Helal jelatin pazarındaki boşluğu görerek bu alana yönelik AR-GE çalışmalarına öncelik veren ve 2012 yılında Halavet Gıda şirketiyle sığır jelatini üretimine başlayan İskefe Holding, yeni tesis yatırımına gidiyor. İskefe Holding Genel Müdürü Hakan Kaya, bu alandaki üretimi genişleterek Bolu Gerede'de ikinci jelatin fabrikası için çalışmalara başladıklarını söylüyor.
Sibel Atik
Temelleri 1957 yılında Alkoç Ailesi tarafından atılan İskefe Holding, Bolu'da jelatin alanında ikinci tesisi hayata geçirmeyi planlıyor. Deri tabaklama işiyle sektöre adım atan aile, 2002 yılında yüksek teknolojili ürünlere odaklanarak alanında önemli bir inovasyona imza attı.
Helal jelatin pazarındaki boşluğu görerek bu alana yönelik AR-GE çalışmalarına öncelik veren grup, 2012 yılında Halavet Gıda şirketiyle sığır jelatini üretimine başladı. Bu alandaki üretimini genişleten şirketin ikinci jelatin fabrikası için çalışmalara başladığını aktaran İskefe Holding Genel Müdürü Hakan Kaya, "Mayıs ayında Bolu'nun Gerede ilçesinde ikinci jelatin fabrikamızın temelini attık.
Bu yıl bitiminde ikinci jelatin fabrikamızın da üretime başlamasını planlıyoruz. İskefe Holding olarak şundan eminiz ki bu fabrikada da son vidayı sıktığımızda ertesi gün yeni bir yatırıma başlayacağız" diyor. Hakan Kaya ile grubun markalaşma süreci ve yeni dönem yatırım planlarını konuştuk.
İskefe Holding bugün hangi iş alanlarında faaliyet gösteriyor? Grubun markalaşma yolculuğundan söz eder misiniz?
İskefe Holding'in yolculuğu 1957 yılında Alkoç Deri'nin İstanbul Kazlıçeşme'de kurulması ile başladı. 2002'de İskefe Deri'nin kuruluşuyla devam etti. Ardından holdingin inovasyon merkezi Kazlıçeşme AR-GE merkezi kuruluyor ve diğer şirketlerin kuruluş süreçleri başlamış oluyor. Bugün Holding bünyesinde jelatin ve kolajen üreten Halavet Gıda, deri üretimi yapan İskefe Deri, yem ve gübre üretiminde uzman Leta Life Science şirketleri bulunuyor.
Bunların yanında kolajen ürün gamımız Naturagen markası ile Naturagen şirketimiz tarafından tüketici ile buluşuyor. Bu noktada şirketlerimizin AR-GE girişimlerinin önemine de işaret etmek isterim. Kazlıçeşme'deki merkezimiz, deri ve kolajende Türkiye'nin tek AR-GE merkezi olarak araştırmalarını sürüyor.
Hollanda'da kurulu 'Collagen Research Center' AR-GE merkezimiz ise kolajen temelli bioınk üzerine çalışıyor. GOSB Teknopark da kurulu Collagen AR-GE AŞ. şirketimiz ise AR-GE faaliyetleri yürütürken aynı zamanda star-up'lara da ortaklık boyutunda destek veriyor.
Markalarınızın bugünkü konumuyla ilgili bilgi verir misiniz? En güçlü olduğunuz alanlar hangileri, neden?
İskefe Holding olarak önceliğimiz deri ekosistemi üzerinde AR-GE temelli yatırımlar yapmak. Bu sebeple bünyemizde AR-GE yapan üç farklı merkez bulunduruyor ve cirosal büyüklükten çok buradan çıkacak ürünler için heyecan duyuyoruz. Bu noktada da İskefe Deri çok önemli bir konumda.
Şirketimizin yedi deri fabrikası var ve Türk deri endüstrisine hizmet verirken aynı zamanda dünyadaki moda markalarının da taleplerini karşılıyoruz. Türkiye'nin jelatin ihtiyacını karşılamak için yola çıkan Halavet markamız ise bugün Türkiye'deki bu ihtiyacı karşılayıp aynı zamanda dünya pazarlarında da bilinen, yüksek talep gören bir jelatin ve kolajen üreticisidir.
Şirketin performansı ve büyüme stratejisinden söz eder misiniz?
Bu yılın şubat ayında Hollanda'da AR-GE merkezimizi kurduk. Burada üniversite ve teknoparklarla işbirliklerimiz sayesinde bioink olarak adlandırılan üç boyutlu yazıcılar için üretilen özel kolajen ürünlerimizi daha hızlı geliştirebiliyoruz. Hatta yıl içinde bu ürünlerden bazılarını geliştirip satışa sunmayı planlıyoruz.
