27 bin büyükbaş hayvan kapasitesiyle Türkiye’nin en büyük besi çiftliğine sahip olan Hacıince Şirketler Grubu, et sektörünün tüm alanlarında faaliyet gösteriyor. Konya’da 41 milyon dolara kurduğu tesisle paketlenmiş et ürünlerine de giren şirket, bu yıl 175 milyon TL ciro hedefliyor. Şirketin üçüncü kuşak temsilcisi Ahmet Hacıince, et ithalatının mutlaka önüne geçilmesi gerektiğini söylüyor.
ÖZLEM BAY YILMAZ
[email protected]
Alanyalı Hacıince Ailesi, 60 yılı aşkın süredir hayvancılık sektörünün içinde... Alanya merkezde küçük bir hayvan çiftliğiyle işe başlayan aile, zaman içinde turizmin gelişmesine bağlı olarak ilçenin köylerinde de faaliyet göstermeye başladı. Kemer-Gazipaşa arasındaki bölgede bulunan birçok turizm işletmesinin et tedarikçisi olan aile, 1990 yılında Hacıince Et Ürünleri şirketini kurarak kurumsallaştı.
Türkiye ekonomisinin krizli yılı 1994’te özelleştirilen kesimhane ihalesini kazanarak Alet Entegre Tesisleri’ni kurdu. Ardından çig et ürünlerine yönelik fabrika yatırımına soyunan şirket, hamburger hattı kurarak Burger King, Mc Donald’s gibi fast food zincirlerine ürün vermeye başladı.
Bugün gelinen noktada ise Hacıince Entegre Et Tesisleri, Alanya, Antalya ve Konya’daki besi çiftliklerinde yaklaşık 27 bin büyükbaş hayvan kapasitesine sahip. Şirket, ayrıca damızlık üretimi de yapıyor.
Hacıince Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hacıince, Türkiye’nin en büyük etlik ırk besi çiftliğine sahip olduklarını söylüyor. Hacı-ince, “Entegre et üretim ve dağıtımı da yapıyoruz. Yani et sektöründe tüm süreçlerde yer alan tek şirketiz. 345 çalışanımız var. Geçen yıl 123 milyon TL olan ciromuzu bu yıl 175 milyon TL’ye çıkarmayı hedefliyoruz. 2018’deki ciro beklentimiz ise 220 milyon TL” diyor.
41 MİLYON DOLARLIK TESİS
Konya Meram’da 41 milyon dolarlık yatırımla entegre tesis kuran şirket, paketlenmiş çiğ et ürünleri üretimine de girdi. Hacıince Şirketler Grubu’nun üçüncü kuşak temsilcisi Ahmet Hacıince, küresel markaların tedarikçisi olmanın yanında şimdi de raflarda doğrudan tüketiciyle buluştukları belirtiyor. Hacıince, yerli üretim ve izlenebilirlik süreciyle geçmişi sorgulanabilir sağlıklı et ürünlerini satışa sunduklarını söylüyor.
Ahmet Hacıince, gelecekteki yatırım planları hakkında ise şöyle konuşuyor: “2018’de yatırımlarımız devam edecek. Yeni bir ambalajlama yatırımı yapacağız. Ayrıca satış ve pazarlama yatırımlarımız olacak. İstanbul’da bir depo kurduk. Şimdi Ankara’da da kuruyoruz. Üçüncü depomuzu ise İzmir’e kuracağız. Kendi lojistik ağımız var. Soğuk zinciri de kendi garantimiz altına alıyoruz.”
İLKANGUS İTHALATÇISI
Şirketin Türkiye’de hayvancılık sektörünün gelişmesi için önemli girişimleri de oldu. Hacıince Şirketler Grubu, 2008 yılında Türkiye’ye ilk Angus düveyi getirdi. Avustralya’dan ithal edilen 360 düvenin maceralı bir yolculuk geçirdiğinden bahseden Ahmet Hacıince, şunları anlatıyor: “Dünyada canlı hayvanların nakliyesini sağlayan donanımdaki gemilerin sayısı oldukça az. O dönemde Angusları Türkiye’ye gemiyle getirmeyi planlıyorduk ama gemi bulamadık. Avustralya hükümeti hayvan refahına çok önem veriyor ve nakliye işlemlerinde de özel standartlar arıyor.
O nedenle gemi olmayınca uçağa yöneldik. O dönem Formula 1 yarışları Avustralya’da yapılacaktı. Formula 1 araçlarını getiren uçaklardan biriyle anlaştık. Uçağın içine özel kafesler, halılar, dışkı bölmeleri falan yapıldı. Getirdiğimiz hayvanlar 6 ila 8 aylık hamile oldukları için hızlıca ithal etmek durumdaydık. Vakit kaybetmeden yola koyulduk ve sorunsuz bir şekilde getirdik.”
