TALAT YEŞİLOĞLU
[email protected]
Bu satırları yazdığım saatlere kadar, genç kuşağın geleceğe hazırlanması, enerji, yükselen teknolojiler, Türk iş dünyasının yeni lider adayları, yeni büyüme öyküsünün nasıl yazılacağı, Y kuşağında liderlikle ilgili konuşmaları dinledim.
Öncelikle katılarak bu heyecanı bizimle paylaşan, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin gerçekleşmesi için sponsorluk desteği sağlayan ve Türkiye’nin yanı sıra dünyanın farklı ülkelerinden gelen konuşmacılara sağladıkları katkı için teşekkür ediyorum.
Tabii, altı yıldan beri Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin (UEZ) ‘ana sponsoru’ Çelik Motor ve alt markası Garenta’nın özel teşekkürü hak ettiğini kaydetmek isterim.
Kabul edelim ki, yeni dönemi yakalamak, geçmişe göre hem daha zor hem de daha kolay. Zor, çünkü Value Center’in kurucusu Richard Barrett’a göre öncelikle birbirimizi daha çok sevmemiz ve içimizdeki sevgiyi öne çıkarmamız gerekiyor.
Sadece sevgiyle olur mu? Sevgiyi, ‘güven’ olgusuna müthiş bir destek vereceği için çok ciddi bir adım olarak görebiliriz. Güvenle gelecek moralitenin nasıl bir etki yaratacağını hayal edelim lütfen. Buna hazır mıyız? Gerçekçi olmak gerekiyorsa, bugünkü koşullarda zor görünüyor.
Yapabilir miyiz? Tabii ki yapabiliriz. Örneğin 16 Temmuz’dan sonra oluşan hava buna çok uygundu. Fakat ‘Yenikapı Ruhu’nu çabuk harcadığımızı düşünüyorum. Oysa bu köşede o ruhun neler yapabileceğine dair iyimser beklentilerimi paylaşmıştım.
Zor yollardan, zorluklardan yılmayacaksak, ‘ortak değerler’ olarak adlandırılabilecek adalet, ahlak, güven, saygı ve huzuru bulmamız için daha fazla efor harcamamız gerekecek. Yeni dönemdeki değişimi, dönüşümü yakalamanın aynı zamanda kolay olduğu görüşündeyim.
Tabii geçmişle hesaplaşmanın yeni dönemin yolunu, stratejilerini açmada katkısı olabilir. Ama buna takılı kalmanın bedeli de ağır olacaktır. Ne birinci, ne ikinci, ne üçüncü sanayi devrimini yakalayıp bir parçası olabildik. Ama önümüzdeki süreçte dördüncü sanayi devriminin bir parçası olabiliriz. Yeni bir dönemi bekleme lüksümüz yok.
Nasıl mı yapabiliriz? Nüfusta ve şirketlerin yönetim kademelerinde gittikçe ağırlık kazanan Y ve Z kuşaklarını iyi anlayarak ve sosyal ile ekonomik yaşantının önemli bir parçası haline getirerek. Onların ne istediği belli, özellikleri de...
Geleceği kurgulamamızda bize çok büyük katkı sağlayabilirler. Yeter ki kapılarımızı onlara açalım, sorgulamalarına, kurdukları hayallerin olgunlaşmasına ve gerçekleşmesine katkı yapalım.
Son söz, ortaokul terk eğitimli bir kitle ile zaten dünyada örneği olmayan bir gelire ulaştık. Atılım, daha çok eğitim, teknoloji, dönüşüm, dijitalleşme ve start up’larla mümkün...
Güzel bir geleceği hayal ettiğimiz bir hafta diliyorum.