Attığınız e-mailin, arama motorlarıyla yaptığınız bir search’ün, izlediğiniz bir video’nun hepsinin karbon karşılığı olduğunu biliyor musunuz? Yani sadece fabrikalar, araçlar, konutlar karbon üretmiyor. Üstelik dijital emisyon rakamları her geçen gün artış eğiliminde.
Öyle ki küresel CO2 emisyonlarının 2022 yılı itibariyle yüzde 4’ü dijital ekosistemden kaynaklanıyor. Bu oran sivil havacılığın CO2 emisyonunun üstünde. Gelecek yıl sonunda dijital eko-sistemin CO2 emisyon oranının yüzde 8’e çıkacağı öngörülüyor. Bu oran ile küresel araç trafiğinin yaydığı CO2 emisyonu oranı yakalanmış olacak. Elektrikli araçlar, CNG yakıtlı araçlar ile nakliye gibi gün geçtikçe araç trafiğinde karbon emisyonunu sınırlayan teknolojiler üretilirken, 8K video gösterimi, 5G’ye geçiş gibi sistemler dijital ekosistemin karbon emisyonunun artmasına yol açıyor.
Dijital teknolojilerin her yıl enerji tüketimlerindeki artış oranı ise yüzde 9. İnternette izlediğimiz videoların neden olduğu sera gazı emisyonları 300 milyon ton CO2 eşdeğerinin üzerine çıkmış durumda. Bu oran, İspanya'nın yılda yol açtığı toplam sera gazı emisyonuna eşit. İnternette izlediğimiz videolar, küresel karbon emisyonlarının yüzde 1'inden sorumlu. Bu veriler birçok şirketi dijital ayak izlerini azaltmak için hareket geçirdi.
55 BİN TONLUK EMİSYONUN ÖNÜNE GEÇTİ
Yeşil bilimi arkasına alarak tüketicilerin ihtiyaçlarına yönelik sürdürülebilir temelli çözümler geliştiren L’Oréal Türkiye, şimdi de dijital dünyada sürdürülebilir çözümler geliştirmek için çalışmalar yürütüyor. Dijital eko-sistemin yarattığı karbon emisyonunu sınırlamaya odaklanan L’Oréal Türkiye, 47 ülkede faaliyet gösteren Fransız start-up IMPACT+ ile iş birliği yaptı. L’Oréal ekosistemi içerisindeki tüm ülkelerde gerçekleştirilmesi planlanan iş birliğinin pilot ülkelerinden biri Türkiye oldu. Bu iş birliğiyle sosyal medya, yayın içi video ve programatik satın alma gibi tüm dijital medya aktivasyonlarında sera gazı emisyonlarını ölçen L’Oréal Türkiye, Maybelline New York ve Vichy ile gerçekleştirdiği kampanyaların sonuçlarını da açıkladı. L’Oréal Türkiye, bu iki markasıyla gerçekleştirdiği dijital kampanyalarda kreatif boyut optimizasyonu, kompleks görsel azaltımı ve hedeflemelerde yapılan cihaz ve bağlantı optimizasyonuyla karbon salınımlarını yüzde 40’a varan oranda azalttı.
Reklam sektöründe bugün için standartlaşmış bir karbon ayak izi hesaplaması anlamında bir hedef belirlenmemiş olsa da global ölçekte en büyük dördüncü reklam veren olan L’Oréal sürdürülebilir dünya hedefleri kapsamında dijital karbon emisyonunu azaltmak için kendi inisiyatifini hayata geçiriyor. L’Oréal, küresel olarak gerçekleştirdiği dijital çalışmalar ile de 2023 yılında dünyanın etrafını uçakla 6 bin kez dolaşmaya eşdeğer olan 55 bin tonluk karbon emisyonunun önüne geçti.
SONSUZ KEZ DÖNÜŞTÜRÜLEBİLEN AMBALAJ
Açık inovasyon stratejisi doğrultusunda start up’larla iş birliği yaptıklarından bahseden L’Oréal Türkiye Ülke Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen, start-up Carbios ile çalıştıklarını söylüyor.