Ardından mayıs ayında Bolu'nun Gerede İlçesi'nde ikinci jelatin fabrikamızın temelini attık. Bu yıl bitiminde ikinci jelatin fabrikamızın da üretime başlamasını planlıyoruz. İskefe Holding olarak şundan eminiz ki bu fabrikada da son vidayı sıktığımızda ertesi gün yeni bir yatırıma başlayacağız.
Koronavirüs sürecinde gerçekleştirdiğiniz bu yatırımdan söz eder misiniz? Bu yılla ilgili olarak hedeflerinizi paylaşır mısınız?
Dünyada tedarik zincirinin kırıldığı bir dönemdeyiz ve toparlanma her sektör için çok kolay olmayacak. Bu noktada Türkiye'nin birçok fırsata da açık olduğunu görüyoruz. Bu sebeple üretimi azaltmak yerine yeni yatırımlarla daha da artırıyoruz.
Evet zor bir dönem içinden geçiyoruz ama biran önce toparlanma umudumuzu asla yitirmiyor, yeni yatırımlarımız için planlamalar yapıyoruz. 2020 yılı için yatırım planımızdan sapmamak en büyük hedefimiz. Salgın dönemindeki belirsizlik planlama konusunda önümüzde çok fazla risk faktörü koysa da yatırım yapma iştahımızı azaltmadı. Salgının pik noktasında bir fabrika temeli atmak bu soruya güzel bir cevap olacaktır.
Markaya nasıl bir yatırım yaptınız bu süreçte?
Grubumuz bünyesinde pek çok marka bulunmakla birlikte İskefe Holding olarak fazla bilinirliğimizin olmadığının farkındayız. Zira grubumuz bünyesinde tüketici ürünlerinden ziyade endüstriyel ürünler ön plana çıkıyor.
Günümüzde sıfır atık söylemini her yerde çok kolaylıkla duyabiliyoruz fakat İskefe Holding sıfır atığa ulaşma serüvenine, sıfır atığın hiç dile getirilmediği bir dönemde yani 2007 yılında başladı.
Kazlıçeşme AR-GE merkezinin faaliyete geçmesiyle bu yoldaki çalışmalarımızda başladı. Bu tarihten önce atık olarak nitelendirilen fakat atık değil kıymetli proteinler olan ürünleri tekrar ekonomiye kazandırarak öncelikle deri endüstrisi için pek çok yenilik getirdik.
Bu sebeple İskefe Holding ve bağlı markalarımızın daha iyi anlatılabilmesi ve hedefimizin fabrikalarımızdan tek atığın 'saf su' olması olduğunu daha çok mecra da anlatmak istiyoruz.
Bir yandan teknolojik ürünler üretirken diğer taraftan endüstri ekosistemimiz içinden sadece saf su doğaya salınması için aralıksız çalışıyoruz. Bu sebeple öncelikle Uludağ Ekonomi zirvesinde sponsor olduk. 2020 yılının ikinci yarısından itibaren de markalarımızı daha iyi tanıtmak için farklı mecralarda bulunuyor olacağız. Naturagen markamızın da geçtiğimiz ay market raflarında yerini alması ile İskefe Holding daha göz önünde olacak.
Bulunduğunuz sektörünüzde inovasyon çok önemli. Bu alanda ne gibi yeni girişimleriniz var söz
eder misiniz?
Bünyemizde üç farklı AR-GE merkezi var. Ayrıca güvendiğimiz star up'lar için her türlü desteği sağlıyor, hatta onlarla ortaklıklar yapıyoruz. Bu yönde çalışmalarımız devam edecek. AR-GE merkezimizin TÜBİTAK tarafından kabul edilen COVID-19 mücadelesine katkı sunan maske üretim projesi de bizleri ayrıca gururlandırıyor ve bu yıl içinde bu projeyi de sonuçlandırmayı hedefliyoruz. Bunun yanında AR-GE merkezlerimizden beklediğimiz ve çalışmaları sonuçlandığında lansmanları yapılacak yeni ürünler içın de oldukça heyecanlıyız.
KSS ve sürdürülebilirlik alanında ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
İskefe Holding in bünyesinde faaliyet gösteren her bir fabrika birbirini tamamlayan nitelikte olup, bir fabrikanın çıktıları diğer fabrikanın girdileri olacak şekilde konumlanmıştır. Yaptığımız ve yapacağımız yatırımlar ile ''tek atık saf su'' hedefimize her gün bir adım daha yaklaşıyor ve bu hedef için çalışıyoruz. Sürdürülebilirliğin, bizden sonra gelecek nesillere devraldığımız gibi güzel bir çevre bırakmanın önemini asla unutmuyoruz.
