Enflasyondaki bozulma sonrası, gözler yeniden TCMB'ye çevrildi. Uzmanlar, yeni bir adım beklerken sadece faiz artışının yeterli olmadığı ve mali politikalarla bunun desteklenmesi gerektiği vurgulanıyor. Portföylerde ise TL mevduata ağırlık verilebilir.
GÖZDE YENİOVA CEREN ORAL
[email protected] [email protected]
Yoğun gündem maddeleri ve veri akışları, piyasaya yön veren en önemli etkenlerin başında geliyor. TCMB'nin 13 Eylül'deki Para Politikası Kurulu'nda (PPK) politika faizi olan bir hafta vadeli repo faizini 625 baz puan artırarak yüzde 17,75'ten yüzde 24'e yükseltmesiyle krizin önüne geçildiğini gören yabancı yatırımcıların dönüşü, borsadaki alım trendini destekledi. Hatta BİST-100, eylül ayında dolar bazında yüzde 18 değer kazandı. Dolar/TL de 5,93'lere kadar geri çekildi.
FITCH VE ENFLASYON
"Dolarda geri çekilmeler devam eder mi?" sorusu piyasalarda sorulmaya başlamışken söz konusu olumlu tablo, geçen hafta itibarıyla bozulma işaretleri vermeye başladı. Öncelikle geçen hafta başında Fitch'in, 20 Türk bankasının notunu düşürmesiyle negatif süreç başladı.
Ardından eylül ayı için tüketici fiyatları yüzde 6,3 ile yüzde 3,6'Iık piyasa öngörüsünün oldukça üzerinde geldi. Aylık gerçekleşme, yıllık enflasyonu yüzde 24,5 ile 2003 bazlı serinin yeni zirvesine taşıdı.
Veriler sonrasında Türkiye varlıklarında gelişmekte olan piyasalara göre çok daha sert değer kaybı görüldü. BİST-100 95.000'lere gerilerken, dolar/TL de 6,22'lere kadar yükseldi.
GÜNDEM MADDELERİ
Böylelikle tekrar iç gündemdeki veri trafiği önem kazandı. Yurtiçinde enflasyon başta olmak üzere makroekonomik verilerin seyri, önümüzdeki aylarda da kur ve faizlerin seyrine etki edebilecek en önemli konu başlığı olarak görülüyor.
Ayrıca enflasyon doğrultusunda para politikasının hangi yönde ilerleyeceği ve 12 Ekim'deki Brunson davasından çıkacak sonuç da yön tayin edilmesini sağlayacak konu başlıkları olaraktakip edilecek.
Uzmanlara göre, rahibin serbest kalması durumunda iç piyasada biraz daha iyimser bir hava oluşabilir. Ekim ayının ikinci haftası Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın açıklayacağı enflasyon paketi de önemli.
TCMB NE YAPAR?
Bu gelişmelerin ardından piyasalarda da gözler yine TCMB'nin 25 Ekim'de gerçekleşecek olan olağan toplantısına çevrildi. Peki TCMB faiz kararı ile ilgili beklentiler nasıl? Tekrar faiz artışına gideceği yönünde görüşler varken bunun yeterli olmadığı ve enflasyonla mücadeleye odaklı eylemlerin süreceği beklentisi de var.
İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömür-cüoğlu, eylül verisinin ardından yüzde 21 olan yıl sonu enflasyon tahminlerini yüzde 25'e çektiklerini söylüyor. Kömürcüoğlu, yıllık enflasyonun ekimde yükselişe devam ederek yüzde 25,6 civarında tepe noktasına ulaşacağını öngörüyor.
Muammer Kömürcüoğlu, şöyle konuşuyor: "Enflasyon beklentilerindeki bozulma, Merkez Bankası'nı zor bir tercihle karşı karşıya bıraktı. Kur-enflasyon-ücret döngüsünün kırılması ve fiyat istikrarının tesisi için Merkez Bankası'nın ilave faiz artışına gitmesi gerekiyor. Ancak ilave parasal sıkılaşma ekonomide kontrolsüz bir sert inişe neden olarak finansal istikrarsızlığa yol açabilir.
