bu da çok önemli.
İlk yatırımınız neydi?
Farklı alanlara yatırım yapıyorum. Keiretsu'nun içinde birçok kişinin yatırım yaptığı bir iş vardı. "Bu kadar kişi buna yatırım yaptıysa ben de yapmalıyım" dedim ama yanıldım.
Bu yatırımım şu anda çok iyi gitmiyor. Bunun dışında bireysel olarak yaptığım üç yatırım daha var. Bunlar Dekopasaj, Temizlikyolda ve Urla Digital Agriculture (UDA).
Yatırım kriterleriniz neler?
Kişisel yatırımlarımda girişimci benim için önemli. İK kökenli olduğum için girişimciye dikkat ediyorum. Bir de sektör önemli.
Dinlemekten, anlatılanlardan hoşlandığım işlere yatırım yapıyorum. Yatırım yaptığım girişimlerde, girişimcinin hissesinin yüzde 50'nin altına düşmemiş olmasına da önem veriyorum.
Girişimcinin hissesi düşerse azmi ve ilgisi de azalır. Sonrasında da finansmanlarına bakıyorum. Hukuksal yapısı, her şeyin kanunlara uygun olması da önemli kriterler.
Melek yatırımcı olmak sadece para vermek değil, tecrübelerimi de paylaşmak isterim. O nedenle yurtdışında, uzanamayacağım girişimlerle pek ilgilenmiyorum.
Start up ekosistemine yönelik değerlendirmeleriniz neler?
Temel oyuncular, kanun ve start up altyapısı olarak Türkiye Avrupa'dan ileride. Teşvikler, melek yatırımcı avantajları da çok yerinde. Dolayısıyla altyapı ve oyuncular var.
Sadece ekosistemin büyümesi lazım. Bu da zamanla olacak. Türkiye bu alanda bir ABD olamaz ama AB de ABD olamaz. Ancak Türkiye start up alanında, Ortadoğu'daki çekim merkezlerinden biri olabilir. Ya da Avrupa'daki iyi oyunculardan biri haline gelebilir.