FED’in faiz artırımı ve gelecek yıl üç kez daha artırabileceği yönündeki açıklamalarla yükselerek 3,50’nin üzerini gören dolar/TL ve yüzde 11’i geçen faiz, bu hafta yapılacak Merkez Bankası toplantısını bekliyor.
TALİP YILMAZ GÖZDE YENİOVA
[email protected] [email protected]
TCMB’nin faiz artırmasını bekleyenler kadar pas geçeceğini söyleyenler de var. Dolar/TL’de 3,40 kırılmadıkça aşağısı zor, faizde ise 11,60 üzeri seyir negatif görünüm yaratabilir. Sonunda uzun süredir beklenen oldu, ABD’nin merkez bankası olan FED beklentilere paralel olarak faiz oranını 25 baz puan yükseltti.
Ancak FED’in açıklaması ve FED Başkanı Janet Yellen’in konuşması beklendiğinden daha şahin oldu. Önceki toplantıda 2017 yılı için iki faiz artışı beklentisi varken, bu toplantıda faiz artırımı üçe çıktı. Yine ekonominin tam istihdama yakın olduğu bir ortamda genişleyici maliye politikalarına gerek olmadığı vurgusu yapıldı.
FED’in açıklaması ve Başkan Yellen’in konuşmasını Trump döneminde uygulanacak genişleyici maliye politikalarına karşı para politikasında sert sıkılaşmanın işareti olarak gören global piyasalarda kısa vadede sert fiyatlamalar olduğunu gördük.
Bu durum ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin Eylül 2014’ten sonra ilk kez yüzde 2,60 seviyesinin üzerine çıkmasına ve Dolar Endeksi’nin (DXY) 2003 yılından bu yana ilk kez 102 seviyesini aşmasına yol açtı.
Hatırlanacağı üzere FED Aralık 2015’te 10 yıl aradan sonra ilk kez faiz artırmış, yüzde 0-0,25 aralığındaki politika faizini 25 baz puan yükseltmişti. 2016 yılı için ise dört kez faiz artırımı mesajı vermişti.
Ancak piyasa koşullarına bağlı olarak sadece bir kez faiz artırmıştı. 2017’ye girerken üç kez faiz artıracağı beklentisini dile getiren FED’in bunu ne ölçüde yapabileceğini şimdiden kestirmek güç. Ancak bu durum Merkez Bankası’nın politikalarını, para ve sermaye piyasalarını yakından ilgilendiriyor.
SIKILAŞTIRMANIN BAŞLANGICI
2017 yılında FED’in ne yapabileceği beklentilerine gelmeden önce kısa vadede piyasanın önündeki en önemli konu, 20 Aralık’taki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) faiz toplantısı.
Mart ayından başlayarak art arda üst bantta yapılan yedi faiz indirimi sonrasında MB, geçen ayki toplantıda yaklaşık üç yıl aradan sonra ilk kez faiz oranlarını artırmıştı.
Bu hamleye rağmen dolar kurunun ateşi sönmedi ve FED beklentileri başta olmak üzere negatif etkilerle dolar kuru geçen hafta 3,50 TL direncini zorlamaya devam etti. ABD başkanlık seçimlerinde Trump’ın kazanması sonrası TL, gelişmekte olan piyasalarda yüzde 15’lik değer kaybıyla en kötü performansı sergileyen para birimi oldu.
îş Yatırım analistleri, Amerikan tahvil faizlerinin 10 yıllık bir düşüşün ardından tekrar yükselişe geçtiği bir ortamda MB’nin son faiz kararını para politikasında sıkılaşmanın başlangıcı olarak yorumluyor.
Kurumun uzmanları, artan stok ve akım dengesizliği dikkate alındığında, gelişmekte olan ülkelere (GOÜ) yönelik sermaye girişlerindeki ilave bir bozulma durumunda TL’nin bu ligdeki en kırılgan para birimi olmaya devam edeceği yorumunu da yapıyor.
