TALAT YEŞİLOĞLU
[email protected]
Perşembe günü yapılan CEO Club olsun, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı olsun, iş dünyasıyla hükümet arasında ciddi anlamda iletişim sorunu olduğunu ortaya koydu.
İstihdam kampanyası başlatıldı. Güzel, biz de destek vermek için özel bir dergi hazırladık. Lakin, var olan şirketlerin istihdama ciddi anlamda katkı yapması beklenmiyor. TÜİK’in açıkladığı rakamlar, bu yargıyı destekliyor.
Yanlış anlaşılmasın, bu bize has bir durum değil. Rekabet ettiğimiz ülkeler de benzer tabloya sahip. İstihdam seferberliğine rağmen, işsizlik oranı umut vermiyor. Üstelik, iş arayanların sayısı her gün artıyor. Hem mevcut işsizleri eritme hem de yeni gelenlere iş yaratma konusunda sıkıntı var. Ne yapacağız?
Bu hafta boyunca girişimcilik üzerine iki etkinliğe katıldım. Her iki toplantı da bana iyimserlik aşıladı. Bir tanesi Start up Dostu Şirketler, diğeri de TÜSİAD’ın “Bu Gençlikte İş Var” yarışmasının ödül törenleriydi.
Start up’ların ‘Yön Veren Liderler’ listesinde yer alan Hüsnü Özyeğin, Hasan Aslanoba gibi konuşmacıların söylediği gibi, dünyadaki dijital fırtınanın getirdiği sonuçlar ve kasırgaya dönüşme olasılığı, Türkiye’nin hızlanmak dışında bir seçeneği olmadığını gösteriyor.
Girişimci dünyasının rol modellerinden Emre Kurttepeli’nin “Türkiye’nin geleceği etkin girişimcilikte” başlıklı konuşmasından esinlenerek editör köşesinin başlığını seçtim. Gelişmiş ülkelerle arayı kapatmak, rekabet ettiğimiz gelişmekte olan ülkelerin gerisinde kalmamak için daha hızlı, etkin ve sonuç alıcı girişimlere imza atmak zorundayız.
Ortadoğu, Balkanlar, Türki Cumhuriyetler ve ardından dünyaya açılan, globalleşme yolundaki markaların hızlı atılımları-na daha fazla ihtiyacımız var. Geçen hafta Başbakan Binali Yıldırım tarafından Londra’da bir şubesi açılan Simit Sarayı, bunun güzel bir örneği. Yurtdışı satışları yurtiçi satışlarını geçen bir konuma geldi. Bu sayıyı artırmamız gerekiyor.
Dünyanın yeni koşullarının getirdiği fırtınaya önlem almalı, kendi iç siyasi gündemimizin bir parçası olmak yerine, yurdun farklı illerindeki üniversitelerden çıkan genç girişimcilerin getirdiği heyecanın bir parçası olmalıyız.
Hasan Aslanoba’nın dediği gibi, kurumsal girişim fonlarıyla start up’lara daha fazla destek olmak zorundayız. Start up’lar yeni fikirleriyle, iş modelleriyle mevcut yapıya enerji katacaktır. Teknokentlerden çıkan birçok şirket, kısa sürede ciddi ihracat rakamlarına, cirolara ulaştılar. Kasırgaya teslim olmamanın yolu da akıllıca önlem almaktan geçiyor. Bence bu dönemi ıskalamayalım. Aksi takdirde geç kalmış olmaktan korkarım...
Mutlu bir hafta dileğiyle...