Çinli şirketlerin Türkiye’ye ilgisi sürüyor. Türkiye’ye altyapı, otomotiv, enerji, teknoloji ve emlak alanlarında yatırımlar yapan Çinli şirketler, Türkiye hazır giyim markalarını da yakından takibe aldı. Daralan üretim kapasitesi, işten çıkarmalar, ihracattaki gerileme, kilogram başına değerdeki düşüş, ithalat vergileri gibi bir dizi sorunla rekabetçilikte ciddi problemler yaşayan Türk tekstil ve hazır giyim sektörü Çinli rakiplerinin ilgisiyle karşı karşıya.
1-14 Eylül 2024 tarihli sayıdan
Tekstil ve hazır giyimde Türkiye’nin en güçlü rakiplerinden biri olan Çin’in özellikle hazır giyim markalarını markaja aldığı aktarılıyor. Türkiye’de büyük çaplı yatırımı ilk 2015 yılında enerji sektöründe termik santrale yapan ardından Trendyol ve son olarak BYD yatırımıyla Çinli şirketlerin Türkiye’ye yaptıkları toplam yatırımın 7 milyar doları bulduğu ifade ediliyor.
MURAT KOLBAŞI / DEİK
“GEÇEN HAFTA ÜÇ ÇİNLİ HEYETİ AĞIRLADIM”
DEİK Çin İş Konseyi Başkan Yardımcısı ve DEİK Hong Kong İş Konseyi Başkanı Murat Kolbaşı, şu ara Çin’den gelen heyetlerle yakın bir diyalog yürüttüklerini söylüyor. Çin’in üretim gücünün Türkiye’nin potansiyelleriyle birleştirme yönünde bir bakış açısı olduğunu kaydeden Kolbaşı, sadece üretim ve ticaret değil dünyaya en fazla turist gönderen ülke olarak Çin ile turizmde de büyük bir potansiyel yakalanabileceğini söylüyor. Çinlilerin Türkiye hazır giyim markalarıyla yakından ilgilendiklerini ifade eden Kolbaşı, “Türkiye merkezli markaların algısı yüksek. Trendyol’un ardından BYD’nin yatırımı Türkiye’ye ilgiyi gösteren büyük bir sinyal. Bu hafta üç tane Çinli heyeti ağırladım. Türkiye’ye yabancılar, kültürümüzü bilmiyorlar. Heyet ziyaretleriyle iş birliği ve ikili anlaşmalar söz konusu. Türkiye’yi çok iyi tanımıyorlar ama tanımak ve potansiyeli görmek maksadıyla geliyorlar. Önümüzdeki süreçte bu tür adımlar artacaktır” diyor.
Hazır giyimde Türk markaların İtalyan markaları gibi yorgun olmadığını söyleyen Kolbaşı, üretim ve satış hacmi yüksek olan ve marka algısı nedeniyle orta segmentte kendine iyi yer açan markaların potansiyel olduğunu aktarıyor.
SÜLEYMAN ORAKÇIOĞLU / ORKA HOLDİNG
“TEKLİF GELDİ AMA KABUL ETMEDİK”
Hazır giyim tarafında Çin’in Türk markalarını satın alma yönünde eğilimi olduğunu ifade eden Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, “Bize de yatırım ajansları vasıtasıyla ulaştılar. Ama biz şu anda düşünmediğimizi söyledik. Fakat ileride ne olur bilemem” diyor. Damat Tween ve D’S damat markaları Çinlilerden yüksek ilgi görürken bu tür taleplerin AB’ye açılan bir kapı olması nedeniylea rtacağını dile getiren Orakçıoğlu, “Çin’in ürünlerini satabilmesi, pazar bariyerlerini aşabilmesi için farklı yollara gitmesi gerekiyor. Türkiye de bu anlamda dikkat çekiyor” diyor.
RAMAZAN KAYA / TGSD
“BİRLEŞMELER OLABİLİR”
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya ise sektörün dipte olduğunu ve yeniden çıkış yakalamaya çalıştığını söylüyor. Böyle bir ortamda tekstil tarafına yatırım gelmesinin zor olduğunu, üretim anlamında Türkiye yerine üretim ve işçilik maliyetleri düşük olan Mısır’a yatırım yapılmasının daha mantıklı olduğunu belirtiyor. Dünya hazır giyimde yüzde 3,5 civarında payı olan sektörün işçilik ve üretime dönük devlet politikaları nedeniyle bu maliyetlerle dışarıdan yatırım almasının çok mümkün olmadığını fakat Türkiye’de üretim yapan şirketlerin birleşmeye gidebileceklerini anlatıyor. Çin’den sentetik iplik ve kumaş ithal edildiğini belki burada iç pazara yönelik bu alanda bir yatırımın mümkün olabileceğini söyleyen Kaya, sektörde maliyet kontrolü nedeniyle birleşmelerin olabileceğini iletiyor.
