Yaşanan darbe girişimi halkı olumsuz bir ruh haline soktu. Özellikle çalışanların verimliliğinde düşüş gözleniyor. Bunu atlatmakta en büyük görev tepe yöneticilere düşüyor. Uzmanlar, “Yöneticiler çalışanlarına aidiyet duygusu aşılamalı ve kendilerini güvende hissetmelerini sağlamalı. Bir süre evden çalışma imkanı sunulabilir.
ÖZLEM BAY YILMAZ
obay@ekonomist.com.tr
Stres ve kaygı koçluğu ile psikolojik destek verilebilir” diyor.Ülke olarak çok zor bir dönemden geçiyoruz. Şiddetin yakınımıza gelmesi ve yaşam alanlarımızın içine girmiş olması insanların korkmasına ve kaygılanmasına neden oluyor. Geleceği öngörememek, gelecek kaygısını en yüksek noktalara taşımış durumda. Bu kaygıyı derinden içselleştirmiş kişiler depresyon ve panik atak nöbetleri yaşıyor.
Görsele tıklayın.
Kaygı bozukluğu da epey yaygın. Birçok insan açıkça ‘korkuyorum’ diyor. Uzmanlar, korkunun insanların beynini dondurduğunu ve psikolojik telaşı, kaygıyı artırdığını söylüyor. Deyim yerindeyse, donma haliyle verimsiz bir telaş hali arasında salınımdayız diyebiliriz. İnsanlar, doğal olarak kendilerinin, çocuklarının ve yakınlarının can güvenliğinden ve geleceğinden endişe ediyor. Bu kaygıyla sabahlara kadar uyuyamayanlar da var, işine gücüne dört elle sarılan-lar da...
İnsanlar bir an önce işlerine güçlerine dönmeyi ve hayatın normalleşmesini istiyor. Bunun doğru bir adım olduğu görüşünde olan uzmanlar, “Bu sağlıklı bir şey. Çünkü işin devam etmesi ve gün içinde de olsa bir amacı olması, insanın dayanıklılığını artırır. Herkes bir an önce eski akışın geri gelmesini istiyor. Türkiye her zaman dinamik bir ülke oldu. Bugünler atlatıldığında da iş hayatı kendisini hızla toparlayacak” sinde bulunuyor.
GÜVEN AŞISI ŞART
İşte bu ortamda kurumlarda en büyük görev tepe yöneticilerine düşüyor. Uzmanlar, tepe yöneticilerin çalışanlarına aidiyet duygusu aşılaması ve kendilerini güvende hissetmelerini sağlaması gerektiğini söylüyor.
Flow Coaching Akademik Direktörü Talyaa Vardar, CEO’ların ve genel müdürlerin çalışanlarına aidiyet duygusu aşılamaları gerektiği görüşünde. Vardar, “Yöneticiler çalışanlarına sağduyu ve sakinlikle sahip çıkmalı ve buna yönelik vurgular yapmalı. Artık en önemli şey çalışanların kendilerini güvende hissetmelerini sağlamak” diyor. Talyaa Vardar, yöneticilerin bu travmatik durumun etkilerinin her çalışan için aynı olmadığının farkında olarak birebir temaslarda bulunmaları ve ihtiyaçları tespit etmeleri gerektiğinin de altını çiziyor.
ÖRGÜTSEL TRAVMA
Terör gibi insan eliyle ortaya çıkan ya da deprem, su baskını gibi doğadan kaynaklanan sarsıcı olaylar, yönetim ve psikoloji literatüründe ‘örgütsel travma’ olarak isimlendiriliyor.
Ülkemizde yakın dönemde yaşanan ve devam eden terör olayları ve ardından karşılaşılan darbe girişimi de örgütsel travma olarak nitelendiriliyor. Türk Psikologlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Yrd. Doç. Dr. İdil Işık, bu durumun can güvenliği, iş güvencesi ve kişilerara-sı karşılıklı güven duygusuna yönelik tehdit oluşturduğunu söylüyor.
Işık, tüm kurumlarda güvenin inşasının mümkün olabileceğine dair bir inanç ve birlikte hareket etme motivasyonunun yaratılması gerektiğini belirtiyor. İdil Işık, “Kuramların devamlılığı açısından içinde bulunulan durumun kendi şirketleri için yarattığı ya da yaratacağı etkilerin çalışanlar ile açıklıkla tartışılması ve paylaşılması gerekiyor.
İçinde bulunduğumuz koşullarda özellikle yöneticilerin hiçbir şey olmamış gibi davranmaları ve çalışanlarının da terör ya da darbe girişimi öncesindeki gibi davranmaya devam etmesini beklemeleri sağlıksızdır” diye anlatıyor.
STRES KOÇLUĞU VERİLMELİ
Şirket tepe yöneticilerinin çalışanlara işlerinin devam ettiğine, hedeflerin hala geçerli olduğuna dair güvenceyi belki de en fazla vermeleri gerektiği bir dönemden geçiyoruz. Bu ortamda şirketlerin farklı alternatifler de geliştirilebilecekleri belirtiliyor.
Örneğin çalışanlara evden çalışma imkanı sunulabilir. Ancak pek çok uzman, işe gitmenin, fiziksel olarak bir arada olmanın insanlara bir güç verdiği görüşünde. Dolayısıyla bu konuda kurumlar tercihi çalışanlara bırakabilir. Öte yandan çalışanlara toplu veya bireysel olarak stres ve kaygı koçlu-ğu, psikolojik destek gibi uygulamalar da verilmesi gereken hizmetler olarak sıralanıyor. Bu hizmetler opsiyonel olarak çalışanlara sunulabilir ve çalışanlar seçebilirler.
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çalışanların olağanüstü durumu üst ve alt yönetimle şeffaf bir şekilde konuşabilmesi gerektiğini dile getiriyor. Tarhan’a göre, yönetim, “Konu budur, duruşumuz ve fikrimiz şu şekildedir” deyip açık ve şeffaf iletişimi tercih etmeli. Krizin ancak bu şekilde hızlı bir şekilde aşılabileceğini söyleyen Tarhan, “Şirket yönetimi çalışanına güven duygusu vermeli. Yönetim güven oluşturursa iş verimi ve çalışan motivasyonu da olumlu etkilenir” diyor.
YÖNETİCİLERE ÖNERİLER
Çalışanlar, böyle dönemlerde hem yaşanan olayların hem de devam eden gelişmelerin etkisiyle konsantrasyon güçlüğü, hafıza problemleri, bilgileri anlama ve hafızalarında tutma güçlüğü, basit hatalar yapma, çalışma arkadaşları ile gerginlik, sebepsiz tedirginlik ve gerginlik hissi yaşayabiliyor.
Davranış Bilimleri Enstitü-sü’nden Uzman Klinik Psikolog Zeynep Zat da bu süreci yönetmekte başlıca görevin yöneticilere düştüğünü belirtiyor. Zeynep Zat, bu konuda yöneticilere şu önerilerde bulunuyor: “Çalışanlarınıza duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını sizinle rahatlıkla paylaşabilecekleri bir atmosfer yaratın.
Neler yaşadıklarını anlatabilmelerini sağlayın. Büyük ve küçük gruplarda bir araya gelmeleri için molalar koyun. Grup arkadaşlarının ne yaşadığını öğrenmek ve benzer duyguları hissettiğini bilmek ekip için yararlı olabilir.
Aşırı iş yükü çalışanların bu dönemde karar alma süreçlerinde bozulmalara ve dikkatin azalmasına neden olabilir. İş ile ilgili önceliklerinizi yeniden belirleyin. Gruptaki rekabet duygusu yerine birlikte yürütülecek ekip çalışması gerektiren işlere ağırlık verebilirsiniz.”
ÖZLEM BAY YILMAZ
obay@ekonomist.com.tr
Stres ve kaygı koçluğu ile psikolojik destek verilebilir” diyor.Ülke olarak çok zor bir dönemden geçiyoruz. Şiddetin yakınımıza gelmesi ve yaşam alanlarımızın içine girmiş olması insanların korkmasına ve kaygılanmasına neden oluyor. Geleceği öngörememek, gelecek kaygısını en yüksek noktalara taşımış durumda. Bu kaygıyı derinden içselleştirmiş kişiler depresyon ve panik atak nöbetleri yaşıyor.
Görsele tıklayın.
İnsanlar bir an önce işlerine güçlerine dönmeyi ve hayatın normalleşmesini istiyor. Bunun doğru bir adım olduğu görüşünde olan uzmanlar, “Bu sağlıklı bir şey. Çünkü işin devam etmesi ve gün içinde de olsa bir amacı olması, insanın dayanıklılığını artırır. Herkes bir an önce eski akışın geri gelmesini istiyor. Türkiye her zaman dinamik bir ülke oldu. Bugünler atlatıldığında da iş hayatı kendisini hızla toparlayacak” sinde bulunuyor.
GÜVEN AŞISI ŞART
İşte bu ortamda kurumlarda en büyük görev tepe yöneticilerine düşüyor. Uzmanlar, tepe yöneticilerin çalışanlarına aidiyet duygusu aşılaması ve kendilerini güvende hissetmelerini sağlaması gerektiğini söylüyor.
Flow Coaching Akademik Direktörü Talyaa Vardar, CEO’ların ve genel müdürlerin çalışanlarına aidiyet duygusu aşılamaları gerektiği görüşünde. Vardar, “Yöneticiler çalışanlarına sağduyu ve sakinlikle sahip çıkmalı ve buna yönelik vurgular yapmalı. Artık en önemli şey çalışanların kendilerini güvende hissetmelerini sağlamak” diyor. Talyaa Vardar, yöneticilerin bu travmatik durumun etkilerinin her çalışan için aynı olmadığının farkında olarak birebir temaslarda bulunmaları ve ihtiyaçları tespit etmeleri gerektiğinin de altını çiziyor.
