Global piyasalarda pandeminin etkisini azaltmak amacıyla başlatılan bol likidite, düşük faiz dönemi Türkiye piyasalarında da etkisini gösteriyor. TL mevduatta reel olarak negatif faiz verilmesi, yatırımcıları alternatif getiri arayışına itiyor. Son dönemde özellikle hisse senedi ve altına yönelik ilginin arttığı gözleniyor. İşte bu süreçte Garanti Yatırım BBVA Genel Müdürü Utku Ergüder, Ekonomist Dergisi Haber Müdürü Talip Yılmaz’ın sorularını yanıtladı.
Üçüncü çeyrek dönemde yüzde 40 hisse, yüzde 20 TL mevduat, yüzde 20 tahvil-bono ve yüzde 20 altından oluşan portföy dağılımı yapan Ergüder’in başlıklar halinde piyasa beklentilerini ve yatırımcılara tavsiyelerini aktarıyoruz.
Pandemi sürecinde oluşan olumsuz fiyatlama süreci ardından Mart ayı ortalarından bu yana hisse senedi piyasasında beklentimiz pozitif kalmaya devam ediyor. Bu aşamada görüşlerimizde önceki aylara göre önemli bir değişim yok. Bir yandan önceki kriz dönemlerine göre küresel arenada sağlanan daha hızlı likidite desteği, normalleşme fiyatlamalarını öne çekerken; bir yandan da getiri arayışlarının devam ettiği ortam özellikle küresel tarafta beklenmedik risk faktörü oluşmadıkça hisse piyasasını desteklemeyi sürdürüyor. Bu perspektifte BİST-100 Endeksi’nde üçüncü çeyrekte TL bazlı zirvenin yenilenme olasılığını korunduğunu düşünüyoruz. Bununla birlikte, geçtiğimiz haftalarda olduğu gibi mevcut seviyeleri kısa vadede düzeltme ihtimaline karşı risk-getiri dengesinin dikkatli ayarlanması gereken bölgeler olarak değerlendiriyoruz. Bununla birlikte olası düzeltmeler saydığımız faktörler paralelinde yeni alım fırsatlarını gündemde tutmaya devam edecektir. Yakın vadede ise 2. çeyrek finansallarına ilişkin beklentilerle hisse bazlı hareketliliğin ön plana çıkabileceğini düşünmekteyiz.
Salgının ekonomik etkilerine karşı merkez bankalarının likidite artırıcı önlemleri ve düşük faiz seviyeleri finansal piyasaları desteklerken önümüzdeki döneme ait ekonomik beklentileri de iyimserleştiriyor. Buna bağlı olarak özellikle endüstriyel kullanıma uygun değerli metallerde talep artışı izliyoruz. Altın da bu harekete uyumlu şekilde yükseliyor. Ancak küresel tarafta koronavirüsün etkisi ile büyüme dinamiklerinin baskılanması ve buna bağlı olarak enflasyonun zayıf kalması, alternatif getiri sağlayan varlıklara –başta altına- olan ilgiyi azalttı. Makro verilerin istikrarlı gelişimi ve ekonomik toparlanmanın hızlanması, bu anlamda altına olan talebi canlandırabilir. Bu çeyrek sonuna kadar yeniden salgının yayılması gibi riskler ortaya çıkmazsa ekonomik aktivite hızı artacak ve toparlanma bir miktar daha belirgin hale gelecektir. Böylece düşük faiz ve bol likidite ortamı altına olan talebi de hızlandırabilir.
Salgın nedeni ile uzun süre kapalı kalan ekonomiler açılınca talep bazlı değişikliklerden dolayı fiyatlarda ayarlama yapıldı. Bu nedenle Haziran ayı enflasyonu beklentilerin bir miktar üstünde geldi. Ancak TCMB, bir seferlik yaşanan bu artışın enflasyonda yükseliş trendine yol açmadığını dikkat çekerken, bu sırada politika duruşunda ek gevşeme hamlelerine ara verdi. Yılın kalan bölümünde enflasyon seyrine göre para politikasının ayarlanacağı mesajını veren TCMB, bu tavrı ile Türk Lirası’nı destekledi. Bu çeyreğin sonunda salgının yeniden geniş çaplı yayılması gibi global risk faktörlerinde artış olmazsa TL’nin istikrarlı seyrinin sürmesini bekleriz.
