6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli olarak yaşanan iki deprem felaketi, kalplerde çok büyük acılar bıraktı. Bölge insanının acısını hafifletmek için kamu, özel sektör, STK’lar, vatandaşlar var gücüyle çalışıyor.
Ancak bu acının kolay kolay unutulacağını da düşünmüyorum. 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999’daki depremlerde ailesi Adapazarı ve Düzce’de yaşayan biri olarak bunu daha emin söyleyebiliyorum. Ailem memleketini terk etmedi, birçok aile gibi…
Deprem bölgesindeki aileler de terk etmiyor, direniyor. Gidenler de bir süre sonra büyük çoğunlukla geri dönecek ve memleketini ayağa kaldırmak için çalışmayı sürdürecek. Mado’nun patronu Mehmet Kanbur da bu isimlerden biri ve söylediklerini, yaşadığı acıları empati yaparak gayet iyi anlayabiliyorum.
Kanbur’un ve bölgedeki insanların işi hiç de kolay değil. 14 Mayıs’ta önümüzde bir genel seçim süreci olacak. Yönetime kim gelirse gelsin, bölgeyi ayağa kaldırma adına tüm desteğini sunmaya devam etmesi gerekiyor.
Yaşanan deprem felaketinin önemli bir gerçeği de bize hatırlattığını görüyorum. İstanbul başta olmak üzere, ülkemiz ciddi bir deprem ülkesi ve bina stokumuz maalesef çok da güvenilir değil.
Önceki haftalarda iş insanı Ali Ağaoğlu’nun sosyal medyada bir videosu çıkmıştı. İzlemeyenler de baksın. Geçmiş yıllarda yapı stokunun kalitesi ile ilgili o zamanın şartları gereği kaliteli olmadığını vurgulamıştı. Sonrasında da Oda TV’de Can Özçelik’e verdiği röportajda bu sözlerini daha da açmıştı. Bu söyleşiyi de dikkatle dinlemenizi öneriyorum.
Deprem gerçeği ve yapı stokunun kalitesizliği, insanların bunun farkında olarak hareket etmeye zorluyor. İnsanların güvenmedikleri binalardan çıkarak daha güvenli, metrekare olarak gerekirse daha küçük yeni binalara yönlenmelerine neden oluyor.
Yine çok ciddi şekilde insanlar tiny house, karavan, prefabrik, bungalov ev gibi arayışlara yöneliyor. Sağımda solunda birçok insan farklı arayışlara girmiş durumda. Küçük arsa bulayım, buraya bir şeyler yapayım diye arayışta.
Kimileri hafta sonu için kimileri de daha uzun süreler kullanmak üzere, bu tip barınma olanaklarına bakıyor. Yaşam biçimlerini değiştiriyor. Levent Gökmen Demirciler arkadaşım işte bu trende dikkat çeken kapak haberini kaleme aldı. Bu yönde niyeti olan okuyucularımız haberimizi dikkatlice okusunlar.
Son bir not, ABD’de yaşanan banka batakları Avrupa’ya sıçrar mı? Seçim dönemine girilirken finans piyasaları yurtdışını da dikkate alarak nasıl hareket eder? Ceren Oral Balaban arkadaşımız hazırladığı haberde bu sorulara cevap aradı.
Umudumuzu yitirmeyeceğiz, sağlığımızı koruyacağız.
İyi okumalar…