Mevcut koşullarda yüksek enflasyona rağmen Merkez Bankası'nın iktisadi faaliyetteki sert iniş tehlikesini de dikkate alarak ekim toplantısında faiz artışına gitmeyeceğini düşünüyoruz."
ENFLASYONLA MÜCADELE
Enflasyon rakamlarındaki bozulmanın TCMB'nin elini zorlaştırdığını söyleyen İntegral Yatırım Araştırma Uzmanı Eda Karadağ ise "Normalde böyle bir enflasyonla karşılaşmasak ekim ayı toplantısında bir aksiyon almasını beklemeyebilirdim.
Ancak enflasyonun mevcut faizin de üzerinde kalması durumunda reel olarak faizin negatif olması, MB'nin ekim ayı toplantısında faizde yine bir artışa gitmesini tetikleyecek gibi gözüküyor" diyor.
Fakat ekim ayında baz etkisi kaynaklı ve eylül ayında takip edilen stabil kur hareketinden ötürü bu kadar agresif bir artış görülmeyebileceğine dikkat çeken Eda Karadağ, kur baskısını tüketici fiyatlarında hissedeceğimizi söylüyor.
A1 Capital Araştırma Uzmanı Vahap Taştan da "TCMB'nin ne adım atacağı biraz da ekonomi yönetiminden enflasyonla mücadeleye ilişkin alınacak önlemlerle bağlantılı olacak. İyi bir önlem paketi alırsak, TCMB tarafında kısa süreli olarak sıkı para politikasından ödün verilebilir" diyor.
Vahap Taştan'a göre, yıl içerisinde yüzde 25-31 arasında bir gösterge faiz izleme olasılığımız yüksek. Gündemde her ay enflasyon olacak, bu ay ise ABD-Türkiye ilişkileri esas belirleyici gösterge.
PORTFÖY ÖNERİLERİ
Peki, beklentiler bu yöndeyken portföyler nasıl oluşturulmalı? Faiz oranlarında yaşanan yükselişin cazip seviyelere ulaşmasının ardından, riskleri sınırlamak ve getiri garantisi sağlamak amacıyla portföylerdeki TL mevduat ağırlığının ekim ayında yüksek tutulması öneriliyor.
Diğer taraftan, borsada seçici davranarak güçlü temellere ve getiri potansiyeline sahip hisse senetlerine de yer verilebilir. Dövizdeki dalgalanmalara karşı Eurobond ve risk iştahındaki olası geri çekilmelere karşı ise altının uygun alternatifler olduğu düşünülüyor.
NEGATİF REEL FAİZE GEÇTİK
Enflasyonun yüzde 24,5 üzerine gitmesiyle enflasyon resmi faiz oranı yüzde 24 üzerine çıktı ve reel getiri negatife geçti. Enflasyon yüzde 17,9 iken cari enflasyon baz alınarak hesaplanan reel getiri yüzde 6,1 seviyesindeydi. Şimdi ise yaklaşık olarak yüzde -0,5 seviyesinde. GCM Menkul uzmanları, gelişen ülkeler arasında reel getiri anlamında geriye düşmenin carry trade işlemleri için negatiflik oluşturabileceğine dikkat çekiyor.
GAMZE AKGÜNEY
ÜNLÜ&CO DAHA YATIRIM DAN. YÖNETİCİ DİR.
"TCMB'NİN YENİ BİR ADIM ATMASI ŞAŞIRTICI OLMAZ"
"TCMB'nin bir önceki toplantısında piyasa beklentisinin ötesinde faiz artırımına gitmesinin ardından artan reel faizler yüksek enflasyon rakamı ile birlikte yeniden sıfırlanmış oldu. Dolayısıyla, gerek enflasyon beklentilerinin bozulma olasılığı, gerekse reel faizin pozitif olması gerekliliği, TCMB'den yeni adım beklentisini destekleyebilir. Bu noktada, TCMB'nin yeni bir adım atması çok şaşırtıcı olmayacak.
Ancak faiz koridorunun üst bandının yüzde 25,5 ve GLP faizinin yüzde 26 seviyesinde olması, ihtiyaç duyulması halinde ek sıkılaşma alanı yarattığı için MB üzerinde ciddi bir faiz artırımı baskısı olduğunu söylemek zor. Kaldı ki enflasyon da dahil olmak üzere makroekonomik verilerin kontrol altına alınmasının salt para politikası ile mümkün olmadığını, bunun mali politika ve güven artırıcı adımlarla desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz."