ŞEREF FAYAT / TOBB
TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Meclis Başkanı Şeref Fayat ise tekstilde maliyetler nedeniyle Türkiye’deki oyuncuların ciddi sıkıntılar yaşadığı bir süreçte Çinlilerin üretime dönük bir adım atmayacaklarını kaydediyor. Fayat, “Çinlilerin bizden daha iyi bildiği bir durum söz konusu değil. Tekstilde üretim tarafına ilgi göstermezler fakat Türkiye hazır giyim markalarının algısı yüksek. O nedenle markalarımızla yakından ilgileniyor olabilirler. Türkiye’de gerçekten çok büyük ölçekli, üretim ve satış değerleri yüksek, katma değer ve dinamik markalar ise yatırım alabilirler.
SEKTÖR YILI YÜZDE 10 KAYIPLA KAPATACAK
TALEPTE DARALMA VAR Küresel hazır giyim talebinde 2022’nin son çeyreğinden itibaren bir daralma yaşanıyor. 2023’te küresel hazır giyim ithalatı yüzde 9,9 geriledi. Geçen yıl Türkiye’nin hazır giyim ihracatı da küresel talebe paralel olarak yüzde 9,2 daraldı. Ancak 2024’te girdi maliyetlerindeki yüksek artışlara rağmen kurun yatay seyri nedeniyle fiyat tutturamayan sektör rekabetçiliğini kaybetti ve Asya’daki rakiplerden olumsuz ayrıştı. Sektör bu yılın ocak-temmuz dönemini yüzde 10,2 ekside tamamladı. Sektör temsilcileri bu yılın yüzde 10 kayıpla kapanacağında hem fikir.
FİYAT TUTTURULAMIYOR Hem işçilik hem de yüksek girdi maliyetleri nedeniyle sektörün fiyat tutturamadığını anlatan TİM Başkanı Mustafa Gültepe, şunları söylüyor: “Üretim maliyetlerinde Asya’daki rakiplerimize göre dolar bazında yüzde 40-50, Avrupa’daki bazı ülkelere göre yüzde 15-20 daha pahalıyız. Dolayısıyla müşteri daha uygun fiyat teklif eden tedarikçiden alımını yapıyor. Hazır giyim özelinde bakıldığında en kötüsünün geride kaldığını değerlendiriyoruz. Son beş ayda kısmi bir toparlanma olsa bile yılı 2023’teki 19,3 milyar dolarlık ihracatın gerisinde, 18 milyar dolarla kapatacağımızı öngörüyoruz. Pazar ve ihracat kaybı dolaylı olarak üretimimizi ve istihdamımıza olumsuz yansıyor. 2022’de hazır giyim ve tekstilde toplam istihdamımız 1,2 milyona kadar çıkmıştı. Mayıs 2024 itibarıyla baktığımızda 2022 sonuna göre hazır giyimde 126 bin kişilik istihdam kaybımız var. Tekstili de eklediğimizde sayı 213 bine ulaşıyor. Türk hazır giyim endüstrisi olarak Asya’daki tedarikçilerle fiyat odaklı rekabet şansımız giderek azalıyor. Dolayısıyla bizim daha yüksek katma değerli üretime odaklanmamız gerekiyor. Öte yandan üretim kalitemiz, hızımız ve Avrupa Birliği gibi büyük bir pazara coğrafi yakınlığımız da Asya’ya göre bize avantaj sağlıyor.”
ÇİNLİ ŞİRKETLERİN TÜRKİYE'DEKİ YATIRIMLARI
Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerin çok daha geriye gitse de 2013 yılı ilişkilerde bir milat olarak değerlendirilebilir. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Kuşak ve Yol Girişimi’ni açıkladığı 2013 yılında bu yana Çinli yatırımcıların Türkiye’ye ilgisi de artmaya başladı. 2015’te Cosco Shipping Port, China Merchants Port ve China İnvestment Corporation’dan oluşan Çinli konsorsiyum, İstanbul’un Avcılar ilçesindeki Ambarlı Kumport Liman İşletmeleri’nin yüzde 65 hissesini satın aldı. Ardından enerji sektöründe ise Adana’da bulunan ve Türkiye’deki en büyük Çin yatırımı olan 1.320 MW kapasiteli ithal Hunutlu kömürlü termik santral yatırımı geldi. Alibaba 2018 yılında 728 milyon dolara Trendyol’u alarak ciddi bir yatırım yaptı. Altyapıda ise Ankara’ya yapılan yüksek hızlı tren Çinli şirketlerle yapıldı. Bunlar haricinde finansal alanda Bank of China 2017’de Türkiye’de hizmet vermeye başladı. Son olarak BYD’nin açıkladığı 1 milyar dolarlık yatırım Çinlilerin yatırımlarının devam edeceğinin önemli bir sinyali oldu.