IRKI İYİLEŞTİRİYOR
2010 yılında ise Türkiye’de karkas ve havyan ithalatının yolu açıldı. O dönemde Avrupa’dan düve ithal eden şirket, başlangıçta bin düve ile yola çıktı. Beş yıl içinde ise bu sayı 3 bine ulaştı. Bu rakama ulaştıklarında işin ekonomik olarak sürdürülebilir bir hale geldiğini belirten Ahmet Hacıince, şöyle devam ediyor: “Sektörle ilgili araştırmalarımız devam etti.
Türkiye’de yerel hayvanlar çelimsiz, et ve süt verimi düşüktü. Bunun üzerine bir proje başlattık. Kasaba gidecek yerli ırkları topladık, fiziki yapısı-na bakıp onlara iyi ırk tohumları attık. Bir melezleme işlemi gerçekleştirdik. Bunu bilimsel olarak yaptık.” Öte yandan kapalı sistem besicilik de yapan şirket, son üç yıldır süt inekçiliği de yapıyor.
500 MİLYON DOLARLIK İTHALAT
Türkiye’nin her yıl 500 bin adet besi danası açığı var. Bu açık ithalat yoluyla karşılanıyor. Bu da yaklaşık 500 milyon dolarlık ithalata denk geliyor. Türkiye’de hayvancılığın kaderinin son yıllarda ithalat üzerine kurulduğuna dikkat çeken Ahmet Hacı ince, bu gelişmeleri doğru bulmuyor.
Bu yıl 80-85 bin ton civarında karkas et ithalatının gündemde olduğunu ifade eden Ahmet Hacıince, şöyle devam ediyor: “Ancak rakam önümüzdeki yıl bununla sınırlı kalmayabilir. Eğer Türkiye her geçen gün ithalatçı olup da içerideki fiyatı düşürmeye yönelik bir politika izlerse bu iş çok tehlikeli.
Çünkü üretici satabileceği fiyat ve maliyet kontrolünü yapamadığı için gittikçe bu işten uzaklaşmaya başladı. Bugün biz sekiz ay sonra kesilecek hayvanı ithal ettik. Hayvanı dolarla aldık, yemi, enerjiyi de dolarla aldık. Sekiz ay sonra devlet bugünkü açıkladığı fiyatlardan karkas politikası güderse kimse bu işi yapmaz. Türkiye’de et üretimi artmadıkça fiyatların düşmesini beklemek doğru olmaz.”
MERACILIK GELİŞTİRİLMELİ
Et fiyatları yüksek, ithalatta çözüm değilse, sorun nasıl çözülecek? Hacıince Şirketler Grubu, Türkiye’de et sorununun mera hayvancılığı yapılarak çözülebileceği görüşünde. Buna yönelik adımlar atan şirket, Konya-Akseki sınırında kiraladığı merada bu alanda faaliyet gösteriyor. Meracılık ile birlikte Türkiye’de et hayvanı ırkı bulunmadığı gerçeğini de gördüklerini belirten Ahmet Hacıince, Türkiye’de süt hayvanı ırkından et üretilmeye çalışıldığını söylüyor.
Türkiye’de meracılık ile ilgili kanunlarda bir netlik olmadığına da vurgu yapan Ahmet Hacıince, şunları anlatıyor: “Çok verimli meralarımız var ama maalesef kullanılmıyor. Meralar Tarım Bakanlığı’nın mı, Hazine’nin mi, valilikteki bir komisyonun mu alanına giriyor, bunun bir netliği yok.
Orman Bakanlığı’nın ormanları korumak için 60 bine yakın elemanı var. Ancak meraları korumak için hiç eleman yok. Meracılığı, bulunduğu bölgenin yerel halkının yapması gerek. Sürdürülebilir üretim lazım. Bedeli ödense bile dışarıdan gelenlerin kullanmasına izin verilmiyor. Üstelik köylerde artık bu işi yapacak çiftçi de kalmadı. Türkiye makul bir şekilde mera hayvancılığını geliştirirse, et konusunda üç yıl içinde kendi kendine yeter hale gelir.”
"200 BİN TONLUK AÇIK VAR"
Türkiye'nin 150-200 bin ton civarında et açığı olduğuna dikkat çeken Ahmet Hacıince, bu rakamın her yıl büyüdüğünü söylüyor. Hacıince, 35 milyon turist, 5 milyon Suriyelive 80 milyon nüfusun varlığının söz konusu olduğu Türkiye'de et üretimi azalırken tüketimin arttığına vurgu yapıyor.
Türkiye'de meracılığın geliştirilmesi ve et ırkı hayvan sayısının artırılması gerektiğinin altını çizen Hacıince, "Türkiye'de bilinçsiz bir şekilde dişi hayvanlar da kesiliyor. Süt verimi düşen hayvanı hemen ete dönüştürüyorlar. Dişiyi kesiyoruz sonra dişi ihtiyacımızı Avrupa'dan Euro ödeyip alıyoruz. Gerçekten verimsiz dişi hayvanlar kesilmeli. Bunun da çok ciddi denetlenmesi lazım" diye ekliyor.