GÖZDE YENİOVA CEREN ORAL
[email protected] [email protected]
Yoğun gündem maddeleri ve veri akışları, piyasaya yön veren en önemli etkenlerin başında geliyor. TCMB'nin 13 Eylül'deki Para Politikası Kurulu'nda (PPK) politika faizi olan bir hafta vadeli repo faizini 625 baz puan artırarak yüzde 17,75'ten yüzde 24'e yükseltmesiyle krizin önüne geçildiğini gören yabancı yatırımcıların dönüşü, borsadaki alım trendini destekledi. Hatta BİST-100, eylül ayında dolar bazında yüzde 18 değer kazandı. Dolar/TL de 5,93'lere kadar geri çekildi.
FITCH VE ENFLASYON
"Dolarda geri çekilmeler devam eder mi?" sorusu piyasalarda sorulmaya başlamışken söz konusu olumlu tablo, geçen hafta itibarıyla bozulma işaretleri vermeye başladı. Öncelikle geçen hafta başında Fitch'in, 20 Türk bankasının notunu düşürmesiyle negatif süreç başladı.
Ardından eylül ayı için tüketici fiyatları yüzde 6,3 ile yüzde 3,6'Iık piyasa öngörüsünün oldukça üzerinde geldi. Aylık gerçekleşme, yıllık enflasyonu yüzde 24,5 ile 2003 bazlı serinin yeni zirvesine taşıdı.
Veriler sonrasında Türkiye varlıklarında gelişmekte olan piyasalara göre çok daha sert değer kaybı görüldü. BİST-100 95.000'lere gerilerken, dolar/TL de 6,22'lere kadar yükseldi.
GÜNDEM MADDELERİ
Böylelikle tekrar iç gündemdeki veri trafiği önem kazandı. Yurtiçinde enflasyon başta olmak üzere makroekonomik verilerin seyri, önümüzdeki aylarda da kur ve faizlerin seyrine etki edebilecek en önemli konu başlığı olarak görülüyor.
Ayrıca enflasyon doğrultusunda para politikasının hangi yönde ilerleyeceği ve 12 Ekim'deki Brunson davasından çıkacak sonuç da yön tayin edilmesini sağlayacak konu başlıkları olaraktakip edilecek.
Uzmanlara göre, rahibin serbest kalması durumunda iç piyasada biraz daha iyimser bir hava oluşabilir. Ekim ayının ikinci haftası Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın açıklayacağı enflasyon paketi de önemli.
TCMB NE YAPAR?
Bu gelişmelerin ardından piyasalarda da gözler yine TCMB'nin 25 Ekim'de gerçekleşecek olan olağan toplantısına çevrildi. Peki TCMB faiz kararı ile ilgili beklentiler nasıl? Tekrar faiz artışına gideceği yönünde görüşler varken bunun yeterli olmadığı ve enflasyonla mücadeleye odaklı eylemlerin süreceği beklentisi de var.
İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömür-cüoğlu, eylül verisinin ardından yüzde 21 olan yıl sonu enflasyon tahminlerini yüzde 25'e çektiklerini söylüyor. Kömürcüoğlu, yıllık enflasyonun ekimde yükselişe devam ederek yüzde 25,6 civarında tepe noktasına ulaşacağını öngörüyor.
Muammer Kömürcüoğlu, şöyle konuşuyor: "Enflasyon beklentilerindeki bozulma, Merkez Bankası'nı zor bir tercihle karşı karşıya bıraktı. Kur-enflasyon-ücret döngüsünün kırılması ve fiyat istikrarının tesisi için Merkez Bankası'nın ilave faiz artışına gitmesi gerekiyor. Ancak ilave parasal sıkılaşma ekonomide kontrolsüz bir sert inişe neden olarak finansal istikrarsızlığa yol açabilir.
Mevcut koşullarda yüksek enflasyona rağmen Merkez Bankası'nın iktisadi faaliyetteki sert iniş tehlikesini de dikkate alarak ekim toplantısında faiz artışına gitmeyeceğini düşünüyoruz."
