TALAT YEŞİLOĞLU
[email protected]
Bu tartışmalar, doğal olarak eğitim kalitesine, Türkiye’nin geleceğine kayıyor. Çocukları ilk, orta, lise veya üniversitede olan velilerin ajandasının üst sıralarında yer alıyor.
Ayşegül ve Burcu’nun hazırladığı kapak haberinde okuyacağınız gibi, devlet okullarındaki kalite sorunu velileri özel okullara yöneltmiş durumda.
Rakamlar da bunu doğruluyor; üç yılda özel okul sayısının ikiye katlanmasının başka bir açıklaması yok. 2008 yılından bu yana özel sektörde ücretler reel olarak gerilemesine rağmen, insanlarımız çocuklarını özel okullarda okutmak istiyor. Eğitimin bütçeler içindeki payı yükselse de, bu eğilim gittikçe güçleniyor.
Bunun temel nedeni de devlet okullarındaki nitelik sorunu. Çocuklarımız PISA testlerinde yıllardan beri yerinde sayıyor. Batılı akranlarına kıyasla, çocuklarımız okuduğunu anlamakta zorlanıyor, problem çözme yetenekleri sınırlı. Bu olguyu değiştirecek temel faktör, eğitim sisteminin niteliğini artıracak çözümler üzerinde çalışmaya başlamamız.
Şunu unutmayalım lütfen, çocuklarımız sadece birbirleriyle değil, dünyanın dört bir tarafındaki akranlarıyla rekabet edecekler. X kuşağı, belirli bir evrede ve yavaş yavaş yerini Y kuşağına bırakıyor. Y kuşağının farklı bir yapısı, dinamikleri var. Şimdi de Z kuşağı lise döneminde.
Bu iki kuşak, Türkiye’nin demografideki fırsat penceresinin dinamik gücünü oluşturacak. 2020-2041 döneminde geçerli olacak bu fırsat penceresinde Türkiye’yi zıplatabilecek yetenekte insan gücümüz olduğunu düşünüyorum. Yeter ki, bu kuşakların eğitimlerine biraz daha fazla eğilelim ve tartışarak doğrulara yaklaşabilelim. Zamanımız da son derece kısıtlı.
Hükümetin kurulmasından bu yana eğitime ayırdığı kaynakların artışını saygıyla ve beğeniyle karşılıyorum. Ancak eğitimin niteliğine gelince aynı görüşte değilim. Eğitim kalitesi gittikçe örseleniyor. İtaat eden değil, sorgulayan, soru soran, karşıt fikirler geliştiren, problem çözme yeteneğini artıran, dünyadaki akranlarıyla her ortamda rekabet edebilen insanları yetiştirebilecek bir eğitim sistemine ihtiyacımız var.
‘İtaat’, ‘sadakat’ orjinli eğitimin ve yaşam yapısının Türkiye’yi ne duruma getirdiğine 15 Temmuz’da tanık olduk. İnsanlarımızı kaybettik, zaman yitirdik ama doğru istikamette gidebilmek için eğitim sistemini yeniden gözden geçirmek için geç değil. Aman zamanı verimli kullanalım.
Bayramınızı kutluyor, barış ve huzur diliyorum...