ÖZLEM BAY YILMAZ
[email protected]
Alanyalı Hacıince Ailesi, 60 yılı aşkın süredir hayvancılık sektörünün içinde... Alanya merkezde küçük bir hayvan çiftliğiyle işe başlayan aile, zaman içinde turizmin gelişmesine bağlı olarak ilçenin köylerinde de faaliyet göstermeye başladı. Kemer-Gazipaşa arasındaki bölgede bulunan birçok turizm işletmesinin et tedarikçisi olan aile, 1990 yılında Hacıince Et Ürünleri şirketini kurarak kurumsallaştı.
Türkiye ekonomisinin krizli yılı 1994’te özelleştirilen kesimhane ihalesini kazanarak Alet Entegre Tesisleri’ni kurdu. Ardından çig et ürünlerine yönelik fabrika yatırımına soyunan şirket, hamburger hattı kurarak Burger King, Mc Donald’s gibi fast food zincirlerine ürün vermeye başladı.
Bugün gelinen noktada ise Hacıince Entegre Et Tesisleri, Alanya, Antalya ve Konya’daki besi çiftliklerinde yaklaşık 27 bin büyükbaş hayvan kapasitesine sahip. Şirket, ayrıca damızlık üretimi de yapıyor.
Hacıince Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hacıince, Türkiye’nin en büyük etlik ırk besi çiftliğine sahip olduklarını söylüyor. Hacı-ince, “Entegre et üretim ve dağıtımı da yapıyoruz. Yani et sektöründe tüm süreçlerde yer alan tek şirketiz. 345 çalışanımız var. Geçen yıl 123 milyon TL olan ciromuzu bu yıl 175 milyon TL’ye çıkarmayı hedefliyoruz. 2018’deki ciro beklentimiz ise 220 milyon TL” diyor.
41 MİLYON DOLARLIK TESİS
Konya Meram’da 41 milyon dolarlık yatırımla entegre tesis kuran şirket, paketlenmiş çiğ et ürünleri üretimine de girdi. Hacıince Şirketler Grubu’nun üçüncü kuşak temsilcisi Ahmet Hacıince, küresel markaların tedarikçisi olmanın yanında şimdi de raflarda doğrudan tüketiciyle buluştukları belirtiyor. Hacıince, yerli üretim ve izlenebilirlik süreciyle geçmişi sorgulanabilir sağlıklı et ürünlerini satışa sunduklarını söylüyor.
Ahmet Hacıince, gelecekteki yatırım planları hakkında ise şöyle konuşuyor: “2018’de yatırımlarımız devam edecek. Yeni bir ambalajlama yatırımı yapacağız. Ayrıca satış ve pazarlama yatırımlarımız olacak. İstanbul’da bir depo kurduk. Şimdi Ankara’da da kuruyoruz. Üçüncü depomuzu ise İzmir’e kuracağız. Kendi lojistik ağımız var. Soğuk zinciri de kendi garantimiz altına alıyoruz.”
İLKANGUS İTHALATÇISI
Şirketin Türkiye’de hayvancılık sektörünün gelişmesi için önemli girişimleri de oldu. Hacıince Şirketler Grubu, 2008 yılında Türkiye’ye ilk Angus düveyi getirdi. Avustralya’dan ithal edilen 360 düvenin maceralı bir yolculuk geçirdiğinden bahseden Ahmet Hacıince, şunları anlatıyor: “Dünyada canlı hayvanların nakliyesini sağlayan donanımdaki gemilerin sayısı oldukça az. O dönemde Angusları Türkiye’ye gemiyle getirmeyi planlıyorduk ama gemi bulamadık. Avustralya hükümeti hayvan refahına çok önem veriyor ve nakliye işlemlerinde de özel standartlar arıyor.
O nedenle gemi olmayınca uçağa yöneldik. O dönem Formula 1 yarışları Avustralya’da yapılacaktı. Formula 1 araçlarını getiren uçaklardan biriyle anlaştık. Uçağın içine özel kafesler, halılar, dışkı bölmeleri falan yapıldı. Getirdiğimiz hayvanlar 6 ila 8 aylık hamile oldukları için hızlıca ithal etmek durumdaydık. Vakit kaybetmeden yola koyulduk ve sorunsuz bir şekilde getirdik.”
IRKI İYİLEŞTİRİYOR
2010 yılında ise Türkiye’de karkas ve havyan ithalatının yolu açıldı. O dönemde Avrupa’dan düve ithal eden şirket, başlangıçta bin düve ile yola çıktı. Beş yıl içinde ise bu sayı 3 bine ulaştı. Bu rakama ulaştıklarında işin ekonomik olarak sürdürülebilir bir hale geldiğini belirten Ahmet Hacıince, şöyle devam ediyor: “Sektörle ilgili araştırmalarımız devam etti.