TCMB yıl sonu TÜFE tahmini yüzde 7,4 seviyesinde. Pandemi sürecinde global düşük faiz ortamı, azalan talep ve emtia fiyatlarının düşmesi ile enflasyonda oluşan aşağı yönlü seyir –buna ek olarak BDDK’nın bankalara uygulamaya başladığı aktif rasyosunun bankalarda tahvil talebi yaratması, gösterge faizlerde tek haneye ulaşmamıza yardımcı olmuştu. Gelinen noktada bu ay enflasyonun bir miktar artması, uzun süre kapalı kalan ekonomilerin açılmasına bağlı bir seferlik etkiden meydana geliyor. Dolayısı ile önümüzdeki dönemde enflasyonda yukarı yönlü baskı yaratacak unsurların oluşmayacağını ve TL cinsi varlıkları baskı altında bırakacak şekilde global risklerin yüksek seviyede kalmayacağını düşünürsek, faizler de yeniden sakin seyrine dönebilir ve gösterge faiz kalıcı şekilde tek haneye düşebilir. Üçüncü çeyrek gösterge faiz beklentimiz yüzde 9,00-10,00 arasında.
ARÇELİK: Yurtiçi faaliyetlerinde normalleşme beklentileri ve 2Ç20’de bir defa mahsus gelirlerin net kâra katkısı
AKSİFGORTA: Düşen hasar oranı ve artan teknik kâr
FORD OTOSAN: Görece defansif ürün portföyü, kârlı maliyet yapısı ve alım garantili sözleşmeleri
KOÇ HOLDİNG: Yüksek iskonto ve dengeli portföyü
TURKCELL: Sadeleşmiş ortaklık yapısı ve güçlü faaliyet kâr marjının devamı beklentileri
YKB: Kârlılıkta toparlanma ve iyi marj yönetimi
Üçüncü çeyrek dönemde yüzde 40 hisse, yüzde 20 TL mevduat, yüzde 20 tahvil-bono ve yüzde 20 altından oluşan portföy dağılımı yapan Ergüder’in başlıklar halinde piyasa beklentilerini ve yatırımcılara tavsiyelerini aktarıyoruz.
BORSADA DÜŞÜŞLER ALIM FIRSATI
Pandemi sürecinde oluşan olumsuz fiyatlama süreci ardından Mart ayı ortalarından bu yana hisse senedi piyasasında beklentimiz pozitif kalmaya devam ediyor. Bu aşamada görüşlerimizde önceki aylara göre önemli bir değişim yok. Bir yandan önceki kriz dönemlerine göre küresel arenada sağlanan daha hızlı likidite desteği, normalleşme fiyatlamalarını öne çekerken; bir yandan da getiri arayışlarının devam ettiği ortam özellikle küresel tarafta beklenmedik risk faktörü oluşmadıkça hisse piyasasını desteklemeyi sürdürüyor. Bu perspektifte BİST-100 Endeksi’nde üçüncü çeyrekte TL bazlı zirvenin yenilenme olasılığını korunduğunu düşünüyoruz. Bununla birlikte, geçtiğimiz haftalarda olduğu gibi mevcut seviyeleri kısa vadede düzeltme ihtimaline karşı risk-getiri dengesinin dikkatli ayarlanması gereken bölgeler olarak değerlendiriyoruz. Bununla birlikte olası düzeltmeler saydığımız faktörler paralelinde yeni alım fırsatlarını gündemde tutmaya devam edecektir. Yakın vadede ise 2. çeyrek finansallarına ilişkin beklentilerle hisse bazlı hareketliliğin ön plana çıkabileceğini düşünmekteyiz.