ARALIK PAS GEÇİLEBİLİR
FED kararı sonrasında dolar/TL tarafında bir miktar yukarı yönlü hareket görülmüş olsa da, FED sonrası ilk işlem gününde TL’nin gelişmekte olan ülke para birimleri arasında en pozitif ayrışanlardan biri olduğunun altını çizelim.
Gedik Yatırım’ın araştırma uzmanı Erol Gürcan, 20 Aralık tarihine kadar kurun 3,55 TL seviyesinin altında kalması durumunda, TCMB üzerinde faiz artırımına yönelik kurkaynaklı ekstra bir baskı olmayacağı kanaatinde.
Gürcan, bu konuda şunları söylüyor: “Açıklanan son enflasyon verileri de bu anlamda ekstra bir baskı yaratmıyor. Ancak kur tarafında gözlenen sert yükselişlerin gecikmeli etkileri ve kasım ayında etkileri görülmeyen vergi ayarlamaları ile aralık ayı ve 2017’nin ilk çeyreği açısından önemli bir yukarı yönlü risk unsuru.
Buradan hareketle TCMB’nin aralık ayını pas geçmesi ya da gelecek dönemde enflasyonda gözlenebilecek yukarı yönlü hareketlere atıfta bulunarak 25-50 baz puanlık sınırlı bir faiz artırımına gitmesi sürpriz olmaz.”
DAR BANTLARDA
Kur tarafında özellikle FED faiz kararı itibariyle doların hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülke para birimlerine karşı sert değer ka-zanımları yaşadığı görülüyor. Kurda kısa vadede volatilitenin azaldığını, yakın zamana göre daha dar bantlarda işlemlere geçildiğini görüyoruz.
Uzmanların değerlendirmesine göre, teknik açıdan yükseliş eğiliminin sürdüğü paritede 3,54 seviyesinin üzerine çıkılması durumunda önce 3,5610 ve arkasından 3,5960 direncine kadar alımlar söz konusu olabilir. Aşağıda ise 3,5040 desteğinin kırılması halinde önce haftalık pivot nokta olan 3,46 ve arkasından 3,42 desteği takip edilebilir.
Saxo Capital Markets Strateji Müdürü Cüneyt Paksoy, FED sonrası doların global ölçekte ekstra güçlenip Dolar Endeksi’nin uzun süredir en yüksek seviyesi olan 103’lere ulaştığına dikkat çekiyor.
Paksoy, “Bundan sonra FED ve Trump’a bağlı olarak dolar endeksi 100-102 aralığı üzerinde kalıp 105 ve daha üzeri bir potansiyel taşıdıkça, global ölçekte güçlü dolar olgusu özellikle gelişen piyasalar üzerinde baskı kuracak” diyor.
DOLAR ENDEKSİ GÜÇLENDİ
Cüneyt Paksoy’a göre, rahatlama ve daha kalıcı mola için Dolar Endeksi’nin 100’ün altına kalıcı olarak inmesi, ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin ise yüzde 2,5’in altına inerek yüzde 2- 2,3 aralığına gelmesi gerekiyor.
Paksoy, faiz tarafında özellikle gösterge tahvilde hep tepe olarak kalan yüzde 11-12,5 aralığına ve do-lar/TL’de de tüm zamanların rekoru olan 3,60’lara hala yakın durulmasının, TCMB kararlarını daha da önemli hale getirdiğini ifade ediyor.
Işık FX Başanalisti Gizmen Nalbandı, Merkez Bankası’nın bu haftaki toplantıyı pas geçeceğini düşünüyor. Nalbantlı, “25-50 baz puan gibi artışların TL’ye çok fazla destek olmadığını geçtiğimiz ayki toplantıda gördük.
Merkez Bankası kurda daha yüksek seviyelere gitmemiz durumunda önümüzdeki yıl sert bir faiz artırımı yapmak zorunda kalabilir. MB faizi sabit bırakırsa doların küresel artışıyla birlikte yükselişin yıl sonuna kadar devam etmesini bekliyorum” diyor.
Nalbantlı’ya göre dolar bu hafta 3,60’ın üzerine çıkabilirse yıl sonu kapanışı 3,70-3,75 bölgesinde olabilir. Merkez Bankası’nın küçük bir faiz artışı yapması durumunda ise kurda kısa bir geri çekilme olabilir. Nalbantlı, 3,30-3,35 bölgesinin altını beklememekle birlikte yılı 3,40-3,45 bölgesinde kapatabileceğimizi söylüyor.
Uzmanlara göre FED’e dair gelişmelerin yanı sıra iç taraftaki gelişmeleri de göz önünde bulundurmakta fayda var. Türkiye-AB üyelik müzakerelerinin devam edip etmeyeceği, anayasa değişikliği ve referandum sürecinin nasıl şekilleneceği TL varlıklarında etkili olabileceği gibi döviz kurlarının yön belirlemesinde de etkili olacak.
FAİZDE YÜZDE 11,5 KRİTİK
FED toplantısından faiz artırım kararı çıkması ve 2017 yılında daha hızlı faiz artırımı için sinyal verilmesinin ardından dolar diğer para birimleri karşısında değer kazanırken, ABD 10 yıllık tahvil faizi yüzde 2,64 seviyesini test etti.
Bu çerçevede TL cinsi varlıklarda da genel olarak satıcılı seyir ön plana çıkarken, tahvil piyasasında faizler özellikle orta-uzun vadeli kıymetlerde yükseldi. İki yıllık gösterge tahvil yüzde 11,07, 10 yıllık gösterge tahvil ise yüzde 11,56 bileşik seviyesini gördü.
Faizlere baktığımızda 2,5 ayda yüzde 30 yükseliş görülüyor. Ekim ayından bu yana Türkiye’de gösterge tahvil faizi yüzde 11,25 seviyesine çıkarak rekor kırdı. 2013 yılından bu yana faizler yüzde 7,5-11,5 arasında hareket ediyor. Faizlerde yüzde 11,6 seviyesinin geçilmesi sıkıntılı bir süreci beraberinde getirebilir.
TALİP YILMAZ GÖZDE YENİOVA
[email protected] [email protected]
TCMB’nin faiz artırmasını bekleyenler kadar pas geçeceğini söyleyenler de var. Dolar/TL’de 3,40 kırılmadıkça aşağısı zor, faizde ise 11,60 üzeri seyir negatif görünüm yaratabilir. Sonunda uzun süredir beklenen oldu, ABD’nin merkez bankası olan FED beklentilere paralel olarak faiz oranını 25 baz puan yükseltti.
FED’in açıklaması ve Başkan Yellen’in konuşmasını Trump döneminde uygulanacak genişleyici maliye politikalarına karşı para politikasında sert sıkılaşmanın işareti olarak gören global piyasalarda kısa vadede sert fiyatlamalar olduğunu gördük.
Bu durum ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin Eylül 2014’ten sonra ilk kez yüzde 2,60 seviyesinin üzerine çıkmasına ve Dolar Endeksi’nin (DXY) 2003 yılından bu yana ilk kez 102 seviyesini aşmasına yol açtı.
Hatırlanacağı üzere FED Aralık 2015’te 10 yıl aradan sonra ilk kez faiz artırmış, yüzde 0-0,25 aralığındaki politika faizini 25 baz puan yükseltmişti. 2016 yılı için ise dört kez faiz artırımı mesajı vermişti.
Ancak piyasa koşullarına bağlı olarak sadece bir kez faiz artırmıştı. 2017’ye girerken üç kez faiz artıracağı beklentisini dile getiren FED’in bunu ne ölçüde yapabileceğini şimdiden kestirmek güç. Ancak bu durum Merkez Bankası’nın politikalarını, para ve sermaye piyasalarını yakından ilgilendiriyor.