Sibel Atik
[email protected]
Temelleri 1957 yılında Alkoç Ailesi tarafından atılan İskefe Holding, Bolu'da jelatin alanında ikinci tesisi hayata geçirmeyi planlıyor. Deri tabaklama işiyle sektöre adım atan aile, 2002 yılında yüksek teknolojili ürünlere odaklanarak alanında önemli bir inovasyona imza attı.
Helal jelatin pazarındaki boşluğu görerek bu alana yönelik AR-GE çalışmalarına öncelik veren grup, 2012 yılında Halavet Gıda şirketiyle sığır jelatini üretimine başladı. Bu alandaki üretimini genişleten şirketin ikinci jelatin fabrikası için çalışmalara başladığını aktaran İskefe Holding Genel Müdürü Hakan Kaya, "Mayıs ayında Bolu'nun Gerede ilçesinde ikinci jelatin fabrikamızın temelini attık.
Bu yıl bitiminde ikinci jelatin fabrikamızın da üretime başlamasını planlıyoruz. İskefe Holding olarak şundan eminiz ki bu fabrikada da son vidayı sıktığımızda ertesi gün yeni bir yatırıma başlayacağız" diyor. Hakan Kaya ile grubun markalaşma süreci ve yeni dönem yatırım planlarını konuştuk.
İskefe Holding bugün hangi iş alanlarında faaliyet gösteriyor? Grubun markalaşma yolculuğundan söz eder misiniz?
İskefe Holding'in yolculuğu 1957 yılında Alkoç Deri'nin İstanbul Kazlıçeşme'de kurulması ile başladı. 2002'de İskefe Deri'nin kuruluşuyla devam etti. Ardından holdingin inovasyon merkezi Kazlıçeşme AR-GE merkezi kuruluyor ve diğer şirketlerin kuruluş süreçleri başlamış oluyor. Bugün Holding bünyesinde jelatin ve kolajen üreten Halavet Gıda, deri üretimi yapan İskefe Deri, yem ve gübre üretiminde uzman Leta Life Science şirketleri bulunuyor.
Bunların yanında kolajen ürün gamımız Naturagen markası ile Naturagen şirketimiz tarafından tüketici ile buluşuyor. Bu noktada şirketlerimizin AR-GE girişimlerinin önemine de işaret etmek isterim. Kazlıçeşme'deki merkezimiz, deri ve kolajende Türkiye'nin tek AR-GE merkezi olarak araştırmalarını sürüyor.
Hollanda'da kurulu 'Collagen Research Center' AR-GE merkezimiz ise kolajen temelli bioınk üzerine çalışıyor. GOSB Teknopark da kurulu Collagen AR-GE AŞ. şirketimiz ise AR-GE faaliyetleri yürütürken aynı zamanda star-up'lara da ortaklık boyutunda destek veriyor.
Markalarınızın bugünkü konumuyla ilgili bilgi verir misiniz? En güçlü olduğunuz alanlar hangileri, neden?
İskefe Holding olarak önceliğimiz deri ekosistemi üzerinde AR-GE temelli yatırımlar yapmak. Bu sebeple bünyemizde AR-GE yapan üç farklı merkez bulunduruyor ve cirosal büyüklükten çok buradan çıkacak ürünler için heyecan duyuyoruz. Bu noktada da İskefe Deri çok önemli bir konumda.
Şirketimizin yedi deri fabrikası var ve Türk deri endüstrisine hizmet verirken aynı zamanda dünyadaki moda markalarının da taleplerini karşılıyoruz. Türkiye'nin jelatin ihtiyacını karşılamak için yola çıkan Halavet markamız ise bugün Türkiye'deki bu ihtiyacı karşılayıp aynı zamanda dünya pazarlarında da bilinen, yüksek talep gören bir jelatin ve kolajen üreticisidir.
Şirketin performansı ve büyüme stratejisinden söz eder misiniz?
Bu yılın şubat ayında Hollanda'da AR-GE merkezimizi kurduk. Burada üniversite ve teknoparklarla işbirliklerimiz sayesinde bioink olarak adlandırılan üç boyutlu yazıcılar için üretilen özel kolajen ürünlerimizi daha hızlı geliştirebiliyoruz. Hatta yıl içinde bu ürünlerden bazılarını geliştirip satışa sunmayı planlıyoruz.
Ardından mayıs ayında Bolu'nun Gerede İlçesi'nde ikinci jelatin fabrikamızın temelini attık. Bu yıl bitiminde ikinci jelatin fabrikamızın da üretime başlamasını planlıyoruz. İskefe Holding olarak şundan eminiz ki bu fabrikada da son vidayı sıktığımızda ertesi gün yeni bir yatırıma başlayacağız.
Koronavirüs sürecinde gerçekleştirdiğiniz bu yatırımdan söz eder misiniz? Bu yılla ilgili olarak hedeflerinizi paylaşır mısınız?
