Bunu 2023 yılında yaşanan deprem felaketine ve mayıs ayında yapılan genel seçimlere rağmen söylüyorum.
Bunu söylememin sebebi, genel seçimlerin ardından Mehmet Şimşek yönetiminde ortodoks politikalara dönüşle birlikte, yüksek faiz ortamında krediye ulaşımın zorlaşması. Gittiğimiz her toplantıda, iş dünyasından 2024’ün 2023’e göre daha zor geçeceğinin mesajını alıyorum.
Önceki hafta Merkez Bankası’nın başkanı değişti. Gaye Erkan’ın yerine başkan yardımcısı Fatih Karahan atandı. Bu atama yapılır yapılmaz, yabancı finans kuruluşlarının o gece yazdıkları raporlarda ‘ortodoks politikalarda değişiklik yok’ değerlendirmesi yapmasını da dikkatle takip ettik.
Fatih Karahan başkanlığında devam eden enflasyon ile mücadele sürecinin başarılı olması ülke için çok önemli. Yeni yönetimin yüzde 36 gibi iddialı bir yıl sonu enflasyon hedefi vermesi, sıkı politikaların sonuç alınıncaya kadar devam edeceğini gösteriyor. Bu da yüksek kredi faizi maliyetleri nedeniyle şirketlerin zorlanmaya devam edeceği anlamına geliyor.
Peki bu süreçte şirketlerin çıkış stratejisi ne? Bu soruya yanıt aramak için Türkiye’nin büyük holdinglerinin 2024 planlarını derleyen bir araştırma hazırladık. Sibel Atik arkadaşımın hazırladığı haberin detaylarını kapak haberimizde bulacaksınız.
İş dünyasının dev grupları içeride enflasyon mücadelesi verirken; ana işlerine odaklanıp, maliyet yönetimi, nakit akışı ve karlılığı merkeze aldı. Yurtdışında organik, inorganik büyümeler ve yeni ülkelere ihracat fırsatlarını daha fazla kollamaya başladılar.
Burada ihracat pazarları demişken, çok konuşulan bir konuya da dikkat çekmek istiyorum: Döviz kurunun seviyesi. İhracatçı firmaların, ihracat birliklerinin yöneticilerinin artık çok ciddi şekilde kur vurgusu yaptığını gözlemliyorum.
Doğrudan olması gereken kur seviyesini söylemekten imtina ediyorlar, ancak bu seviyelerin rekabet şartlarında firmaları çok zorladığını da ifade ediyorlar.
Burada dikkat çekmek istediğim bir diğer konu da madencilik sektörü. Erzincan’da yaşanan ve kameralar sayesinde hepimizin büyük bir şaşkınlık ve üzüntü ile izlediğimiz heyelanda kayıplara bir an önce ulaşılmasını diliyorum. Maden, madencilik bir gerçek.
Madencilik faaliyetlerine karşı biri değilim ama kurallarıyla yapılan madenciliğe karşı değilim. Türkiye’nin önemli gruplarının çok fazla dillendirmeseler de madencilik faaliyeti yaptığını biliyorum.
Bir vatandaş olarak dileğim kurallara uygun, çevreye en az zararı verebilecek şekilde yapılan madenciliğe izin verilmesi ve ciddi ve sıkı denetim.
Sağlıkla kalın…