SIKILAŞTIRMANIN BAŞLANGICI
2017 yılında FED’in ne yapabileceği beklentilerine gelmeden önce kısa vadede piyasanın önündeki en önemli konu, 20 Aralık’taki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) faiz toplantısı.
Mart ayından başlayarak art arda üst bantta yapılan yedi faiz indirimi sonrasında MB, geçen ayki toplantıda yaklaşık üç yıl aradan sonra ilk kez faiz oranlarını artırmıştı.
Bu hamleye rağmen dolar kurunun ateşi sönmedi ve FED beklentileri başta olmak üzere negatif etkilerle dolar kuru geçen hafta 3,50 TL direncini zorlamaya devam etti. ABD başkanlık seçimlerinde Trump’ın kazanması sonrası TL, gelişmekte olan piyasalarda yüzde 15’lik değer kaybıyla en kötü performansı sergileyen para birimi oldu.
îş Yatırım analistleri, Amerikan tahvil faizlerinin 10 yıllık bir düşüşün ardından tekrar yükselişe geçtiği bir ortamda MB’nin son faiz kararını para politikasında sıkılaşmanın başlangıcı olarak yorumluyor.
Kurumun uzmanları, artan stok ve akım dengesizliği dikkate alındığında, gelişmekte olan ülkelere (GOÜ) yönelik sermaye girişlerindeki ilave bir bozulma durumunda TL’nin bu ligdeki en kırılgan para birimi olmaya devam edeceği yorumunu da yapıyor.
ARALIK PAS GEÇİLEBİLİR
FED kararı sonrasında dolar/TL tarafında bir miktar yukarı yönlü hareket görülmüş olsa da, FED sonrası ilk işlem gününde TL’nin gelişmekte olan ülke para birimleri arasında en pozitif ayrışanlardan biri olduğunun altını çizelim.
Gedik Yatırım’ın araştırma uzmanı Erol Gürcan, 20 Aralık tarihine kadar kurun 3,55 TL seviyesinin altında kalması durumunda, TCMB üzerinde faiz artırımına yönelik kurkaynaklı ekstra bir baskı olmayacağı kanaatinde.
Gürcan, bu konuda şunları söylüyor: “Açıklanan son enflasyon verileri de bu anlamda ekstra bir baskı yaratmıyor. Ancak kur tarafında gözlenen sert yükselişlerin gecikmeli etkileri ve kasım ayında etkileri görülmeyen vergi ayarlamaları ile aralık ayı ve 2017’nin ilk çeyreği açısından önemli bir yukarı yönlü risk unsuru.
Buradan hareketle TCMB’nin aralık ayını pas geçmesi ya da gelecek dönemde enflasyonda gözlenebilecek yukarı yönlü hareketlere atıfta bulunarak 25-50 baz puanlık sınırlı bir faiz artırımına gitmesi sürpriz olmaz.”
DAR BANTLARDA
Kur tarafında özellikle FED faiz kararı itibariyle doların hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülke para birimlerine karşı sert değer ka-zanımları yaşadığı görülüyor. Kurda kısa vadede volatilitenin azaldığını, yakın zamana göre daha dar bantlarda işlemlere geçildiğini görüyoruz.
Uzmanların değerlendirmesine göre, teknik açıdan yükseliş eğiliminin sürdüğü paritede 3,54 seviyesinin üzerine çıkılması durumunda önce 3,5610 ve arkasından 3,5960 direncine kadar alımlar söz konusu olabilir. Aşağıda ise 3,5040 desteğinin kırılması halinde önce haftalık pivot nokta olan 3,46 ve arkasından 3,42 desteği takip edilebilir.