ENFLASYONLA MÜCADELE
Enflasyon rakamlarındaki bozulmanın TCMB'nin elini zorlaştırdığını söyleyen İntegral Yatırım Araştırma Uzmanı Eda Karadağ ise "Normalde böyle bir enflasyonla karşılaşmasak ekim ayı toplantısında bir aksiyon almasını beklemeyebilirdim.
Ancak enflasyonun mevcut faizin de üzerinde kalması durumunda reel olarak faizin negatif olması, MB'nin ekim ayı toplantısında faizde yine bir artışa gitmesini tetikleyecek gibi gözüküyor" diyor.
Fakat ekim ayında baz etkisi kaynaklı ve eylül ayında takip edilen stabil kur hareketinden ötürü bu kadar agresif bir artış görülmeyebileceğine dikkat çeken Eda Karadağ, kur baskısını tüketici fiyatlarında hissedeceğimizi söylüyor.
A1 Capital Araştırma Uzmanı Vahap Taştan da "TCMB'nin ne adım atacağı biraz da ekonomi yönetiminden enflasyonla mücadeleye ilişkin alınacak önlemlerle bağlantılı olacak. İyi bir önlem paketi alırsak, TCMB tarafında kısa süreli olarak sıkı para politikasından ödün verilebilir" diyor.
Vahap Taştan'a göre, yıl içerisinde yüzde 25-31 arasında bir gösterge faiz izleme olasılığımız yüksek. Gündemde her ay enflasyon olacak, bu ay ise ABD-Türkiye ilişkileri esas belirleyici gösterge.
PORTFÖY ÖNERİLERİ
Peki, beklentiler bu yöndeyken portföyler nasıl oluşturulmalı? Faiz oranlarında yaşanan yükselişin cazip seviyelere ulaşmasının ardından, riskleri sınırlamak ve getiri garantisi sağlamak amacıyla portföylerdeki TL mevduat ağırlığının ekim ayında yüksek tutulması öneriliyor.
Diğer taraftan, borsada seçici davranarak güçlü temellere ve getiri potansiyeline sahip hisse senetlerine de yer verilebilir. Dövizdeki dalgalanmalara karşı Eurobond ve risk iştahındaki olası geri çekilmelere karşı ise altının uygun alternatifler olduğu düşünülüyor.
NEGATİF REEL FAİZE GEÇTİK
Enflasyonun yüzde 24,5 üzerine gitmesiyle enflasyon resmi faiz oranı yüzde 24 üzerine çıktı ve reel getiri negatife geçti. Enflasyon yüzde 17,9 iken cari enflasyon baz alınarak hesaplanan reel getiri yüzde 6,1 seviyesindeydi. Şimdi ise yaklaşık olarak yüzde -0,5 seviyesinde. GCM Menkul uzmanları, gelişen ülkeler arasında reel getiri anlamında geriye düşmenin carry trade işlemleri için negatiflik oluşturabileceğine dikkat çekiyor.
GAMZE AKGÜNEY
ÜNLÜ&CO DAHA YATIRIM DAN. YÖNETİCİ DİR.
"TCMB'NİN YENİ BİR ADIM ATMASI ŞAŞIRTICI OLMAZ"
"TCMB'nin bir önceki toplantısında piyasa beklentisinin ötesinde faiz artırımına gitmesinin ardından artan reel faizler yüksek enflasyon rakamı ile birlikte yeniden sıfırlanmış oldu. Dolayısıyla, gerek enflasyon beklentilerinin bozulma olasılığı, gerekse reel faizin pozitif olması gerekliliği, TCMB'den yeni adım beklentisini destekleyebilir. Bu noktada, TCMB'nin yeni bir adım atması çok şaşırtıcı olmayacak.
Ancak faiz koridorunun üst bandının yüzde 25,5 ve GLP faizinin yüzde 26 seviyesinde olması, ihtiyaç duyulması halinde ek sıkılaşma alanı yarattığı için MB üzerinde ciddi bir faiz artırımı baskısı olduğunu söylemek zor. Kaldı ki enflasyon da dahil olmak üzere makroekonomik verilerin kontrol altına alınmasının salt para politikası ile mümkün olmadığını, bunun mali politika ve güven artırıcı adımlarla desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz."