Özdilek Holding'in kurucusu Hüseyin Özdilek, başkanlık görevini 30 yaşındaki oğlu Murat Özdilek'e bıraktı. İlk röportajını Ekonomist'e veren Murat Özdilek, bu yıl 3 milyar TL ciroyu aşacaklarını ve üç yıl sonra da yatırıma başlayacaklarını söylüyor.
SİBEL ATİK
[email protected]
Türkiye'nin en büyük havlu markası Özdilek'in kurucusu Hüseyin Özdilek, başkanlık görevini bir ay önce 30 yaşındaki oğlu Murat Özdilek'e emanet etti.
1967 yılında 30 metrekarelik bir perakende mağazasıyla iş hayatına adım atan ve 1971 yılında havlu imalatıyla sanayicilik yolculuğu başlayan Hüseyin Özdilek, 52 yıllık iş yaşamının ardından artık 'emekli başkan' olduğunu söylüyor.
Büyük hedeflerle Özdilek Holding'in kaptanlığını üstlenen Murat Özdilek ilk röportajını Ekonomist'e verdi. Murat Özdilek'in hayali, üç yıl sonra grupta yatırım hamlesi başlatmak.
Bu yıl 3 milyar TL, beş yıl sonra ise 6 milyar TL ciroyu aşmak istediklerini söyleyen Özdilek Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Özdilek ile grubun yeni dönemdeki hedeflerini konuştuk.
Holdingte başkanlık görevine hazırlanma süreciniz nasıl oldu? Babanızdan görevi ne zaman devraldınız?
Yaklaşık bir ay önce başkanlık görevine geldim. Ben okurken işlerle yakından ilgiliydim zaten. 2010 yılından bu yana yönetim kurulun-dayım. Fakat 2012'den bu yana grupta daha aktif çalıştım. Üniversiteye gittiğim süreçte tahsilin vakit kaybı olduğunu düşündüm ve işletme ikinci sınıfta okurken ayrılma kararı aldım. Ardından işe odaklandım ve 2013 yılından beri hazırlandığım görevi kısa bir süre önce devraldım.
Babanız okulu bırakma kararınızı nasıl karşıladı?
Saygı duydu. Evlenmek istediğimi söyledim ona da saygı duydu, askere gitmek istediğimi söyledim ona da saygı duydu. Kendimi her anlamda iş hayatına hazırladım. Babam 38 yaşında baba olmuş ve yaş farkımız çok. Bu tür kararlara belki beni bu durum itti.
Zaman kaybetmeden kendi işletmemizde yol almak istedim. Ben okulu astığımda bile işe giderdim. Orada zaman geçirmek, orada oyun oynamak bana daha keyifli geliyordu. Ben işe gittiğim her gün belki babama sınav verdim. Böylece birbirimizi ve işi tanıma fırsatı buldum. Şimdi babam sağlığıyla kenarda oturuyor. Benim de her an her şeyi danışacağım biri ve bu güzel bir şey.
Genç bir yönetici olarak grupla ilgili hedeflerinizden söz eder misiniz?
Grubumuz zor yıl olan 2018'i 2,6 milyar TL ciroyla kapattı. Bu yıl ciro hedefimiz 3,1 milyar TL. Bu yıl özellikle kârlılığımızı yükseltmeyi planlıyorum. Geçen yıl 400 milyon TL olan kârımızı bu yıl 525 milyon TL'ye taşımayı hedefliyorum.
Bu artışı nasıl sağlamayı hedefliyorsunuz? Planladığınız kâr ve ciro artışı nereden gelecek?
Bunu daha ziyade niteliğimizi artırarak elde etmek istiyoruz. Mesela marketlerimizi ayrı bir dekorasyonla daha iddialı ve şık bir hale getirdik ve pazar havasına bürüdük.
Bunun dışında sinemalarımızı sıfırdan yeniledik, hepsi en yeni ve standart konsepte dönüştü. Uşak'taki sinema salonumuz nasılsa buradaki de öyle. Biz bu dönemde grubun daha önceki süreçte yaptığı yatırımlar nedeniyle doğan borçluluğunu iyi yönetip üç yıl sonrasında bitirmek istiyoruz.
Bu durumda yeni yatırım gündeminiz var mı?
Yıllık 50 milyon TL'yi bulan bakım ve yenileme yatırımlarımız dışında yeni bir girişimimiz olmayacak. Üç yıl sonra yatırımlarımıza tekrar başlayacağız. 2022 yılı içinde Özdilek Bursa fabrikamızı Badırga Organize Sanayi Bölgesi'ne taşımayı planlıyoruz. Akıllı fabrika olarak dördüncü nesle uygun bir fabrika olarak tasarlayacağız. Onun çalışmaları şimdi yavaştan başladı.