Dünyada tedarik zincirinin kırıldığı bir dönemdeyiz ve toparlanma her sektör için çok kolay olmayacak. Bu noktada Türkiye'nin birçok fırsata da açık olduğunu görüyoruz. Bu sebeple üretimi azaltmak yerine yeni yatırımlarla daha da artırıyoruz.
Evet zor bir dönem içinden geçiyoruz ama biran önce toparlanma umudumuzu asla yitirmiyor, yeni yatırımlarımız için planlamalar yapıyoruz. 2020 yılı için yatırım planımızdan sapmamak en büyük hedefimiz. Salgın dönemindeki belirsizlik planlama konusunda önümüzde çok fazla risk faktörü koysa da yatırım yapma iştahımızı azaltmadı. Salgının pik noktasında bir fabrika temeli atmak bu soruya güzel bir cevap olacaktır.
Markaya nasıl bir yatırım yaptınız bu süreçte?
Grubumuz bünyesinde pek çok marka bulunmakla birlikte İskefe Holding olarak fazla bilinirliğimizin olmadığının farkındayız. Zira grubumuz bünyesinde tüketici ürünlerinden ziyade endüstriyel ürünler ön plana çıkıyor.
Günümüzde sıfır atık söylemini her yerde çok kolaylıkla duyabiliyoruz fakat İskefe Holding sıfır atığa ulaşma serüvenine, sıfır atığın hiç dile getirilmediği bir dönemde yani 2007 yılında başladı.
Kazlıçeşme AR-GE merkezinin faaliyete geçmesiyle bu yoldaki çalışmalarımızda başladı. Bu tarihten önce atık olarak nitelendirilen fakat atık değil kıymetli proteinler olan ürünleri tekrar ekonomiye kazandırarak öncelikle deri endüstrisi için pek çok yenilik getirdik.
Bu sebeple İskefe Holding ve bağlı markalarımızın daha iyi anlatılabilmesi ve hedefimizin fabrikalarımızdan tek atığın 'saf su' olması olduğunu daha çok mecra da anlatmak istiyoruz.
Bir yandan teknolojik ürünler üretirken diğer taraftan endüstri ekosistemimiz içinden sadece saf su doğaya salınması için aralıksız çalışıyoruz. Bu sebeple öncelikle Uludağ Ekonomi zirvesinde sponsor olduk. 2020 yılının ikinci yarısından itibaren de markalarımızı daha iyi tanıtmak için farklı mecralarda bulunuyor olacağız. Naturagen markamızın da geçtiğimiz ay market raflarında yerini alması ile İskefe Holding daha göz önünde olacak.
Bulunduğunuz sektörünüzde inovasyon çok önemli. Bu alanda ne gibi yeni girişimleriniz var söz
eder misiniz?
Bünyemizde üç farklı AR-GE merkezi var. Ayrıca güvendiğimiz star up'lar için her türlü desteği sağlıyor, hatta onlarla ortaklıklar yapıyoruz. Bu yönde çalışmalarımız devam edecek. AR-GE merkezimizin TÜBİTAK tarafından kabul edilen COVID-19 mücadelesine katkı sunan maske üretim projesi de bizleri ayrıca gururlandırıyor ve bu yıl içinde bu projeyi de sonuçlandırmayı hedefliyoruz. Bunun yanında AR-GE merkezlerimizden beklediğimiz ve çalışmaları sonuçlandığında lansmanları yapılacak yeni ürünler içın de oldukça heyecanlıyız.
KSS ve sürdürülebilirlik alanında ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
İskefe Holding in bünyesinde faaliyet gösteren her bir fabrika birbirini tamamlayan nitelikte olup, bir fabrikanın çıktıları diğer fabrikanın girdileri olacak şekilde konumlanmıştır. Yaptığımız ve yapacağımız yatırımlar ile ''tek atık saf su'' hedefimize her gün bir adım daha yaklaşıyor ve bu hedef için çalışıyoruz. Sürdürülebilirliğin, bizden sonra gelecek nesillere devraldığımız gibi güzel bir çevre bırakmanın önemini asla unutmuyoruz.
“YENİ PROJELER YOLDA"
"AR-GE merkezlerimizde henüz pişen ve bizlerinde çok güvendiği projelerimiz var. Türkiye'de ve içinde bulunduğumuz oldukça geniş bir coğrafya da bugüne kadar hiç yapılmamış ürünleri yapma konusunda gayretlerimiz devam ediyor.
Bir projemiz ilaç, diğer projemiz de gıda konusunda devam ediyor. Bu iki fabrikanın temel atma haberini yılbaşından önce vermek için tüm çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Markamızı geleceğe güçlü taşımak için her şeyden önce gelecek kuşaklara yaşanabilir bir çevre bırakmanın vazifemiz olduğu bilinci ile ekosistemsel çözümler üretmeye devam ediyoruz."