Saxo Capital Markets Strateji Müdürü Cüneyt Paksoy, FED sonrası doların global ölçekte ekstra güçlenip Dolar Endeksi’nin uzun süredir en yüksek seviyesi olan 103’lere ulaştığına dikkat çekiyor.
Paksoy, “Bundan sonra FED ve Trump’a bağlı olarak dolar endeksi 100-102 aralığı üzerinde kalıp 105 ve daha üzeri bir potansiyel taşıdıkça, global ölçekte güçlü dolar olgusu özellikle gelişen piyasalar üzerinde baskı kuracak” diyor.
DOLAR ENDEKSİ GÜÇLENDİ
Cüneyt Paksoy’a göre, rahatlama ve daha kalıcı mola için Dolar Endeksi’nin 100’ün altına kalıcı olarak inmesi, ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin ise yüzde 2,5’in altına inerek yüzde 2- 2,3 aralığına gelmesi gerekiyor.
Paksoy, faiz tarafında özellikle gösterge tahvilde hep tepe olarak kalan yüzde 11-12,5 aralığına ve do-lar/TL’de de tüm zamanların rekoru olan 3,60’lara hala yakın durulmasının, TCMB kararlarını daha da önemli hale getirdiğini ifade ediyor.
Işık FX Başanalisti Gizmen Nalbandı, Merkez Bankası’nın bu haftaki toplantıyı pas geçeceğini düşünüyor. Nalbantlı, “25-50 baz puan gibi artışların TL’ye çok fazla destek olmadığını geçtiğimiz ayki toplantıda gördük.
Merkez Bankası kurda daha yüksek seviyelere gitmemiz durumunda önümüzdeki yıl sert bir faiz artırımı yapmak zorunda kalabilir. MB faizi sabit bırakırsa doların küresel artışıyla birlikte yükselişin yıl sonuna kadar devam etmesini bekliyorum” diyor.
Nalbantlı’ya göre dolar bu hafta 3,60’ın üzerine çıkabilirse yıl sonu kapanışı 3,70-3,75 bölgesinde olabilir. Merkez Bankası’nın küçük bir faiz artışı yapması durumunda ise kurda kısa bir geri çekilme olabilir. Nalbantlı, 3,30-3,35 bölgesinin altını beklememekle birlikte yılı 3,40-3,45 bölgesinde kapatabileceğimizi söylüyor.
Uzmanlara göre FED’e dair gelişmelerin yanı sıra iç taraftaki gelişmeleri de göz önünde bulundurmakta fayda var. Türkiye-AB üyelik müzakerelerinin devam edip etmeyeceği, anayasa değişikliği ve referandum sürecinin nasıl şekilleneceği TL varlıklarında etkili olabileceği gibi döviz kurlarının yön belirlemesinde de etkili olacak.
FAİZDE YÜZDE 11,5 KRİTİK
FED toplantısından faiz artırım kararı çıkması ve 2017 yılında daha hızlı faiz artırımı için sinyal verilmesinin ardından dolar diğer para birimleri karşısında değer kazanırken, ABD 10 yıllık tahvil faizi yüzde 2,64 seviyesini test etti.
Bu çerçevede TL cinsi varlıklarda da genel olarak satıcılı seyir ön plana çıkarken, tahvil piyasasında faizler özellikle orta-uzun vadeli kıymetlerde yükseldi. İki yıllık gösterge tahvil yüzde 11,07, 10 yıllık gösterge tahvil ise yüzde 11,56 bileşik seviyesini gördü.
Faizlere baktığımızda 2,5 ayda yüzde 30 yükseliş görülüyor. Ekim ayından bu yana Türkiye’de gösterge tahvil faizi yüzde 11,25 seviyesine çıkarak rekor kırdı. 2013 yılından bu yana faizler yüzde 7,5-11,5 arasında hareket ediyor. Faizlerde yüzde 11,6 seviyesinin geçilmesi sıkıntılı bir süreci beraberinde getirebilir.