TALAT YEŞİLOĞLU
[email protected]
“Perşembenin gelişi” gibi piyasadaki bazı gelişmeler tahmin ediliyordu. Bu yüzden biraz geçmişe dönüp, paylaştığımız bazı uyarılar, görüşler yokmuş gibi davrananlara birkaç anımsatma yapmak istiyorum.
Türkiye, 23 Eylül 2016'ya kadar yatırım yapılabilir ülke kategorisindeydi. Bu tarihte Moody's Türkiye'nin notunu düşürdü. Bu sürecin ekonominin performansını etkilemeyeceğini söyleyenler kimlerdi? Oysa tablo nasıl oluştu? Ekonominin bütün birimlerini, makro dengeleri birebir etkileyen döviz kurları, bu süreçte ne kadar artış gösterdi?
Doların dört ayda yüzde 31,5 değer kazanmasının temel gerekçeleri nedir? Hazine'nin borçlanma faizleri yeniden iki haneye yükseldi, Merkez Bankası'nın fonlama maliyeti de iki haneye çıktı. Doğal olarak dört aylık süreçte köprünün altından o kadar ‘demeç' geçti ki, o günün hamaset içeren demeçlerini, söylemlerini çabuk unuttuk.
Oysa eylül ayı ve öncesinde hep, ‘iyimser' beklentilere rağmen, evin içini toparlamanın gerektiğini, yaklaşan kış koşullarına hazırlık için çatı, pencere ve kapıların takviye edilmesinin şart olduğunu paylaştık. Lakin, gündem hızlı olunca, kimse geriye dönüp bakma gereği duymuyor!
Başbakan olduğunun ilk gününde, Binali Yıldırım'ın, “İçte ve dışta dost sayısını artırıp düşman sayısını azaltacağız” ifadelerini ne kadar önemsediğimi sizlerle paylaşmıştım. Az mesafe kat edildiği söylenemez. İsrail, Rusya, Suriye ve Irak ile gelişen ilişkilerin, ne kadar tatmin eder bilemiyorum ama bir yıl değil altı ay öncesine göre bile çok farklı olduğunu söyleyebiliriz.
Bunun iş dünyasında yeni bir iyimserlik havası yarattığını da unutmamak gerekiyor. Moralitenin ne kadar önemli olduğunu bildiğimiz için, iyimser beklentileri destekleyecek adımları da beklemek hakkımız.
Örneğin, referandum sürecine giren Türkiye'nin OHAL'i kaldırması, normalleşme için çok önemli bir adımdır. Bunun siyaset kadar ekonomiye de çok pozitif bir katkı yapacağına inanıyorum.
Referandum tarihi belli değil ama nisan ayında olacağına ilişkin hesaplar yapılıyor. İş dünyası, ücretli, borçlu, varlık sahibi, yatırımcı, bu sürece kadar piyasaların nasıl şekilleneceğini merak ediyor.
Talip ve Gözde de bu beklentilerin karşılığını bulmak, karar verme süreçlerine katkı yapmak için fon yöneticileriyle anket yaptı. Finansçı CEO'ların portföy önerilerini, piyasa beklentilerini kaleme aldı. Kapak haberinden çıkan mesaj çok...
Umarım bu mesajları piyasa oyuncuları, sokaktaki vatandaş ve yatırımcılar kadar karar vericiler de iyi okur. “Kediye ‘kedi' demenin zamanı geçmiyor mu? Ne dersiniz?
Verimli bir hafta diliyorum...