Şirket, enzimatik teknolojisi kullanılarak geliştirilmiş sonsuz kez geri dönüştürülebilen plastik şişeyi hayata geçirerek şeffaf, renkli, opak ve çok katmanlı her türlü PET’in geri dönüştürülmesi sağlıyor ve geri dönüşüme katkı da bulunuyor. L’Oréal Türkiye, her yıl 51 milyon adet şampuan ve saç kremi üretimi gerçekleştirdiği İstanbul Üretim Tesisi’ni de ‘Suyu Geri Dönüştüren Su Dostu Fabrika’ya çevirdi. L’Oréal Grup çatısı altında bunu gerçekleştiren 7’inci ülke Türkiye olurken, İstanbul üretim tesisinde kullanılan endüstriyel suyun yüzde 100’ü geri dönüştürülerek, tekrar kullanılıyor. Şirket, 2025 yılına kadar tüm plastik ambalajlarını yeniden doldurulabilir, yeniden kullanılabilir, geri dönüştürülebilir veya kompost yapılabilir hale getirmeyi hedefliyor.
‘YEŞİL KUAFÖR SALONLARI’ ARTACAK
Eczacılarla "Gelecek için Eczaneler" programı da başlatan şirket, Sürdürülebilirlik Akademisi & Bureau Veritas ile iş birliği yapılan bu programda, ocak ayında 500’den fazla eczane sürdürülebilirlik konusunda bilgilendirilerek, sürdürülebilirliğin önemi vurgulandı.
Ekosistemlerinde yer alan paydaşlarının sürdürülebilirlik yolculuğunun bir parçası olmasını da hedeflediklerini söyleyen Gökçen, ‘Yeşil Salon’ projesini hayata geçirdiklerini söylüyor ve şunları ekliyor:
“Güzellik merkezlerinin ve kuaförlerin sürdürülebilirlik konusunda bilinçlenmesini, daha ötesinde sürdürülebilir bir şekilde çalışmasını hedefliyoruz. Projenin ilk aşamasını 17 salon temsilcisi ile tamamladık. Proje kapsamındaki 5 salon Sürdürülebilirlik Akademisi’nin de dahil olduğu eğitimleri tamamladıktan sonra hayata geçirdikleri faaliyetler ile ilgili denetime girerek, sertifika alacaklar. Gelecek dönemde ise 45 salonun daha eğitim sürecini tamamlamasını ve sertifika almaya hak kazanmalarını hedefleniyoruz.”
L'Oréal’in ‘Gjosa’ ile geliştirdiği ve kuaför salonlarında yüzde 69’a varan su tasarrufu sağlayan duş başlığı uygulaması da sektöre kazandırılan bir inovasyon. Ürün, 2023'ten bu yana Avrupa ve Orta Doğu'da 11.000'den fazla kuaför tarafından kullanıldı. 279 milyon litre (yaklaşık 112 Olimpik yüzme havuzu) su tasarrufu sağlayan ve 18 milyon kWh enerji tasarrufuna olanak sağlayan bu inovasyonun sağladığı enerji tasarrufu, Türkiye’de yaklaşık 100 bin kişinin 1 yıllık TV izleme süresine eşdeğer. Bu inovasyonu dünya çapında 200 binden fazla salona yaymayı hedefleyen Grup, su fraksiyon teknolojisi öncüsü İsviçre merkezli Gjosa’yı satın almak için de anlaşma imzaladı.
FİLOSUNU ELEKTRİKLİ ARAÇLARA ÇEVİRDİ
2021 yılından beri “Plastiksiz E-Ticaret” yaklaşımıyla e-ticaret ve B2B gönderimlerinde dolgu ve koruma malzemelerinin, koli ve güvenlik bantlarının yüzde 100’ünü, plastik yerine geri dönüştürülebilir kağıttan elde eden L’Oréal Türkiye, 2025 yılına kadar tüm plastik ambalajlarını yeniden doldurulabilir, yeniden kullanılabilir, geri dönüştürülebilir veya kompost yapılabilir hale getirmeyi hedefliyor. 2030 yılına kadar ise tüm ambalajlarında kullandığı plastik yoğunluğunu yüzde 20 azaltmayı amaçlayan tekno-güzellik lideri, 2030’a kadar ambalajlarda kullanılan plastiğin de yüzde 100’ü biyo-bazlı ya da geri dönüştürülmüş kaynaklardan elde edilecek. Öte yandan 2023 Ekim itibarıyla İstanbul içi mağaza ve kuaför sevkiyatları L’Oréal Türkiye filosuna dahil edilen elektrikli araçlar ile gerçekleşiyor. Borusan Lojistik ile hayata geçirilen bu proje kapsamında karbon salınımı sevk edilen adet başına geçen yıla göre yüzde 19 azaldı.