Türkiye’de yerel hayvanlar çelimsiz, et ve süt verimi düşüktü. Bunun üzerine bir proje başlattık. Kasaba gidecek yerli ırkları topladık, fiziki yapısı-na bakıp onlara iyi ırk tohumları attık. Bir melezleme işlemi gerçekleştirdik. Bunu bilimsel olarak yaptık.” Öte yandan kapalı sistem besicilik de yapan şirket, son üç yıldır süt inekçiliği de yapıyor.
500 MİLYON DOLARLIK İTHALAT
Türkiye’nin her yıl 500 bin adet besi danası açığı var. Bu açık ithalat yoluyla karşılanıyor. Bu da yaklaşık 500 milyon dolarlık ithalata denk geliyor. Türkiye’de hayvancılığın kaderinin son yıllarda ithalat üzerine kurulduğuna dikkat çeken Ahmet Hacı ince, bu gelişmeleri doğru bulmuyor.
Bu yıl 80-85 bin ton civarında karkas et ithalatının gündemde olduğunu ifade eden Ahmet Hacıince, şöyle devam ediyor: “Ancak rakam önümüzdeki yıl bununla sınırlı kalmayabilir. Eğer Türkiye her geçen gün ithalatçı olup da içerideki fiyatı düşürmeye yönelik bir politika izlerse bu iş çok tehlikeli.
Çünkü üretici satabileceği fiyat ve maliyet kontrolünü yapamadığı için gittikçe bu işten uzaklaşmaya başladı. Bugün biz sekiz ay sonra kesilecek hayvanı ithal ettik. Hayvanı dolarla aldık, yemi, enerjiyi de dolarla aldık. Sekiz ay sonra devlet bugünkü açıkladığı fiyatlardan karkas politikası güderse kimse bu işi yapmaz. Türkiye’de et üretimi artmadıkça fiyatların düşmesini beklemek doğru olmaz.”
MERACILIK GELİŞTİRİLMELİ
Et fiyatları yüksek, ithalatta çözüm değilse, sorun nasıl çözülecek? Hacıince Şirketler Grubu, Türkiye’de et sorununun mera hayvancılığı yapılarak çözülebileceği görüşünde. Buna yönelik adımlar atan şirket, Konya-Akseki sınırında kiraladığı merada bu alanda faaliyet gösteriyor. Meracılık ile birlikte Türkiye’de et hayvanı ırkı bulunmadığı gerçeğini de gördüklerini belirten Ahmet Hacıince, Türkiye’de süt hayvanı ırkından et üretilmeye çalışıldığını söylüyor.
Türkiye’de meracılık ile ilgili kanunlarda bir netlik olmadığına da vurgu yapan Ahmet Hacıince, şunları anlatıyor: “Çok verimli meralarımız var ama maalesef kullanılmıyor. Meralar Tarım Bakanlığı’nın mı, Hazine’nin mi, valilikteki bir komisyonun mu alanına giriyor, bunun bir netliği yok.
Orman Bakanlığı’nın ormanları korumak için 60 bine yakın elemanı var. Ancak meraları korumak için hiç eleman yok. Meracılığı, bulunduğu bölgenin yerel halkının yapması gerek. Sürdürülebilir üretim lazım. Bedeli ödense bile dışarıdan gelenlerin kullanmasına izin verilmiyor. Üstelik köylerde artık bu işi yapacak çiftçi de kalmadı. Türkiye makul bir şekilde mera hayvancılığını geliştirirse, et konusunda üç yıl içinde kendi kendine yeter hale gelir.”
"200 BİN TONLUK AÇIK VAR"
Türkiye'nin 150-200 bin ton civarında et açığı olduğuna dikkat çeken Ahmet Hacıince, bu rakamın her yıl büyüdüğünü söylüyor. Hacıince, 35 milyon turist, 5 milyon Suriyelive 80 milyon nüfusun varlığının söz konusu olduğu Türkiye'de et üretimi azalırken tüketimin arttığına vurgu yapıyor.
Türkiye'de meracılığın geliştirilmesi ve et ırkı hayvan sayısının artırılması gerektiğinin altını çizen Hacıince, "Türkiye'de bilinçsiz bir şekilde dişi hayvanlar da kesiliyor. Süt verimi düşen hayvanı hemen ete dönüştürüyorlar. Dişiyi kesiyoruz sonra dişi ihtiyacımızı Avrupa'dan Euro ödeyip alıyoruz. Gerçekten verimsiz dişi hayvanlar kesilmeli. Bunun da çok ciddi denetlenmesi lazım" diye ekliyor.