ALTINA OLAN TALEP SÜREBİLİR
Salgının ekonomik etkilerine karşı merkez bankalarının likidite artırıcı önlemleri ve düşük faiz seviyeleri finansal piyasaları desteklerken önümüzdeki döneme ait ekonomik beklentileri de iyimserleştiriyor. Buna bağlı olarak özellikle endüstriyel kullanıma uygun değerli metallerde talep artışı izliyoruz. Altın da bu harekete uyumlu şekilde yükseliyor. Ancak küresel tarafta koronavirüsün etkisi ile büyüme dinamiklerinin baskılanması ve buna bağlı olarak enflasyonun zayıf kalması, alternatif getiri sağlayan varlıklara –başta altına- olan ilgiyi azalttı. Makro verilerin istikrarlı gelişimi ve ekonomik toparlanmanın hızlanması, bu anlamda altına olan talebi canlandırabilir. Bu çeyrek sonuna kadar yeniden salgının yayılması gibi riskler ortaya çıkmazsa ekonomik aktivite hızı artacak ve toparlanma bir miktar daha belirgin hale gelecektir. Böylece düşük faiz ve bol likidite ortamı altına olan talebi de hızlandırabilir.
TL İSTİKRARLI SEYRİNİ KORUR
Salgın nedeni ile uzun süre kapalı kalan ekonomiler açılınca talep bazlı değişikliklerden dolayı fiyatlarda ayarlama yapıldı. Bu nedenle Haziran ayı enflasyonu beklentilerin bir miktar üstünde geldi. Ancak TCMB, bir seferlik yaşanan bu artışın enflasyonda yükseliş trendine yol açmadığını dikkat çekerken, bu sırada politika duruşunda ek gevşeme hamlelerine ara verdi. Yılın kalan bölümünde enflasyon seyrine göre para politikasının ayarlanacağı mesajını veren TCMB, bu tavrı ile Türk Lirası’nı destekledi. Bu çeyreğin sonunda salgının yeniden geniş çaplı yayılması gibi global risk faktörlerinde artış olmazsa TL’nin istikrarlı seyrinin sürmesini bekleriz.
FAİZ TEK HANEYE İNEBİLİR
TCMB yıl sonu TÜFE tahmini yüzde 7,4 seviyesinde. Pandemi sürecinde global düşük faiz ortamı, azalan talep ve emtia fiyatlarının düşmesi ile enflasyonda oluşan aşağı yönlü seyir –buna ek olarak BDDK’nın bankalara uygulamaya başladığı aktif rasyosunun bankalarda tahvil talebi yaratması, gösterge faizlerde tek haneye ulaşmamıza yardımcı olmuştu. Gelinen noktada bu ay enflasyonun bir miktar artması, uzun süre kapalı kalan ekonomilerin açılmasına bağlı bir seferlik etkiden meydana geliyor. Dolayısı ile önümüzdeki dönemde enflasyonda yukarı yönlü baskı yaratacak unsurların oluşmayacağını ve TL cinsi varlıkları baskı altında bırakacak şekilde global risklerin yüksek seviyede kalmayacağını düşünürsek, faizler de yeniden sakin seyrine dönebilir ve gösterge faiz kalıcı şekilde tek haneye düşebilir. Üçüncü çeyrek gösterge faiz beklentimiz yüzde 9,00-10,00 arasında.
GARANTİ YATIRIM BBVA’NIN HİSSE ÖNERİLERİ
ARÇELİK: Yurtiçi faaliyetlerinde normalleşme beklentileri ve 2Ç20’de bir defa mahsus gelirlerin net kâra katkısı
AKSİFGORTA: Düşen hasar oranı ve artan teknik kâr
FORD OTOSAN: Görece defansif ürün portföyü, kârlı maliyet yapısı ve alım garantili sözleşmeleri
KOÇ HOLDİNG: Yüksek iskonto ve dengeli portföyü
TURKCELL: Sadeleşmiş ortaklık yapısı ve güçlü faaliyet kâr marjının devamı beklentileri
YKB: Kârlılıkta toparlanma ve iyi marj yönetimi