ÖRGÜTSEL TRAVMA
Terör gibi insan eliyle ortaya çıkan ya da deprem, su baskını gibi doğadan kaynaklanan sarsıcı olaylar, yönetim ve psikoloji literatüründe ‘örgütsel travma’ olarak isimlendiriliyor.
Ülkemizde yakın dönemde yaşanan ve devam eden terör olayları ve ardından karşılaşılan darbe girişimi de örgütsel travma olarak nitelendiriliyor. Türk Psikologlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Yrd. Doç. Dr. İdil Işık, bu durumun can güvenliği, iş güvencesi ve kişilerara-sı karşılıklı güven duygusuna yönelik tehdit oluşturduğunu söylüyor.
Işık, tüm kurumlarda güvenin inşasının mümkün olabileceğine dair bir inanç ve birlikte hareket etme motivasyonunun yaratılması gerektiğini belirtiyor. İdil Işık, “Kuramların devamlılığı açısından içinde bulunulan durumun kendi şirketleri için yarattığı ya da yaratacağı etkilerin çalışanlar ile açıklıkla tartışılması ve paylaşılması gerekiyor.
İçinde bulunduğumuz koşullarda özellikle yöneticilerin hiçbir şey olmamış gibi davranmaları ve çalışanlarının da terör ya da darbe girişimi öncesindeki gibi davranmaya devam etmesini beklemeleri sağlıksızdır” diye anlatıyor.
STRES KOÇLUĞU VERİLMELİ
Şirket tepe yöneticilerinin çalışanlara işlerinin devam ettiğine, hedeflerin hala geçerli olduğuna dair güvenceyi belki de en fazla vermeleri gerektiği bir dönemden geçiyoruz. Bu ortamda şirketlerin farklı alternatifler de geliştirilebilecekleri belirtiliyor.
Örneğin çalışanlara evden çalışma imkanı sunulabilir. Ancak pek çok uzman, işe gitmenin, fiziksel olarak bir arada olmanın insanlara bir güç verdiği görüşünde. Dolayısıyla bu konuda kurumlar tercihi çalışanlara bırakabilir. Öte yandan çalışanlara toplu veya bireysel olarak stres ve kaygı koçlu-ğu, psikolojik destek gibi uygulamalar da verilmesi gereken hizmetler olarak sıralanıyor. Bu hizmetler opsiyonel olarak çalışanlara sunulabilir ve çalışanlar seçebilirler.
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çalışanların olağanüstü durumu üst ve alt yönetimle şeffaf bir şekilde konuşabilmesi gerektiğini dile getiriyor. Tarhan’a göre, yönetim, “Konu budur, duruşumuz ve fikrimiz şu şekildedir” deyip açık ve şeffaf iletişimi tercih etmeli. Krizin ancak bu şekilde hızlı bir şekilde aşılabileceğini söyleyen Tarhan, “Şirket yönetimi çalışanına güven duygusu vermeli. Yönetim güven oluşturursa iş verimi ve çalışan motivasyonu da olumlu etkilenir” diyor.
YÖNETİCİLERE ÖNERİLER
Çalışanlar, böyle dönemlerde hem yaşanan olayların hem de devam eden gelişmelerin etkisiyle konsantrasyon güçlüğü, hafıza problemleri, bilgileri anlama ve hafızalarında tutma güçlüğü, basit hatalar yapma, çalışma arkadaşları ile gerginlik, sebepsiz tedirginlik ve gerginlik hissi yaşayabiliyor.
Davranış Bilimleri Enstitü-sü’nden Uzman Klinik Psikolog Zeynep Zat da bu süreci yönetmekte başlıca görevin yöneticilere düştüğünü belirtiyor. Zeynep Zat, bu konuda yöneticilere şu önerilerde bulunuyor: “Çalışanlarınıza duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını sizinle rahatlıkla paylaşabilecekleri bir atmosfer yaratın.
Neler yaşadıklarını anlatabilmelerini sağlayın. Büyük ve küçük gruplarda bir araya gelmeleri için molalar koyun. Grup arkadaşlarının ne yaşadığını öğrenmek ve benzer duyguları hissettiğini bilmek ekip için yararlı olabilir.
Aşırı iş yükü çalışanların bu dönemde karar alma süreçlerinde bozulmalara ve dikkatin azalmasına neden olabilir. İş ile ilgili önceliklerinizi yeniden belirleyin. Gruptaki rekabet duygusu yerine birlikte yürütülecek ekip çalışması gerektiren işlere ağırlık verebilirsiniz.”