Bu yatırımın bütçesi ne olacak?
Mevcut tesislerimizde 10 bin ton yıllık kapasitemiz var. 2022'de başlayacağımız bu yatırım için bütçeleme çalışmaları sürüyor, henüz netleşmedi. Mevcut fabrikamız şehir merkezinde kıymetli bir noktada. Fabrikayı taşıdıktan sonra belki otel ve AVM projesi düşünebiliriz.
Grubu taşımak istediğiniz yeni bir alan var mı?
Ev tekstili, perakende, hizmet gibi sektörlerde faal olan grubumuz aynı zamanda gıda işinde de iddialı. Kendi marketlerimizde sunduğumuz bazı ürünlerimiz var.
Bu işi büyütebiliriz ve gıda sektöründe yeni yatırımlar yapabiliriz. Bu konuda bir AR-GE müdürlüğü kurduk. 'Dür-dane Ana' markasıyla markette meze gruplarımız var.
'Dürdane Ana' markamızın güzel de bir hikayesi var. Marka isim babamız Sakıp Sabancı'dır. Babam ve annem, rahmetli Sakıp Bey ve değerli eşini bir gün kahvaltıya davet ederler. Bursa'da yapılan pazar kahvaltısında babaannemin yaptığı bir su böreği de ikram edilir.
Sakıp Bey kahvaltı sonrasında babama yazdığı mektubunda teşekkürlerini iletmiş ve bir de "Böreğin lezzetini unutamıyorum. Madem anneniz yaptı, onun adını neden markalaştırmıyorsunuz" diye tavsiyede bulunmuş. Dolayısıyla babam da 'Dürdane Ana' su böreği patentini almış. Artık aynı markayla meze işine de girdik.
Yeni AVM girişimlerimiz olur mu?
14 alışveriş merkezi ve yedi marketle perakende sektöründe yer alıyoruz. Önümüzdeki süreçte fabrikamızın taşınması önemli bir yatırım olacak. Sonrasında da Aksaray'da bir projemiz var.
Alışveriş merkezi ve otel girişimimiz olabilir. Grubumuzun borçlarını tamamlayıp 2022 sonrasında arsamız olan noktalarda yeni yatırımları gündemimize alabiliriz. Samsun'da, Balıkesir'de Susurluk'ta ve Afyon'da arazilerimiz var.
AVM yatırımı artık iyi getiri sağlamaktan uzak değil mi?
Biz bu işi gönlümüzü koyarak yapıyoruz. İşin her kademesinin içindeyiz, işletmesini de biz yapıyoruz. Dolayısıyla sadece bir yatırım olarak görmüyoruz, işimiz bu bizim. Biz gerçekten kendimizi doğru ifade edebileceğimiz, yararlı olabileceğimiz noktalarda fark yaratarak bu işi yapmayı sürdüreceğiz.
Beş yıl sonra grubu nerede görüyorsunuz?
İstikrarlı büyümemizi sürdürmek istiyoruz. Üç yıllık süreçte yatırım olmayınca ciroda da büyük bir değişiklik olmayacaktır. Grubumuz perakende ve tekstildeki varlığını yeni yatırımlarla sürdürecektir.
Yatırımda 2022'yi hedef olarak görmemizin nedeni bu borçların o zaman bitecek olması. Dolayısıyla tekrar yatırım dönem başlayacak. Beş yıl sonra grubu ikiye katlayıp ciroyu 6 milyar TL'ye çıkaracağız.
"İŞTEN AYRILMASI GEREKENLER DUAYENLER"
"Birçok aile şirketinde üst kuşak evlatların öne çıkmasına müsaade etmiyor. Hep geri planda ve ancak himayelerinde bir şeyler yapmalarına müsaade ediyorlar. Sonra da gençleri ilgisiz, içe kapanık ve tembel görüyorlar.
Batıda nüfus bizim kadar genç olmamasına rağmen genç girişimciler öne çıkıyor. Bizdeyse gençler pozitif ayrımcılığa uğraması gereken azınlık olarak görülecek kadar geri plandalar. İş insanı, girişimci, üretken kişi bence zaten genç olmalıdır.
Burada yapılması gereken gençlerin donanım sahibi olmasını sağlamak ve onları cesaretlendirmek, daha ön plana çıkmalarına izin vermektir. İş insanları arasında ayrılması gereken bir kitle varsa onlar duayenler olabilir. Bu konudaki toplumsal bakış açımızı olabildiğince değiştirmeliyiz ve genç nüfusumuzu çok daha etkin kullanmalıyız."